menu
Tevbe ve Önemi nedir..
Tevbe ve Önemi nedir..
Hatırda kalanlar..

Hapishaneler Yusuf (as.) Mekanıdır.

“Bazen işlemediğin bir suçdan dolayı hapse girersin. Orada Hakim zulmeder. Fakat geçmişte işlediğin günahlardan dolayı kader adalet eder. Hem de günahlarına kefaret eder. “

.....ya kazandıkların. 

Rahmetli Vahşi Şaban ağabey merhum Hüsrev Altınbaşak Ağabey’in Afyon Yusufiye medresesinde başından geçen şu enteresan hatırayı naklediyor; “Beni Afyon hapishanesinde canilerin koğuşuna koydular ki öldürtmek için. İçeride 60 kadar cani var, en aşağı ceza alan 50 sene almış.

Girdim, selam verdim, selamımı alan olmadı. Orada bir yere oturdum. Hapishane idaresi yatak yorgan vermediği için o soğuklarda üç gün yerde yattım. Kimse oralı olmadı. Tabii bu zaman zarfında namazımı kılıyorum. Üç gün sonra bir adam yanıma yaklaştı. Oranın efesi imiş. “Hoca mısın sen?” diye sordu. “Değilim ama namaz kılarım” dedim. Sonra aramıza şu şekilde bir muhavere oldu;

-Bir soru sorsam bilir misin?

-Bildiğim bir şeyse söylerim, sor?

-Ben 18 tane adam yaktım, 15 tane adam öldürdüm, hırsızlık yaptım, şunu yaptım, bunu yaptım. Ben bu halimle cennete girebilir miyim?

-Kardeşim şöyle bir otur ben sana bir cevap vereyim” dedim, oturdu. Nerelisin sen? dedim, Karadenizliyim dedi.

-Karadeniz’i hiç gördün mü?

-Gördüm elbette..

– Peki söyle bakalım; Bu Karadeniz’e bir damla su damlatsak arttığı belli olur mu?

– Olmaz.

– Peki bir damla alsak, azaldığı belli olur mu?

– Olmaz.

Aynen bunun gibi Cenab-ı Hakkın öyle Rahmet okyanusları vardır ki senin günahların onun yanında bir damla bile değil. Eğer sen pişman olur sıdk ile, sadakatle tövbe eder, beş vakit namazını kılarsan değil Cennete girmek, orta yerine bile gidersin.

Bu söz üzerine bu bir ayağa kalktı ve diğer mahkûmlara bağırarak; “Ulan deyyuslar, bana Cennet olduğuna göre size haydi haydi..”

Tam köşede bir su borusu vardı her şeylerini orada yıkıyorlardı. Oraya battaniye gerdirdi. Herkese gusül edip abdest almalarını emretti. Ama korkudan, ama güzellikle öğlene kadar herkese güzelce abdest aldırdı. Öğlen vakti; “hocam sen imamsın, biz cemaat” dedi. O günden itibaren beş vakti cemaatle kılmaya başladık.

Akşam olunca mahkûmlara bütün yatakları üst üste koymalarını emretti. Sebebini sorunca; “hocam, sen orada üç gün soğukta yerde yattın. Bir hatırını sormadık. Ceza olarak üç gün biz yerde sen de bu yataklarda yatacaksın” dedi. Dedim ki; “kardeşim siz onu bilmeden işlediniz. Ben bile bile bu zulmü nasıl işlerim. Siz bana bir yatak verseniz kâfi”

Sonraki günlerde tesbihata da başladılar. Bir gün o efe yanıma geldi. “Hocam” dedi “Eğer bir şey olmaz da sağ salim dışarı çıkabilirsem ilk işim nerede olursa olsun senin ziyaretine gelecem”

Gerçekten 1950’de bir af çıktı. Bütün koğuş tahliye edildi. Bu zat yürüyerek Afyon’dan Isparta’ya ziyaretime geldi. Neden önce ailesini ziyaretine gitmediğini sordum. Ağlayarak dedi ki; “Hocam o ailem değil mi ki ben bu günahları işlerken beni men etmeyen. “Sen efesin, efesin” diye beni teşvik eden. Sen ise hem benim hem de arkadaşlarımın hidayetine vesile oldun. Dünyanın bir ucunda bile olsan vallahi yine gelirdim. Allah senden razı olsun.”

Sevgiyle…”   

Facebook Yorumları