menu
DÜNYA CENNETİ: EVLİLİK
DÜNYA CENNETİ: EVLİLİK
Haftanın Vaazı.. "Dünya Cenneti: Evlilik" konulu 12.08.2022 tarihli Cuma Vaazı sitemize eklenmiştir..

Dünya Cenneti: Evlilik

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

. وَاَنْكِحُوا الْاَيَامٰى مِنْكُمْ وَالصَّالِحٖينَ مِنْ عِبَادِكُمْ وَاِمَٓائِكُمْؕ اِنْ يَكُونُوا فُقَـرَٓاءَ يُغْنِهِمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِهٖؕ وَاللّٰهُ وَاسِعٌ عَلٖيمٌ

İçinizden evli olmayanları, köle ve câriyeleriniz arasından da elverişli olanları evlendirin. Yoksulluk içinde iseler Allah lütfu ile onları ihtiyaçtan kurtarır. Allah’ın hazinesi geniştir, her şeyi bilmektedir (Nur 32)

وَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:

خَيْرُ النِّكَاحِ أَيْسَرُهُ

 “Nikâhın en hayırlısı, kolay ve külfetsiz olanıdır” (Ebu Davut, 2; 591)   

Değerli Müslümanlar

İslâm dini, insana son derece önem ve değer veren, insanın huzur ve mutluluğunu önemseyen ve göndermiş olduğu kitap ve peygamberlerle ona, ebedi mutluluğunun yollarını gösteren bir dindir. Hak din olan İslam dininin temel gayesi, en değerli varlık olarak yaratılan insana verilen bu değerin korunması, insanın dünyada mutlu bir hayat yaşaması, ahirette de sonsuz mutluluğu yakalamasıdır İnsanın mutlu, huzurlu olması ve neslinin devamı ancak evlilik ile mümkündür. İnsan neslinin devamı, nesebin muhafazası, toplumu meydana getiren ve toplumun temel taşı olan aile müessesesinin kurulması ancak meşru bir evlilikle mümkün olabilir.

İslam dininin ana maksatları olarak ifade edilen makasıd-i diniye, yani beş ana prensipten bir tanesi de neslin korunmasıdır. İnsan neslinin korunabilmesi ancak evlilik ve sağlıklı bir ailenin kurulması ile mümkündür. Bu sebeple de İslam dini, aileye büyük önem vermiş, ailenin kurulması ve neslin korunması için nikâhı zorunlu kılmıştır. “Zinaya yaklaşmayın!” uyarısıyla her türlü nikâhsız birlikteliği yasaklamış ve geçmişte şehvet azgınlıkları yüzünden azaba uğramış ve yok olmuş kavimleri de ibret için bizlere haber vermiştir.

Bir toplumun en önemli unsuru, temel taşı ve toplumu oluşturan bireylerin yetiştiği yer ailedir; aile akrabalık ilişkisiyle birbirine bağlanan fertlerin bir araya getirdiği birlikteliktir. Bu birliktelik, karı koca ve çocuklardan oluşan küçük bir topluluk olabileceği gibi bir aile reisi başkanlığında eş, çocuk, torun, gelin, damat gibi büyük bir topluluktan da meydana gelebilmektedir. 

Aileler birleşerek toplumları meydana getirir. Toplumdaki bütün iyilik ve güzelliklerin kaynağı bu küçücük topluluktur. Bütün faziletler bu kaynaktan dünyaya yayılır. Sağlıklı ve huzurlu nesiller bu yuvada yetişir. Çocuk, yaratılışla ilgili gelişmesini de ahlâk ve terbiyesini de önce buradan alır. İnsanın yaratan ve yaratılana karşı sevgisinin kaynağı da ailedir. 

Muhterem Kardeşlerim 

Bir milletin sahip olduğu bütün özellikleri bir ailede tohumlanıp filizlenir. Bir toplumda aile ne kadar sağlam temellere oturtturulursa o aileden meydana gelen toplumlar da o nispette sağlam bir yapıya sahip olmuş demektir. Evliliğin amacı sadece nefsani duyguları tatmin etmek değil, eşlerin birbirleri ile huzur bulması, ümmetin çoğalması ve erdemli bir toplumun temelinin sağlam bir şekilde atılmasıdır. (Araf 189) 

Âile, kişiyi toplum hayatına hazırlayan sevgi, saygı, şefkat, fedakârlık ve birlik ocağıdır. Âile, temel eğitimlerin alındığı okul, temel dini bilgilerin tatbik edildiği mescittir. Yaşlıların huzur bulduğu huzur evleri, çocukların güvenle korundukları çocuk yuvalarıdır. Küçük yavrularımızın zihinsel ve fiziksel büyümelerini sağlayan, kişilik sahibi bir insan, kulluk şuuruna ulaşmış bir Müslüman ve topluma sağlıklı birer birey olmalarına katkı sağlayan bir eğitim kurumudur.

Huzurlu bir toplum, ancak mutlu ve huzurlu bir aile ile olur. Bütün bunlardan dolayı tarihte bütün dinler ve kadim medeniyetler ve özellikle de dinimiz İslam, aile kurumuna özen göstermiş ve büyük önem vermiştir. 

Değerli Müslümanlar 

Toplumun temel taşı olan aile kurumunun kurulması, ailelerin oluşması, insan neslinin devamı, nesebin muhafazası bir kadın ve erkeğin evlenmeleri, karı- koca olmaları ve meşru bir nikâh altında bir araya gelmeleriyle sağlanır. Sağlıklı bir nesil için nikâh şarttır. Önemli ve toplumsal bir olay olan evlilik tarafların yanı sıra aile fertlerini, diğer birçok kimseyi ve toplumu da ilgilendirir. Dedikodunun, su-izanın ve toplumsal fitnenin önlenmesi, tarafların mağduriyetlerine sebep olmaması ve nesebin korunması için nikâh açıktan yapılmalıdır. Bunun içindir ki Peygamberimiz (SAV), nikâhın ilan edilmesini istemiş ve gizlice yapılan nikâhları tasvip etmemiştir. 

İslâm hukukunda nikâh akdinin geçerliliği için diğer akitlerden farklı olarak şahitler huzurunda akdedilmesi şartı aranır. Bunun dışında nikâhın din adamı veya başka bir kimsenin huzurunda kıyılması ya da dinî merasim icra edilmesi gibi bir şekil zorunluluğu bulunmamakla birlikte Müslüman toplumlarda başlangıçtan itibaren sosyal hayattaki önemi sebebiyle nikâh akdinin aile büyükleriyle imam, müftü, kadı gibi toplumun itibar ettiği din âlimlerinin huzurunda kıyılması, akit sırasında evlilik birliğinin önemiyle ilgili bir konuşma yapılması, eşlerin mutluluğu için dua edilmesi, bu arada düğün yemeği verilmesi geleneği sürdürülmüştür. Böylece bir taraftan nikâh şartlarının akit sırasında hazır bulunanlar tarafından denetlenmesi ve onların hayır dualarının alınması, diğer taraftan nikâhın toplum nezdinde aleniyet kazanması sağlanmıştır.

Değerli Hazirun,

Nikâh, İslâm hukukunda medeni bir muamele olarak kabul edildiği gibi bir cihette de ibadet sayılmıştır. Başta İmam Ebu Hanife olmak üzere birçok âlim evliliği ibadetin bizzat kendisi saymışlardır. Hatta nafile ibadetlerden daha faziletli olduğu bile zikredilmiştir. (Fethü'l-kadir, III, 98.) İyi bir nesil yetiştirmek ve nefsi korumak gibi birçok maslahatı kapsaması açısından evlilik, ibadet hükmündedir denmiştir. (İslâm Fıkhı Ansiklopedisi, IX, 32.) Hz. Peygamber, hanımının ağzına helal bir lokma koymayı dahi sadaka olarak nitelendirmiş, (Buhâri, Nafakât, 1) evliliğin ibadet hükmünde olduğuna işaret etmiştir. İslâm dini, aile yuvası kurmayı ve bu kurumun devamına, saadetine hizmet etmeyi, kişinin bütün hayatını ibadete vermesinden efdal ve çok hayırlı olarak kabul eder. (Tecrid-i Sarih Tercemesi, XI, 251) Hz. Âdem’den beri devam eden ve cennette de devam edecek olan iki ibadetten biri nikâh, diğeri de iman olduğu beyan edilir. (İbn Abidin, Reddü'l-muhtar, III, 39..) 

Evlilik bütün dinlerde, kadim geleneklerde ve sağlıklı toplumlarda nikâh sözleşmesiyle oluşan bir bağla gerçekleşen bir kurumdur. Evlilik olmadan, evlilik sözleşmesi yapılmadan aile kurulamaz. Bunun için dinimiz evlenmeyi teşvik etmiş ve Allah’ın seçkin kulları olan Peygamberler de evlenerek yaşadıkları ve kendilerinden sonra gelecek toplumlara örnek olmuşlardır. Nikâh, her ne kadar medenî bir sözleşme ise de bir yönü ile ibadettir.

عَنْ أَبِى أَيُّوبَ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ (صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمْ) “أَرْبَعٌ مِنْ سُنَنِ الْمُرْسَلِينَ الْحَيَاءُ وَالتَّعَطُّرُ و السِّوَاكُ وَالنِّكَاحُ.”. 

Dört şey Peygamber efendimizin sünnetlerindendir: Hayâ, koku sürünmek, misvak kullanmak ve evlenmek.  (Tirmizi, Nikâh,1)

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruluyor: 

وَمِنْ اٰيَاتِهٖٓ اَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْ اَنْفُسِكُمْ اَزْوَاجاً لِتَسْكُـنُٓوا اِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةً وَرَحْمَةًؕ اِنَّ فٖي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ

“İçinizden kendileri ile huzura kavuşacağınız eşler yaratıp aranızda sevgi ve rahmet var etmesi, O’nun varlığının belgelerindendir. Bunda düşünenler için dersler vardır. (Rum, 21)

Değerli kardeşlerim,

İnsan aile ortamında huzur bulur. Neslin devamı bu kurumla sağlanır. Pek çok kötülüğe karşı en önleyici vasıta ailedir. Peygamberimiz buyuruyor:

فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ كُنَّا مَعَ النَّبِيِّ (صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمْ) شَبَابًا لاَ نَجِدُ شَيْئًا، فَقَالَ لَنَا رَسُولُ اللَّهُ (صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمْ) :

“يَا مَعْشَرَ الشَّبَابِ، مَنِ اسْتَطَاعَ الْبَاءَةَ فَلْيَتَزَوَّجْ، فَإِنَّهُ أَغَضُّ لِلْبَصَرِ وَأَحْصَنُ لِلْفَرْجِ، وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَعَلَيْهِ بِالصَّوْمِ، فَإِنَّهُ لَهُ وِجَاءٌ.”

“Gençler, içinizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Zira evlenmek gözü (haramdan) daha çok yumdurucu, iffeti daha çok koruyucudur. Gücü yetmeyen ise oruç tutsun, çünkü orucun şehveti kıran bir özelliği vardır. (Buhârî, Savm, 10; Müslim, Nikâh,1)

Bir başka hadisi şerif de şöyledir:

: قال رسول الله صلى الله عليه و سلم :إذا تزوج العبد فقد كمل نصف الدين فليتق الله في النصف الباقي

“Kul evlendiği vakit dininin yarısını tamamlamış olur. Artık geri kalan yarısında da Allah’a karşı gelmekten kaçınsın.”

İster çekirdek olsun isterse de geniş olsun, aile yuvasının mutlu ve huzurlu olması toplumun da mutlu ve huzurlu olması demektir. Eğer ailede huzuru sağlarsak toplumda da huzuru sağlamış ve mutlu, başarılı bir toplum inşa etmiş oluruz. Bu sebeple eğer kişisel olarak huzurlu bir hayat yaşamak ve toplumsal olarak mutluluğumuzu devam ettirmek istiyorsak aile hayatımıza önem vermek ve sağlam bir aile binası tesis etmek zorundayız.

Evliliğin teşvik edilmesi

Dinimizin büyük bir hassasiyetle üzerinde durduğu ve Peygamber Efendimiz (SAV)'in de ümmetine tavsiye ettiği evliliğin amacında pek çok hikmet ve güzellik vardır. Evlilik, Allah’ın emriyle insan ömründe yeni bir çağın başlaması demektir. İki gönlün kavuşması ve kaynaşması, Allah’ın lütfu ile hiçbir menfaat gözetmeden sevgiyi yaşayan insanların birbirine bağlanması demektir. Evlilik, kutsal bir çatı, Allah’ın tesis ettiği bir yuva, dağılmasından arşın titrediği bir birlikteliktir. Evlilikten maksat yalnızlığın giderilmesi, birlikte hataların düzeltilmesi, dünya ve ahiret mutluluğunun tesis edilmesidir. Evlenen eşleri birbirini bağlayan iki unsur olarak gören Allah (c.c), Araf suresinin 189. ayetinde, ''Allah, sizi bir tek nefisten yaratan ve kendisi ile sükûnet bulsun diye eşini de ondan var edendir.” diye buyurur.

Kur‟an ve hadislerde, evlilik kurumuna yönelik çok sayıda hüküm ve prensip yer almış ve evlilik teşvik edilmiştir. Kuran’da en detaylı anlatılan konular; evlenme, boşanma ve aile fertlerinin görev ve sorumlulukları ile ilgilidir. Çünkü aile kurumu, hem birey hem de toplum için hayatî önem taşımaktadır. 

Evlilik, İslâm Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.s.)’in önem verdiği bir kurumdur. Dini açıdan bakıldığında, yapılması sünnet, yerine göre farz olan amellerden biridir. Evlilik, insanların manevi yönden gelişmesine ve olgunluğa erişmesine katkı sağlayan büyük bir nimettir. O halde evlilik kurumunun temelinin sağlam atılması kaçınılmazdır. Dindarlık, güzel ahlâk, uyum, anlayış, fedakârlık ve kişilik sahibi olma, sağlam bir aile kurumu için önde gelen vasıflardır.

Evliliğin gerekliliği 

Evlilik, insanoğlunun yaratılışında mevcut olan; fıtrî cinsellik ve birlikte yaşama/hayat arkadaşlığı duygusunun bir gereğidir. Yeryüzünün imarı ve neslin devamı da ancak bu sayede mümkündür. Bu nedenle İslâm, evliliğin yükünü kaldırabilecek her erkeğin evlenmesini ister. Zaruret olmadıkça bekârlığı hoş karşılamaz. Yüce Rabbimiz, 

فَانْكِحُوا مَا طَابَ لَكُمْ مِنَ النِّسَٓاءِ

“…Size helâl olan kadınlarla evlenin…” ve

وَاَنْكِحُوا الْاَيَامٰى مِنْكُمْ

“Bekârlarınızı evlendirin…” (Nur 32) gibi emirlerle, insanları evliliğe teşvik etmektedir.

Çok sayıda hadis-i şerifte de Hz. Peygamber, evliliğin önemine değinerek gençleri evlenmeye teşvik etmiştir. Mesela, 

اَلنِّكَاحُ مِنْ سُنَّتِى فَمَنْ لَمْ يَعْمَلْ بِسُنَّتِى فَلَيْسَ مِنِّى.

 “Nikâh benim sünnetimdir. Kim benim sünnetime uygun davranmazsa benden değildir.” (İbn Mâce, Nikâh, 1) buyurmak suretiyle, evlilikten kaçınanlar için, peygamberin yolundan ayrıldıkları anlamında bir ifade kullanmıştır. 

Bir başka hadiste de,

 :إذا تزوج العبد فقد كمل نصف الدين فليتق الله في النصف الباقي

“Kul evlendiği vakit dininin yarısını tamamlamış olur. Artık geri kalan yarısında da Allah’a karşı gelmekten kaçınsın.” “Her kim evlenirse dininin yarısını tamamlamıştır…” buyurarak, evliliğin dini hayata olan müspet katkısına dikkat çekmiştir. Buna mukabil insanlardan uzaklaşıp, bekâr kalarak kendini Allah’a vermeyi yasaklamış, (Buhârî, Nikâh, 8; ) bekârlığı, gayri meşru ilişkilere sevk edebileceği nedeniyle, bir nevi fitne olarak tavsif etmiştir. (Tirmizî, Nikâh 3)

Şüphesiz evlilik, nefsin ve neslin korunması için atılan emin ve sağlam bir adımdır. Evlilik müessesinin ihmal ve ibtali durumunda insan nefsi ve nesli için telafisi mümkün olmayan gayr-i ahlâkî hareketlerin meydana gelmesi kaçınılmaz olacaktır. Süresiz bekâr kalmanın, fıtrî ihtiyacın başka şekillerde karşılanmasına sebep olabileceği gibi, sağlık açısından da sakıncalar doğuracağı aşikârdır. Kişi ve toplumları bir takım maddi ve manevi hastalıklardan koruyup selamete ulaştırmanın yolu evlilik müessesesinden geçtiği gibi, derunî huzura kavuşmak da, büyük ölçüde evlenme ile mümkün olacaktır. Nitekim Cenab-ı Hakk bu hususa işaret ederek şöyle buyurur: 

وَمِنْ اٰيَاتِهٖٓ اَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْ اَنْفُسِكُمْ اَزْوَاجاً لِتَسْكُـنُٓوا اِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةً وَرَحْمَةًؕ اِنَّ فٖي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ 

“Onlara ısınıp kaynaşasınız diye size kendi türünüzden eşler yaratıp aranıza sevgi ve şefkat duyguları yerleştirmesi de O’nun kanıtlarındandır. Doğrusu bunda iyi düşünen kimseler için dersler vardır..”(Rum 21)

Bu âyet-i kerîmede, kadın ve erkeğin birbirine huzur, mutluluk ve sekineti için yaratıldığı ve bu yaratılışın Allah’ın kullarına bir lütfu olduğu bildiriliyor.

Bu durum kadın ve erkeğin birbirinden uzak olmalarını değil sağlıklı ve temiz bir zeminde beraber olmalarının fıtrata daha uygun olduğunu göstermektedir. Öte yandan sağlıklı nesiller elde etmek, ancak bu nesillerin bir evlilik içinde meydana gelmesi ve anne babanın müşterek ilgi ve sorumluluğu altında büyütülmesi ile mümkündür. Böyle bir birliktelik içinde meydana gelmeyen çocuklar gerek sosyal, gerek psikolojik, gerekse ahlâkî bakımdan daha problemli olmaktadır. Ayrıca toplumsal ahlâkın korunmasında da kadın-erkek ilişkilerinin bir evlilik zeminine dayanmasının büyük önemi vardır.

Evliliğin hedefi

İslâm’da kutsal sayılan evlilik müessesesinin genel hedefi sağlam bir toplum oluşturmaktır. Bununla birlikte evliliğin nüfusun artması, meşru olmayan ilişkilerden uzak kalma, iffeti koruma, eşler arasında ünsiyet, akrabalık ve dostluk ilişkileri kurma veya geliştirme gibi birçok amaç ve faydaları da vardır. Hz. Peygamber’in kendi evliliklerinde bunlardan bazılarını uyguladığını görmekteyiz. Aynı şekilde başta beşerî amaç olmakla bazı amaçlar doğrultusunda hem kendi evlatlarını hem de ashaptan bazılarını evlendirmiştir. Resûl-i Ekrem’in evlendirme amaçları içerisinde evliliğin teşviki veya evlilik konusunda tereddüte düşmüş kimselere yardım, ırkçılığın ortadan kaldırılması, dostluk bağlarının kurulması, akrabalık bağlarının kuvvetlendirilmesi ve himayenin ön plana çıktığının şahidi olmaktayız.

Anne baba olarak çocuklarımıza, bir Müslüman olarak da ümmetin çocuklarına evlilik hususunda rehberlik etmeli, onlara yardımcı olmalıyız.

Resûlullah (s.a) evliliğe çok önem vermiş, bir baba olarak başta kendi çocuklarını evlendirmiş, onların aile hayatlarıyla zaman zaman ilgilenmiştir. Bunun yanında, öncelikle çevresindeki insanlara evlilik ve aile konularında teşvik etmiş ve tavsiyelerde bulunmuş, beşeriyete her konuda örnek olması hasebiyle bu konuda da örnek olmuş, mutlu bir evlilik ve sağlam bir aile hayatı için gereken mükemmel reçeteyi miras bırakmıştır

İdeal bir evlilik için sahip olunması ve aranması gereken özellikler

Resûl-i Ekrem, mutluluk ve süreklilik vasıflarını taşıyan bir evlilik için; 

عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ (رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ) عَنِ النَّبِيِّ (صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمْ) قَالَ: “تُنْكَحُ الْمَرْأَةُ لأَرْبَعٍ: لِمَالِهَا وَلِحَسَبِهَا وَجَمَالِهَا وَلِدِينِهَا، فَاظْفَرْ بِذَاتِ الدِّينِ تَرِبَتْ يَدَاكَ.”

“Kadın dört şeyi için nikâhlanılır; malı, soyu, güzelliği ve dini. Sen dindar olanını seç ki elin bereket bulsun.” (Buhari, Müslim) buyurarak Müslüman bir kimsenin evleneceği kimsede öncelik vermesi gereken şeyleri açıklamış ve ancak bu sayede özelde sağlam bir aile, genelde ise sağlam bir toplum oluşturulabileceğine vurgu yapmıştır. 

Karşı tarafta başta dindarlık olmak üzere birçok özellik aramamız gerekirken bu vasıflarda evlatlar yetiştirmemiz gerektiğini de asla unutmamalıyız. Ebeveynler, gelin ve damat adayından önce kendi çocuklarının fıtrat, ahlak ve duygularını bilmeleri gerekir. Eğer kendi çocuğu bu özelliklere sahip biri değilse, karşı taraftan böyle bir özellik beklemeyecek tabiri caizse karşı tarafı da yakmayacak. Ehli takva bir eş alayım, benim çocuğumu da terbiye eder, mantığı doğru bir mantık değildir. Bu mantıkla hareket etmek hem kendi çocuğuna hem de karşıdakine zulmetmektir. 

Evlilikleri kolaylaştırmalıyız

Huzurlu bir toplum ve sağlıklı bir nesil için Evliliği teşvik etmeli cazip hale getirmeli ve kolaylaştırmalıyız

Peygamber Efendimiz de (asm) 

وَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: خَيْرُ النِّكَاحِ أَيْسَرُهُ

 “Nikâhın en hayırlısı, kolay ve külfetsiz olanıdır.” (Ebu Davut, 2; 591)   buyurmuşlar.

Evlilikte sağlanacak maddi kolaylıklar evlilikleri kolaylaştıracaktır

Kur’an-ı Kerim, aile kurma konusunda müminlerin birbirine destek olmasını isterken, Peygamberimiz de evlenmeye niyet edenlere Allah’ın yardımcı olacağını müjdelemiştir. İslâm’da esas olan, evliliği kolaylaştırmaktır. Nitekim “En bereketli nikâh, külfeti en az olanıdır.” şeklindeki nebevi ilkeyi unutmak, çoğu zaman maddi ve manevi zararlara neden olmaktadır. Her aşamada gereğinden fazla yapılan düğün harcamaları, günümüzde de aileleri sıkıntıya sokmaktadır. Bu sıkıntılar içerisinde helal yoldan evlilik yapmak isteyen gençler ve aileleri çok zorluk çekmekte, evlenmek isteyen gençler, düğün masraflarının makul ölçüleri aşması sebebiyle zorlanmakta, hatta evlilikten uzak durmaktadır. Düğünden sonra uzun süre borç ödemek, ailenin ilk yıllarını maddi sıkıntı ve huzursuzlukla geçirmesine sebep olmaktadır. Hâlbuki sadelikte asalet, tevazuda hikmet vardır.

Gençlerin harama bulaşmadan helal yoldan kolay bir şekilde evlenebilmeleri için taraflara büyük sorumluluklar düşüyor. Evlilik arifesinde tarafların aşırı istek ve taleplerle zorlanmamaları, fitne çağında harama bulaşmamak adına azami gayret göstermeleri gerekir.

Allah'u Teâlâ'nın Kur'an-ı Kerim'de; 

وَاَنْكِحُوا الْاَيَامٰى مِنْكُمْ وَالصَّالِحٖينَ مِنْ عِبَادِكُمْ وَاِمَٓائِكُمْؕ اِنْ يَكُونُوا فُقَـرَٓاءَ يُغْنِهِمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِهٖؕ وَاللّٰهُ وَاسِعٌ عَلٖيمٌ 

"İçinizden evli olmayanları… yoksulluk içinde iseler Allah, lütfu ile onları ihtiyaçtan kurtarır. Allah’ın hazinesi geniştir, her şeyi bilmektedir.." (Nur 24-32) 

Yüce Allah, izni ve rızası doğrultusunda yapılan işleri kolaylaştıracaktır. Evlilik hususunda en önemli prensiplerin başında israf etmemek gelir. İsraf, nimet kapısına nankörlük etmek olduğu için o kapının kapanmasına da sebep olur. Maalesef günümüzde evlilik konusunda yapılan israf had safhaya ulaşmış, evlilikler çok zorlaşmıştır. Evlilik öncesi söz, nişan, düğün, davetiye, kıyafet, eşya gibi yapılan çoğu harcamalarda israfa kaçılıyor. Bu masraflar evliliğin zorlaşmasına hatta imkânsız hale gelmesine sebep oluyor.

Düğünler külfet değil nimet olmalı

Peygamber Efendimiz de (asm)  evliliklerin bir şenlik havasında ve sevinçle yapılmasını buyurmuşlar. Aile gibi kutsal bir kuruma, nikâhın yapıldığı, eş, dost ve akrabaların çağrılıp bir araya gelindiği, neşe ve mutluluğun üst seviyelere çıktığı, hayatımızın unutulmaz anlarından biri olan düğünlerimizle adım atmaktayız.  Fakat dinimiz İslâm, hayatın her alanında olduğu gibi, yeni kurulacak aile yuvası için de olsa israf ve gereksiz harcamaları yasaklamıştır. Bu durumda en önce ailelere iş düşüyor. Gerek nikâh gerekse düğün sırasında israf ve gösterişten kaçınmalıyız “Benim kızımın, oğlumun neyi eksik?” veya “Düğün bu, bir kere olur” düşünceleriyle gençleri maddî açıdan çok büyük sıkıntıya sokmamalı, faiz ve haram ilişkilerin başlamasına sebep olmamalıyız.

Peygamber efendimiz şu hadisiyle belki de bu günlere, böyle durumlara işaret ediyor:  “Bir zaman gelecek, kişinin helaki, karısının, anne – babasının ve çocuklarının elinden olacaktır. Bunlar onu fakirlikle ayıplarlar ve gücünün yetmediği şeyleri kendisinden isterler.  Adam, bu şekilde tehlikeli işlere girerse dini gider ve kendisi de helak olur.” (Beyhaki, Zühd 2/18) 

Düğün davetlerine icabet

Meşru sınırlarda icra edilen düğüne davet edilen bir kişinin, bu davete icabet etmesi sevgili Peygamberimiz tarafından tavsiye edilmiş. Fakat dinin haram kıldığı yasaklar işleniyorsa gitmek doğru görülmemiştir.

Düğünlerimiz manevi değerlerimize ters olmamalı, bu kutsal müessesenin ilk adımı ve temeli haramlar üzerine bina edilmemelidir. Allah’ın emri ve peygamberin sünnetiyle çıkılan bu yolcuk Allah’ın emrine, peygamberin sünnetine uygun olarak devam edilmelidir.

İster erkek tarafı, ister kız tarafı olsun zorlaştırıcı olmamalı. Karşı tarafın içinde bulunduğu durumu iyi analiz etmeli, onlardan makul isteklerde bulunmalı, onları kaldıramayacağı yükün altına sokmamalıdır.

Düğünler ve takı

Efendimi (as) “Hediyeleşin çünkü hediye aradaki muhabbeti artırır.” (Beyhek) buyuruyor. Hediyeleşmek sünnet, evlenenlere hediye vermek güzel bir adet ve gelenektir. Evlenen gençlere hediye verilirken hatırlılar değil daha çok gariban ve muhtaçlar gözetilmeli, verilen hediyeler hiçbir karşılık beklenmeden verilmeli ve asla başa kalkılmamalıdır. Verilen hediyeleri daha sonra ben sana şu kadar taktım, sen bana bu kadar deyip başa kakmak ve geri istemek anlamına gelebilecek çirkin söz ve davranışlardan kaçınılmalıdır.

Düğün yemeği

Düğünlerimize davet ederken zengin-fakir, takı takabilecekler-takamayacaklar ayrımı yapmaksızın ve götürdüğümüz hediyeleri borç veriyor gibi değerlendirmeden bütün eş ve dostumuzu çağırmalıyız. Düğün sahipleri ikramları kendi bütçelerine göre vermeli, düğüne katılan davetlerden bir beklentileri asla olmamalıdır. Düğünler hem düğünü yapana hem de katılana sadece mutluluk vermeli, iki tarafı da anlamsız külfetler altına sokup mahcup, muzdarip etmemelidir.

Riya, gösteriş 

Elalem ne der değil Rabulalemin ne der?

Düğün ve sonrası için yapılan harcamaların birçoğunun ihtiyaçtan değil bir başkası yaptığı için veya gösteriş için yapıldığını görüyoruz. Bir nevi üstünlük ve rekabet yarışıyla, öğrenilmiş duygular eşliğinde basiretler kilitleniyor. 'El âlem ne der, benim diğerlerinden ne eksiğim var?' gafletiyle mantık devre dışı kalıyor. El âlem için katlanılan bu sıkıntıları en çok da evlenen gençler çekiyor. Girilen bunca maddi külfet ciddi sıkıntılara sebep oluyor. Evliliğin asıl amacı olan mutluluğu, sekineti çoğu gencimiz bu nedenle tadamıyorlar. Madde merkezli, manadan uzak mutsuz ve huzursuz evliliklerin temeli bu şekilde atılıyor. Borçların ödenmesi için çok fazla çalışmak zorunda kalan evliler birbirlerine zaman ayıramıyor, hatta birbirlerini yıllarca tanıyamıyor, birçok yönlerine yabancı kalarak yaşıyorlar. Evliliğin temeli olan sevgi ve muhabbetin ölene kadar devam edebilmesi için gerekli olan iletişim, gereksiz olan israf ve harcamalara feda ediliyor.

Kervan yolda düzülür

Yolun başında her şey mükemmel olmak zorunda değildir. Zaruri olanların dışındakiler zamanla, imkânlar elverdikçe alınabilir. İhtiyacın tanımı başkalarına, reklam kampanyalarına, kapitalist sistemin algı oyunlarına göre ayarlanmak zorunda değildir. Düğün alış verişi bir evin olmazsa olmazları tespit edilerek yapılmalıdır. Mutluluğun ölçüsü bir evdeki eşyaların fazla ve pahalı olması asla olmamalıdır. Gençlerimizin mutlu evlilikler kurmalarını istiyorsak, onları eşyayla, kıyafetle, altınlarla donatmak, israf ve haramlarla evliliğe adım attırmak yerine evlilikte nasıl mutlu olunur, sevgi-saygı nasıl arttırılır, bunları öğretmeli ve evliliği kolaylaştırmalıyız.

Mihir

İslam’ın kadınlara verdiği pozitif ayrımcılık olan mehir kötüye kullanılmamalı, evlilik aşamasında kızların erkek tarafının gücüne göre mehir belirlemeleri gerekir.

Allah (C.C) mihri, Müslüman erkeğin üzerine kadının bir hakkı olarak farz kılmıştır. Mihr kadına verilen değerin bir alameti ve Allah'ın bir mükâfatıdır. Erkeğin maddi durumuna göre az ya da çok vermesi serbest bırakılmıştır. Bir sınırlaması yoktur. Fakat örnek bir Müslüman hanımefendinin diğer insanlara emsal teşkil ettiğinin bilincinde olması ve isteyeceği mihri makul bir ölçüde, en önemlisi de erkeğin gücüne göre ayarlaması gerekmektedir. Bugün birçok genç, mehirlerin ve düğün masraflarının çokluğundan dolayı evlenemiyorlar. Eş seçiminde dindarlık, ahlak ve edep öncelik olmalıdır. Evlilikte sağlanacak maddi kolaylıklar evlilikleri kolaylaştıracak, evlenmek isteyen gençlerin sayısını arttıracaktır. Genç kız ve erkekler evlilikte en ideal yaşta evlenebilecek, yaşları geçmeden mutlu bir yuvaya sahip olacak ve haramların önü kapanacaktır. Aksi halde bir erkeğin kız tarafının tüm isteklerini yerine getirebilmesi için 30-40 yaşına kadar çalışması gerekecektir ki bu da evlilik yaşının geç olması demektir. Kızların da o yaşlara kadar taliplerini beklemesi gerekecek, doğurganlık yaşını geçirecek ve birçok sorunun olduğu sorunlu evlilikler meydana gelecektir.

Tavsiye 

Bizim kardeşlerimize tavsiyemiz; düğün masrafları konusunda, özellikle gençlerimizin önünü açalım. Gençlerimizi harama ve fesada yönlendirmeyelim. Biz bunları yapmadığımız takdirde, Allah muhafaza bizim evimize gelecek olan bir haramın varlığını da unutmayalım çünkü gençler evlenmediği takdirde harama tevessül edecekler.

Örneklerimiz büyüklerimiz

Sahabe efendilerimiz ve İslam büyükleri dünya malına tamah etmemiş, tam aksine dini değerleri ön planda tutmuşlardır. Dede ve ninelerimizin de evlenirken, doğru düzgün eşyaları, evleri yoktu. Şaşalı gelinlikleri, lüks eşyaları, dış çekimleri de yoktu. Fakat uzun yıllar birbirlerine sadık ve mutlu beraberlikleri vardı.  Şimdi soralım kendimize; şimdiki nesil her şeye sahipken, neden lüksün içinde huzur bulamıyor acaba? Atalarımız boşuna 'Kanaatte izzet, tamah da zillet vardır' dememişlerdir. Boşanma oranları gün gün artıyor. Oysa onların kanaat, sadakat vefa ve muhabbet dolu yaşamları boyunca boşanmak akıllarına bile gelmiyordu.

Düğün masraflarını kim karşılar

Müslümanlığımızın kalitesi Peygamberimizi örnek alıp almamakla ortaya çıkar

Gençlerimiz; ve aileleri evlatlarını evlendirirken her şeyden önce Allah ve Resulünün rızasına uygun bir aday seçmeye gayret etmelidirler. Bir insanın değerinin mal, makam, iş, maddi imkânlarla ve dış görünüşüyle ölçülmemesi gerektiğinin bilincinde olmalıdırlar. Şu fitne çağında haramlardan kaçınan, helâlinden kazanmaya gayret eden bilinçli Müslüman bir genç, evliliğe talip olduğunda bu işi zorlaştırmak yerine imkânı olan taraf erkek ve kız tarafı demeden yuvanın kurulması için ellerinden gelen bütün gayreti sarf etmelidirler. Peygamber Efendimiz kendi kızının tüm ev ihtiyaçlarını karşılamış, düğününü de yapmıştır. Müslüman, Peygamberi mi yoksa cahiliye ölçülerini mi dikkate alacak, karar vermelidir. İşte bu davranışımız Müslümanlığımızın kalitesini gösterecektir. 

Değerli müslümanlar

Ayet-i kerimeyi unutmayalım. Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de buyuruyor:

“Gerçekten iman edip salih amel işlerseniz, size güzel bir hayat yaşatacağız.” Yani, gerçekten evliliğin mutlu ve huzurlu olabilmesi için, para şart değildir. Şart olan salih ve saliha olmaktır. Nice parası olan, zengin olan insanlar vardır ki mutsuzdurlar. Mutluluğu getirecek şeyin para, mal ve mülk olmadığını asla aklımızdan çıkarmamalıyız.

Sonuç 

Yüce Rabbimiz bir ayette şöyle buyurmaktadır:

هُنَّ لِبَاسٌ لَكُمْ وَاَنْتُمْ لِبَاسٌ لَهُنَّؕ

“...Onlar (kadınlarınız)sizin için birer elbise, siz de onlar (erkekleriniz) için birer elbisesiniz...”(Bakara, 2/187) Bu ayette çok veciz bir ifade kullanılmakta ve bizlere çok önemli bir teşbih yapılmaktadır. Nasıl ki elbise ve örtü insanı soğuktan ve sıcaktan korursa, kusurlarını örterse, aile yuvasında bulunan eşler de birbirlerini kusurlarını örten ve birbirlerini gözeten bir yaşam sergilemelidir. 

Hayatımızın en önemli zaman dilimi olan, gelecek nesillerin yetiştiği ortam olan aile dünya cennetini bizlere yaşatacak ortamların başında gelmektedir. Bu birlikteliği sevgi ve saygı çerçevesinde, anlayışla, hak ve hukuka riayet ederek devam ettirir ve ayette belirtildiği üzere birbirimize elbise olursak her günümüz mutlu, her anımız huzurlu olacaktır. Hüzünler, sıkıntılar, dertler, hayatın zorlukları paylaşıldıkça azalacak; sevinçlerimiz, neşelerimiz, mutluluklarımız ve huzurumuz paylaştıkça çoğalacaktır.

Yüce Rabbim birbirini Allah için seven,  anlayışla yaklaşan herkese aile hayatı kurmayı nasip etsin. Aile hayatı kurmuş olanlara da darlık, zorluk, kıtlık, acı ve ayrılık göstermesin. Vatana, millete, dini mubini islama hayırlı, faydalı nesiller yetiştirmek nasip eylesin!

VAAZI İNDİR

Mustafa Ergünyer / Serdivan İlçe Vaizi

Facebook Yorumları