Evliliğe Giden Yolda Adab ve Sınırlar
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
İnsan neslinin devamı, nesebin muhafazası, toplumu meydana getiren ve toplumun temel taşı olan aile müessesesinin kurulması evlilikle mümkün olur. Evlilik ise, Allah'ın koyduğu prensipler çerçevesinde bir erkekle bir kadın arasında yapılan bir nikah akdi ile meydana gelir.
Sözlükte nikâh “birleştirme, bir araya getirme; evlenme, evlilik; cinsel ilişki” gibi anlamlara gelir.
Fıkıh terminolojisinde ise nikâh ; şer‘an aranan şartlar çerçevesinde aralarında evlenme engeli bulunmayan bir erkekle bir kadının hayatlarını geçici olmaksızın birleştirmelerini sağlayan akdi (icap ve kabul) ve bu yolla eşler arasında meydana gelen evlilik ilişkisini ifade eder.
İslâm’da hayatın çeşitli alanlarına dair pek çok düzenleme Kur’an ve Sünnet’te ortaya konan genel ilkeler ve amaçlar çerçevesinde ihtiyaçlara, zaman ve şartlara göre İslâm toplumunun takdirine bırakılırken; evlenme ve aile ile ilgili belli başlı hükümlerin doğrudan Kur’an tarafından belirlenmiş olması ve bu hükümlerin Hz. Peygamber tarafından genişçe açıklanıp uygulanması İslâm dininin evlilik ve aile kurumuna atfettiği önemin bir ifadesidir.
İslâm hukukunda nikâh akdinin geçerliliği için diğer akidlerden farklı olarak şahitler huzurunda akdedilmesi şartı aranır. Nikâh akdinin kurulması ve geçerli sayılması için birtakım rükün ve şartları taşıması gerekir. (D.i.a. Nikah Maddesi,c. 33. S. 112-117)
İslama göre evlenen erkek nikahlandığı kadına mehir ödemesi gerekir. Kur’ân-ı Kerîm’de kendileriyle evlenilen kadınlara mehirlerinin verilmesi gerektiği belirtilmiştir. (el-Bakara 2/236-237; en-Nisâ 4/4, 24, 25; el-Mâide 5/5), (Miftâḥu künûzi’s-sünne, “nikâḥ” md.).(Dia. Mehir maddesi, 28. cildinde, 389-391)
Dinimiz evlenmeyi teşvik etmiştir:
İslam dini aile yuvasını sağlam temellere oturtmak, faziletli nesiller yetişmesine zemin hazırlamak, mutlu ve huzurlu bir toplumun oluşmasını sağlamak için evlenmeyi teşvik ettmiştir. İslamda evlilik olmadan, nikah akdi ve evlilik sözleşmesi yapılmadan aile kurulamaz.
İslam dininde ailenin kurulabilmesi için evlenme teşvik edildiği gibi evlenmenin kolaylaştırılması, nişan, nikah ve düğün törenlerinde gösteriş ve israftan kaçınılması tavsiye edilmiştir. Evliliği teşvik eden , hatta emreden şu ayet-i celilede Allah Teala şöyle buyuruyor:
وَاَنْكِحُوا الْاَيَامٰى مِنْكُمْ وَالصَّالِح۪ينَ مِنْ عِبَادِكُمْ وَاِمَٓائِكُمْۜ اِنْ يَكُونُوا فُقَـرَٓاءَ يُغْنِهِمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِه۪ۜ وَاللّٰهُ وَاسِعٌ عَل۪يمٌ ﴿٣٢﴾
"Sizden bekar olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah lütfu geniş olandır, (her şeyi) hakkıyla bilendir." (Nûr; 32)
Peygamber (s.a.v.) de hadisi şeriflerinde evlenmeyi ümmetine tavsiye etmiştir:
Abdullah ibn Mes’ud (r.a) şöyle anlatıyor:
- Bizler, Peygamber (s.a.s.)’in maiyyetinde (evlenmek için) hiçbir imkân bulamayan birtakım gençler idik. Rasulullah (s.a.s.), bize:
«يَا مَعْشَرَ الشَّبَابِ، مَنِ اسْتَطَاعَ مِنْكُمُ الْبَاءَةَ، فَلْيَتَزَوَّجْ، فَإِنَّهُ أَغَضُّ لِلْبَصَرِ، وَأَحْصَنُ لِلْفَرْجِ،.... »
“Ey gençler zümresi, evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü evlenmek, gözü haramdan en çok men eder, ferci de en iyi korur…...” buyurdu. (Sahih-i Buhârî, Kitabu’n-Nikâh, B.3, Hds.4. Sahih-i Müslim, Kitabu’n-Nikâh, B.1, Hds.3..)
Yine Rasülüllah (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
«تَنَاكَحُوا، تَكْثُرُوا، فَإِنِّي أُبَاهِي بِكُمُ الْأُمَمَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ، ....»
“Evlenin, çoğalın. Zira ben, kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihar ederim” (Beyhakî, VII/81)
Evlilik fıtri bir olgudur.
Evliliğin bireysel ve toplumsal birçok faydaları vardır. Fıtratın gereği olarak neslin meşru yollardan devamı için evliliğe ihtiyaç vardır. İslâm dininde ruhbanlık ( evlenmeme, dünya ile irtibatı kopararak yalnız başına yaşamak) yoktur. Peygamberler evlenerek ümmetlerine örnek olmuşlardır. Peygamber efendimiz de her konuda bizler için örnek olduğu gibi; evlilik ve aile hayatı hususunda da biz Müslümanlar için en güzel örnek olmuştur.
Peygamber Efendimiz gerek sözlü olarak gerekse uygulamalı olarak evliliğe teşvik etmiş, evlenmemeyi arzulayanlara uyarılar yapmıştır ve şöyle buyurmuştur:
"النِّكَاحُ مِنْ سُنَّتِي، فَمَنْ لَمْ يَعْمَلْ بِسُنَّتِي فَلَيْسَ مِنِّي، وَتَزَوَّجُوا فَإِنِّي مُكَاثِرٌ بِكُمُ الأُمَمَ، وَمَنْ كَانَ ذَا طَوْلٍ فَلْيَنْكِحْ، وَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَعَلَيْهِ بِالصِّيَامِ ، فَإِنَّ الصَّوْمَ لَهُ وِجَاءٌ "
Nikah benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse, benden değildir. Evleniniz. Çünkü ben kıyamet gününde diğer ümmetlere karşı sizin çoğunluğunuzla övüneceğim. Kimin evlenmeye gücü yeterse evlensin, evlenme gücü bulunmayan da oruca devam etsin. Çünkü oruç onun için (harama karşı) bir kalkandır. (İbn Mace, Nikah, 1/1919)
Nikah, her ne kadar medenî bir sözleşme ise de bir yönü ile ibadettir.
İslamda evlenmenin hükmü sünnet-i müekkededir. Fakat şartlara göre bazan farz, bazan vâcip, hatta bazan da haram olabilir. Nikah akdi olmadan bir araya gelen insanların oluşturduğu birliktelikler aile olarak isimlendirilemez. Çünkü bu birlikteliğin temelinde nikâh değil, iffetsizlik ve ahlaksızlık vardır. Yüce dînimiz İslâm, iffetsizlik sayılan zina, fuhuş ve her türlü gayri meşru ilişkiyi haram saymış ve şiddetle yasaklamıştır. Bu gibi haram yollara düşmemek için de evelenmeyi teşvik etmiştir.
Eş Seçiminde Nelere Dikkat Edilmelidir:
Evlenecek olan kadın ve erkek hayatlarının sonuna kadar bir arada kalacaklarına nikahla karar vereceklerinden dolayı; verecekleri kararlarında acele etmemelidirler. Düğüne kadar değil, ölüme kadar devam edecek olan bir evlilik yapacaklarının farkında olmalıdırlar. Ayrıca evliliğin sağlıklı yürümesi için Peygamberimizin tavsiyelerine dikkat etmeleri gerekir. Rasülüllah şöyle buyuruyor:
" تُنْكَحُ الْمَرْأَةُ لِأَرْبَعٍ: لِمَالِهَا، وَلِحَسَبِهَا،وَلِجَمَالِهَا،وَلِدِينِهَا،فَاظْفَرْ بِذَاتِ الدِّينِ تَرِبَتْ يَدَاكَ"
“Kadın dört (hal ve sıfatı) için nikâh olunur: Malı için, soyu için, güzelliği için, dîni için. (Ey mümin sen bunlardan) dindâr olanı tercih et”.(Buhâri, Nikah, 15, (VI, 123); Nesai, Nikah, 13 (VI, 68).)
Eşler arasındaki sevgi ve saygı, çocuklar tarafından da örnek alınır.
Evlenen tarafların huzurçerisinde bir hayat geçirebilmeleri için Peygamber Efendimizin tavsiyelerine uymalarında sınırsız faydalar vardır. Peygamber Efendimiz Vedâ haccı’nda evli bulunan kadın ve erkeğe şöyle tavsiyelerde bulunmuştur:
“Ashâbım! Kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyorum. Vasiyetimi tutunuz. Zira onlar sizin idarenize ve himâyenize verilmişlerdir. Kesin olarak bildiğiniz bir ahlâksızlık yapmadıkları takdirde, onlar üzerinde zorbalık kurmaya hakkınız yoktur.
Eğer ahlâk dışı bir hareket yaparlarsa, onları yataklarında yalnız bırakın. Bir yerlerini incitmeyecek şekilde tedip edin. Şayet size itaat ederlerse, artık onlara zarar verecek bir şey yapmayın. Şunu bilin ki, sizin kadınlar üzerinde haklarınız olduğu gibi onların da sizin üzeri-nizde hakları vardır. Sizin onlar üzerindeki haklarınız, yatağınızı yabancılar-dan korumaları, istemediğiniz kimseleri evinize almamalarıdır. Onların sizin üzerinizdeki hakları ise, giyim kuşam ve yeme içme konularında kendilerine iyi imkânlar sağlamanızdır. ”(Tirmizî, Radâ` 11 (III, 467); İbni Mâce, Nikâh, 3 (I, 594).)
Ailede eşler birbirlerine nasıl davranırlarsa; çocuklarda ailelerini örnek alırlar. Çocuklar evlilik çağına gelip te evlendiklerinde anne-babalarından öğrendiklerini aile kurumunda uygulamaya başlarlar. Bu davranışlar nesilden nesile devam edip gider. Bundan dolayı aileyi oluşturan ebeveynlerin çocuklarına iyi örnek olmaları gerekir.
Kıymetli Kardeşlerim.. Evliliğe giden yolda dikkat etmemiz gereken hususlardan bazıları da:
Nişan , Düğün Ve Eğlence Adabı dır..
Nişan;“Evlenmeleri câiz olan iki kişinin birbiriyle evlenmeyi karşılıklı olarak vaad etmesi” anlamına gelir. Nikah yapılmadığı sürece nişanlılar evlenmiş sayılmazlar ve mahremiyet açısından da bir değişiklik meydana getirmez. Dolayısıyla nişanlılar görüşmelerinde birbirine nâmahrem olanların uymaları gereken sınırlara riayet etmekle yükümlüdür (bk. HALVET; MAHREM). Karşılıklı ilişkilerde dini ölçülerin gözetilmesi gerekir. Çünkü nikah akdi gerçekleştirilmediğinden evlenecek olanlar iki yabancı gibidirler.
Evlenmeden önce Nişanlılık döneminde mahremiyete dikkat edememekten korkarak dinî nikâh kıyılması özellikle kadın açısından telafisi imkansız mağduriyetler oluşmaktadır. Nikah birilerinin haram olan davranışlarını meşrulaştırma vasıtası değildir. Nişan, nikah ve düğünlerde bir çok yanlışlar yapılmaktadır. Bu yanlışlardan bazılarını burada izah etmeye çalışalım:
Evlilikler yapılırken israftan sakınılması gerekir.
İsraf Allah (c.c.) tarafından yasaklanmıştır. Müslümanlara davranışlarında itidalli olmaları tavsiye edilmiştir. “İnsanlar bizi kınar”, “düğünümüze katılanlar bizi fakir görür”, “herkes böyle yaptı biz yapmazsak ayıp olur”, “insanın hayatında bir kere oluyor” ve daha nice mazeretler ortaya atılarak israfa gidilmemelidir.
Nişan, nikah ve düğün törenleri yapılırken israftan, gösterişten, evlenecekleri ve ailelerini sıkıntıya sokacak davranışlardan ve harcamalardan kaçınmak gerekir. Zira peygamberimiz:
«خَيْرُ النِّكَاحِ، أَيْسَرُهُ»
“Nikahın en hayırlısı, kolay ve külfetsiz olanıdır”( Ebu Davud, Nikâh, 31. II, 591 ) buyurmuştur.
Altından kalkılamayacak ağır şartlar ve masraflar ileri sürmek, evlenmeyi zorlaştırır. Evlenmek kolaylaştırılmalı ve evleneceklere yardımcı olunmalıdır.
Düğünlerde gelen misafirlere israfa kaçmayacak şekilde ikramda bulunulmalıdır. Düğün yemeklerine fakir-zengin herkes davet edilmelidir. Zenginlerin çağrılıp, fakirlerin çağrılmadığı düğün yemekleriyle ilgili Peygamberimiz sanki bu günleri tarif edercesine ümmetini şöyle uyarıyor:
« بِئْسَ الطَّعَامُ طَعَامُ الْوَلِيمَةِ يُدْعَى لَهَا الْأَغْنِيَاءُ وَيُتْرَكُ الْمَسَاكِينُ،..»
“Zenginlerin dâvet edilip fakirlerin çağırılmadığı düğün yemeği ne fena bir yemektir.” (Buhârî, Nikâh 72; Müslim, Nikâh 107. Ayrıca bk. İbni Mâce, Nikâh 25, Riyazü’s-Salihin, Hadis No:268)
Nişan nikah ve düğün törenleri sırasında dinimizin haram kıldığı tutum ve davranışlardan kaçınılmalı, İslami duyarlılıklar gözetilmelidir. Maalesef bugün yapılan sünnet, nişan ve düğün merasimlerinin çoğu İslam’ın esaslarına uymamaktadır. Bu merasimler daha çok yabancı kültürlerin etkisinde yapılmaktadır. Bu merasimleri yapan ve katılanlar, nefislerinin arzularına ve şeytanların isteklerine uymaktadırlar. Böylece haramlara dalıyorlar, günah işliyorlar.
Bazı Müslümanlar da şeytan işi birer pislik olan(Maide, 90) alkolün içilmesine izin veriyorlar. Sevinçlerin çoğalması gereken düğünler alkol sebebiyle üzüntülere dönüşebiliyor. Düğünlerinde İslama göre yasaklanmış davranışları sergileyenlere:
“Neden böyle yapmakla günah işliyorsunuz” diye sorulunca ;
“Efendim çoğunluk böyle istiyor” diye cevap veriyorlar.
Halbuki “Allah'a isyanın olduğu yerde, mahlûka itaat edilmez”.
Bu hususta Yüce Allah (CC) bir ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır:
وَاِنْ تُطِـعْ اَكْثَرَ مَنْ فِي الْاَرْضِ يُضِلُّوكَ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِۜ اِنْ يَتَّبِعُونَ اِلَّا الظَّنَّ وَاِنْ هُمْ اِلَّا يَخْرُصُونَ ﴿١١٦﴾
“Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tâbi olmaz, yalandan başka söz de söylemezler.” (En’am Suresi – 116. Ayet)
Eğlenmenin de eğlencenin de meşru sınırları vardır. Bu sınırlar milli ve manevi değerlerimizdir. Edep ve haya sınırlarının zorlandığı eğlenceler müslümanlara yakışmaz.
Bir Müslümanın, yapacağı veya katılacağı düğünde İslama aykırı durumların olmaması gerekir.
Nişanlarda ve düğünlerde mahremiyete dikkat edilmelidir.
Nûr Sûresinin 30. ve 31. Ayetleri ile Ahzab süresinin 59. Ayetlerinde Müslüman hanımefendilerin kimlerle bir arada bulunabileceğini; kimlerin yanında bulunmaması gerektiğini bizlere öğretmektedir. Aynı zamanda bu ayeti celilelerde Müslüman erkeklerin ve Müslüman hanımefendilerin herbirisinin iffetli olması emredilmektedir. Rabbimiz buyuruyor ki:
قُلْ لِلْمُؤْمِن۪ينَ يَغُضُّوا مِنْ اَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْۜ ذٰلِكَ اَزْكٰى لَهُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ خَب۪يرٌ بِمَا يَصْنَعُونَ ﴿٣٠﴾ وَقُلْ لِلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ اَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْد۪ينَ ز۪ينَتَهُنَّ اِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلٰى جُيُوبِهِنَّۖ وَلَا يُبْد۪ينَ ز۪ينَتَهُنَّ اِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ اَوْ اٰبَٓائِهِنَّ اَوْ اٰبَٓاءِ بُعُولَتِهِنَّ اَوْ اَبْنَٓائِهِنَّ اَوْ اَبْنَٓاءِ بُعُولَتِهِنَّ اَوْ اِخْوَانِهِنَّ اَوْ بَن۪ٓي اِخْوَانِهِنَّ اَوْ بَن۪ٓي اَخَوَاتِهِنَّ اَوْ نِسَٓائِهِنَّ اَوْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُهُنَّ اَوِ التَّابِع۪ينَ غَيْرِ اُو۬لِي الْاِرْبَةِ مِنَ الرِّجَالِ اَوِ الطِّفْلِ الَّذ۪ينَ لَمْ يَظْهَرُوا عَلٰى عَوْرَاتِ النِّسَٓاءِۖ وَلَا يَضْرِبْنَ بِاَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْف۪ينَ مِنْ ز۪ينَتِهِنَّۜ وَتُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ جَم۪يعاً اَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ ﴿٣١﴾
30.Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Bu onlar için daha arındırıcıdır. Allah onların bütün yaptıklarından haberdardır. 31.Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Açıkta kalanlardan başka süslerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kadınları, hizmetlerinde bulunan köleleri ve câriyeleri, cinsel arzusu bulunmayan erkek hizmetçiler, kadınların cinselliklerinin farkında olmayan çocuklar dışında kimseye süslerini göstermesinler. Yürürken, gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah’a tövbe edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz! (Nûr Sûresi, 30- 31)
يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِاَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَٓاءِ الْمُؤْمِن۪ينَ يُدْن۪ينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلَاب۪يبِهِنَّۜ ذٰلِكَ اَدْنٰٓى اَنْ يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَۜ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُوراً رَح۪يماً
"Ey peygamber! Eşlerine (hanımlarına), kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış giysilerini üzerlerine bürünsünler. Bu, tanınıp rahatsız edilmemeleri için en uygun olanıdır. Allah ziyadesiyle bağışlamakta ve çok esirgemektedir." (Ahzâb; 59)
Kadınların ve erkeklerin belirlenmiş bulunan mahrem bölgelerini kapalı bulundurmaları gerekir. Evde, çarşıda, sokakta, otobüste, tatilde, sosyal medyada, hayatın her alanında,… Allahın koyduğu sınırlara uymaları gerkir. Bu konuda Mü’minlerin annesi Ümmü Seleme Radıyallahu Anhâ’yı dinleyelim. O şöyle anlatıyor:
"Ben Resûlullah'ın yanında idim. Yanımda Meymune bint Haris de vardı. O esnada İbn Ümmü Mektum bize doğru geliyordu. (Bu vaka tesettürle emredilmemizden sonra idi) ve yanımıza geldi. Resûlullah bize: "Ona karşı örtünün." diye emretti. Biz:
"Ey Allah'ın Resûlü! O, âmâ ve bizi görmeyen, varlığımızı tanımayan bir kimse değil mi?" dedik. Bunun üzerine Resûlullah:
" أَفَعَمْيَاوَانِ أَنْتُمَا؟ , أَلَسْتُمَا تُبْصِرَانِهِ؟ "
"Siz de mi körlersiniz, siz onu görmüyor musunuz?" (Ebû Davud, Libas 37, 4112; Tirmizî, Edeb 29, 2779; Kütüb–i Sitte, 10/233) buyurdu.
Günümüzde maalesef düğünlerde iffetsizlik ve hayyasızlık insanlık tarihinin zirvesine ulaşmıştır. Özellikle genç kız çocukları düğünlere tesettürsüz bir şekilde vücut organlarını başkalarına teşhir edercesine katılmaktadırlar. Kendileri günaha girdikleri gibi orada bulunanları da günaha sokmaktadırlar. Bu uygun olmayan davranışları sergileyenlerin özelliklerini Resulullah (s.a.v.) şöyle haber veriyor:
«صِنْفَانِ مِنْ أَهْلِ النَّارِ لَا أَرَاهُمَا بَعْدُ، نِسَاءٌ كَاسِيَاتٌ عَارِيَاتٌ، مَائِلَاتٌ، مُمِيلَاتٌ، عَلَى رُءُوسِهِنَّ أَمْثَالُ أَسْنِمَةِ الْبُخْتِ الْمَائِلَةِ، لَا يَرَيْنَ الْجَنَّةَ، وَلَا يَجِدْنَ رِيحَهَا، وَرِجَالٌ مَعَهُمْ أَسْيَاطٌ كَأَذْنَابِ الْبَقَرِ، يَضْرِبُونَ بِهَاالنَّاسَ»
"Ateş ehlinden iki sınıf vardır, henüz onları görmedim: Yanlarında sığır kuyru-ğu gibi birşeyler taşıyıp onu insanlara vuran insanlar; giyinmiş, çıplak kadınlar ki bunlar Allah'a taatten dışarı çıkmışlardır. Bunlar, başkalarını da baştan çıkarırlar. Başları deve hörgücü gibidir. Bu kadınlar cennete girmek şöyle dursun, kokusunu dahi almazlar. Halbuki onun kokusu şu şu kadar uzak mesafeden duyulur." buyurdular." (Müslim, Cennet 53, (2857), 52, (2128).)
Nişanlarda ve Düğünlerde İffetsizlik ve hayasızlıktan sakınmak gerekir:
Hayâ , “nefsin çirkin davranışlardan rahatsız olup onları terketmesi” (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “ḥyy” md.; et-Taʿrîfât, “el-ḥayâʾ” md.); yada “kötü bir işin yapılmasından veya iyi bir işin terkedilmesinden dolayı insanın yüzünü kızartan sıkıntı” (Kādî İyâz, I, 152) gibi değişik şekillerde açıklanmıştır.
İffeti; “yeme içme ve cinsî arzu konusunda ölçülü olmak, aşırı istekleri bastırıp dinin ve aklın buyruğu altına sokmak suretiyle kazanılan erdem” şeklinde özetlemek mümkündür (meselâ bk. İbn Sînâ, s. 108; Gazzâlî, Mîzânü’l-ʿamel, s. 79; et-Taʿrîfât, “ʿİffet” md.).
İffet ve Haya sahibi olan insan, davranışlarına sınırlamalar getirir. Sorumluluklarını bilir. İffetsiz ve hayasızlar ise davranışlarını kontrol edemediklerinden dolayı haramlara bulaşmaları mümkündür. Şu hadisi şerif bu durumu doğru bir şekilde izah etmektedir:
«إِنَّ مِمَّا أَدْرَكَ النَّاسُ مِنْ كَلَامِ النُّبُوَّةِ الْأُولَى: إِذَا لَمْ تَسْتَحْيِ، فَاصْنَعْ مَا شِئْتَ»
“İlk peygamberlerden itibaren halkın hatırında kalan bir söz vardır: Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” (Buhârî, Enbiyâ 54, Edeb 78. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 6; İbni Mâce, Zühd 17)
Nişan ve düğünlerde alkol, israf ve aşırılık olmamalıdır. Aşırılıkların olduğu, haramların bol bol işlendiği düğünlere gitmek caiz değildir. Bir Müslümanın yapacağı veya katılacağı düğünlerin belli kriterleri olması gerekir.
Bu kriterleri şöyle sıralayabiliriz:
1. İslâm’da eğlence yasaklanmamış, sadece belirli ölçüler getirilmiştir.
2. Eğlenceler helal ve meşru şekilde olmalıdır.
3. Farz olan ibadetleri terkederek ve başkalarına rahatsızlık vererek eğlenmek doğru olmadığı gibi caiz de değildir.
4. Kişinin helal ve meşru şekilde eğlenmesi, gülmesi, muhabbet etmesi vs. takvasına zarar vermez. Yani bunları yapmamak kişiyi daha takvalı yapmaz. Çünkü örneğimiz Rasûlullah sallellahu aleyhi ve sellem yeri geldiğinde ashabıyla gülmüş, ziyafette bulunmuş ve deve yarışına katılmıştır.
5. Nişan, nikah ve düğünlerde mahremiyet hususuna dikkat etmek gerekir.
6. Nişan, nikah ve düğünlerdeki israf gösteriş çılgınlığı Müslüman’a yakışmaz.
7. Günah olduğu bilinen bir eğlenceye katılmak caiz değildir.
8. Göz zinasına sebep olacak düğün görüntüleri sosyal medyada paylaşılmamalıdır.
9. İman ve nikâh konularını eğlence aracı yapmaktan ve şakalara inanç konularını kullanmaktan sakınmak ve dini konularla alay edenlerin meclisinde oturmamak gerekir.
10. Kumar, içki, zina vb. haramlarla eğlenmekten sakınmak gerekir. Günahlarda mutluluk aramaktan kaçınılmalıdır. Haramlar sınırlıdır, helaller ise sınırsızdır. Helallerle yetinmek esastır. (İslam’da düğün ve eğlence adabı/Abdülkerim Temizcan/ İrfan Dunyamiz.com)
Sonuç olarak, dinimizde evlenme emredilmiş, teşvik edilmiş, evlenmenin kolaylaştırılması tavsiyesi edilmiştir. Nişan, nikah ve düğün törenlerinde gösteriş ve israftan kaçınılması tavsiye edilmiştir. Bundan dolayı düğünlerimiz; dinimize, örfümüze, milli ve manevi değerlerimize ters olmamalıdır. Eğlenceler abartılmamalıdır. Kadın erkek karışık birşekilde eğlence yapılmamalıdır. Düğün yapılarak evlilik ilan edilmelidir.
İsrafa kaçmadan düğüne gelenlere ikram yapılmalıdır. Haram olan Allah’ımızın yasakladığı (alkol gibi) her şey düğünlerimizden uzak olmalıdır. Bu sebeple düğünlerde meşru olmayan eğlence şekilleri terk edilmelidir.
Düğünlerimize davet ederken zengin fakir, takı takabilecekler-takamayacaklar ayrımı yapmaksızın bütün tanıdıklarımızı çağırmalıyız. Çünkü sevinçler paylaştıkça artmaktadır. Çağrıldığımız meşru düğünlere gitmeyi de ihmal etmemeliyiz.
Sohbetimizi Kur’an-ı Kerimde iman eden ve salih amael işleyen kimselerin yapmış olduğu bildirilen dua ile tamamlayalım:
وَالَّذ۪ينَ يَقُولُونَ رَبَّـنَا هَبْ لَنَا مِنْ اَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ اَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّق۪ينَ اِمَاماً ﴿٧٤﴾
74.Onlar, "Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle" diyenlerdir. (Furkân ; 74)
Yüce Rabbim bekar olan gençlerimize hayırlı evlilikler, evlenme aşamasında olanlara hayırlı düğünler, evlenmiş olanlara ise hayırlı ve mutlu bir hayatlar nasip etsin..
Hazırlayan: Veysel ARAN / Geyve Vaizi