okunma
Belki veriyordur da biz almayı bilmiyoruzdur..
Rivâyet ederler ki ünlü Arap şâiri Ebû Dülâme, Abbasi Halife'sine çok güzel bir kaside yazınca Halife şâire ihsânda bulunmak ister. Şâir Halife'nin huzuruna çıkar.
Halife: "Kasideni çok beğendim, dile benden ne dilersin!" diye sorar.
Şâir şöyle bir etraftaki kalabalığı süzer, "Sultanım!" der, "Bir av köpeği isterim.”
Herkes şaşkındır, sen sultanın huzuruna çık, o "dile benden ne dilersen" desin, sen bir av köpeği iste, olacak iş mi bu!
Halife de şaşırır lakin "Peki, verdik gitti." diye karşılık verir. Şâir teşekkür ve duâdan sonra kapıya yönelmiştir ki bir ara döner: "Fakat Efendim ava ne ile gideceğim?" diye sorar. "Haklısın." der Halife, "Bir de at versinler."
Bir, iki adım atan şâir tekrar geri döner, boynunu büker: "Şey Efendim, ata nasıl bineceğim?" Güler Halife. "Doğru, güzel bir eğer takımı da versinler."
"Efendim, ata kim bakacak?" "Bir de seyis versinler."
Böylece devam edip gider, kalacağı bir köşk, köşkün geçimi için altınlar, vesair almıştır ve tam kapıdan çıkacakken bir kez daha geriye dönüp bir şey diyecektir ki Halife ondan önce davranır: "Bak şâir efendi!" der, "Daha bir şey istersen av köpeğini geri alırım ha!"
Mesele, istemeyi bilmektir belki de ...
Dr. Ravza CİHAN
Facebook Yorumları