menu
BURUC SURESİ
BURUC SURESİ
Buruc süresinin; nüzül sebebi, konusu, fazileti, okunuşu ve meali..

Buruc Suresi Hakkında

Mekke döneminde inmiştir. 22 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “el-Bürûc”kelimesinden almıştır. Bürûc, burçlar demektir.

Kaynak: Kur'an Yolu Tefsiri

Buruc Suresinin Nüzülü

  Mushaftaki sıralamada seksen beşinci, iniş sırasına göre yirmi yedinci sûredir. Şems sûresinden sonra, Tîn sûresinden önce Mekke’de inmiştir.

Kaynak: Kur'an Yolu Tefsiri

Buruc suresinin Konusu

     Sûrenin ana konusu kendilerine “ashâbü’l-uhdûd” (hendek ehli) denilen inkârcıların, müminlere verdikleri sıkıntılar ve müminlerin inançları uğrunda bunlara karşı gösterdikleri sabır ve dirençtir. Ayrıca inkârcıların âhiretteki kötü âkıbetleri ve müminlerin mutlu sonları, Allah’ın bazı sıfatları hakkında kısa açıklamalar yer almaktadır.

Kaynak: Kur'an Yolu Tefsiri

Buruc Suresinin Özeti

Buruc, gökteki yıldızlar grubuna denir. Burc kelimesinin çoğuludur.1-11 ayetler arasında ateş çukuruna atılan müminlerin ve onlara bu azabı reva görenkafirlerin durumundan bahsedilir.12-22 ayetler arasında Allah teâlânın azabının çetin olduğundan, onun affeden ve sevenolduğundan, arşın sahibi olduğundan ve dilediğini yaptığından bahsedilir.

Kaynak: Murat PADAK / Şanlıurfa İbrahim Halilullah Diyanet Eğitim Merkezi Eğitim Görevlisi

Buruc Suresinin Meali, Arapça okunuşu, Türkçe Okunuşu

Bismillahirrahmanirrahim.

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Bismillahir rahmanir rahim.

1.

Burçlarla dolu göğe andolsun,

وَالسَّمَاء ذَاتِ الْبُرُوجِ

Ves semai zatil buruc.

2.

Va'dedilmiş güne (kıyamete) andolsun,

وَالْيَوْمِ الْمَوْعُودِ

Vel yevmil mev'ud.

3.

(3-5) Şahitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki, (mü'minleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar lanetlenmiştir.

وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍ

Ve şahidin ve meşhud.

4.

(3-5) Şahitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki, (mü'minleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar lanetlenmiştir.

قُتِلَ أَصْحَابُ الْأُخْدُودِ

Kutile ashabul uhdud.

5.

(3-5) Şahitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki, (mü'minleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar lanetlenmiştir.

النَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِ

Ennari zatil vekud.

6.

(6-7) O vakit, ateşin etrafında oturmuş, mü'minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.

إِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌ

İzhum aleyha kuud.

7.

(6-7) O vakit, ateşin etrafında oturmuş, mü'minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.

وَهُمْ عَلَى مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِنِينَ شُهُودٌ

Ve hum ala ma yef'alune bil mu'minine şuhud.

8.

(8-9) Onlar mü'minlere ancak; göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan mutlak güç sahibi ve övülmeye layık Allah'a iman ettikleri için kızıyorlardı. Allah, her şeye şahittir.

وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَن يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ

Ve ma nekamu minhum illa en yu'minu billahil azizil hamid.

9.

(8-9) Onlar mü'minlere ancak; göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan mutlak güç sahibi ve övülmeye layık Allah'a iman ettikleri için kızıyorlardı. Allah, her şeye şahittir.

الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ

Ellezi lehu mulkus semavati vel ard, vallahu ala kulli şey'in şehid.

10.

Şüphesiz mü'min erkeklerle mü'min kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı ve yangın azabı vardır.

إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ

İnnellezine fetenul mu'minine vel mu'minati summe lem yetubu fe lehum azabu cehenneme ve lehum azabul harik.

11.

İman edip salih ameller işleyenlere gelince; onlara içinden ırmaklar akan cennetler vardır. İşte bu büyük başarıdır.

إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ذَلِكَ الْفَوْزُ الْكَبِيرُ

İnnellezine amenu ve amilus salihati lehum cennatun tecri min tahtihel enhar, zalikel fevzul kebir.

12.

Şüphesiz, Rabbinin yakalaması çok çetindir.

إِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَدِيدٌ

İnne batşe rabbike le şedid.

13.

Şüphesiz O, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra onu tekrarlar.

إِنَّهُ هُوَ يُبْدِئُ وَيُعِيدُ

İnnehu huve yubdiu ve yuid.

14.

O, çok bağışlayandır, çok sevendir.

وَهُوَ الْغَفُورُ الْوَدُودُ

Ve huvel gafurul vedud.

15.

Arş'ın sahibidir, şanı yüce olandır.

ذُو الْعَرْشِ الْمَجِيدُ

Zul arşil mecid.

16.

Dilediğini mutlaka yapandır.

فَعَّالٌ لِّمَا يُرِيدُ

Fa'alun lima yurid.

17.

(17-18) Orduların, Firavun ve Semud'un haberi sana geldi mi?

هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْجُنُودِ

Hel etake hadisul cunud.

18.

(17-18) Orduların, Firavun ve Semud'un haberi sana geldi mi?

فِرْعَوْنَ وَثَمُودَ

Fir'avne ve semud.

19.

Hayır, inkar edenler, hala yalanlamaktadırlar.

بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي تَكْذِيبٍ

Belillezine keferu fi tekzib.

20.

Oysa Allah, onları arkalarından kuşatmıştır.

وَاللَّهُ مِن وَرَائِهِم مُّحِيطٌ

Vallahu min veraihim muhit.

21.

Hayır, o (yalanlamakta oldukları kitap) şanı yüce bir Kur'an'dır.

بَلْ هُوَ قُرْآنٌ مَّجِيدٌ

Bel huve kur'anun mecid.

22.

O, korunmuş bir levhada (Levh-i Mahfuz'da)dır.

فِي لَوْحٍ مَّحْفُوظٍ

Fi levhın mahfuz.

Kaynak: Diyanet İşleri  Başkanlığı / Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali

Facebook Yorumları