okunma
Ramazan Kazanımlarını Muhafaza Etmek..
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
وَاعْبُدْرَبَّكَ حَتّٰى يَأْتِيَكَ الْيَقٖينُ
“Sana ölüm gelinceye kadarRabbine kulluk et.” (Hicr, 15/99)
عن عائشة أم المؤمنين سُئِلَ رَسولُ اللهِ صلّى اللهُعليه وسلَّمَ: أيُّ الأعمالِ أحَبُّ إلى اللهِ عزَّ وجلَّ؟ قال: أدْوَمُه وإنْقَلَّ
Hz.Âişe’nin (r.anhâ) anlattığına göre Resulüllah’a (s.a.v.): “Hangi ibadet Allah Teâlâ’ya daha sevimlidir?diye soruldu? Efendimiz (s.a.v.); az da olsa devamlı olanıdır.” (Buhârî,Kitâbü’l-Müsâfirin’, 218.) diye cevap buyurdular.
MuhteremMü’minler!
Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennem azabından kurtuluş olan Ramazan ayını (Buhari, Savm, 5) geride bıraktık. Ramazan ayının gündüzünde gecesinde, orucunda teravihinde Rabbimizin rızasını aramaya gayret ettik. İbadetlerimizi ve iyiliklerimizi çoğaltmaya, sabrımızı ve tevbemizi artırmaya, Kur’an’la beslenip takva elbisesi kuşanmaya çalıştık.
Oruçla bedenlerimizi ve nefislerimizi terbiye altına aldık. Bir kez daha sabrı, yardımlaşmayı, paylaşmayı ve özveriyi öğrendik. Gönüllerimizi, manevî huzur ikliminde bir ay boyunca yıkadık. Zekât ve sadakalarımızın bizi mal tutkusundan, dünya hırsından arındırmasını niyaz ettik.
Mukabelelerle Peygamberimizin sünnetini ihya ederken, iftar sofralarında lokmamızı sevdiklerimizle ve ihtiyaç sahipleriyle paylaştık. Tekbir ve salâvatların yükseldiği camilerimizde ümmet olmanın coşkusunu yürekten hissederken, itikâfla kulluk bilincimizi tazeledik.Geçen yıllarımızın muhasebesini yaptık. Hata ve günahlarımızdan tövbe ettik, Rahmân’ın affına sığındık.
Ramazanda kazandığımız bu güzel haslet ve yüksek değerleri, ramazan sonrasında da koruyup yaşamak oldukça önemlidir.
Zira Yüce Allah’a karşı sorumluluğumuz sadece Ramazan ayına mahsus değildir. Ramazan ayı boyunca aksatmadan yerine getirdiğimiz ibadetlerimize ramazan sonrasında da devam etmeliyiz.Teravihlerden sonra da camilerimiz beş vakit dolmalı, iftarlardan sonra da muhtaçların sofrası donatılmalı, orucun zindeliği, sadakanın cömertliği bir yıla yayılmalıdır.
Muhterem Müslümanlar!
Dini görevlerimize ramazan sonrasında da devam etmeliyiz. Nitekim Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de وَاعْبُدْرَبَّكَ حَتّٰى يَأْتِيَكَ الْيَقٖينُ “Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine kulluk et.” (Hicr, 15/99.) buyurarak ömrümüzün her anını kulluk şuuruyla geçirmeye bizleri davet etmektedir. Rabbimizin bu emrine uyarak, bu ilahi davete icabet ederek, Ramazan’da kazandığımız güzel hasletleri hayatımız boyunca devam ettirelim. Ramazan günleri bitmiş olsa da Ramazan bereketi ve Ramazan samimiyeti ömrümüzden eksik olmasın.
Amellerin fazileti devamlı olmasındadır.
عن عائشة أم المؤمنين سُئِلَ رَسولُ اللهِ صلّى اللهُعليه وسلَّمَ: أيُّ الأعمالِ أحَبُّ إلى اللهِ عزَّ وجلَّ؟ قال: أدْوَمُه وإنْقَلَّ
Hz. Âişe’nin (r.anhâ) anlattığına göre Resulüllah’a (s.a.v.): “Hangi ibadet Allah Teâlâ’ya daha sevimlidir? diye soruldu? Efendimiz (s.a.v.); az da olsa devamlı olanıdır.” (Buhârî,Kitâbü’l-Müsâfirin’, 218.) diye cevap buyurdular.
Muhterem Mü’minler!
Terk ettiğimiz kötü alışkanlıklara,günahlara tekrar geri dönmemeliyiz. Ramazan-ı Şerif’e gösterdiğimiz saygıdan dolayı birtakım kötü alışkanlıkların terk edilmesi ne kadar sevindirici ise, Ramazan bitince günahlara ve kötülüklere tekrar dönülmesi de o kadar üzücü ve düşündürücüdür.
Ramazan ayı ilâhi kazancın bol olduğu mübârek bir aydır. Bu mübârek ay bize çok şey kazandırdı. Bu kazanımların bazılarını ele alalım:
1-Namazlarımıza Devam Ettik ve Namazlarımızı Cemaatle Kılma Alışkanlığı Kazandık: İnsanın, Allah’ın ve Peygamberi’nin emir ve yasaklarına uyması ibadettir. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:
وَمَاخَلَقْتُالْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
“İnsanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.” (Zâriyât, 51/56)
İnsanın maddî ve manevî yönü vardır. Maddî yönü topraktan yaratılmıştır. Gıdası da topraktan yetişir. Bu nedenle Allah’ın bizlere topraktan sunduğu sebze ve meyveleri alarak beslenir ve sağlığımızı devam ettiririz.
Ruhumuz ise nurdan yaratılmıştır. Gıdası da nûrânîdir. Nûrânî gıdalar ise namaz, oruç, zekât, yardımlaşma, Kur’an okumak ve Allah’ı zikretmek gibi ibadetlerdir.
Nasıl haftada bir defa veya yılda sadece bir ay yiyip içmek suretiyle, bedenin maddî ihtiyaçları karşılanmıyor ise; haftada bir cuma namazı kılmak veya yılda sadece ramazan ayında ibadet etmekle manevî ihtiyaçlar da karşılanmış olmaz. Dolayısıyla ramazan ayında kazandığımız cemaatle ibadet etme alışkanlığımızı, hayatımız boyunca devam ettirmeliyiz. Zira ömrün en hayırlısı, ibadetlere sabır göstererek Yüce Allah’ın rızası doğrultusunda sürdürülenidir. Nitekim Cenâb-ı Hakk şöyle emrediyor:
وَاعْبُدْرَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ
“Ölüm sana gelinceye kadar Rabbine ibadet et.” (Hicr, 15/99.) Rabbimizin bu emrine uyarak, bu ilahi davete icabet ederek, Ramazan’da kazandığımız güzel hasletleri hayatımız boyunca devam ettirelim.
Yüce Allah’ın bizim için koyduğu hayat kurallarına dikkat ederek beden sağlığımızı, ibadetlerimizi eda ederek ruh sağlığımızı koruruz. Biri diğerinin aleyhine ihmal edildiği vakit huzursuzluklar baş gösterir. Bu nedenle Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyurmaktadır:
وَابْتَغِفِيمَا آتَاكَ اللَّهُ الدَّارَ الْآخِرَةَ وَلَا تَنسَ نَصِيبَكَ مِنَالدُّنْيَا
“Allah’ın sana verdiği mallardan onun yolunda harcayarak âhiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma.” (Kasas,28/77.)
İbadetler kişi ile Rabbi arasında kuvvetli bir bağ oluşturarak, kişiyi günahlardan uzak tutar ve oto kontrolü sağlar. Nitekim bu konu da Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:
إِنَّالصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاءوَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُوَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ
“Muhakkak ki namaz, hayâsızlıktan ve kötülüklerden alıkoyar. Allah’ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.” (Ankebut, 29/ 45.)
Ramazan ayında camileri doldurup cemaatle namazlarımızı eda ettik. Bu alışkanlığımızı devam ettirmeliyiz. Abdullah b. Ömer’den (r.anhümâ) rivayet edildiğine göre Resul-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz:
عن عبدالله بن عمر صَلاةُ الجَماعَةِتَفْضُلُ صَلاةَ الفَذِّ بسَبْعٍ وعِشْرِينَ دَرَجَةً
“Cemaatle kılınan namazın sevabı,yalnız başına kılınan namazdan yirmi yedi derece efdaldir.” (Buhârî, el-Câmi’us-sahîh,Ezân, 30) buyurmaktadır.
Diğer bir hadisi şeriflerinde Peygamberimiz (s.a.v.)şöyle buyurur:
مَن تَوضَّأَ فأسبغَ الوضوءَ، ثمَّ مشىإلى صلاةٍ مَكْتوبةٍ فَصلّاها معَ الإمامِ، غُفِرَ لَهُ ذنبُهُ
“Kim ki güzelce abdestini alır,farz namazı eda için mescide gider ve imamla birlikte namazı kılarsa; günahları bağışlanır.” (İbn Huzeyme, Sahih, 22/3) Burada bağışlanan günahlar küçük günahlardır.
2-Bir Kez Daha Yardımlaşmayı ve Paylaşmayı Öğrendik: Hayır ve yararlı işlerde yardımlaşma,dinimizin bir emri ve kâmil mü’min olmanın gereğidir. Nitekim Kur’an da YüceAllah yardımlaşmayı emrederek şöyle buyurmaktadır:
وَتَعَاوَنُواْعَلَى الْبرِّ وَالتَّقْوَى وَلاَ تَعَاوَنُواْعَلَى الإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ
“İyilik ve takvada (Allah’ınyasaklarından sakınmak üzere) yardımlaşın. Günah ve düşmanlık üzerineyardımlaşmayın.” (Maide, 5/2.)
Yardımlaşma, toplumun fertlerinibirbirine sevdirir ve toplumsal kaynaşmayı sağlar. Birbirine sevgi ve saygıbağıyla bağlı olan toplumlarda huzursuzluk, terör, anarşi ve zülüm olmaz. Bunedenle de Allah, münafıkları “Hayır ve yardımlaşmaya mani olmakla”(Mâûn 107/7.) kınamaktadır.
İslâm’ın bildirdiği sosyal dayanışmave yardımlaşmanın biri maddî, diğeri manevî iki yönü vardır. Maddî dayanışma veyardımlaşma hususunda İslâm’ın emri şudur: Müslüman, ihtiyacı bulunan kardeşineyardım elini uzatmak zorundadır. Müslüman, darda kalana yardımcı olur, zorlukiçinde olanı genişliğe çıkarır, korku içinde olana güven verir, aç olanı doyurur,kamunun yararını sağlamak için kendi üzerine düşen görevleri yerine getirir.Zira bu görevlerin yerine getirilişi aynı zamanda bir ibadettir.
Müslüman, sahip olduğu ayni ve nakdimallardan muhtaçların ihtiyaçlarını gidermekle yükümlüdür. Komşusu açkenkendisi tok olmayı hiçbir zaman düşünemez.
Dünya tarihinde yardımlaşmanın engüzel örneklerinden biri de “Fıtır” sadakasıdır. Bu emsali olmayan birdayanışma örneğidir, her türlü övgüye lâyıktır. Zira hiçbir karşılık beklemedendiğerine yardım eli uzatılmaktadır. Her yıl fakir Müslümanların bile fitresadakaları ile kendilerinden daha düşkün olanlara maddi yardımda bulunmalarıövülmeye lâyık bir meziyet değil midir? Cenâb-ı Hak rahmete ulaşmanın yolununyardımlaşmaktan geçtiğini Kur’an da açık bir şekilde beyan ediyor:
لَن تَنَالُواْ الْبِرَّ حَتَّىتُنفِقُواْ مِمَّا تُحِبُّونَ وَمَا تُنفِقُواْ مِن شَيْءٍفَإِنَّ اللّهَ بِهِعَلِيمٌ
“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolundaharcamadıkça, iyiye ve takvaya eremezsiniz.” (Âli-İmran, 3/92)
Abdullah b. Ömer’den (r. anhümâ)rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyururdular:
عن عبدالله بن عمر المسلمُ أخو المسلمِلا يظلمُهُ ولا يسلمُهُ ومن كانَ في حاجةِ أخيهِ كانَ اللَّهُ في حاجتِهِ ومنفرَّجَ عن مسلمٍ كُربةً فرَّجَ اللَّهُ عنهُ كُربةً من كُرَبِ يومِ القيامةِ، ومنسترَ مسلمًا سترَهُ اللَّهُ يومَ القيامةِ
“Müslüman, Müslüman’ın dinkardeşidir. Ona zulmetmez. Onu (başına gelen musibette) yalnız bırakmaz. Kimdin kardeşinin bir ihtiyacını giderirse; Allah da onun ihtiyacını giderir. Herhangibir Müslüman, din kardeşinin dünya da bir sıkıntısını giderirse; Allah da onunkıyamet gününde bir sıkıntısını giderir. Kim de Müslüman kardeşinin ayıbınıörterse; Allah da kıyamet günü onun ayıbını örter.” (Müslim, Birr, 58)
Yardımlaşarak Müslümanları sevindirenAllah katındaki en güzel işlerdendir. Günahlarımızın yok olmasına ve bağışlanmamızavesile olmaktadır.
Cimrilik edip yardımlaşmamak isekişinin manen kaybetmesine sebebiyet verir. Onun için Kur’an-ı Kerim’de,nefsini cimrilik illetinden koruyup arındıranların kurtulacağı müjdesiveriliyor:
وَمَن يُوقَ شُحَّ نَفْسِهِفَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ:
“Kim nefsinin cimriliğindenkorunursa; işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Haşr, 59/9.)
3-Cömertliğimizi Geliştirdik: Zekât ve fitrelerimizi ihtiyaç sahibikardeşlerimize vererek, onların evlerinin de şenlenmesine vesile olmanınsevincini yaşadık. Abdullah b. Abbas’tan (r.a.) rivayet edilen bir hadisi şerif şu şekildedir:
عن عبدالله بن عباس كانَ رسولُ اللَّهِﷺ أجودَ النّاسِ وَكانَ أجوَدُ ما يَكونُ في رمضانَ
“Allah Resûlü insanların en cömerti idi. Cömertliğinin zirvesindeolduğu zaman ise Cibrîl ile çokça buluştuğu Ramazan ayı idi...”(Buhârî, Bed‟ü‟l-vahy, 1.)
4- Samimi Bir Şekilde Tevbe Ettik: Tevbe,Allah’a yönelmek, af dilemektir. Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:
وَتُوبُواإِلَىاللَّهِ جَمِيعاً أَيُّهَا الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
“Ey müminler! Hep birden Allah’atövbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz” (Nur, 41/ 31.)
Peygamberimiz (s.a.v.) da şöylebuyurmaktadır:
التّائبُ من الذَّنبِ كمَنْ لا ذَنبِله
“Günahtan tövbe eden günahsızgibidir.” (İbn Mâce, 4250; Taberî, Mu’cemü’l-kebîr, 10281) Müslüman birhata işlediği zaman hemen tövbe etmeli, tövbeyi yarına bırakmamalıdır. Ziraölüm ansızın gelebilir.
Günahların büyüğünden de küçüğünden dekaçınmalıyız. Küçük günahları işleme konusunda gevşek davranan insan, günahişlemeye alışır, bu alışkanlık insanı büyük günah işlemeye sevk edebilir. Büyükgünahlardan kurtulmak için mutlaka şartlarına uygun tövbe edilmesi gerekir. Tövbeninmakbul olabilmesi için üç şart vardır:
a) Günahı işlediğine pişman olmak,
b) O günahı bir daha işlememeğeazmetmek,
c) Günahı terk etmek.
Eğer günah insan hakları ile ilgiliise; hakların hak sahiplerine verilmesi ve helalleşilmesi gerekir.
5-Ramazan Ayında Bütün Uzuvlarımıza Sahip Olmayı Öğrendik: Hz.Peygamber (s.a.v.):
من لم يدَعْ قولَ الزُّورِ والعملَ بهوالجهلَ فليس للهِ حاجةٌ في أن يدعَ طعامَه وشرابَه
“Yalanı ve yalana göre hareket etmeyi terk etmeyenin yemeyi içmeyibırakmasına Allah"ın ihtiyacı yoktur!” (Buhârî, Savm, 8.)buyurmaktadır. Ramazan ayında orucu sadece mideye değil gözümüze, kulağımıza,elimize, ayağımıza ve dilimize de tutturmamız tavsiye edildiği için birisiyakışıksız bir lâf edecek veya kavga edecek olduğunda “Ben oruçluyum” (Buhari,Savm 2, 9) dedik, kimseyle tartışmadık, kimseyi kırmadık.
6-Sağlam Bir İradeye Sahip Olduğumuzun Farkına Vardık: Oruç bize irademizin nekadar sağlam olduğunu gösterdi. Sofra kurulmuş, üzerinde çeşit çeşit yiyeceklerhazır olduğu halde vakit girmeden elimizi sofraya götürmedik.
7-Hayatımızı Düzene Koyduk: Ramazan ayından önce sahurdan, iftarvaktinden habersiz, istediğimiz zaman yiyip içerken Ramazan ayındayemeklerimiz artık belirli saatlerde aile ile birlikte yenir oldu.
8-Sabır, Bütün Benliğimizi Kapladı: İnsan oruçlu iken açlığa,susuzluğa ve her türlü günah ve kötülüğe karşı sabreder. Bundan dolayı da AllahResûlü (s.a.v.); “Oruç, sabrınyarısıdır.” (İbn Mâce, Sıyâm, 44.) buyurur. Ramazan ayında sabıreğitimi aldık.
9- Haramlardan Uzak Durduk: Ramazan ayı boyunca yalandan,yalancı şahitlikten, iftiradan, dedikodudan, kötü söz ve davranışlardan uzakbir hayat sürdük. Dedikodu ve gıybet gibi fiillere yaklaşmadık.
10-Kur’an ile Hemhâl Olduk: Kur’an ayı olan Ramazanayında (Bakara Suresi, 2/185) hatim okuduk, mukabele dinledik. Dahada önemlisi Yüce Kitabımızı anlamaya ve hayatımıza O’nu hâkim kılmaya gayretgösterdik.
11-Ramazan Ayında Başkalarına İftar Vermenin SevinciniYaşadık:Fakir fukarayı gözeterek, onları da iftar sofralarımıza davet ettik.
12-Ramazan Ayında Dini Hassasiyetimiz Arttı: Şeytanlar bu ayda zincirlere vurularak bağlandı. (Buhari, Savm 5, Bed’ül Halk11) Bize vesvese vermedikleri, kötülük telkin edemedikleri için de günaholabilecek şeylerden sakınıp hayırlı ve güzel davranışlarda bulunmaya dahafazla yöneldik.
13-Ramazanda Açlık Çeken İnsanları Daha İyi Anladık: Sahur ve iftardayemeklerimizi yerken “Ya! İşte bunu bulamayanlar da var. Şükürler olsun.Allah bulamayanlara da versin” demek yerine gerçek şükür böyle olmalıdiyerek fakirlere, yetimlere, kimsesizlere, yediğimizden yedirdik,giydiğimizden giydirdik. Onları da aklımızdan hiç çıkarmadık.
14-DahaEmniyetli ve Huzurlu Bir Ay Yaşadık: Ramazan ayında suç işleme oranlarının düştüğü,kavga, adam öldürme ve hırsızlık gibi suçların sayısında inanılmaz ölçüde birdüşüş olduğunu gerek gazetelerden, gerekse televizyonlardan öğrenince, herayımızın Ramazan ayı gibi olmasını arzu ettik.
Sonuç olarak mübarek Ramazan ayı bize, buradasayılamayacak kadar kazançlar sağlamıştır. Ramazan ayı boyunca yoğun bir ibadet mevsimi yaşadık ve bundanmanevi bir haz aldık. Fazilet ve bereketinden istifâde ettik. Ramazandan sonra aynı hal üzere devam edelim. Yine sofralarımızevimizin ve ailemizin dışına taşsın. Tahammülümüz ve sabrımız benliğimizisarsın, nafile oruçlarımız, sadakalarımız, namazlarımız hayatımızı süslesin.
Tebessümümüz karşımızdakilere ümitbahş etsin. Muhtaçların uzanan elleriyle buluşsun ellerimiz.Ramazanı yücelten Kur’an hep önümüzde olsun ve bizi doğru yola iletsin. Ramazan günleri bitmiş olsa daRamazan bereketi ve Ramazan samimiyeti ömrümüzden eksik olmasın. Ramazana hürmeten terk ettiğimiz kötü alışkanlıklarımız, Kur’an’a hürmeten bizi terk etsin.
Amellerin fazileti devamlıolmasındadır. Nitekim Hz. Âişe’nin (r.anhâ)anlattığına göre Resulüllah’a (s.a.v.): “Hangi ibadet Allah Teâlâ’ya daha sevimlidir? diye soruldu? Efendimiz(s.a.v.); az da olsa devamlı olanıdır.” (Buhârî,Kitâbü’l-Müsâfirin’, 218.) diye cevap buyurdular.
Aynıkonuyla ilgili olarak bir âyet-i kerîmede de Allah Teâlâ: “Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadetet” (Hicr,15/99) buyurmaktadır. O halde Ramazan’da nefsini ıslâh eden, güzelamellerle sevabını arttıran mü‘min bu durumunu ömür boyu muhafaza etmelidir.
Ferizli İlçe Vaizi
SadettinYÜCE
Facebook Yorumları