menu
MÜSLÜMAN HER YER ve HER ZAMANDA MÜSLÜMANDIR!
MÜSLÜMAN HER YER ve HER ZAMANDA MÜSLÜMANDIR!
Haftanın Vaazı.. 26.07.2024 tarihli "Müslüman Her Yer ve Her zamanda Müslümandır" konulu Haftanın Vaazı sitemize eklenmiştir..

Müslüman Her Yer ve Her Zamanda Müslümandır!

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

Kıymetli ve şerefli Müslümanlar;

Her mekanın ve her zamanın kendine has kıstasları, yaşam şekilleri ve davranış modelleri bulunmaktadır. Toplum içerisinde yaşayan insan yaşadığı zamana ve bulunduğu mekana göre davranışlarını kontrol altına alıp davranışlarını dizginlemek zorundandır. 

Kontrol altında tutmaya çalıştığımız bu davranışları genel olarak âdâb-ı muâşeret (âdâbü’l-muâşere) kuralları belirlemektedir. Âdâb-ı muâşeret kurallarını da genel olarak İslam kültür ve medeniyeti belirlemektedir. 

Âdâb-ı muâşeret kuralları dediğimiz insanların birbirleriyle nasıl yaşamalarını gerektiğini gösteren kurallar bütünü bizlere bir Müslüman portresi ortaya koymaktadır. Bu portredeki Müslüman yalnız bir birey olarak tasvir edilmemekte bunun tam aksine özellikle toplum içerisindeki hal ve hareketlerine vurgu yapılarak resmedilmeye çalışılmaktadır. 

Bu vaazımızda bir Müslüman bireyin toplum içerisinde nasıl hareket etmesi gerektiğinden, ve Kur’an-ı Kerim’in, Hadisi şeriflerin bu konudaki bizlere tavsiyelerinden bahsedilmeye çalışılacaktır.

Değerli Mü’minler;

“Toplumdan kendisini soyutlamış ve kabuğuna çekilmiş bir Müslümanın kamil bir Müslüman olması mümkün değildir.” 

Peygamber efendimizin hayatını okuduğumuz zaman görürüz ki Peygamberimiz hayatı devamlı olarak sahabe-i kiram ile beraberdir. Elbette ki peygamberimiz zaman zaman uzlete çekilmiş ve tefekküre daldığı zamanlar olmuştur. Fakat bu zaman dilimleri çok kısa ve sınırlı olmuşlardır. Bu konuya ışık tutması açısından Peygamber efendimizin bir hadisini aktarmakta fayda görüyoruz;

Rasulullah’ın ashabından bazı kimseler gelip de bir arkadaşlarını övdüler ve dediler ki o kimse bizimle beraber hac yolculuğuna çıkmıştı “Nerede mola versek hareket edene dek namaz kılıyor. Yolculuğumuza devam ettiğimiz de ise mola verene dek Kur’an okuyor ve zikir çekiyor” dediler. Hz. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem: “Peki, Onun devesine, yem verme işini kim üstleniyor? ve onun yemeğini kim hazırlıyor” diye sordu. “Biz” dediler. Hz. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem: “O halde hepiniz ondan daha hayırlısınız” buyurdu. (Ma’mer/1056)

ذُكِرَ عِنْدَ النَّبِيِّ ﷺ رَجُلٌ، فَقَالَ لَهُ: فِيهِ خَيْرٌ، قِيلَ: يَا رَسُولَ اللَّهِ، خَرَجَ مَعَنَا حَاجًّا، فَإِذَا نَزَلْنَا لَمْ يَزَلْ يُصَلِّي حَتَّى نَرْتَحِلَ، وَإِذَا ارْتَحَلْنَا لَمْ يَزَلْ يَقْرَأُ وَيَذْكُرُ حَتَّى نَنْزِلَ، قَالَ النَّبِيُّ ﷺ: «فَمَنْ كَانَ يَكْفِيهِ عَلْفَ نَاقَتِهِ، وَصُنْعَ طَعَامِهِ؟»، قَالُوا: كُلُّنَا، قَالَ: «كُلُّكُمْ خَيْرٌ مِنْهُ»

Okumuş olduğumuz hadisi şeriften iki mana çıkartmak ve bu iki mana üzerinden anlamak mümkünüdür;

1-) İbadet edene hizmet etmek üstünlük sebebidir.

2-) Topluma hizmet etmek üstünlük sebebidir. 

Peygamberimizin topluma hizmet hususunda ki tutumunu göstermesi açısından Peygamber efendimiz’in (s.av.) şu hadisini zikretmekte de fayda görüyoruz; خيرُ النّاسِ مَن ينفعُ النّاسَ” “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır.” (Buhârî, Mağâzî, 35). 

Görüldüğü üzere Müslüman bir birey topluma hizmet eden bir şahsiyet olmalıdır. Toplumun sorunlarından kaçıp sadece kendi sorunlarıyla yüzleşen bir Müslüman algısı Kur’an ve Sünnet’in bizlere göstermiş olduğu Müslüman algısıyla örtüşmemektedir. 

Rabbimiz kelamında bize bir olmayı emretmekte ve parçalanmayı da yasaklamaktadır. Bizlere birlik ve beraberliğin emredilmesi sağlıklı ve düzenli bir toplumun amaçlanmasından dolayıdır. Şayet düzenli bir toplum istiyorsak birlik olmak zorundayız ve birliği sağlamak istiyorsak toplumumuzun sorunlarıyla da yüzleşmek zorundayız. 

Bu duruma örnek olması açısından şu misali vermemiz yerinde olacaktır; Bir Müslüman namaz kılarken yanı başında yardım isteyen biri olsa Müslümanın tutumu ne olmadır? 

Fıkıh alimlerimiz normal şartlar altında mazeretsiz olarak namazı bozmanın haram olacağını ifade etmişlerdir. Fakat bazı şartlar altında namazı bozmanın vacip bazı şartlar altında müstehap bazı şartlar altında ise namazı bozmanın mübah olacağını söylemişlerdir. Şayet biz namaz kılarken biri bizden yardım istemiş olsa veya bir kimsenin canı tehlikeye girmiş olsa fıkıh alimlerimize göre o namazı bozmamız vaciptir. O namazı bozduktan sonra bizden yardım dileyen kimselere yardım ulaştırmamız da aynı şekilde vaciptir. İslam’da ibadetlerin sosyal fonksiyonu bulunmakta ve sosyal bütünleşmede ibadetlerimiz önemli bir yer tutmaktadır. 

Cemaatle namaz özellikle Cuma namazı, Zekat, Kurban ibadetlerini bu yönleriyle düşündüğümüz de meselenin sadece Allah ile irtibat kurma olmadığı anlaşılmaktadır. 

Muhterem Müslümanlar; 

Vaazımızın başında söylediğimiz üzere her zamanın ve her mekanın kendine has kıstasları ve yaşam şekilleri bulunmaktadır. Müslüman olmanın ve Müslüman duruşun da kendine has kıstasları bulunmaktadır. Müslüman duruşa örnek olması açısından bazı durumları saymak istiyoruz; 

  • Müslüman bir şahsiyet her daim namazını kılacak ve namaza başladıktan sonra namazını bozmayacaktır. Fakat oldu ki birisi namazdayken kendisinden yardım dilemiş olsa o taktirde namazını bozup yardım dileyenin yardımına koşacaktır. 

  • Bir Müslüman kendisi bir düğüne davet edildiği zaman davete icabet edecek çünkü peygamberimiz "إذا دعي أحدكم إلى وليمة فليأتها” "Sizden bir kimse düğün yemeğine davet edilecek olursa, ona gitsin." (Buhâri/5173) buyurmaktadır. Fakat düğüne gittiğinde Müslümanlığı ile bağdaşmayan bir durum görürse oradan uzaklaşması gerekmektedir.

  • Bir Müslüman içkinin tüketildiği düğün ve eğlencelere katılmaz orada içki içenlerle beraber bulunmaz.

  • Bir Müslüman kadın ve erkeklerin beraberce eğlendiği tesettüre riayet edilmeyen düğünlere katılmaz. 

  • Bir Müslüman çarşıda pazarda alışverişini yapar fakat faizli alışveriş yapan mekanlardan kaçınır. 

  • Bir Müslüman dinen yasak maddelerin satıldığı mekanlardan alış veriş yapmaz.

  • Bir Müslümanın denizde yüzmesinde bir sakınca yoktur fakat tesettüre riayet edilmeyen bir mekanda yüzmesi de caiz değildir. 

Müslüman, Müslümanlığı ile bağdaşmayacak her durumdan kaçınmalıdır. Müslüman bir düğüne katıldığı zaman da Müslümandır. Müslüman bir eğlenceye katıldığı zaman da aynı şekilde Müslümandır. 

Müslüman çarşı pazarda da Müslümandır. Müslüman darlık zamanı da bolluk zamanı da Müslümandır. Sözün özü Müslüman her zamanda ve her mekanda Müslümandır. 

Geniş bir hayatı kısa bir vaazda aktarmak mümkün olmadığından dolayı belli başlı örnekler vererek Müslüman bir şahsiyetin toplumdaki davranışlarını sizlere aktarmaya çalışıyoruz. 

Müslüman bir bireyin nerede nasıl davranması gerektiğini gösteren Kur’an-ı Kerim’de birtakım ayetler bulunmaktadır. Örneğin Müslüman birinin yanında İslami değerlerle alay edilmiş olsa Müslüman kimsenin tutumu ne olmalıdır? Alay eden kimseye misliyle karşılık mı vermelidir yoksa daha fazlasını mı yapmalıdır? Özellikle bu hususla alakalı olarak Kur’an-ı Kerim’de iki ayet bulunmaktadır. 

 وَقَدْ نَزَّلَ عَلَيْكُمْ فِي الْكِتَابِ اَنْ اِذَا سَمِعْتُمْ اٰيَاتِ اللّٰهِ يُكْفَرُ بِهَا وَيُسْتَهْزَاُ بِهَا فَلَا تَقْعُدُوا مَعَهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا فٖي حَدٖيثٍ غَيْرِهٖؗ اِنَّكُمْ اِذاً مِثْلُهُمْؕ اِنَّ اللّٰهَ جَامِـعُ الْمُنَافِقٖينَ وَالْكَافِرٖينَ فٖي جَهَنَّمَ جَمٖيعاًۙ

O size kitapta şunu indirmiştir: Allah’ın âyetlerinin inkâr edildiğini yahut onların alaya alındığını işittiğiniz zaman, onlar başka bir söze geçmedikçe kendileriyle beraber oturmayın; aksi takdirde şüphesiz siz de onlar gibi olursunuz. Allah elbette münafıkların ve kâfirlerin tamamını cehennemde bir araya getirecektir. (Nisâ Suresi/140)

وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذٖينَ يَخُوضُونَ فٖٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا فٖي حَدٖيثٍ غَيْرِهٖؕ وَاِمَّا يُنْسِيَنَّكَ الشَّيْطَانُ فَلَا تَقْعُدْ بَعْدَ الذِّكْرٰى مَعَ الْقَوْمِ الظَّالِمٖينَ

Âyetlerimiz hakkında ileri geri konuşmaya dalanları gördüğünde, onlar başka bir söze geçinceye kadar kendilerinden uzak dur. Eğer şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra artık o zalimler topluluğu ile oturma! (En'âm Suresi/68)

Âyet-i Kerimeler Müslüman birinin böyle bir durum içerisinde ortaya koyması gereken tavrı ayan beyan bir şekilde bizlere göstermektedir. Şayet karşımızdaki kimseler sağduyulu ve duyarlı değilseler onlara laf anlatmak yerine o meclisten uzaklaşmak daha evladır. Çünkü tecrübe ile sabittir ki hararetle yapılan tartışmaların hiçbir zaman kazananı bulunmamaktadır. Bu yüzden en evla olan tartışmaya girmektense o meclisi terk etmektir. Peygamberimiz müşriklerin çirkince saldırılarına ve işkencelerine rağmen sözlü münakaşaya girdiğine şahit olmamaktayız. 

Hatta bu hususta Müzzemmil suresinin 10. ayetinde وَاصْبِرْ عَلٰى مَا يَقُولُونَ وَاهْجُرْهُمْ هَجْرًا جَم۪يلًا” “Onların söylediklerine sabret, yanlarından da güzellikle ayrıl.” (Müzzemmil/10) buyrulmaktadır. Benzeri şekilde En'âm suresinin 108 ayetinde ise وَلَا تَسُبُّوا الَّذٖينَ يَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ فَيَسُبُّوا اللّٰهَ عَدْواً بِغَيْرِ عِلْمٍؕAllah’tan başkasına tapanlara kötü söz söylemeyin; sonra onlar da bilmeden, taşkınlık yaparak Allah hakkında kötü sözler söylerler.” (En'âm Suresi/108)

Günümüzde de benzeri durumlarla çok sık karşılaşmaktayız. Bazen otobüste yolculuk yaparken bazen çarşı pazarda dolaşırken bazen de kahvehanede otururken İslami değerler hakkında münakaşa edildiğine şahit olmaktayız. Şehirler arası yolculuk yaparken yolculardan biri namaz için mola istediğinde şoförün alaylı bir şekilde namazını kaza edersin dediğine bir çoğumuz şahit olmuşuzdur veya duymuşuzdur. Namaz için müsaade isteyen Müslüman vakarlı bir şekilde görevini ifa etmelidir. Böylesi bir durumda Müslümanın görevi utanmadan sıkılmadan namaz molası istemektir. Şoförün cevabı karşısında da aynı şekilde Müslümanlık vakarını korumaya devam etmektir. Çünkü Müslümanlar vakarlı kimselerdir. Rabbimiz Teala buyuruyor ki;

 وَعِبَادُ الرَّحْمٰنِ الَّذٖينَ يَمْشُونَ عَلَى الْاَرْضِ هَوْناً وَاِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَاماً

Rahmân’ın has kulları yeryüzünde vakarla yürüyen, cahiller onlara laf attığı zaman, “selâm” deyip geçen kullardır. (Furkân/63)

Rabbimiz bizleri vakarla ve tevazu ile yürüyen kullarından eylesin.

Vakar ile yürürken içimizde zerrece kibir nasip eylemesin.

Bizleri sokakta çarşıda pazarda her yerde her daim samimi Müslümanlardan eylesin.

Bizleri Kur’an’a ve Sünnet’e bağlı Müslümanlardan eylesin…

VAAZI İNDİR

Hazırlayan: Feyzullah ARAN / Arifiye Vaizi

Facebook Yorumları