menu
GAŞİYE SURESİ
GAŞİYE SURESİ
Gaşiye süresinin; nüzül sebebi, konusu, fazileti, okunuşu ve meali..

Gaşiye Suresi Hakkında

Mekke döneminde inmiştir. 26 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “el-Gâşiye”kelimesinden almıştır. Ğâşiye, kaplayıp bürüyen demektir.

Kaynak: Kur'an Yolu Tefsiri

Gaşiye Suresinin Nüzülü

 Mushaftaki sıralamada seksen sekizinci, iniş sırasına göre altmış sekizinci sûredir. Zâriyât sûresinden sonra, Kehf sûresinden önce Mekke’de inmiştir.

Kaynak: Kur'an Yolu Tefsiri

Gaşiye suresinin Konusu

Sûrede cehennemliklerle cennetliklerin âhiretteki durumları tasvir edilmekte, Allah’ın varlığına dair deliller sıralanmakta, tebliğ yöntemi öğretilmektedir.

Kaynak: Kur'an Yolu Tefsiri

Gaşiye Suresinin Özeti

Ğaşiye, kaplayan, örten demektir. Her tarafı kuşatacak olan kıyamet anlamındadır.1-16 ayetler arasında kıyamet günü geldiğinde yüzlerin korkudan donup kalacağı, dünyahayatını boş şeyler ile dolduran kimsenin cehenneme atılacağı ve bazı yüzlerin çok güzelolacağı, cennet nimetlerine kavuşacağı anlatılır.17-26 ayetler arasında Allah teâlânın varlığının delillerinden bazıları anlatılır. Devenin yaratılışı, göklerin ve yerin yaratılış şekilleri anlatılır. Son olarak da peygamber efendimizehitaben: "Sen onların üzerine zorba değilsin. Dileyen iman eder dileyen etmez, onlarınhesabının Allah'a ait olduğu vurgulanır" 

Kaynak: Murat PADAK / Şanlıurfa İbrahim Halilullah Diyanet Eğitim Merkezi Eğitim Görevlisi

Gaşiye Suresinin Meali, Arapça okunuşu, Türkçe Okunuşu

Bismillahirrahmanirrahim.

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Bismillahir rahmanir rahim.

1.

Dehşeti her şeyi kaplayan felaketin haberi sana geldi mi?

هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْغَاشِيَةِ

Hel etake hadisul gaşiyeh.

2.

O gün birtakım yüzler vardır ki zillete bürünmüşlerdir.

وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ خَاشِعَةٌ

Vucuhun yevmeizin haşiah.

3.

Çalışmış, (boşa) yorulmuşlardır.

عَامِلَةٌ نَّاصِبَةٌ

Amiletun nasıbeh.

4.

Kızgın ateşe girerler.

تَصْلَى نَارًا حَامِيَةً

Tesla naren hamiyeh.

5.

Son derece kızgın bir kaynaktan içirilirler.

تُسْقَى مِنْ عَيْنٍ آنِيَةٍ

Tuska min aynin aniyeh.

6.

Onlara, acı ve kötü kokulu bir dikenli bitkiden başka yiyecek yoktur.

لَّيْسَ لَهُمْ طَعَامٌ إِلَّا مِن ضَرِيعٍ

Leyse lehum taamun illa min dari'.

7.

O, ne besler ne de açlıktan kurtarır.

لَا يُسْمِنُ وَلَا يُغْنِي مِن جُوعٍ

La yusminu ve la yugni min cu'.

8.

O gün birtakım yüzler vardır ki, nimet içinde mutludurlar.

وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاعِمَةٌ

Vucuhun yevmeizin naımeh.

9.

Yaptıklarından dolayı hoşnutturlar.

لِسَعْيِهَا رَاضِيَةٌ

Li sa'yiha radiyeh.

10.

Yüksek bir cennettedirler.

فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ

Fi cennetin aliyeh.

11.

Orada hiçbir boş söz işitmezler.

لَّا تَسْمَعُ فِيهَا لَاغِيَةً

La tesmeu fiha lagıyeh.

12.

Orada akan bir kaynak vardır.

فِيهَا عَيْنٌ جَارِيَةٌ

Fiha aynun cariyeh.

13.

(13-16) Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.

فِيهَا سُرُرٌ مَّرْفُوعَةٌ

Fiha sururun merfuah.

14.

(13-16) Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.

وَأَكْوَابٌ مَّوْضُوعَةٌ

Ve ekvabun mevduah.

15.

(13-16) Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.

وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌ

Ve nemarıku masfufeh.

16.

(13-16) Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.

وَزَرَابِيُّ مَبْثُوثَةٌ

Ve zerabiyyu mebsuseh.

17.

Deveye bakmıyorlar mı, nasıl yaratılmıştır!

أَفَلَا يَنظُرُونَ إِلَى الْإِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ

E fe la yanzurune ilel ibili keyfe hulikat.

18.

Göğe bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiştir!

وَإِلَى السَّمَاء كَيْفَ رُفِعَتْ

Ve iles semai keyfe rufiat.

19.

Dağlara bakmıyorlar mı, nasıl dikilmişlerdir!

وَإِلَى الْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ

Ve ilel cibali keyfe nusıbet.

20.

Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmıştır!

وَإِلَى الْأَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ

Ve ilel ardı keyfe sutıhat.

21.

Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin.

فَذَكِّرْ إِنَّمَا أَنتَ مُذَكِّرٌ

Fezekkir innema ente muzekkir.

22.

Sen, onlar üzerinde bir zorba değilsin.

لَّسْتَ عَلَيْهِم بِمُصَيْطِرٍ

Leste aleyhim bi musaytır.

23.

(23-24) Ancak, kim yüz çevirir, inkar ederse, Allah onu en büyük azaba uğratır.

إِلَّا مَن تَوَلَّى وَكَفَرَ

İlla men tevella ve kefer.

24.

(23-24) Ancak, kim yüz çevirir, inkar ederse, Allah onu en büyük azaba uğratır.

فَيُعَذِّبُهُ اللَّهُ الْعَذَابَ الْأَكْبَرَ

Fe yuazzibuhullahul azabel ekber.

25.

Şüphesiz onların dönüşü ancak bizedir.

إِنَّ إِلَيْنَا إِيَابَهُمْ

İnne ileyna iyabehum.

26.

Sonra onların sorguya çekilmesi de sadece bize aittir.

ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا حِسَابَهُمْ

Summe inne aleyna hisabehum.

Kaynak: Diyanet İşleri  Başkanlığı / Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali

Facebook Yorumları