menu
ÇOCUKLARINIZI ATEŞTEN KORUYUN!
ÇOCUKLARINIZI ATEŞTEN KORUYUN!
Haftanın Vaazı.. "Çocuklarınızı Ateşten Koruyun!" konulu 07.07.2023 tarihli Cuma Vaazı sitemize eklenmiştir.

Çocuklarınızı Ateşten Koruyun!

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَارًا وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلَائِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَا يَعْصُونَ اللَّهَ مَا أَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ

Ey iman edenler! Kendinizi ve ailelerinizi yakıtı insanlar ve taşlar olan o ateşten koruyun ki, onun üzerinde iriyarı, sert tabiatlı melekler vardır. Kendilerine verdiği emirlerde Allah’a asla isyan etmezler. Emredildiklerini yerine getirirler. (Tahrim Suresi, 6)

Muhterem kardeşlerim;

Bizlere dünya hayatının süsü evlat nimetini bahşeden, ama bunun aynı zamanda hayatımızın en önemli imtihanlarından biri olduğu konusunda bizi uyaran rabbimize hamd ederek sohbetimize başlıyorum.

Hiçbir anne baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.” sözüyle bizlere müjdeler veren sevgili peygamberimize sonsuz salat ve selam ederek sohbetimizi devam ettiriyorum.

Evet, rabbimizin bize bahşettiği en önemli nimetlerden, en kıymetli hediyelerden biri evlattır. Yavrularımız rabbimizin en önemli emaneti, evlerimizin en kıymetli süsü, ailemizin en büyük neşesidir. Yine onlar bizim göz aydınlığımız ve geleceğimize bırakacağımız en önemli mirastır.

Hayatta pek çok imtihandan geçiyoruz. Bunların bir kısmının farkında bile olmadan ömrümüzü tüketiyor ve sonuçlarını ya dünyada yaşıyor ya da ahirete bırakıyoruz. Rabbimiz iki konuda ağır bir imtihana tabi olduğumuz hususunda bizleri uyarıyor ve daha dünyada iken gereken tedbiri almamızı istiyor. Bunlardan biri mal imtihanı diğeri ise evlat imtihanıdır. Mal imtihanı ayrı bir sohbet konusu olup bugün evlat ile imtihan ve ailemizi bu imtihandan sağ salim çıkarmak üzerine sohbet edeceğiz. Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

وَاعْلَمُوا أَنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌ وَأَنَّ اللَّهَ عِنْدَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ

Bilin ki mallarınız da evlatlarınız da ancak bir imtihandır. Büyük mükâfat ise muhakkak ki Allah katındadır.” (Enfal suresi, 28)

Teğabün suresi 15. Ayette de

إِنَّمَا أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌ وَاللَّهُ عِنْدَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ

Mallarınız ve evlatlarınız sizin için ancak bir imtihandır. Allah ise, büyük ecir O’nun katında olandır” buyurulur.

Mal ve evlat yalnızca imtihan sebebi olarak görülmez. Kehf suresi 46. Ayette ise

الْمَالُ وَالْبَنُونَ زِينَةُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَالْبَاقِيَاتُ الصَّالِحَاتُ خَيْرٌ عِنْدَ رَبِّكَ ثَوَابًا وَخَيْرٌ أَمَلًا

Servet ve oğullar, dünya hayatının süsüdür; ölümsüz olan iyi işler ise Rabbinin nezdinde hem sevapça daha hayırlı, hem de ümit bağlamaya daha lâyıktır. Buyurulur.

Dünya hayatının süsü olarak görülen mal ve evlat bu ayette bizlere Allah’ın bir ikramı olduğu bildirilir.

Muhterem kardeşlerim;

Acaba evlat bizim için nasıl imtihan olur? Evladın imtihan oluşunu birkaç aşamada düşünmek yerinde olacaktır. Öncelikle ilk imtihanımız çocuğumuzun olup olmaması yani varlığı ve yokluğuyla imtihan oluruz. Kur’an-ı Kerim evlat talebiyle ilgili ayetlerde iki hususa dikkat çeker. Bunlardan ilki, çocuk nimetini verenin Allah olduğunun bilinmesi diğeri de verilecek çocuğun salih ve hayırlı evlat olması için dua edilmesidir. Zekeriya ve İbrahim peygamberler uzun yıllar çocuk sahibi olamamakla imtihan edilmiştir. Nitekim Şûrâ suresi 49, 50. Ayetlerde

لِلَّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ يَهَبُ لِمَنْ يَشَاءُ إِنَاثًا وَيَهَبُ لِمَنْ يَشَاءُ الذُّكُورَ . أَوْ يُزَوِّجُهُمْ ذُكْرَانًا وَإِنَاثًا وَيَجْعَلُ مَنْ يَشَاءُ عَقِيمًا إِنَّهُ عَلِيمٌ قَدِيرٌ

Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Dilediğini yaratır. Dilediğine dişiler armağan eder, dilediğine de erkek armağan eder.

Veya erkekler ve dişiler olarak çift verir. Dilediğini de kısır bırakır. Gerçekten O, Alîm’dir her şeyi bilendir. Kadîr’dir her şeye gücü yetendir. Buyurulur.

Tüm meşru yöntemleri denemelerine rağmen çocuk sahibi olamayanlar bu aşamada önemli bir imtihan geçirmektedir.

Bir evlat dünyaya getirdiniz. Sorumluluk bitti mi hayır daha yeni başladı. Diğer bir imtihan da sağlıklı veya engelli olmasıyla imtihan oluruz.. Bu engellilik hali zihinsel veya fiziksel olabileceği gibi hem zihinsel hem de fiziksel olabilmektedir.

Aileler bu durumun Allah’ın takdiri olduğuna inanması ve bu dünyadaki imtihanları olduğunun bilincinde olması gerekir.

Duruma isyan edildiği takdirde yaratıcıya isyan etmiş olacaklarını unutmamalıdırlar. Çünkü Bakara suresi 155. Ayette rabbimiz;

وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِنْ الْخَوْفِ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِنْ الْأَمْوَالِ وَالْأَنفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرْ الصَّابِرِينَ And olsun ki sizi biraz korku, açlık ve mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz… Sabredenleri müjdele!.. buyurur.

Bir diğer imtihan aşaması da kız veya erkek olmasıyla imtihandır. Biz insanlar neyin hayır neyin şer olduğunu bilemeyiz. Yavrumuzun erkek veya kız olmasının gelecekte bize ne gibi iyilikler ve sıkıntılar getireceğini şimdiden anlayamayız.

Cahiliye döneminde kız çocuklarının uğursuz sayılması ve diri diri toprağa gömülmesi meselesi malumlarınızdır. Bu durum Nahl suresi 58 ve 59. Ayetlerde

وَإِذَا بُشِّرَ أَحَدُهُمْ بِالْأُنثَى ظَلَّ وَجْهُهُ مُسْوَدًّا وَهُوَ كَظِيم

يَتَوَارَى مِنْ الْقَوْمِ مِنْ سُوءِ مَا بُشِّرَ بِهِ أَيُمْسِكُهُ عَلَى هُونٍ أَمْ يَدُسُّهُ فِي التُّرَابِ أَلَا سَاءَ مَا يَحْكُمُونَ

Onlardan birine kız müjdelendiği zaman öfkelenmiş olarak yüzü kapkara kesilir. Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı kavminden gizlenir. Onu, aşağılık duygusu içinde yanında mı tutsun, yoksa toprağa mı gömsün! Bakın ki, verdikleri hüküm ne kadar kötüdür!

وَإِذَا الْمَوْءُودَةُ سُئِلَتْ . بِأَيِّ ذَنْبٍ قُتِلَتْ

Diri diri toprağa gömülen kıza sorulduğunda: “Hangi suçtan dolayı öldürüldü?” tekvir suresi 8-9

Bu durum apaçık anlatılmaktadır.

Rabbimizden kız veya erkek evlat değil, hayırlı evlat istemeli bizim için göz aydınlığı olmaları için sürekli dua etmeliyiz. Duamız daima,

وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ اَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ اَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقينَ اِمَامًا

"Onlar: "Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve çocuklarımızdan gözümüzün aydınlığı olacak insanlar ihsan et ve bizi, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder yap" derler. Şeklinde olmalıdır.

Son ama en önemli imtihan aşaması ise verilen evladın iyi yetiştirilip yetiştirilmemesi ile imtihandır. Bu dünyaya gelen her çocuğun iyi yetiştirilmesi konusunda ailenin sorumluluğu vardır. Hiç kimse “saldım çayıra mevlam kayıra” anlayışıyla evlat yetiştirdim diyemez. Rabbimiz bize bu sorumluluğu Tahrim suresi 6. Ayette dehşetli bir üslup ile hatırlatmaktadır.

يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَارًا وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلَائِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَا يَعْصُونَ اللَّهَ مَا أَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ

Ey iman edenler! Kendinizi ve ailelerinizi yakıtı insanlar ve taşlar olan o ateşten koruyun ki, onun üzerinde iriyarı, sert tabiatlı melekler vardır. Kendilerine verdiği emirlerde Allah’a asla isyan etmezler. Emredildiklerini yerine getirirler.

Şimdi kendimize şu soruları sorma zamanı… Ben bu imtihan aşamalarının hangisinde tökezliyorum. Tüm aşamaları bir bir geçerek gönül rahatlığı içerisinde miyim?

Çocuğumuzun ayağına diken batmasını istemeyiz. Onun başına gelebilecek en küçük bir sıkıntıda ciğerimiz yanar. Yarın kıyamet gününde çocuğumuzun ahiret sınavını kaybetmiş olarak karşımızda durmasına hiç mi üzülmeyiz?

Saygıdeğer cemaatimiz;

Çocuklarımız tertemiz bir fıtratla dünyaya gözlerini açıyorlar. Onların özünde doğruluk, ruhunda iyilik var. Bu yüzden, yavrularımızın saf ve temiz fıtratlarını korumaları için bize düşen sorumluluklar var. Milli ve manevi değerlerimizin ışığında yetişmeleri için hepimize düşen görevler var. Onları, kendini ve Rabbini bilen, sorumluluklarının farkında olan, milletine ve insanlığa faydalı nesiller olarak yetiştirmek her anne babanın evladına karşı en önemli vazifesidir.

Peygamberimiz (s.a.s)’in مَا نَحَلَ وَالِدٌ وَلَدًا مِنْ نَحْلٍ أَفْضَلَ مِنْ أَدَبٍ حَسَنٍHiç bir anne baba çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.” (Tirmizî, Birr, 33) hadisi gereği yavrularımıza imanı ve İslâm’ı öğretmek, güzel ahlak ile mücehhez kılmak onlara bırakacağımız en büyük mirastır.

Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde وَإِنَّ لِوَلَدِكَ عَلَيْكَ حَقًّا Çocuğunun senin üzerinde hakkı var.” (Müslim, Sıyam, 183) buyurmaktadır. Onlara helal lokma yedirmek, iyi bir eğitim almalarını sağlamak öncelikli görevimizdir. Yavrularımızı Allah’a iyi bir kul, milletine ve insanlığa faydalı bir kişi olarak yetiştirmek öncelikli vazifelerimizdendir. Şahsiyet ve karakterlerini İslam ahlakıyla şekillendirmek, örf ve adetlerimizi öğrenmelerine rehberlik etmek onların üzerimizdeki hakkıdır.

Kıymetli Kardeşlerim!

Yaz Kur’an kurslarımız başladı. Camiler çocuklarımızla adeta çiçek açtı, gül bahçesine dönüştü. Bugün geç kalmış sayılmayız. Yaz Kur’an kursları, çocuklarımızın yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’i ve temel dini bilgileri öğrenmeleri, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’i tanımaları için iyi bir fırsattır. Caminin manevi havasını teneffüs etmeleri, yeni arkadaşlar edinmeleri, ibadetlerin huzurunu keşfetmeleri için güzel bir imkândır. Sevgili peygamberimiz;

خَيركُم مَنْ تَعَلَّمَ القُرْآنَ وَعلَّمهُ

Sizin en hayırlılarınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.”(Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 21)

Bir kelâm-ı kibarda “evladına Kur’anı öğret zira Kur’an ona her şeyi öğretir.” Denilmektedir

Elbette her Müslüman için Kur'an-ı Kerim’i orijinal metninden okumak çok önemli bir kazanımdır. Ama bir çocuğun eğitim çağında cami merkezli ve Müslümanlar olarak bize ait olan temel değerler ve kavramlar ile buluşması tarifi imkânsız bir kazanımdır.

Günümüzde çocuklarımız seküler dayatmalar altında eziliyor. Onların İnsanî ve İslâmî ölçülerde yetişmesi konusunda aileler üzerinde büyük vebal var. İşte Yaz Kur’an Kursları bu sebeple önem arz ediyor.

Bu ecdad yadigârı topraklardaki en mübarek, en faydalı işlerden birisi de camilerdeki Yaz Dönemi Kur’an Kurslarıdır. Bugün pek çok kardeşimizin İslam adına bildiği ve yaptığı şeyler çocukluk döneminde köyünde veya şehirde gittiği camide öğrendiği Kur’an, dualar ve orada edindiği güzel huylardan ibarettir. Bu sebeple orada yaşananları yaz Kur’an kurslarını ve verilen eğitimi hafife alamayız ve almamalıyız

Yavrularımız, Yüce Rabbimizi daha iyi tanıyacaklar. İmanı ve İslam’ı tertemiz kalplerine nakşedecekler. Kur’an-ı Kerim’le ve Peygamberimizin örnek hayatıyla daha yakından tanışacaklar. Kur’an’ın istediği, Peygamberimizin de yaşayarak gösterdiği doğruluk ve dürüstlüğü, şefkat ve merhameti, sevgi ve saygıyı, hak ve adaleti, paylaşma ve yardımlaşmayı, kardeşlik ve muhabbeti, hâsılı ahlâkî değerleri daha derinden kavrayacaklar. Ne dersiniz bu azımsanacak, küçümsenecek bir şey mi?

İstiklalimizin sembolü camilerimizle buluşacaklar. Tevhidin gür sedası ezanlarımızı daha yakından duyacaklar. Körpe dimağlarını ve tertemiz fıtratlarını kötülüklerden koruyacak ibadetleri öğrenecekler. Ne dersiniz bu basit bir şey mi?

Din gönüllüsü meslektaşlarımız onlara edebi, iffeti, dürüstlüğü, samimiyeti, doğru sözlülüğü, kibarlığı, nezaketi, camiye girip çıkmayı, ailesine yardım etmeyi, insanlara ve hayvanlara karşı nezaketli olmasını öğretecekler, öğütleyecekler. Onlara yemek duasını, iman esaslarını, Müslümanlığın dürüstlük olduğunu öğretecekler. Ne dersiniz bu anlamsız bir şey mi?

Yıllardır gizli veya açıktan her türlü batıl düşüncelerin zerk edilmeye çalışıldığı adeta bombardıman edildiği yavrularımıza güzellikler sunan gönüllerin değmesini istemez misiniz?

Din gönüllüsü meslektaşlarımız da taşıdığı misyonun farkında olarak

فَوَاللَّهِ لأَنْ يَهْدِىَ اللَّهُ بِكَ رَجُلاً وَاحِدًا خَيْرٌ لَكَ مِنْ أَنْ يَكُونَ لَكَ حُمْرُ النَّعَم

"Senin elinle bir kişinin hidayete ermesi dünyadan ve içindekilerden hayırlıdır." (Buhârî, Fedâilu'l-Ashâb 9) hadisini de bu gözle görecekler ve millet olarak çok büyük kazançlarımız olacak inşallah… Öncelikle sabır, hoşgörü ve tebessümü elden bırakmayacak, muhataplarımızın âdetâ yıllar sonraki hallerini gözlerinin önünde canlı tutmaya gayret ederek görevinin hassasiyetinin şuurunda olacaklar şüphesiz.

Diğer taraftan kursa gelen çocuklara karşı cemaatin de anlayış göstermesi, onlara sevgiyle ve hoşgörüyle yaklaşması, hediyeler vs. ile destek olmaları, teşvik edici ve sevdirici davranmaları da önem arz etmektedir. Unutmayalım ki insanları kazanmak çok zor, kaybetmek ise çok kolaydır.

Çocuklarımızın kötü alışkanlıklara, sosyal medyaya müptela olduğundan mı şikâyet ediyoruz? Çaresi bize göre Kur'an-ı Kerim'de ve Camide!

Ana-babaya, ata- dedeye saygı kalmadı diye ah-vah mı ediyoruz? Çaresi Kur'an-ı Kerim'de ve Camide!

Vatan-Millet sevgisini çocuklarımıza aşılamak mı istiyoruz? Çözümü Camilerimizde verilecek kurslarda! Yani camilerimizde!

Dünyada da ahirette de mutlu, huzurlu bir nesil mi yetiştirmek istiyoruz? Bu mutluluk ve huzur da camilerimizde!

İnsanlara saygılı, yaratılan tüm canlılara ve yeşile karşı sevgi duyan bir gençlik mi arzuluyoruz? Bu saygı ve sevgi camilerimizde öğretilmekte!

Arkanızdan hayır dua edecek evlat yetiştirmek mi istiyorsunuz? Çaresi bize göre yine camide!

Bu özelliklerde evlat yetiştiren anne-babaya sevgili peygamberimizin müjdesi ise kapanmayan amel defteridir.

إِذَا مَاتَ الْإِنْسَانُ اِنْقَطَعَ عَنْهُ عَمَلُهُ إِلَّا مِنْ ثَلاَثَةٍ إِلَّا مِنْ صَدَقَةٍ جَارِيَةٍ أَوْ عِلْمٍ يُنْتَفَعُ بِهِ أَوْ وَلَدٍ صَالِحٍ يَدْعُو لَهُ

İnsanoğlu ebediyete irtihal ettiği zaman amel defteri kapanır. Şu üç kişinin defteri ise kapanmaz ve bunlara sevap yazılmaya devam eder: Ardında sadakayı cariye, yani kalıcı bir hayır bırakan kişi. İlmini insanlığın hayır ve hizmetine sunan kişi!. Kendisine hayır duada bulunan bir evlat yetiştiren kişi!” (Müslim, Vasiyyet 14)

Ancak bun konuda başarılı olmak için anne-babalara da çok önemli görevler düşüyor. Bize göre Yaz kurslarımızdan istenen verimi elde etmenin yollarından biri de cami aile işbirliğidir. Yaz tatil programımızda mutlaka cami ile iletişim en önemli yeri işgal etmeli, gittiğimiz yerdeki cami ve din gönüllüsü kardeşlerimizle mutlaka iletişime geçmeliyiz.

Her şeyden önce evlatlarımıza dinini ve Kitabını öğretmeyi, asli vazifemiz bilip, onların Kur'an öğrenmesi gerektiğine samimiyetle inanmalıyız.

Yavrularımızın dünya hayatlarını kazanmalarını düşündüğümüz kadar, kâmil bir mü'min olmalarını ve ebedi mutluluğu kazanmalarını da düşünmek zorundayız.

Televizyon seyretmeye, sosyal medyaya ayırdığımız vaktin hiç olmazsa bir kısmını Kur'an'ı okuyup öğrenmeye, anlamaya ve öğretmeye de ayırmalıyız.

Bizler, Camilerin bu güzel atmosferiyle büyüdük. Şimdi sıra çocuklarımızda!

Bizler, Kur’an-ı Kerim’i okumakla gönlümüz şad oldu. Şimdi sıra yavrularımızda

Geliniz! Evlatlarımıza Caminin o güzel havasını teneffüs ettirelim.

Geliniz! Evlatlarımıza Kur’an-ı Kerim’in güzelliklerini tattıralım.

İşte bu sebeple Yaz Kur’an kurslarımızı, milyonlarca yavrumuzun kalbine iman, hakikat ve merhamet tohumlarının ekildiği müstesna mekânlar olarak görüyor ve buralara böyle bir önem atfediyoruz.

Nesli ihya, Medeniyeti İnşa’ mefkûremize inançlı yetişen gençlerle ulaşabileceğimizi asla unutmayalım.

Unutmayalım ki “bir milletin gücü; tankı, topu, tüfeği değildir. Bir milletin asıl gücü imanlı evlatlarıdır.” Sözü ne kadar kıymetlidir.

VAAZI İNDİR

Feyzullah YILMAZ / Sakarya İl Vaizi

Facebook Yorumları