menu
HELAL KAZANCIN ÖNEMİ; KARNI ATEŞLE DOLDURMAMAK!
HELAL KAZANCIN ÖNEMİ; KARNI ATEŞLE DOLDURMAMAK!
16 Ekim 2020 Cuma Vaazı Yayınlandı mı? "Helal Kazancın Önemi; Karnı Ateşle Doldurmamak!" konulu 16.10.2020 Cuma vaazı sitemize eklenmiştir.

Helal Kazancın Önemi; Karnı Ateşle Doldurmamak!

Haram kazançtan Sakınmak


يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ كُلُوا مِمَّا فِي الْاَرْضِ حَـلَالاً طَـيِّباًۘ وَلَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِۜ اِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُب۪ينٌ ﴿١٦٨﴾ اِنَّمَا يَأْمُرُكُمْ بِالسُّٓوءِ وَالْفَحْشَٓاءِ وَاَنْ تَقُولُوا عَلَى اللّٰهِ مَا لَا تَعْلَمُونَ  

Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan maddelerin helâl ve temiz olanlarından yiyin; şeytanın peşinden gitmeyin, çünkü o apaçık düşmanınızdır. O size ancak kötülüğü, çirkinliği, Allah hakkında bilmediğiniz şeyler söylemenizi buyurur.1

Değerli Müslümanlar!

İnsanoğlu yeryüzündeki hayat serüvenine Peygamberlerin rehberliğinde başlamıştır. İlk İnsan aynı zamanda ilk peygamberdir.2 Yüce Rabbimiz insanı yaratınca onu başıboş bırakmamış3, ona nasıl yaşaması gerektiğini bizzat yaşantısıyla gösterecek peygamberler göndermiştir.4 Ne var ki insanoğlu daha ilk devrelerden itibaren ilahi talimata aykırı hareketler ederek5 dinlerini ve yaşantılarını bozmuşlardır. Rabbimiz de, insanlar ilahi vahiyden uzaklaştıkça onlara yeni peygamberler göndermiştir. Yine Rabbimiz, peygamberlerine inkarla karşılık veren, âdetleri ve gelenekleri selim insan fıtratına ters olan bazı kavimleri de yeryüzündeki bozgunculukları sebebiyle de helak etmiştir.

Kur’an-ı Kerim bize helak edilen kavimleri ve onların helak edilme sebeplerini anlatır. Mesela Şuayb (a.s)’ın kavmi olan Medyen halkını bize haber verir. Onlar peygamberlerini inkar etmişler aynı zamanda ticaretlerini de hile ve aldatma üzerine kurmuşlardı. Dolayısıyla onların helak olma sebepleri; Peygamberi inkar etmek ve haram kazanç sağlamak. Medyen halkı ile Şuayb (a.s.)’ın aralarında geçen hadiseyi Rabbimiz şöyle haber veriyor:

وَاِلٰى مَدْيَنَ اَخَاهُمْ شُعَيْباًۜ قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللّٰهَ مَا لَكُمْ مِنْ اِلٰهٍ غَيْرُهُۜ وَلَا تَنْقُصُوا الْمِكْيَالَ وَالْم۪يزَانَ اِنّ۪ٓي اَرٰيكُمْ بِخَيْرٍ وَاِنّ۪ٓي اَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ مُح۪يطٍ

Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı gönderdik. Onlara şöyle dedi: "Ey kavmim! Allah’a kulluk edin, O’ndan başka tanrınız yoktur. Ölçüyü, tartıyı eksik tutmayın. Ben sizi maddî bakımdan iyi bir durumda görüyorum; ama doğrusu hakkınızda kuşatıcı bir azap gününden de korkuyorum.

وَيَا قَوْمِ اَوْفُوا الْمِكْيَالَ وَالْم۪يزَانَ بِالْقِسْطِ وَلَا تَبْخَسُوا النَّاسَ اَشْيَٓاءَهُمْ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْاَرْضِ مُفْسِد۪ينَ

Ey kavmim! Ölçüyü, tartıyı adaletle tam yapın; insanların mallarının değerini düşürmeyin, yeryüzünde bozgunculuk yaparak başkalarına zarar vermeyin.

بَقِيَّتُ اللّٰهِ خَيْرٌ لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَۚ وَمَٓا اَنَا۬ عَلَيْكُمْ بِحَف۪يظٍ

Eğer müminseniz Allah’ın bıraktığı (meşrû) kazanç sizin için daha hayırlıdır. Ben üzerinize bir bekçi değilim."

قَالُوا يَا شُعَيْبُ اَصَلٰوتُكَ تَأْمُرُكَ اَنْ نَتْرُكَ مَا يَعْبُدُ اٰبَٓاؤُ۬نَٓا اَوْ اَنْ نَفْعَلَ ف۪ٓي اَمْوَالِنَا مَا نَشٰٓؤُ۬اۜ اِنَّكَ لَاَنْتَ الْحَل۪يمُ الرَّش۪يدُ

Kavmi ise, "Ey Şuayb! Atalarımızın taptığı şeylerden yahut mallarımız hususunda dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi sana ibadetin (dinin) mi emrediyor? Oysa sen uyumlu ve akıllı birisin!" dediler. 6

Onların akledemedikleri, bilemedikleri/bilmek istemedikleri şey; dinin, insanların alıp sattıklarına karışması, bu alanda da hükümler koymasıydı. İslam’ın hükümlerine genel anlamda baktığımızda: İslam, inanç, ibadet, ahlak ve muamelat alanında hükümler getirmiştir. Daha öz olarak söylersek; İslam kişinin ve toplumun hayatının her alanını kuşatan hükümler koymuştur.

Mekke’den Medine’ye hicret eden Sevgili Peygamberimiz orada pazarı dolaşmış pazarın Yahudilerin elinde olduğunu görünce Müslümanların da müslümanca alış veriş yapacakları bir Pazar alanı tesis etmişti. Sadece bu alanı tesis etmekle kalmamış, aynı zamanda onun denetimin de yapmıştır.

Allah Resûlü (sav) bazı ihtiyaçlarını temin etmek için zaman zaman Medine pazarına gider, bu vesileyle gelip gidenlerden ve alınıp satılanlardan da haberdar olurdu.

عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ . أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مَرَّ عَلَى صُبْرَةِ طَعَامٍ فَأَدْخَلَ يَدَهُ فِيهَا فَنَالَتْ أَصَابِعُهُ بَلَلاً فَقَالَ « مَا هَذَا يَا صَاحِبَ الطَّعَامِ » . قَالَ أَصَابَتْهُ السَّمَاءُ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ « أَفَلاَ جَعَلْتَهُ فَوْقَ الطَّعَامِ كَىْ يَرَاهُ النَّاسُ مَنْ غَشَّ فَلَيْسَ مِنِّى » .

Yine bir gün pazarda dolaşırken bir buğday yığını dikkatini çekti. Hububatı satan adamın yanına gelerek buğday yığınına elini daldırdı. Ancak buğdayın altı göründüğü gibi çıkmamış, Efendimizin parmakları ıslanmıştı. Satıcıya:

  • Ey satıcı bu nedir?” Diye sorduğunda, satıcı:

  • Ey Allahın elçisi mahsul yağmurdan ıslandı” dedi. Bunun üzerine Allah Resûlü:

  • Öyleyse insanların görmeleri için ıslak olan kısmı üste koyman gerekmez miydi? Bizi aldatan bizden değildir.” buyurdu”7

Bu vesile ile peygamberimiz ticaret ahlâkına dikkatleri çekti. Anlaşılan o ki, satıcı kuru ve ıslak olan buğdayı ayırmadan satışa sunmak suretiyle insanları aldatmaktaydı. İnsanları aldatmak ise, Peygamberimizin sünnetinden ve yolundan uzaklaşmak demekti. Çünkü efendimiz Müslümanların birbirini aldatmayacağını söylemişti:

لاَ غِشَّ بَيْنَ الْمُسْلِمِينَ ، مَنْ غَشَّنَا فَلَيْسَ مِنَّا

Müslümanlar arasında aldatma olamaz! Bizi aldatan, bizden değildir!”8

Peygamberimizi nübüvvet öncesinde ticaretle uğraştığından alım satımın bütün inceliklerini biliyordu. Bu vesileyle toplumda kardeşlik bağlarını zayıflatan ve güven duygusunu sarsan aldatma ihtimalini ortadan kaldıracak önlemler almıştı. Bu yüzden alışveriş sırasında satıcı ve alıcının, satılan mal ve ona verilecek bedelle ilgili tüm detayları açıklamalarını şart koşmuş, hatta bunu alışverişin bereketi olarak görmüştür.

أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « الْبَيِّعَانِ بِالْخِيَارِ مَا لَمْ يَفْتَرِقَا فَإِنْ صَدَقَا وَبَيَّنَا بُورِكَ لَهُمَا فِى بَيْعِهِمَا وَإِنْ كَتَمَا وَكَذَبَا مُحِقَتِ الْبَرَكَةُ مِنْ بَيْعِهِمَا »

Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Alış veriş yapan iki kişi birbirlerinden ayrılmadıkça (almakta veya caymakta) muhayyerdirler. Şayet doğru sözlü olurlar ve malın kusuru varsa açıklarlarsa, alış verişlerinde bereket hasıl olur. Fakat malın kusurunu gizlerler ve birbirlerine yalan söylerlerse alışverişlerinde bereket kalmaz.” 9

Efendimiz sadece bununla kalmamış malın kusurunu söylemeden satmanın helal olmadığını söylemiş:

عَنْ عُقْبَةَ بْنِ عَامِرٍ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « الْمُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِمِ وَلاَ يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ بَاعَ مِنْ أَخِيهِ بَيْعًا فِيهِ عَيْبٌ إِلاَّ بَيَّنَهُ لَهُ »

Müslüman müslümanın kardeşidir. Bir müslümanın kardeşine sattığı malın ayıbını söylemeden satması helal olmaz.”10 Buyurmuştur.

O zaman anladık ki: Müslüman ticaretinde, işinde, çalışmasında, kazancında dürüst ve samimi olacak, rızkına haram karıştırmayacak. Kendisini ve ailesini haram yollarla beslemeyecek. 

Kişi Neden Haram Yollardan Kazanç Sağlar?

Şöyle bir düşündüğümüzde kişi malına neden haram karıştırır, neden helal yollardan kazanmak varken, sonunda hesabını vereceği, tevbe etmezse kendisini azaba sevk edecek yollardan kazanç elde etmeye çabalar?

Bunu belli başlı sebepleri şunlardır:

- İnanç zayıflığı

- Hayâ eksikliği

- Kolay yoldan ve hızlıca dünya malına ulaşma arzu

Haram Kazançtan Sakınmanın Çaresi Ne?

- Ahiretin Varlığına sağlam bir şekilde inanmak,

- Haksızlık yapma hususunda Allah'tan ve kullarından utanmak,

- Râzık olanın Allah olduğunu bilmek ve herkesin rızkının kendine ulaşacağının bilincinde olmak,

- Mülkün asıl sahibinin Allah oluğunu, ne kadar çalışıp biriktirsek te, biriktirdiklerimizin dünyada kalacağının bilincinde olmak,

- Biriktirilen malların şükrü eda edilmediğinde ahirette kişiye sorumluluktan başka bir şey olmayacağını bilmek,

- Dünaya da haram para biriktirenlerin ahirette onları sahiplerine vermek zorunda olduklarını, Ahirette de altın, gümüş ve paranın geçerli olmadığını, bu sebeple kişi üzerinde alacaklı olanlara yaptığı hayırlı amellerinin sevaplarını vereceğini ve Peygamberimizin ifadesiyle müflis olunacağının bilincinde olmak,

- Allah'tan hiç bir şeyin gizli kalmadığını, dünyada yapılanların en ince ayrıntısına kadar Ahirette kişinin önüne serileceğinin farkında olmak.

Kazancı Haram yapan şerler nelerdir? Ne yaparsak Kazancımız Haram olur?

- Faiz alıp verirsek

- Kumar oynarsak

- Yetim malı yersek

- İşimizi hakkını vererek yapmazsak. Çalıştığımız iş yerinde bize yüklenen sorumluluktan kaçarsak.

- İşçimizin ücretini, hakkını zamanında ve tam olarak ödemezsek. Onun sırtından kazanır, fakat onun hakkını vermemek için akla hayale gelmedik düzenler kurarsak.

- Dinin yasak kıldığı malzemeleri üretirsek. 

- Dinin yasak kıldığı malzemelerin ticaretini yaparsak.

- Dinen yasaklanan şeylerin işçiliğini yaparsak.

- Olmayacak işleri oldurmak için Rüşvet alıp vermek suretiyle başkalarının hakkı olan şeyleri kendimize mal edersek. 

- Stokçuluk yaparsak, İnsanların en çok ihtiyaç duydukları malzemeleri saklayarak fiyatları yükseltip kendi cebimizi doldururken başkalarının emeklerini sömürürsek ( Maalesef bunun örneğini salgın hastalık zamanında yaşadık )

- İnsanlara hileli satış yaparsak

- Sattığımız malın kusurunu saklayıp, ayıplı malı sağlam diye satarsak

- Çalarsak, malların gramajlarını olması gerekenden daha az yaparsak. 

- Malın iyisini ön tarafa koyup/ gösterip arkadan kötüsünü verirsek, 

Peki Haram Yersek, Haramdan Kazanırsak Ne Olur?

1. Kişi Yaptıklarından sorguya çekilecek biz de bunların hesabını vermek zorunda kalırız.

Bizi yaratan Rabbimiz, imtihan için yaratmış, kimin iyi kimin kötü ameller işleyeceğini deniyor:

اَلَّذ۪ي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيٰوةَ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلاًۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْغَفُورُۙ

"Hanginizin davranışça daha iyi olduğunu deneyerek göstermek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur. O, güçlüdür, çok bağışlayıcıdır."11. İnsanoğlu doğum ve ölüm arasında, mükellef olduğu andan itibaren yaptıklarından mesul ve sorguya çekilecek, elimizde olan nimetlerden sorgulanacağız,

ثُمَّ لَتُسْـَٔلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّع۪يمِ

"Nihayet o gün nimetlerden elbette sorguya çekileceksiniz."12

Fütursuzca yaşadığımız, kazandığımızın nereden olduğuna bakmadan sadece benim olsun, bende olsun da; nasıl olursa olsun anlayışıyla hareket etmelerimizden de sorgulanacağız:

وَقِفُوهُمْ اِنَّهُمْ مَسْؤُ۫لُونَۙ

"Ve durdurun onları; çünkü sorguya çekilecekler!"13

Kazancımızın nereden olduğundan, nereye harcadığımızdan, bize emanet edilen bu bedenimizi hayırlı kazanç yolunda mı yoksa haramları elde etmek ve tüketmek uğrunda heba ettiğimizden sorulacağız;

عَنْ أَبِى بَرْزَةَ الأَسْلَمِيِّ قَالَ:قَالَ رَسُولُ اللَّهِ (صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمْ :

“لاَ تَزُولُ قَدَمَا عَبْدٍ [يَوْمَ الْقِيَامَةِ] حَتَّى يُسْأَلَ عَنْ عُمْرِهِ فِيمَا أَفْنَاهُ وَعَنْ عِلْمِهِ فِيمَا فَعَلَ وَعَنْ مَالِهِ مِنْ أَيْنَ اكْتَسَبَهُ وَفِيمَا أَنْفَقَهُ وَعَنْ جِسْمِهِ فِيمَا أَبْلاَهُ.”

Ebû Berze el-Eslemî"nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “(Kıyamet gününde) hiçbir kul, ömrünü nasıl ve nerede tükettiği, ilmi ile ne yaptığı, malını nereden kazanıp nerede harcadığı ve bedenini ne uğruna yıprattığı sorulmadıkça bir yere kıpırdayamayacaktır.”14

Bize düzen yaşadığımız şu dünyada yapıp ettiklerimizden sorgulanacağımız bilincinde hareket etmektir.

2. Yaptığımız amellerimiz kabul olmaz, boşuna yorulmuş oluruz.

Yüce Rabbimiz helal ve temiz olan şeyleri yememizi emretti:

فَكُلُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللّٰهُ حَلَالاً طَيِّباًۖ وَاشْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ اِيَّاهُ تَعْبُدُونَ

"Allah’ın size verdiği helâl ve güzel rızıktan yiyip için ve eğer yalnız Allah’a kulluk ediyorsanız O’nun nimetine de şükredin."15 Allaha Kulluk temiz ve helal rızık yemekten geçiyor. Kur’an-ı Kerim bize Salih amel yapmanın/ kabul olunacak ameller işlemenin yolunun da helal ve temiz rızıkla beslenmekten geçtiğini bildiriyor;

يَٓا اَيُّهَا الرُّسُلُ كُلُوا مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَاعْمَلُوا صَالِحاًۜ اِنّ۪ي بِمَا تَعْمَلُونَ عَل۪يمٌۜ

"Ey peygamberler! Tertemiz nimetlerden yiyip için, Salih ameller işleyin (güzel işler yapın). Kuşkusuz ben yaptıklarınızı eksiksiz bilmekteyim."16

Haram yollardan kazanıp haram besinlerle beslenmenin ibadetlere ne etkisi olabilir diyebilirsiniz. İnsan aklı bazen kazanç ayrı ibadet ayrı hükmüne varabilir. Lakin iş hiçte bizim düşündüğümüz gibi değil, haram parayla aldığımız gıda vücudumuzda kana, ete kemiğe bürünüyor, yani cesedimizi oluşturuyor. Haram yiye yiye haramdan oluşmuş kocaman bir beden sahibi oluyoruz. Sadece bu mu? Hayır!! Giydiklerimiz de onlardan, aynı kazançtansa, yada gasp edilmiş, çalınmış bir malsa! Beden haramdan oluştu, giydiklerimiz haramdan oluştu, Sonrası ne olur dersiniz?

İşte tamda burada Sevgili Peygamberimizin bir hadisi şerifi devreye giriyor:

عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ:قَالَ رَسُولُ اللَّهِ (صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمْ:

“أَيُّهَا النَّاسُ! إِنَّ اللَّهَ طَيِّبٌ لاَ يَقْبَلُ إِلاَّ طَيِّبًا، وَإِنَّ اللَّهَ أَمَرَ الْمُؤْمِنِينَ بِمَا أَمَرَ بِهِ الْمُرْسَلِينَ، فَقَالَ: ﴿يَا أَيُّهَا الرُّسُلُ كُلُوا مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَاعْمَلُوا صَالِحًا إِنِّى بِمَا تَعْمَلُونَ عَلِيمٌ﴾ وَقَالَ: ﴿يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ﴾. ثُمَّ ذَكَرَ، الرَّجُلَ يُطِيلُ السَّفَرَ، أَشْعَثَ أَغْبَرَ، يَمُدُّ يَدَيْهِ إِلَى السَّمَاءِ، يَا رَبِّ! يَا رَبِّ! وَمَطْعَمُهُ حَرَامٌ، وَمَشْرَبُهُ حَرَامٌ، وَمَلْبَسُهُ حَرَامٌ، وَغُذِىَ بِالْحَرَامِ، فَأَنَّى يُسْتَجَابُ لِذَلِكَ؟.”

Ebû Hüreyre anlatıyor: Resûlullah (sav), “Ey insanlar! Allah Teâlâ temizdir, ancak temiz olanı kabul eder. Allah, peygamberlerine emrettiği şeyleri müminlere de emretti.” buyurdu ve şu âyetleri okudu: “Ey peygamberler! Temiz olan şeylerden yiyin, güzel işler yapın. Ben sizin yaptıklarınızı hakkıyla bilmekteyim.” (Mü"minûn, 23/51) “Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin...” (Bakara, 2/172) Sonra Resûlullah (sav) uzun yolculuklar yapmış, üstü başı tozlanmış, saçı başı dağılmış, ellerini göğe uzatarak, “Yâ Rab, yâ Rab!” diye yalvarıp yakaran bir adamdan söz etti ve “Fakat onun yediği haram, içtiği haram, giydiği haramdı. Haram ile beslenirdi. Peki, böyle birisinin duası nasıl kabul edilsin?”17 buyurdu.

Dolayısıyla kazancı haram olanın, yediği içtiği haram olur, yediği içtiği haram olanın ibadetleri zayi olur.

Rabbim bizleri helalinden kazanan, helalinden ve temizinden yiyip Salih amel işleyen kullarından eylesin. Yapmış olduğumuz amelleri dergahında kabul buyursun. Vatanımıza Milletimize birlik beraberlik yuvalarımıza dirlik ve düzen ihsan eylesin. AMİN

VAAZI İNDİR

Hazırlayan: Lütfi PEKCANLI

Sakarya İl Vaizi

1 Bakara Suresi, 168-169.

2 Ali İmran Suresi 33.

3 Kıyame Suresi, 36.

4 Ahzap Suresi, 21.

5 Maide Suresi, 27-31.

6 Hud Suresi , 84-87.

7 Müslim, İman, 164.

8 Dârimi, Buyu’, 10.

9 Ebû Dâvûd, Büyû’ (İcâre), 51

10 İbn Mâce, Ticâret, 45.

11 Mülk Suresi, 2.

12 Takâsür Suresi, 8.

13 Sâffât; 24

14 Tirmizî, Sıfatü"l-kıyâme, 1.

15 Nahl Suresi, 114.

16 Mü’minun Suresi, 51.

17 Müslim, Zekât, 65;  Tirmizî, Tefsîru"l-Kur"ân, 2

Facebook Yorumları