menu
HELAKA GÖTÜREN SAPKINLIK; EŞCİNSELLİK VE ZİNA
HELAKA GÖTÜREN SAPKINLIK; EŞCİNSELLİK VE ZİNA
Haftanın Vaazı.. "Helaka Götüren Sapkınlık; Eşcinsellik ve Zina" konulu 02.09.2022 tarihli haftanın vaazı sitemize eklenmiştir.

Helaka Götüren Sapkınlık; Eşcinsellik ve Zina

Değerli Mü’minler

    İslam, bir fıtrat dinidir. Rabbimiz, varlık alemini eşsiz bir düzende yaratmış ve bütün canlılara bu düzene uygun yaşayabileceği özellikler taktir etmiştir. Akılla donatılan İnsan da,  bir varlık okuması yaptığında her şeyin olması gerektiği gibi yerli yerinde ve şaşmaz bir nizamda deveran ettiğini görür. Bu nizam Allah’ın, canlılara yerleştirdiği fıtrat ve tabiata yerleştirdiği kanunlar sayesinde devamlılığını korur. İşte İslam,  insanlığa yaratıldığı fıtrat üzerine yaşayabileceği hayat ilkeleri sunar. 

Bütün dini emir ve yasaklar, tabii ihtiyaçların doğal yoldan karşılandığı bir yaşam sistemi kurmaya matuftur. Rabbimiz, insanları, fıtratı bozacak, koyduğu sınırları aşacak, yeryüzünde kaos ve fitne çıkaracak veya bozgunculuğa neden olacak her türlü teşebbüslerden men eder. Nitekim ayeti kerimede şöyle buyurmaktadır.  

وَلَا تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِ بَعْدَ اِصْلَاحِهَا وَادْعُوهُ خَوْفاً وَطَمَعاًؕ اِنَّ رَحْمَتَ اللّٰهِ قَرٖيبٌ مِنَ الْمُحْسِنٖينَ

Düzene sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah’a (azabından) korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin. Şüphesiz, Allah’ın rahmeti iyilik edenlere çok yakındır. (Araf,56)

    Yüce Rabbimizin canlılar aleminde taktir ettiği en önemli fıtri kanun, canlıların çiftler olarak yaratılmasıdır. Bir canlı ya dişidir, ya da erkektir. Yine her bir canlıda karşı cinse karşı bir meyil, neslini devam ettirmeye karşı bir iştiyak vardır. Bu ilahi kurala, insan da tâbidir. 

Kendilerine lütfedilen şehvet dürtüsü sayesinde kadın-erkek birbirini cezbederler ve evlilik düzeni içerisinde nesillerini devam ettirirler. Çiftlerin kadın ve erkek yaratılması, birbirlerinin maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde donatılmaları, içinde sayısız hikmet barındıran bir yaratılış mucizesidir.

Rabbimiz bu hakikati, düşünenlerin üzerinde fikir kazısı yapabilecekleri bir alan olarak sunmuş ve kendi varlığına işaret eden delillerden saymıştır. 

وَمِنْ اٰيَاتِهٖٓ اَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْ اَنْفُسِكُمْ اَزْوَاجاً لِتَسْكُـنُٓوا اِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةً وَرَحْمَةًؕ اِنَّ فٖي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ 

لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ

Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır. (Rum,21)

    İnsan ancak eşiyle bir araya geldiğinde bedeni ve ruhi sekinet bulur, huzura kavuşur. İnsan, sevgi ihtiyacını ancak eksik olan diğer yarısıyla bir araya geldiğinde karşılayabilir. Peygamber Efendimiz bu gerçeği şöyle ifade eder.

Kadınlar, erkeklerle birlikte bir bütünü tamamlayan diğer yarıdır. (Ebû Dâvûd, Tahâret, 94)

  Toplumsal nizamın sağlanması, insanlar arasında güven ortamının tesis edilmesi, sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi ve şehvet dürtüsünün kontrol altına alınıp fıtri ihtiyacın tabii yollarla karşılanması ancak evlilikle mümkündür. 

Evlilik, ilk insandan beri tarih boyunca her toplumda önem atfedilmiş yeri doldurulamaz bir insanlık sünnetidir.  Dinimiz de evliliğe önem vermiş, bekarları evliliğe teşvik etmiş ve evlilik müessesesini atıl hale getirecek teşebbüsleri şiddetle yasaklamıştır.  Peygamber Efendimiz,

Kişi evlendiğinde dinin yarısını tamamlamıştır. Diğer yarısı için de Allah’tan korksun (Beyhakî, Şuabü’l-îmân, IV, 382)

buyurarak evliliğin, insanın kendine olan özsaygısını, şeref ve iffetini koruyan önemli bir yapı olduğuna işaret ederken,

Dinini ve ahlâkını beğendiğiniz bir kimse size (dünür olarak) geldiğinde onu (kızınızla) nikâhlayın. Böyle yapmazsanız, yeryüzünde fitne ve bozgunculuk çıkar (Tirmizî, Nikâh, 3)

hadisinde ise ailenin kurulmasına yönelik gereken destek yada kolaylaştırma yapılmadığında toplumun bozulmaya uğrayacağını açıkça bildirmiştir. Kur’an’ı Kerim’de, bekarların evlendirilmesi emri, zinanın yasaklanması emri,  tesettür emri, gözlerin haramdan sakındırılması emri, kadın ve erkeğin edalı konuşmaması emri, hep kulları onurlarına yaraşır iffetli bir hayata yöneltmek içindir. 

    Unutmayalım Değerli Kardeşlerim, 

    Dünyadaki insanlık nizamının sağlanması için en doğal ve en kolay beşeri düzenleme evliliktir. Evliliğin yerini dolduracak başka bir müessese yoktur. Tersinden düşünürsek evliliğin olmadığı toplum, güvensizliğe, ahlaksızlığa, çürümeye ve nihayetinde yok olmaya mahkumdur. 

Evlilik, toplum duvarındaki tuğlaları birbirine bağlayan harçtır, harç olmazsa tuğlalar-yani bireyler- birbirinden ayrılır ve duvar çöker.  Mesele bu kadar önemliyken tuğlaları evlilik dışı zayıf bağlarla bir araya getirmeye çalışmak, duvarın zayıflığını örtmek için duvarın tezyinatıyla ilgilenmek en büyük gaflettir. Bir toplum bilim ve teknik anlamda ne kadar güçlü olursa olsun aile yapısı yozlaşmışsa, o toplum zayıftır.  

Değerli Mü’minler

   Şeytanın izini takip eden batıl ehli, tarih boyunca Allah’ın koyduğu sınırları aşmaya, düzeni bozmaya ve fıtratı değiştirmeye çalışmıştır. Burada şu açıklamayı da yapalım. Düzen için sınır şarttır ve sınırlar, insan içindir. Bir makinayı kullanım talimatlarına uygun kullanmak, hem ürünü yüksek performansla kullanmayı sağlar hem de arızalanmaktan korur. 

Yarattığını insanı en iyi bilen Allah da, kulunun kalitesini arttırmak için ona helal ve haram sınırları koymuştur. Bu sınırlar kulu disipline eder. İlahi yasaklar, insanın kendine yazık etmesini önlemek içindir. Nitekim Rabbimiz bu hakikati Hz. Adem üzerinden anlatır. 

وَقُلْنَا يَٓا اٰدَمُ اسْكُنْ اَنْتَ وَزَوْجُكَ الْجَنَّةَ وَكُلَا مِنْهَا رَغَداً حَيْثُ شِئْتُمَاࣕ وَلَا تَقْرَبَا هٰذِهِ الشَّجَرَةَ فَتَكُونَا مِنَ الظَّالِمٖينَ

Ey Âdem! Sen ve eşin cennette oturun, orada istediğiniz yerden rahatça yiyip için ve şu ağaca yaklaşmayın; yoksa zalimlerden olursunuz” dedik. (Bakara,35)

    Yasak olana yaklaşmak kişiyi zulme götürür, zalim yapar. Allah kuluna ‘yapma’ diyerek aslında ‘kendine ve başkasına zarar verme’ demiş oluyor. Tıpkı bir annenin evladına ‘ateşe yaklaşma’ diye sınır koyması gibi. Annenin emri merhametindendir ve evladının kendine zarar vermesini önlemek içindir. 

     Şeytan insanlara, yasakları çiğnemeyi telkin ediyor. Özellikle cinsellik konusunda sınırları aşmayı emrediyor. İnsandaki merak ve şehvet dürtülerini tahrik ederek insanları sapkın ilişkiler kurmaya yönlendiriyor. Şeytanın bu vesvesesi insanları, aileyi mefhumunu ortadan kaldırmaya, dolayısıyla kendi neslini yok etme hadsizliğine sürüklüyor. Bu hadsizliğin adı, Eşcinsellik. 

Diğer bütün günahlar toplumu hasta eder ancak zamanla bu hastalıklar tedavi edilebilir niteliktedirler ama eşcinsellik günahı toplumu öldürür. Eşcinsellik günahının yaygın olduğu bir toplum iyileşme ümidi olmayan bir ölü adayıdır. Bu günah, öyle büyük bir sapkınlıktır ki Rabbimiz Kur’an’da sırf bu yüzden bir kavmin helak edildiğinden bahseder. 

    Eşcinsellik, bir kişinin kendi hemcinsiyle zina yapmasıdır. Erkeğin erkekle, kadının kadınla cinsel münasebette bulunmasıdır. Bu günahı işleyen bir kişi en önemli yaratılış kanunu ihlal etmiş, evliliği ortadan kaldırmaya ve aileyi yok etmeye teşebbüs etmiş olur. Yani yeryüzünde bozgunculuk çıkarmış olur ve Allah bozguncuları sevmez. 

Rabbimiz, Kur’an’da Lut (a.s)’ın gönderildiği sapkın kavim üzerinden anlatır bize, bu günahın ne kadar iğrenç olduğunu. Bizleri de bu kıssa üzerine düşünmeye yöneltir. 

اِنَّ فٖي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِلْمُتَوَسِّمٖينَ

İşte bu (kıssada) feraset/güçlü anlayış sahipleri için ibretler vardır. (Hicr,75)

Lut (a.s)’ın peygamber olarak gönderildiği Sodom ve Gomore halkı küfür ve ahlaksızlıkta aşırı giden bir kavim idi. Yeryüzünde daha önce hiçbir kimsenin yönelmediği bir sapıklığı adet edinmişlerdi. Bu durum ayeti kerimede Lut (a.s)’ın dilinden şöyle ifade ediliyor,

اَتَأْتُونَ الذُّكْرَانَ مِنَ الْعَالَمٖينَۙ

وَتَذَرُونَ مَا خَلَقَ لَكُمْ رَبُّكُمْ مِنْ اَزْوَاجِكُمْؕ بَلْ اَنْتُمْ قَوْمٌ عَادُونَ

 Rabbinizin sizler için yarattığı eşlerinizi bırakıp da insanlar arasından erkeklerle mi beraber oluyorsunuz? Doğrusu siz haddini aşan bir kavimsiniz! (Şuara, 165-166)

   Lut kavminde, erkeklerin birbiriyle ilişki kurmasını ifade eden homoseksüellik çok yaygın bir hale gelmişti. Öyle ki cinsel sapkınlıklarını hiç utanmadan, başkası ne der demeden aleni olarak yapıyorlar, sırf bu hayasızlığı yapmak için geniş çaplı birliktelikler düzenliyorlardı. Fıtratı bozulmuş bu azgın şehvetperestler işi, yol kesip erkeklere tecavüz etmeye kadar götürmüşlerdi. Ayeti kerimelerden anlaşıldığı üzere kendi beldelerine dışarıdan gelen bir kişiye tahammülleri yoktu. 

   Lut (a.s), bu azgın kavmi, bir olan Allah’a inanmaya, yaptıkları bu çirkin amelden vazgeçmeye çağırdı. Eğer vazgeçmezlerse ilahi azabın kendilerinin bulacağı uyarısında bulundu. Bir iffet savunucusu olarak onların yaptıklarını asla hoş görmedi, görmezlikten gelmedi, beni alakadar etmez ne halleri varsa görsünler, onların kendi özel hayatları demedi. Her fırsatta sapıklıklarının doğuracağı sonuçları anlatıyor, vazgeçmeleri için uyarılarda bulunuyordu. Yeri geldiğinde yüzlerine karşı açıkça yaptıkları işin tiksindirici olduğunu söylemekten çekinmiyordu.

قَالَ اِنّ۪ي لِعَمَلِكُمْ مِنَ الْقَال۪ينَۜ

Lût dedi ki: “Doğrusu ben sizin bu sapık davranışınızdan tiksinenlerdenim (Şuara,168)

Ama heyhat! Gözü kapalı olan birine güzeli gösterebilir misin? Dejenere olmuş, değer yargıları alt-üst olmuş bir topluluğa ahlakı anlatabilir misin? 

Şehvet obezi olmuş bu azgın kavim, bırakın utanmayı kendi yaptıklarını savunur hale gelmiş hatta kendini uyaran peygamberlerini namuslu olmakla suçlamıştı. Hatalarıyla yüzleşmek yerine hataları onları yüzsüzleştirmişti. Ayeti kerimede bu garabet şöyle geçiyor. 

فَمَا كَانَ جَوَابَ قَوْمِهٖٓ اِلَّٓا اَنْ قَالُٓوا اَخْرِجُٓوا اٰلَ لُوطٍ مِنْ قَرْيَتِكُمْۚ اِنَّهُمْ اُنَاسٌ يَتَطَهَّرُونَ

Kavminin cevabı ise ancak şöyle demek oldu: “Lût’un ailesini memleketinizden çıkarın. Çünkü onlar temiz kalmak isteyen insanlarmış (!) (Neml,56)

Şimdi değerli kardeşlerim burada düşünelim,

      Böyle bir topluluğu gözünüzün önüne getirin. Dışarı çıktığınızda gözünüzü ne tarafa çevirseniz insanların uluorta eşcinsel zina yaptığı bir toplum hayal edin. Bu toplumda teşhircilik zirve yapmış ve ahlak dibe vurmuş, insanlar topluca zina partileri düzenliyorlar, her tarafta zina konuşuluyor, zinanın reklamı yapılıyor, bu sapkın düzene karşı çıkanlar bastırılıyor, zina yapmak istemeyen erkeklerin önleri kesiliyor ve ilişkiye zorlanıyor. Kendilerine yaptıklarının fıtrata aykırı ve ahlaksızlık olduğu söylendiğinde, sen bizim hayatımıza karışma, kafanı çevir, gözünü kapat, uyarılarınla bizim tadımızı kaçırma diyorlar. Uyaranları namus bekçisi olmakla suçluyorlar, kendileri gibi yaşamadıkları için aşağılıyorlar ve yanlarından, yurtlarından uzaklaştırmakla tehdit ediyorlar. 

Seyyit Kutup tefsirinde diyor ki ; ‘Şayet insanlık tarihinde böyle bir ahlaki çöküntü yaşanmamış olsaydı, insan muhayyilesi böyle bir durumun olabileceğini asla düşünemezdi’.

       Değerli kardeşlerim sorarım size, Hayal edildiğinde bile zihinleri dumura uğratan böyle bir toplumda yaşamak ister misiniz? Çocuklarınızın böyle bir ortamda büyümesini ister misiniz? İşte rabbimiz bizlere sosyal bir kanun olarak, eşcinselliğin yaygınlık kazandığı bir topluluğun olacağı hali haber veriyor. Böyle bir akıbetle karşılaşmamamız için bizleri uyarıyor, tedbir almamızı istiyor. Yoksa onların başına gelen helak, gelir bizi de bulur. 

Lut Kavmi, bütün uyarılara rağmen yaptıklarına devam edince Lut (a.s), bu azgın kavme karşı gücünün tükendiği son raddede rabbine sığınır.

رَبِّ نَجِّنٖي وَاَهْلٖي مِمَّا يَعْمَلُونَ

Ey Rabbim! Beni ve ailemi onların yaptıkları çirkin işten kurtar. (Şuara,169)

  Nihayetinde Rabbimiz, haddi aşan bu bozguncu kavmi, dehşet verici bir şekilde helak eder. Tan yeri ağardığı sırada geceden kalma şehvet sarhoşluğu içinde sersemleşmişlerken korkunç bir deprem sesi onları yakalar. Üzerlerine sağanak halinde kızgın taşlar yağdırılır ve yaşadıkları yerin altı üstüne getirilerek yeryüzünden silinirler. 

İşte, ‘gökten başımıza taş yağacak’ dedirten günahın cezası böyle gerçekleşir. Tarih,  buna benzer başka helakları da bizlere aktarır. İtalya’nın Pompei şehrinde, aynı homoseksüellik günahı işleniyor ve kazıların gösterdiğine göre yine aynı şekilde helak ediliyorlar. Demek ki bir helak kanunu da var. Allah bizimle ‘olay diliyle’ konuşuyor. İbret alalım ki, ibretlik olmayalım.

Değerli Mü’minler,

       Lut kavmi üzerinden insanlığı felakete sürükleyen bu çirkin günahı, neden ve sonuçlarıyla iyi irdelemek gerek. Yoksa sadece lanetler okuyarak kendimizi ve çocuklarımızı korumuş olmayız. En temel soru şu olmalı mesela. Bir topluluk nasıl bu hale gelir? Sosyolojik bir kaidedir, toplumsal dönüşümler birdenbire olmaz. Kötü kokuyu önce garipseyip kerih görürsünüz ama devamlı muhatap olduğunuzda size normal gelmeye başlar. 

      Bu günah Lut kavminin atalarında ilk defa ortaya çıktığında garip görülmüştür muhtemelen, buna tepki gösterenler de olmuştur. Ancak zaman geçtikçe bu günahı işleyenler, gelen tepkilere kulak asmamaya başlarlar, sonra toplumun önde gelen insanlarını da günaha dahil ederler, bu günahın yaygınlık kazanması bu sayede olur. 

Sonra halk bu günaha sırayla ses çıkarmamaya, normal görmeye ve nihayetinde desteklemeye başlar. Toplum öyle bir hale gelir ki, toplumda cinsel ihtiyacı olan kadınlar bile bu günahı destekler hale gelir. Nihayetinde itirazlar zamanla yok olur. Sonunda -işin daha vahimi- bu tiksindirici günah, işlemesi gereken toplumsal bir ihtiyaç haline gelir. 

Değerli Kardeşlerim

     Günümüzde de aynı sürecin içine sokulmaya çalışılıyoruz. Bozguncular, çok ciddi bir eşcinsellik propagandası yürütüyorlar. Amaçları, ‘biz özgürlük istiyoruz, dünya nüfusu dengelenmeli yoksa kıtlık olur, vücudumuza boyun eğmek zorunda değiliz, kim kendini nasıl mutlu hissediyorsa o cinsel kimliği tercih etsin ‘gibi kulağa hoş gelen sözcüklerle nesilleri yok etmek. 

Ayeti kerimede Rabbimiz bu amansız düşmanlardan bize haber veriyor. 

وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُعْجِبُكَ قَوْلُهُ فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَيُشْهِدُ اللّٰهَ عَلٰى مَا فٖي قَلْبِهٖۙ وَهُوَ اَلَدُّ الْخِصَامِ

وَاِذَا تَوَلّٰى سَعٰى فِي الْاَرْضِ لِيُفْسِدَ فٖيهَا وَيُهْلِكَ الْحَرْثَ وَالنَّسْلَؕ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ الْفَسَادَ

İnsanlardan öylesi de vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider. Bir de kalbindekine (Sözünün özüne uyduğuna) Allah’ı şahit tutar. Hâlbuki o, düşmanlıkta en amansız olandır. O, (senin yanından) ayrılınca yeryüzünde bozgunculuk yapmağa, ekin ve nesli yok etmeğe çalışır. Allah ise bozgunculuğu sevmez. (Bakara, 204-205)

    Şeytanın askerleri, fıtratı bozmaya, nesilleri yok etmeye çalışıyorlar. Bu, dünyayı felakete götüren çok büyük bir tehlikedir. Dünyada LGBT propagandası çok ciddi bir şekilde fonlanıyor. Konuyla ilgili vaaz hazırlamak için internette araştırma yaptığımda işin vahametiyle ilgili haberlerle karşılaştım. Haberlerde, istatisliklere göre son yirmi yılda dünyada eşcinselliğin %40 ortalamalarla arttığı, aynı zamanda medeni Avrupa ülkelerinde insanların eşcinselliği onaylama oranlarının da çok yüksek olduğu ifade ediliyordu. Buraya dikkat edin, Türkiye gibi İslam ülkelerinde bu oranların %20 ortalamalarında olduğu, halkların hala istenilen özgürlük seviyesine ulaşamadığı bunun da asıl nedeninin din olduğu geçiyor haberlerde. Ve bu haberlerin geçtiği siteler Türkiye menşeili haber siteleri. 

     Bu nasıl bir özgürlük zehirlenmesidir. Her günah, bireye ve topluma zarar verir. Uluorta uyuşturucu kullanan birisine, beni ilgilendirmez ne yaparsa yapsın denemez. Çünkü biliriz ki o kişi, kendine zarar vermekle kalmıyor, bu zararı topluma bulaştırıyor. Yine zina yapan ve zina yaptığını toplumun önünde ifşa eden birine de kendi tercihi, kendi ahlaksızlığı, sen gözünü kapat, kulaklarını tıka, bakma, karışma denemez. 

     Sorayım size, kim içki içen, kumar oynayan, fuhuş yapan ya da en basitinden devamlı küfürlü konuşan bir komşusu olsun ister? Bu kişilerin bizim aile hayatımıza ve özellikle çocuklarımıza zarar vereceğini düşünürüz değil mi? 

Günahı işlemek özgürlük olabilir belki ama günahı ifşa etmek özgürlük değildir. Eşcinsel ilişki yaşadığını söyleyen birine hoş görüyle bakılamaz. Bu sapkınlığın toplumda bilinmesi, yaygınlık kazanması, gündem oluşturması o toplumdaki her aileyi, her çocuğu etkiler. Daha küçük yaşlardaki yavrularımızın cinsiyet değiştirmek istemesi, pisliğin kokusunun ne kadar tesirli olduğunu gösteriyor. 

Değerli Kardeşlerim,

     Kamuoyunda bilinen uzman bir psikiyatr anlatıyor. ‘Üniversitedeyken çalışmamız için bize bir AB projesi geldi. Projenin içinde cinsiyetsizleştirmenin yaygınlık kazandırılmasıyla ilgili bir başlık var. Merak edip baktık ki, bu proje BM Dünya nüfus planlama teşkilatı tarafından fonlanıyor. Yani eşcinsellik, dünyaya şekil vermeye çalışan bozguncular tarafından bilinçli olarak yaygınlaştırılıyor. 

      Şu an ABD, İngiltere, Fransa, Kanada, Norveç, İzlanda, Hollanda, İspanya gibi medeni kabul edilen ülkeler başta olmak üzere 27 ülkede Eşcinsel evlilik yasallaştırıldı, daha doğrusu lobilerin baskısıyla yasallaştırmak zorunda bırakıldılar. Yani bir erkek bir başka erkekle resmi olarak evlenebiliyorlar. 

Yine, özellikle Avrupa ülkelerinde tek ebeveynli aile projesi yaygınlaştırılıyor, hatta şehir planlamaları ‘minimal aile’ denilen çocuksuz ailelere göre yapılıyor. Bireysel yaşam tarzı, modern dünyaya empoze edilerek gençler bilinçli bir şekilde eşcinsel ilişkiye yönlendiriliyor ve aile kurmaktan soğutuluyor.  

Dünya günah sektörü, bütün imkanlarını aileyi yok eden Eşcinselliği yaymak için kullanıyor. Dizi ve sinemalarda eşcinsel ilişkiler bütün müstehcenliği ile işleniyor. 

    Ey Cami cemaati! Belki bu anlattıklarım size hitap etmiyor, ancak, dizi ve filmlerin yayınlandığı dijital platformlarda çocuklarımız saatlerini geçiriyorlar. Eğer bilinçli bir denetim sağlamazsak, yavrularımızın bu tarz içeriklere karşılaşması kaçınılmaz. En basitinden çocuklarımızın elinde akıllı telefonlar var, bakın Youtube’ba. İğrenç Eşcinsel içeriklere ulaşmak bir tuş kadar yakın. İçeriklerde, Eşcinsel karakterler mağdur, sevecen ve mutu olarak resmedilerek yavrularımızın zihninde yer ettirilmeye çalışılıyor. Bütün bunların hepsi, Lut kavminde olduğu gibi insanları eşcinsellik konusunda kayıtsızlaştırmak ve bu sapıklığı normalleştirmek içindir.

      Hamdolsun, Türkiye’de yapılanların yanlış olduğunu söyleyebiliyoruz. Avrupa’da eşcinsel ilişkiyi kötü göstermek yasaktır, suçtur. Yani birisiniz bunlar fıtrata aykırı ilişki kuruyorlar, insan neslini kurutuyorlar, bunların ya tedavi edilmesi lazım ya da ıslah edilmesi lazım derseniz, suç işlemiş olursunuz. 

Değerli Kardeşlerim

      Bu sapkınlığı meşrulaştırmaya çalışanlar genelde bilimi kullanıyorlar. Eşcinsel yönelişin doğuştan olduğunu hatta genlerden kaynaklandığını iddia ediyorlar. Bunlardan hiçbirisi doğru değildir. Eşcinselliği biyolojik olarak destekleyecek hiçbir bilimsel veri yoktur. Hatta Eşcinsel ilişkinin kişileri tedavisi mümkün olmayan amansız hastalıklara götürdüğü tespit edilmiştir. 

Objektif sağlık kuruluşlarının yaptığı çalışmalarda AIDS, maymun çiçeği gibi hastalıkların vücutta doğal olmayan cinsel ilişkiyle oluştuğunu tespit etmişler. Yani bu günah, bütün yönleriyle insanlığa zarar vermektedir. 

      Ciddi propagandaya maruz kalarak Eşcinsel ilişkiye yönelenler hayatlarının ilerleyen dönemlerinde ya büyük buhranlar yaşıyorlar ya da intihara yöneliyorlar. Belli bir yaştan sonra cinsel isteğini kaybetmiş, bir aileleri olmadıkları için yalnızlık girdabına düşmüş ve bu çirkin işi yaptığı bilindiği için insanların tiksindirici bakışları arasında ölümü bekliyorlar.  Psikiyatristlerin dediğine göre eşcinsel hayat yaşayan insanların büyük çoğunluğu pişman. 

Aziz cemaat,

Peygamberimiz (a.s) Kendi ümmeti için en fazla korktuğu günahın livata  -yani erkekle erkeğin cinsel ilişkide bulunması- günahı olduğunu ifade ediyor.

إِنَّ أَخْوَفَ مَا أَخَافُ عَلَى أُمَّتِى عَمَلُ قَوْمِ لُوطٍ

Ümmetim için en çok korktuğum şey Lût kavminin işlediği (cürümdür) (İbn Mâce, Hudûd,12) 

     En korkutucu günah, en vahim tehlike, aileyi yok eden en büyük fıtrat saldırısı, budur. Eşcinselliğin yoğun olarak gündemde tutulduğu bir çağda, meseleye kayıtsız kalmak gaflettir. Her birimiz, çocuklarımızı cehenneme götürecek bu günahtan koruyamazsak, yaşlılarına bakacak nesil, vatanlarını savunacak erkek, ahlakı dert edinen anneler bulamayacağız. 

     Merhemin fayda vermesi için önce cerahatin temizlenmesi gerek. Aile kurumunu sağlamlaştırmak için önce aileyi yok eden tehlikeleri ortadan kaldırmak gerek. Susmayalım. Eğer ahlaksızlar sizden korkmuyorsa siz de onlardan birisisiniz demektir.  

Eğer, eşcinsel sapıkların cuma günü cami önlerinde miting yapmalarına susarsak, bedenini teşhir ederek şöhret bulmuş şarkıcıların konserlerinde LGBT bayrağı sallamalarına susarsak, içinde eşcinsellik reklamı yapılan dizi ve filmlerin yayınlanmasına susarsak, yetkililerin bu sapıklığı meşru kılmaya yönelik yaptıkları yanlış uygulamalara susarsak, biz de onlara destek veriyoruz demektir. Asıl iyi, yanında kötülük yapılmasına müsaade etmeyen kişidir. 

     Peki,  ne yapmalıyız? Çocuklarımız eğitelim, koruyalım. Yapılan araştırmalarda gençleri eşcinsel ilişkiye yönelten unsurların başında bilinçsiz aile eğitimi geliyor.  Yeri gelmişken şunu da ifade edelim. Bir kişinin doğuştan bazı fiziksel rahatsızlığı olabileceği gibi hormonal ya da psikolojik rahatsızlığı da olabilir. Böyle durumda erkeklerde kadına benzer davranışlar, kadında da erkeğe benzer davranışlar görülebiliyor. 

Bunun gibi yine hormonal dengesizlik nedeniyle bir erkek bir erkeğe yada bir kız bir kıza ilgi duyuyorsa, burada bir hastalık durumu var demektir. Doğuştan böyle durumu olan çocukları, anne-babalar iyi takip etmeli ilerde eşcinsellik günahına sürüklenmemeleri için gereken tıbbı tedaviyi yaptırmalıdırlar. Tedavilere rağmen tam olarak iyileşemeyen kardeşlerimiz ise bir imtihanla karşı karşıya olduklarını asla unutmamalıdırlar. Hemcinslerine yönelik isteklerini kontrol etmeli, asla Eşcinsel zinaya bulaşmamalıdırlar. 

     Onun dışında anne-babaların, çocuklarını cinsel kimliklerine uygun olarak yetiştirmeleri çok önemli. Özellikle çok kız kardeşin olduğu ailede büyüyen erkeklerin ihmal edilmesi karakterlerini olumsuz etkileyebiliyor. Yine çapılan araştırmalarda ‘baba’ rolü aile içinde çok silikse ve anne, erkek çocuk üzerinde baskın rol model olmuşsa, bu da erkeklerin karakterlerini olumsuz etkileyebiliyor. 

Erkek çocuklarına kız gibi muamele edilmesi, kız kıyafetleri giydirilmesi, kızların arasında devamlı kız oyuncaklarıyla oynatılması gibi bilinçsiz durumlar, çocuğu, büyüdüğünde eşcinselliğe yöneltebiliyor.  Bu nedenle ev içerisinde çocukları cinsiyetlerine uygun yetiştirmeliyiz, çocukların beden mahremiyetine önem vermeli, onların yanında üstümüzü değiştirmemeliyiz. Belli yaştan sonra yataklarını hatta odalarını ayırmalıyız. ‘Nasıl olsa bunlar kardeş’ diyerek iki erkek çocuğunu, aynı yatakta yatırmamalıyız. 

Son olarak, Rabbim insanı en güzel düzende yaratmış. İnsanın hormonal yapısının esnek olarak yaratılması, kadın ve erkeğin birbirlerini anlamaları gibi büyük bir hikmete matuftur. Ancak esnek dengeyi dışarıdan gelen aşırı tahrik, baskı ve yönlendirmeler bozabiliyor. 

Şimdi dikkat etmenizi rica ediyorum Ey Cemaat, bu tahriklerin başında müstehcen yayınlar, görseller ve anlatılar geliyor. Çocuklarımızı zihinlerini kirletecek, meraklarını kamçılayıp onları sapkın ilişkilere yönlendirecek yayınlardan koruyalım. Özellikle çocuklarımıza interneti bilinçli kullanmasını öğretelim, sınır koyalım. Yoksa onları kaybedebiliriz. Unutmayalım, gelecek nesillerin sağlıklı yetişmesi bizim elimizde. Aileyi korumak bizim elimizde. 

Rabbim vatanımızı, milletimizi, evlatlarımızı her türlü maddi ve manevi tehlikelerden korusun. Bizlere ve bütün ümmeti Muhammed’e ilim, bilinç ve ahlaki olgunluk ihsan eylesin. AMİN 

VAAZI İNDİR

Hasan EFİLOĞLU / Sakarya İl Vaizi

Facebook Yorumları