menu
Cuma Namazı Ve Hutbenin Toplum Birlikteliği Ve Eğitimindeki Rolü
Cuma Namazı Ve Hutbenin Toplum Birlikteliği Ve Eğitimindeki Rolü
27 Kasım 2020 Cuma Vaazı Yayınlandı mı? "Cuma Namazı Ve Hutbenin Toplum Birlikteliği Ve Eğitimindeki Rolü " konulu 27.11.2020 Cuma vaazı sitemize eklenmiştir.

Cuma Namazı Ve Hutbenin Toplum Birlikteliği Ve Eğitimindeki Rolü

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا نُودِيَ لِلصَّلَاةِ مِن يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ وَذَرُوا الْبَيْعَ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ

Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır”1 buyurulmakta, farz olan Cuma namazının, dünyalık elde etmekten daha kazançlı daha hayırlı ve faydalı olduğunu, devam eden ayette de Allah’a karşı kulluk vazifesi yerine getirildikten sonra günlük hayattaki işlerin yapılabileceğini, her şeyin sahibi olan Allah’ın kulları için yarattığı nimetleri elde etmek için çalışılabileceğini bildirmektedir.

Muhterem Müslümanlar

Yüce Rabbimizin biz kullarına emrettiği ibadetlerin hem kendi şahsımız, hem de toplum birlikteliği ve huzuru açısından birçok hikmetleri vardır. Cenab-ı Allah’ın sayısız hikmetlerle dolu günlerinden biri Cuma günü ve o günde yapmış olduğumuz ibadetlerinden Cuma namazıdır. Cuma toplamak bir araya getirmek anlamlarına gelmektedir. Dini literatürde ise Cuma, “İslam Dininde büyük değer verilen haftalık toplu ibadetin yapıldığı gün ve o gün ifa edilen ibadet” (T.D.V. İslam Ansiklopedisi, “Cuma” md. C.8, s.85) manasına gelmektedir.

Dünyalık hiçbir iş ve uğraş Cuma namazını kılmamaya mazeret olamaz. Hiçbir maddi kazanç Cuma namazını kaçırma sebebiyle oluşan büyük kaybı telafi edemez.

Cuma, İslâmiyet’te büyük değer verilen haftalık toplu ibadetin yapıldığı gün ve o gün ifa edilen ibadetin (namazın) adıdır.

Hadis-i şeriflerden anlaşıldığına göre Cuma, haftalık ibadet günü olarak daha önce Yahudi ve Hıristiyanlar için tayin ve takdir edilmiş, fakat onlar bu konuda ayrılığa düşerek Yahudiler cumartesiyi, Hıristiyanlar pazarı haftalık toplantı ve ibadet günü olarak benimsemişler, Allah da Cuma gününü Müslümanlara nasip etmiş, onları bu konuda hakka ulaşmaya muvaffak kılmıştır. Böylece İslâm’da haftalık toplu ibadet günü olarak Cuma günü seçilmiş, bu günün bir bayram olduğu birçok rivayette açıkça belirtilmiştir.

Hz. Peygamber(sas) Cuma namazını ilk defa hicret esnasında Medine yakınlarında, Salim b. Avf yurdundaki Ranuna Vadisi’nde kıldırmıştır.

Cuma Gününün Anlam ve Önemi

Muhterem Müminler

Cuma günü sahip olduğu özelliklerden dolayı gerek fert gerekse toplum olarak Müslümanlar açısından büyük önem taşır. Cuma, Müslümanları bir araya getiren bir gündür. Bu gün Müslümanların kendilerini ilgilendiren konularda istişarelerde bulundukları, kaynaşıp birliktelik ruhu kazandıkları mübarek bir gündür. Bu mübarek günde Hz. Âdem’in cüzleri bir araya getirilmiştir.(Hz. Âdem yaratılmıştır.)Bu gün Hz. Âdem ve Hz. Havva yeryüzünde buluşmuştur.Cuma, hayır ve bereketleri kendinde toplayan gündür.Kendisinde güneşin doğduğu en hayırlı gün cumadır.Kıyamet Cuma günü kopacaktır.

Nitekim Rasulullah Efendimiz(sas) bir hadislerinde Cuma gününün ehemmiyetiyle ilgili olarak şöyle buyurur:

عَنْ أبي هُرَيرَةَ، رَضِيَ الله عَنْهُ، قالَ: قالَ رسولُ الله صلى الله عليه وسلم: خَيْرُ يَوم طَلَعَتْ عَلَيْهِ الشَّمْسُ يَوْمُ الجُمُعَةِ: فِيهِ خُلِقَ آدَم، وَفيه أُدْخِلَ الجَنَّةَ، وَفِيهِ أُخْرِجَ مِنْهَا.

Ebû Hüreyre (r.a)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Üzerine güneş doğan en hayırlı gün cuma günüdür. Âdem o gün yaratıldı, o gün cennete konuldu ve yine o gün cennetten çıkarıldı. ”2

Cuma Namazı Kimlere Farzdır?

Bir müslümanın Cuma namazı ile yükümlü olabilmesi için erkek, hür, mukim (dinen yolcu sayılmayan) ve mazeretsiz olması şarttır. Böyle kimselere Cuma farz ı ayndır. Farz olduğu, Kitap, Sünnet ve İcma ile sabittir.

Cuma namazının farziyeti diğer namazlardan daha kuvvetlidir. Bir hadis i şerifte “Önemsemediği için üç cumayı terk eden kimsenin Allah kalbini mühürler.”3 Buyurulmaktadır.

Cuma namazını özürsüz olarak terk etmek büyük günahtır.

Bir hadislerinde Efendimiz (sas) şöyle buyurur:

عَنْ أبي هُرَيرَةَ وعَنِ ابنِ عُمَرَ، رَضِيَ الله عَنْهُمْ، أَنَّهُما سَمِعَا رسولَ صلى الله عليه وسلم يقولُ عَلى أَعْوَادِ مِنْبَرِهِ: لَيَنْتَهِيَنَّ أَقْوَامٌ عَنْ وَدْعِهِمُ الجُمُعَاتِ، أَوْ لَيَخْتِمَنَّ الله عَلى قُلُوبِهِمْ، ثُمَّ لَيَكُونُنَّ مِنَ الغَافِلِينَ.

Ebû Hüreyre ile İbn Ömer (r.a)’den rivayet edildiğine göre bu iki sahâbî Resûlullah (s.a.v)’in minber üzerinde şöyle buyurduğunu duymuşlardır: “Bazı kimseler cuma namazlarını terketmekten ya vazgeçerler veya Allah Teâlâ onların kalplerini mühürler de gafillerden olurlar. ”4

Çok mühim bir günü ve namazı ihmal edip Cuma namazına katılmayan kişi, bu hareketiyle önceden açık olan kalbini o manevi atmosfere kapatmış, Cuma gününün hayır ve bereketinden mahrum olmuştur.

Kalbi mühürlenmiş olan kimse gönlü katılaşmıştır hissetmez, gözüne perde çekilmiştir hakikati göremez, kulağı ağırlaşmıştır hakka sağır kesilir, okunan Kur’an’ın yapılan vaaz u nasihatlerin tadına varamaz, imani olgunluğa eremez.

Hiçbir mazereti bulunmadığı halde cuma namazına gitmeyen kimse, mânevî bakımdan kötü bir noktadadır. Böyle birinin cuma namazına gitmemek suretiyle işlediği günahı bağışlatmak için ancak tövbe etmesi gerekir. Bununla beraber kusurundan dolayı Cenâb-ı Hak’tan af dilediğini göstermek maksadıyla gücü yettiği ölçüde sadaka vermesini Peygamber Efendimiz tavsiye etmektedir.

Cuma Namazı Yükümlülüğünü Düşüren Mazeretler

Aziz Cemaat

Cuma namazı kadınlara farz değildir. Kadınlar camiye gelip Cuma namazı kılarlarsa, bu namazları geçerli olur, o gün ayrıca öğle namazı kılmalarına gerek yoktur. Asr ı Saadette kadınlar Cuma namazına gitmişler, Rasulullah onlara camiye gelirlerken koku kullanmamalarını tavsiye etmiştir.5

Cuma namazına gitmemeyi mübah kılan mazeretler:

1. Hastalık. Hasta olup cuma namazına gittiği takdirde hastalığının artmasından veya uzamasından korkan kimse cuma namazı kılmakla yükümlü olmaz. Yürümekten âciz durumda bulunan çok yaşlı kimseler de bu konuda hasta hükmündedirler.

2. Körlük ve kötürümlük: Kör (âmâ) olan bir kimseye, kendisini camiye götürebilecek biri bulunsa bile, Ebû Hanîfe, Mâlikîler ve Şâfiîler'e göre, cuma namazı farz değildir. Hanbelfler'le, Ebû Yûsuf ve Muhammed'e göre kendisini camiye götürebilecek biri bulunan âmâya cuma namazı farzdır. Kendisini camiye götürebilecek kimsesi bulunmayan âmâya ise, bütün bilginlere göre cuma namazı farz değildir. Ayakları felç olmuş veya kesilmiş kimselerle yatalak hastalara da cuma namazı farz değildir. Ama kılarlarsa Cuma namazı geçerlidir.

3. Uygun olmayan hava ve yol şartları: Cuma namazına gittiği takdirde kişinin önemli bir zarara veya sıkıntıya uğramasına yol açacak çok şiddetli yağmur bulunması, havanın çok soğuk veya sıcak olması veya namazgâha ulaşımın mümkün olamaması gibi durumlarda cuma namazı yükümlülüğü düşer.

4. Korku: Cuma namazına gittiği takdirde malı, canı veya namusunun tehlikeye gireceğine dair endişeler taşıyan kimseye de cuma namazı farz değildir.

Cuma Namazının Fazileti

Peygamber Efendimiz Cuma gününün biz Müslümanların bayramı olduğunu beyan etmiştir. Bu günün faziletiyle ilgili olarak Rasulullah (sas)’dan çok sayıda sahih hadis rivayet edilmiştir.

Hadis-i şeriflerde Cuma günü gerekli temizliği yaptıktan sonra camiye gidip hutbe dinleyen ve namazı kılan kimsenin o gün ile daha önceki Cuma arasında işlemiş olduğu günahların affedileceği haber verilmiş, bu günü önemsemeden üç Cuma namazı terk eden kimsenin kalbinin mühürleneceği bildirilmiştir.

İki Cuma namazı, büyük günahlardan uzak durma hassasiyetiyle davranan mü’minlerin, bu ikisi arasında işledikleri küçük günahlarını örter, siler.

عَنْ أبي هُرَيرَةَ ، عَنِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم قالَ: الصَّلَوَاتُ الخَمْسُ وَالجُمُعَةُ إلى الجُمُعَةِ، وَرَمَضَانُ إلى رَمَضَانَ، مُكَفِّرَاتٌ ما بَيْنَهُنَّ إذا اجْتُنِبَتِ الكَبَائِرُ.

Ebû Hüreyre (r.a)’den rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Büyük günahlardan kaçınıldığı sürece, beş vakit namaz ile iki cuma ve iki ramazan, aralarında geçen günahlara keffaret olur. ”6

Hadis i şeriflerde, Cuma namazı için gerekli hazırlıkları yapıp, cami adabına uygun hareket eden, kimseyi rahatsız etmeyen, hutbeyi dinleyen kimsenin küçük günahlarının bağışlanacağı, camiye erkenden gitmenin, nafile kurban etme sevabına erdireceği bildirilmektedir.

Cuma gününün içine saklanmış olup dua ve tevbelerin kabul edileceği vakit olan “saatu-l icabe”ye rastlayabilmek için çaba harcamalı, Kur’an okumalı, zikir yapmalı, Rasulullah’a salat ü selam getirmeli samimi bir kalp ile Yüce Allah(cc)’a dua ve istiğfarda bulunmalıyız.

عَنْ أبي هُرَيرَةَ: أنَّ رَسُولَ الله صلى الله عليه وسلم ذكرَ يَوْمَ الجُمُعَةِ، فَقَالَ: فِيهِ سَاعَةٌ لاَ يُوَافِقها عَبْدٌ مُسْلِمٌ،وَهُوَ قَائِمٌ يُصَلِّي يَسْأَلُ الله شَيْئاً، إلاَّ أَعْطَاهُ إيَّاه وَأَشارَ بِيَدِهِ يقَلِّلُهَا.

Ebû Hüreyre (r.a)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v) cuma gününden söz ederek şöyle buyurdu: “Cuma gününde bir zaman vardır ki, şayet bir Müslüman namaz kılarken o vakte rastlar da Allah’tan bir şey isterse, Allah ona dileğini mutlaka verir. ” Resûl–i Ekrem o zamanın pek kısa olduğunu eliyle gösterdi.7

Kurban Bayramı arefesinin Cuma gününe rastlaması halinde, o yıl yapılan hac hacc-ı ekber (büyük hac) olarak anılır.

Hutbenin Mahiyeti ve Önemi

Kıymetli Kardeşlerim

Hutbe, cemaatin tamamının hazır bulunduğu, dikkatle takip edilen ve dinleyenler üzerinde önemli izler bırakabilecek bir etkinliktir. Bu etkinliğe ülkemizde her cuma yaklaşık yirmi milyon insanın katıldığı tahmin edilmektedir. Bu sayı, bayram hutbelerinde daha da artmaktadır. Hitabetin önemli bir çeşidi olan hutbe, Hz. Peygamber döneminden itibaren insanları dini konularda bilgilendirmenin, toplumu ilgilendiren olaylar ve gelişmelerden haberdar etmenin yaygın bir bölümünü teşkil etmiştir.

Hutbe, Arapça “h-t-b/ب َط َخ “ َkökünden isimdir ve yaygın anlamıyla hatibin minberde yaptığı konuşmaya denir. Bir topluluk karşısında yapılan etkileyici konuşma anlamına da gelen hutbe, dinî literatürde başta cuma ve bayram namazları olmak üzere belirli ibadetlerin ifası esnasında icra edilen, genelde vaaz ve nasihati içeren konuşmayı ifade eder. Konuşmayı yapan kimseye ise hatip denir. Diğer taraftan cuma namazından önce, bayram namazından sonra okunan hutbe Allah’a hamd, Peygamber’e salâvat, müminlere nasihat, dua manası ve amacı taşımaktadır.

Değerli Kardeşlerim,

Cuma namazının farzlarından olan hutbe, bu namazın önemli bir unsurunu teşkil etmektedir. Çünkü hutbe olmadan cuma namazı olmaz. Diğer taraftan bazı müfessirlere göre, “Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağırıldığı (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah’ı anmaya koşun ve alış verişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız, elbette bu, sizin için daha hayırlıdır.” (Cuma, 62/9) ayetinde geçen “Allah’ı zikir” ifadesi ile hutbe kastedilmektedir ki bu durumda “hutbeyi dinlemeye koşun” anlamı ortaya çıkar. Yine Allah Resûlü (s.a.s)’nün bildirdiğine göre, cuma namazına gelenlerin sevaplarını yazmakla görevli melekler, imam hutbeye çıkınca sevap yazmayı bırakarak zikri (hutbeyi) dinlemeye başlarlar.( Buhârî, Cum’a, 31; Müslim, Cum’a, 24) Bu hadis, hutbenin cuma namazı içerisindeki anlam ve önemini açıkça ortaya koymaktadır.

Hutbe kelimesi, Kur’ân-ı Kerim’de geçmemekle birlikte hem sözlük hem terim anlamıyla birçok hadiste yer almış, Hz. Peygamber’in hutbelerinden çeşitli örnekler zamanımıza ulaşmıştır. Hutbe, Allah ve Resulü’nün mesajlarının insanlara anlatılmasında, toplumu ilgilendiren birtakım hususların, asırlardır oluşan İslamî geleneğin/medeniyetin geniş halk kitlelerine aktarılmasında ve öğretiminde en etkili vasıtalardan biridir. Hutbe vesilesiyle her hafta yüz milyonlarca insan aynı amaç doğrultusunda bir araya gelmektedir. Günümüzün son derece gelişmiş iletişim ve haberleşme imkanlarına rağmen, aynı anda yüz yüze milyonlarca insana hitap etmek nadir karşılaşılan bir durumdur. Milyonlardan oluşan kitlelere hitap etmek, günümüzde daha ziyade televizyon, internet vb. basın-yayın organları üzerinden mümkün olmaktadır. Dolayısıyla dini bir amaç doğrultusunda her hafta bir araya gelen milyonlarca insana yüz yüze hitap etme olanağını din görevlilerine sunması, Yüce Allah’ın bir lütfu ve nimetidir. Aynı zamanda her hafta tekrarlanan bu uygulama, dinimizin birlik ve beraberliğe, toplumun sürekli diri ve aktif bir halde bulunmasına verdiği önemin en bariz örneklerinden biridir.

Ayrıca Cuma, namaz kılmak için bir araya gelen müminlerin birbirleriyle tanışmaları ve kaynaşmaları için en müsait olan bir gündür. Ayrıca sosyal sorunların çözümlenerek birlik ve beraberliğin doruğa ulaştığı gün yine Cuma günüdür. Cuma namazından önce anlatılan vaazlarda ve Cuma vaktinde okunan hutbelerde müminlerin bilmesi gereken ibadet konularıyla beraber, birlikte yaşayan insanların uyması gereken kurallar, topulumun huzurunu ve mutluluğunu en üst seviyeye çıkaracak bilgilerde cemaate aktarılmaktadır. Sonuç olarak, Cuma günü, kıldığımız namazlarla gönlümüzün huzura erdiği, alınan bilgilerle aklımızın doğru bilgiye ulaştığı, birlikte aynı kıbleye yönelmek, omuz omuza aynı safta durmak suretiyle gönüllerimizin buluştuğu bir gündür.

Hutbe denildiğinde akla cuma ve bayram namazları gelmektedir. Müminlerin en önemli gün ve ibadetlerinden olan cuma günü ve namazı ile hutbe arasındaki sıkı bağ dikkatlerden kaçmamaktadır. Zira hutbe ve cuma namazının önemi aslında birbirlerinden kaynaklanmaktadır.

Cumanın faziletine ve Cuma namazın önemine dair Peygamber Efendimizden birçok hadis gelmiştir. Biz burada sadece birkaçını sizlere aktardık; Cuma günü Yüce Rabbimiz tarafından önem verilen, önemli bazı hadiselerin vuku bulduğu bir gündür. Kur’an-ı kerim’de bu gün anılmıştır. Bu günde birlik ve beraberlik içerisinde Allah’a ibadet yapmaya çağrılmışızdır. Bu günde kılmış olduğumuz Cuma Namazının birçok fazileti,dinlemiş olduğumuz hutbenin dini hayatımızı en iyi şekilde öğrenmede büyük faydaları vardır. Bu sebeple Cuma gününün faziletinden azami şekilde istifade etmenin yollarını aramalı, bu günde Cuma namazımızı kılmakla Rabbimizi zikretmeli, günahlarımız için tevbe etmeliyiz. Bu günde birlik ve beraberlik içerisinde omuz omuza gelerek aynı kıbleye doğru durmamızı bir fırsat bilerek aramızdaki muhabbeti geliştirmeli, birlik ve beraberliğimizi en ulvi seviyeye çıkarmalıyız. Çünkü biz Müslüman’ız, çünkü biz kardeşiz.

Cenab-ı Allah bütün Cumalarımızı mübarek , Cuma namazlarımızı makbul eylesin.

Ömer BAYRAKTAR

Hendek İlçe Vaizi

1 Cum’a, 62/9

2 Müslim, Cum`a 17, 18, (I,585).

3 Ebu Davud, Salat, 204; İbn Mace , İkametü’s-Salat, 93; Tirmizi, Cuma,7; nesai, Cuma,2

4 Müslim, Cum`a 40, (I,591).

5 İbn Ebu Şeybe, Musannef, Salavat, 340

6 Müslim, Tahâret 16., (I,209); Müslim, Tahâret 14, 15, (I,209).

7 Buhârî, Cum`a 37, (I,224);Talâk 24, (IV,175); Daavât 61, (IV,166); Müslim, Cum`a 13–15, (I,583-584).

Facebook Yorumları