menu
HAMDELE: HER TÜRLÜ ÖVGÜ, ÂLEMLERİN RABBİNE ÖZGÜ -1
HAMDELE: HER TÜRLÜ ÖVGÜ, ÂLEMLERİN RABBİNE ÖZGÜ -1
Hadislerle İslam..

Hadislerle İslam-Hamdele; Her Türlü Övgü, Alemlerin Rabbine Özgü -1

                                                                                         PDF Dosyasını İndir

Hamdele; Her Türlü Övgü, Alemlerin Rabbine Özgü(VAAZ)

Rabbimizkitabına Besmele ve hamdele ile başlar. Kur’an’ın ilk sûresi olanFâtiha’nın, “Elhamdülillâhi Rabbi’l-âlemîn”(Hamd, âlemlerin Rabbi olanAllah’a mahsustur.)1 âyetiylebaşlaması, bize önemli işlerin de Allah’a hamd ile başlamasını öğretir. NitekimAllah Resûlü (sav) bu hususta şöyle buyurmuştur:

 كُلُّ أَمْرٍ ذِى بَالٍ لاَيُبْدَأُ فِيهِ بِالْحَمْدِ أَقْطَعُ

“Allah’ahamd ile başlanılmayan her önemli iş noksandır/bereketsizdir.”[1]

Fatiha sûresindeRabbimize nasıl hamdedileceği, nasıl iman edileceği ve nasıl dua edileceğiöğretilir. Yine Ebû Hüreyre’nin Resûlullah’tan (sav) naklettiği şu kudsî hadis,bu sûredeki hamd vurgusunu çok güzel anlatır:

"قَالَ اللهُ تَعَالَى: قَسَمْتُ الصَّلَاةَ بَيْنِي وَبَيْنَ عَبْدِي نِصْفَيْنِ،وَلِعَبْدِي مَا سَأَلَ،

Allah-uTeala buyurdu ki; ‘Ben Fatiha'yı kulum ile kendi aramda ikiye böldüm. Kulumiçin istediği vardır/verilecektir.

فَإِذَا قَالَ الْعَبْدُ: {اَلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّالْعَالَمِينَ} قَالَ اللهُ تَعَالَى: حَمِدَنِي عَبْدِي،

“Hamd,sadece Âlemlerin Rabbi Allah’adır” dediğinde Allah(c.c.): “ Kulum beniHamdetti, övdü” der.

وَإِذَا قَالَ: {اَلرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ}، قَالَ اللهُتَعَالَى: أَثْنَى عَلَيَّ عَبْدِي،

“ORahmândır, Rahîmdir" dediğinde Allah: Kulum beni, sena etti; yüceltti,der.”

وَإِذَا قَالَ: {مَالِكِ يَوْمِ الدِّينِ}، قَالَ:مَجَّدَنِي عَبْدِي

Kulum:“Hesap gününün sahibi Allah’tır” dediğinde Allah: Celal sıfatlarımla kulum beniyüceltti, der.

فَإِذَا قَالَ: {إِيَّاكَ نَعْبُدُ وَإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ}قَالَ: هَذَا بَيْنِي وَبَيْنَ عَبْدِي، وَلِعَبْدِي مَا سَأَلَ،

Kulum:“Allah’ım biz yalnız sana ibadet eder ve sadece senden yardım isteriz”dediğinde; Cenabı Allah: “Bu ayet benim ile kulum arasındadır ve kulumaistediği vardır/verilecektir” der.

فَإِذَا قَالَ: {اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَصِرَاطَ الَّذِينَ أَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَاالضَّالِّينَ} قَالَ: هَذَا لِعَبْدِي وَلِعَبْدِي مَا سَأَلَ

Kulum:“Rabbimiz! bizi sırat-ı müstekîme / dosdoğru Allah’a giden tevhid inancına göreyaşamayı ve hidayet üzere devamlı olmayı nasip eyle!. Hidayet yolu seninkendilerine nimet ve ihsanlarda bulunduğun has kulların yoludur. Gazabınauğramışların ve Tevhid inancından sapmış olanların yoluna değil”, dediğinde,Allah bu ayet kulum içindir ve kuluma istediği verilecektir" der.[2]

İslâm’ınen önemli ibadeti olan namaz, baştan sona Allah’a hamd ifadeleriyle doludur.Zira günde beş vakit namazın her rekâtında tekrarlanan, Fâtiha sûresi ile YüceAllah’a tam kırk defa hamdedilir. Namaza başlandığında “Sübhâneke Allâhümme vebihamdik...” duası okunurken, rükûdan kalkıldığında “Semiallâhu limenhamideh. (Allah, kendisine hamdedeni işitir.)” derken, Salli-Bârikdualarında “İnneke hamîdün mecîd” derken ve namaz sonrasındakitesbihatta hep Yüce Allah’a hamdedilmektedir.

YineKur’an’da Fâtiha’dan başka, En’âm, Kehf ve Sebe’ sûrelerinin yanı sıra “Elhamdülillâh” ifadesiylebaşlayan yirmi üç âyet bulunmaktadır. Bazıları şunlardır:

الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي لَهُ مَافِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَلَهُ الْحَمْدُ فِي الآخِرَةِ وَهُوَالْحَكِيمُ الْخَبِيرُ

“Hamd, göklerde ve yerde bulunanların hepsinin sahibi olan Allah’amahsustur. Âhirette de hamd O’na mahsustur. O, hikmet sahibidir, (her şeyden)haberi olandır.”[3]

وَتَرَى الْمَلاَئِكَةَ حَافِّينَمِنْ حَوْلِ الْعَرْشِ يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ

“Melekleri, Rablerini hamd ile tesbih ederek arşın etrafınıkuşatmış hâlde görürsün.”[4]

تُسَبِّحُ لَهُ السَّمَوَاتُالسَّبْعُ وَالأَرْضُ وَمَنْ فِيهِنَّ وَإِنْ مِنْ شَيْءٍ إِلاَّ يُسَبِّحُبِحَمْدِهِ وَلَكِنْ لاَ تَفْقَهُونَ تَسْبِيحَهُمْ إِنَّهُ كَانَ حَلِيمًاغَفُورًا

“Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan her şey O’nu tesbih eder. Herşey O’nu hamd ile tesbih eder. Ne var ki siz, onların tesbihini anlamazsınız.”[5]

Hamd’in Anlamı:

Hamd;iyilik, güzellik ve üstünlükle niteleme, övme anlamına gelmekte, âyet vehadislerde genellikle Yüce Allah’a yönelik şükür, medih, senâ, tazim ve hertürlü övgüyü ifade etmektedir.

Genelde“hamd” kelimesi, “şükür” kelimesiyle birlikte kullanılsa da hamd, şükürden dahakapsamlıdır.8 Her hamd bir şükürolmasına rağmen, her şükür bir hamd sayılamaz. Dolayısıyla hamdeden kimse, aynızamanda şükretmektedir. Zira bir hadiste şöyle buyrulur.

الحمدرأس الشكر ما شكر الله عبد لا يحمده 

“Hamdetmek,şükrün başıdır, Allah’a hamdetmeyen şükür de etmemektedir.”[6]

İhtivaettiği mânâ itibariyle “senâ” kavramı da hamd ile yakın anlamlıdır. Yaygınkanaat, “senâ”nın hamd, şükür ve medhi içeren bir kavram olduğu yönündedir. Herhamd, medih olsa da her medih, hamd değildir. Hamd, övgüdür, saygıdır, senâdır,medihtir. Hamd, değer bilme, kadir bilme, takdir etmedir. Hamd, yeni bir nimetekavuşma, güzel bir iş yapma veya musibetten kurtulma durumunda, kendisine onimeti veren, o iyi işi nasip eden veya o musibetten koruyan Allah Teâlâ’yıhatırlama ve yüceliğinin bilincinde olmadır.

Hamd’in İfası:

Dilinhamdi “Elhamdülillâh” demek; kalbin hamdi inanmak; azalarınhamdi itaat etmek; aklın hamdi tefekkür etmek; hayatın hamdi ise onu Allahyolunda geçirmektir. Ayrıca hamd ve şükür; hak ve hakikat sevgisi ile gönlündolması hâlidir. Bundan dolayı ahlâka uygun olarak hamdde sevinç ve arzumânâsı, şükürde ise içten bağlılık ve dostluk mânâsı daha açık bir şekildebulunur.

Zor Zamanda Hamdetmek:

Hamdetmek,müminin ayrıcalıklı bir vasfıdır. Esas olan, nimetleri veren Allah’a sadecevarlık zamanında değil, sıkıntıda, darlıkta ve yoklukta da hamdedebilmektir.

PeygamberEfendimiz şöyle buyurmuştur:

أولمن يدعى إلى الجنة الذين يحمدون الله في السراء و الضراء

“(Kıyametgününde) cennete ilk çağrılacak olanlar, bolluk zamanında olduğu gibi darlıkzamanında da Allah’a hamdedenlerdir.”[7]

******

Büyüksahâbîlerden Ebû Musa el-Eş’arî, Allah Resûlü’nden işittiği Allah ile meleklerarasında geçen şu ilginç diyaloğu rivayet eder: 

 إِذَا مَاتَ وَلَدُالْعَبْدِ قَالَ اللَّهُ لِمَلاَئِكَتِهِ قَبَضْتُمْ وَلَدَ عَبْدِى .

“Bir kulun çocuğu öldüğü zaman Yüce Allah meleklerine, ‘Kulumun çocuğunuelinden aldınız, öyle mi?’ diye sorar.

فَيَقُولُونَ نَعَمْ .

Onlar da, ‘Evet.’ diye cevap verirler.

فَيَقُولُ قَبَضْتُمْ ثَمَرَةَ فُؤَادِهِ .

Allah Teâlâ, ‘Kulumun gönül meyvesini mi kopardınız?’ diye sorar.

فَيَقُولُونَ نَعَمْ .

Melekler, ‘Evet.’ diye cevap verirler.

فَيَقُولُ مَاذَا قَالَ عَبْدِى

Yüce Allah tekrar, ‘Kulum o zaman ne dedi?’ diye sorar.

فَيَقُولُونَ حَمِدَكَ وَاسْتَرْجَعَ.

Melekler, ‘Sana hamdetti ve ‘İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn.(BizAllah’tan geldik, Allah’a döneceğiz.)’ dedi.’diye cevap verirler.

فَيَقُولُ اللَّهُ ابْنُوا لِعَبْدِى بَيْتًا فِىالْجَنَّةِ وَسَمُّوهُ بَيْتَ الْحَمْدِ

O zaman Allah Teâlâ şöyle buyurur: ‘(Öyleyse) kulum için cennette birköşk yapın ve ona ‘Hamd Köşkü’ adını verin.’”[8]

******

AllahResûlü (sav) hoşuna giden bir şey gördüğü zaman, 

الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِى بِنِعْمَتِهِ تَتِمُّالصَّالِحَاتُ

“Hamdolsun Allah’a ki yararlı şeyler O’nun nimetiyle tamamlanır.” der; hoşlanmadığı bir şey gördüğünde ise bunu, 

 الْحَمْدُلِلَّهِ عَلَى كُلِّ حَالٍ

“Her hâlükârda Allah’a hamdolsun.”[9] şeklinde ifade ederdi.

Hamdetmenin Fazileti:

Hamdve şükür, kulluğu ve Yaratan’ın varlığını hissetmeye vesiledir. Kulun yaptığıişi Allah sayesinde yapıldığını hatırlama, O’nun ismini zikrederek ikramsahibine teşekkür etmedir. Bundan dolayı yapılan her iyi, hayırlı ve meşruişe “Elhamdülillâh” diyerek başlanmalı, nihayetinde iyi işinasip edip ve kötü bir sonuçtan koruduğu için Allah Teâlâ’ya tekrar hamd veşükür edilmelidir. İnsan kendini bu haslete alıştırmalı, karşılaştığı acı tatlıher şeyden dolayı Allah’a hamdi terk etmemelidir. Çünkü bu, insan olmanın vekulluğun bir gereğidir.

PeygamberEfendimizin (sav) bildirdiğine göre,

 مَا أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَىعَبْدٍ نِعْمَةً فَقَالَ الْحَمْدُ لِلَّهِ . إِلاَّ كَانَ الَّذِى أَعْطَاهُأَفْضَلَ مِمَّا أَخَذَ

“Allah’ın verdiği nimet karşısında kulun “Elhamdülillâh” diyerekhamdetmesi, o nimetten daha da değerlidir.”[10]

Busebeple insanlığın örnek şahsiyetleri olan peygamberler, Rablerine hephamdetmişlerdir. Kur’ân-ı Kerîm, yaşlandığında kendisine verilen çocuklardandolayı Hz. İbrâhim’in;14 kendilerine verilen ilimden dolayı Hz. Dâvûd ve Hz.Süleyman’ın15 hamdetmelerinden bahsetmektedir.

Âyetlerdecennet ehlinin nasıl hamdettikleri şöyle anlatılır: 

وَقَالُواالْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَذْهَبَ عَنَّا الْحَزَنَ إِنَّ رَبَّنَا لَغَفُورٌشَكُورٌ

“Derler ki, hamd, bizden hüznü gideren Allah’a mahsustur.Şüphesiz Rabbimiz çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir.”[11]

Cennettekilerindualarının son cümlesi de hamd iledir: 

دَعْوَاهُمْفِيهَا سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَتَحِيَّتُهُمْ فِيهَا سَلاَمٌ وَآخِرُدَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

“Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.”[12]

YüceAllah’ın en güzel isimlerinden biri “Hamîd”dir. Peygamberimizin isimleri olanAhmed, Muhammed ve Mahmûd, “çok övülen, övülmüş” anlamlarını taşır. ÂyettePeygamberimize verileceği vaad edilen makam, “Makâm-ı Mahmûd (Övgüye lâyıkmakam)” olarak,19 bazıhadislerde geçen Peygamberimizin kıyamet gününde taşıyacağı sancak da “Livâü’l-hamd(Hamd Sancağı)” olarak isimlendirilir.20

Hadislerdehamdetmenin sevabının çok olduğu belirtilir. Hatta Ebû Mâlik el-Eş’arî’dennakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

الطُّهُورُشَطْرُ الإِيمَانِ وَالْحَمْدُ لِلَّهِ تَمْلأُ الْمِيزَانَ . وَسُبْحَانَ اللَّهِوَالْحَمْدُ لِلَّهِ تَمْلآنِ - أَوْ تَمْلأُ - مَا بَيْنَ السَّمَوَاتِوَالأَرْضِ… 

"Temizlikimanın yarısıdır. ‘Elhamdülillâh’ mizanı doldurur. ‘Sübhânallâh’ ve‘Elhamdülillâh’ göklerle yer arasını doldururlar...”[13]

Yine birbaşka hadisinde Sevgili Peygamberimiz, 

وَمَنْقَالَ سُبْحَانَ اللَّهِ وَبِحَمْدِهِ فِى يَوْمٍ مِائَةَ مَرَّةٍ حُطَّتْخَطَايَاهُ وَلَوْ كَانَتْ مِثْلَ زَبَدِ الْبَحْرِ 

“Kim,günde yüz defa ‘Sübhânallâhi ve bihamdihî’ (Allah her türlü eksiklikten uzak veçok yücedir. O’na hamdederim.)derse denizin köpüğü kadar bile hatası olsasilinir.” buyurmaktadır.[14]

PeygamberimizinHayatında Hamd:

Kur’an’ınmükemmel bir uygulaması olarak nitelenen Peygamberimizin hayatı, tamamen hamdile bezenmişti. Hayatının her ânını hamdederek geçiren Ahmed-i Mahmûd, hemkulluğunu yerine getiriyor, hem de bizlere örnek olacak bir bilinç inşaediyordu. Onun hamdi sadece nimet ve sevinç zamanında değil, bela ve musibetanlarını da kapsayacak derinlik ve genişlikteydi.

PeygamberEfendimiz hutbesine başlarken,22 uykudanuyandığında23 ve yemekten sonra24 Allah’a hamdederdi.Müminleri de güzel bir rüya görünce25 veaksırınca26 hamdetmeye teşvikederdi. Sevgili Peygamberimiz, 

 إِنَّ اللَّهَ لَيَرْضَىعَنِ الْعَبْدِ أَنْ يَأْكُلَ الأَكْلَةَ فَيَحْمَدَهُ عَلَيْهَا أَوْ يَشْرَبَالشَّرْبَةَ فَيَحْمَدَهُ عَلَيْهَا

“AllahTeâlâ, kulunun bir şey yedikten sonra hamdetmesinden veya bir şey içtiktensonra hamdetmesinden hoşnut olur.” buyurur,[15] yemeği yediği zamanda 

 الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِىأَطْعَمَنَا وَسَقَانَا وَجَعَلَنَا مُسْلِمِينَ

“Hamd,bizi yediren, içiren ve Müslüman kılan Allah’a mahsustur.” derdi.[16]

Yeni birelbise giydiğinde, 

 اللَّهُمَّ لَكَ الْحَمْدُأَنْتَ كَسَوْتَنِيهِ أَسْأَلُكَ مِنْ خَيْرِهِ وَخَيْرِ مَا صُنِعَ لَهُوَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّهِ وَشَرِّ مَا صُنِعَ لَهُ

“Rabbim,hamd sanadır, onu bana sen giydirdin. Senden onun hayırlı olmasını ve güzelişlerde kullanılmasını istiyorum. Onun şerrinden ve kötü işlerdekullanılmasından da sana sığınıyorum.” diye dua ederdi.[17]

Tuvalettençıktığında, 

 الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِىأَذْهَبَ عَنِّى الأَذَى وَعَافَانِى

“Bendensıkıntıyı gideren ve bana afiyet bahşeden Allah’a hamdolsun.” diye dua ederdi.31 

Namazlardansonraki tesbihatta otuz üç defa da “Elhamdülillâh” demeyitavsiye ederdi.32

AllahResûlü’nü kendilerine örnek edinen Müslümanlar da hayatlarını hamd ve şükür ileanlamlı hâle getirirler. Müslüman, bir şeyler yediğinde, içtiğinde, herhangibir işe başlarken ya da işini bitirdiğinde “Elhamdülillâh” ,hâl ve hatırı sorulduğunda “Allah’a hamdolsun” der. Aksırdığızaman “Elhamdülillâh”der, hastalığını atlattığında Rabbinehamdeder.

Kültürümüzde veGeleneğimizde Hamd:

İslâmilim-kültür geleneğinde, kitaplar, hitaplar, mektuplar, sohbetler, vaazlar,dualar, niyazlar hep Allah’a hamdederek başlar ve yine hamdederek tamamlanır.

Büyükmüfessirimiz merhum Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili adlıkıymetli tefsirinin başına yazdığı şu veciz niyazlar bunun en güzelörneklerinden sadece biridir:

“İlâhî! Hamdini sözüme sertâc ettim,

zikrini kalbime mi’râc ettim,

kitabını kendime minhâc ettim...”

 

YüceAllah Sevgili Peygamberinin şahsında bizlere şöyle buyurmaktadır:

فَسَبِّحْبِحَمْدِ رَبِّكَ وَكُنْ مِنَ السَّاجِدينَ ﴿98﴾ وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتّٰى يَاْتِيَكَالْيَقينُ ﴿99﴾

“Rabbini hamd ile an, secde edenlerden ol ve ölüm gelinceye kadarRabbine kulluk et.”[18]

Sonolarak Kur’an’ın ifadesiyle Rabbimize şöyle hamdediyoruz:

الْحَمْدُلِلّٰهِ الَّذي هَدٰينَا لِهٰذَا وَمَا كُنَّا لِنَهْتَدِيَ لَوْلَا اَنْ هَدٰينَااللّٰهُ

“Hidayetiyle bizi (bu nimete) kavuşturan Allah’a hamdolsun! Allahbizi doğru yola iletmeseydi biz doğru yolu bulamazdık.”[19]

[1] İbn Mâce, Nikâh, 19.

[2] Müslim.

[3]Sebe’, 34/1.

[4]Zümer, 39/75.

[5]İsra, 17/44.

[6] Beyhakî, Şuabü’l-îmân, IV, 96.

[7]Hâkim, Müstedrek, II, 706 (1/503).

[8]Tirmizî, Cenâiz, 36.

[9]İbn Mâce, Edeb, 55.

[10]İbn Mâce, Edeb, 55.

[11]Fâtır, 35/34.

[12]Yûnus, 10/10.

[13]Müslim, Tahâret, 1.

[14] Müslim, Zikir, 28.

[15]Müslim, Zikir, 89.

[16]Tirmizî, Deavât, 55.

[17]Ebû Dâvûd, Libâs, 1.

[18]Hicr, 15/98-99.

[19] A’râf, 7/43.

Facebook Yorumları