menu
RAHMAN SURESİ
RAHMAN SURESİ
Rahman süresinin; nüzül sebebi, konusu, fazileti, okunuşu ve meali..

Rahman Suresi Hakkında

Mekke döneminde inmiştir. 78 âyettir. Sûre, adını ilk âyeti oluşturan ve Allah’ın sıfatlarından biri olan “er-Rahmân” kelimesinden almıştır. Sûrede başlıca, Allah’ın nimetleri, birliğini ve kudretini gösteren kâinat delilleri ve günahkârların kıyamette karşılaşacakları korku ve şiddet konu edilmektedir.

Kaynak: Kur'an Yolu Tefsiri

Rahman Suresinin Nüzülü

Mushaftaki sıralamada elli beşinci, iniş sırasına göre doksan yedinci sûredir. Ra‘d sûresinden sonra, İnsân sûresinden önce Medine’de nâzil olmuştur. Tamamının Mekkî olduğu veya bir kısmının Mekke’de bir kısmının ise Medine’de indiği görüşleri de vardır (Zemahşerî, IV, 49). Şevkânî, sûrenin hem Mekke’de hem de Medine’de indiğine dair rivayetler bulunduğu dikkate alınarak kısmen Mekkî kısmen Medenî olduğunu kabul etmenin uygun olacağını belirtir (V, 151).

Kaynak: Kur'an Yolu Tefsiri

Rahman suresinin Konusu

İnsanın kendinde ve dış dünyada görebileceği dinî, dünyevî birçok nimete değinilerek bunların sorumluluğunu idrak etmesi ve kulluk bilinci içinde hareket etmesi gerektiği hatırlatılmakta, cinlere ve insanlara müşterek hitaplarda bulunulmakta, nisbeten kısa bir cehennem tasvirini takiben oldukça ayrıntılı bir cennet tasvirine yer verilmektedir.

Kaynak: Kur'an Yolu Tefsiri

Rahman Suresinin Fazileti

 Sûrede, edebiyatımızda terciibend denen edebî sanat benzeri bir üslûpla, “Artık rabbinizin nimetlerinden hangisini inkâr edebilirsiniz?” anlamındaki cümleye otuz bir defa yer verilmiştir.

Kaynak: Kur'an Yolu Tefsiri

Rahman Suresinin Özeti

15. Mekke'de (Medine'de nazil olduğu da söylenmiştir) nazil olmuş ve ana Allah teâlânındünyada verdiği ve cennette vereceği nimetlerdir. Sûrede yoğun bir şekilde Allah teâlânınyüceliğinden bahsedilir. Sûre 78 ayettir ve 31 defa: Rabbinizin hangi nimetini yalanlarsınız?ayeti zikredilmiştir. Sûreyi üç bölümde görmek mümkündür.16. 1-36 ayetler arasında Allah teâlânın yüceliğinden bahsedilir. Rahman'ın Kuran'ı öğrettiği,insanı yarattığı, ölçüyü koyduğu, güneş ve ayın onun emrinde olduğu, insanı ve cinleriyarattığı, denizlerin içinde inci ve mercan gibi nimetlerin çıkarıldığı ve benzeri bir çok nimetanlatılır. Bu bölümde verilen nimetler dünyada verilen nimetlerdir.17. 37-45 ayetler arasında kıyametin kopmasından sonra günâhkârların yüzlerindentanınacağından dolayı hesaba bile çekilmelerine gerek kalmayacağı anlatılır.18. 46-78 ayetler arasında ise Cennette verilecek nimetler anlatılır. Rabbinden korkanlara ikicennetin verileceği, cennette verilecek nimetlerin çeşitliliği anlatılır. Hemen hemen herayetin peşinden bir defa: Öyleyse Rabbinizin hangi nimetini yalanlarsınız? Uyarısı yapılır. 

Kaynak: Murat PADAK / Şanlıurfa İbrahim Halilullah Diyanet Eğitim Merkezi Eğitim Görevlisi

Rahman Suresinin Meali, Arapça okunuşu, Türkçe Okunuşu

Bismillahirrahmanirrahim.

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Bismillahir rahmanir rahim.

1.

(1-2) Rahman, Kur'an'ı öğretti.

الرَّحْمَنُ

Er rahman.

2.

(1-2) Rahman, Kur'an'ı öğretti.

عَلَّمَ الْقُرْآنَ

Allemel kur'an.

3.

İnsanı yarattı.

خَلَقَ الْإِنسَانَ

Halakal insan.

4.

Ona beyanı (düşünüp ifade etmeyi) öğretti.

عَلَّمَهُ الْبَيَانَ

Allemehul beyan.

5.

Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir.

الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ بِحُسْبَانٍ

Eş şemsu vel kameru bi husban.

6.

Otlar ve ağaçlar (Allah'a) boyun eğerler.

وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ

Ven necmu veş şeceru yescudan.

7.

Göğü yükseltti ve ölçüyü koydu.

وَالسَّمَاء رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْمِيزَانَ

Ves semae refeaha ve vedaal mizan.

8.

Ölçüde haddi aşmayın.

أَلَّا تَطْغَوْا فِي الْمِيزَانِ

Ella tatgav fil mizan.

9.

Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın.

وَأَقِيمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْمِيزَانَ

Ve ekimul vezne bil kıstı ve la tuhsırul mizan.

10.

Allah, yeri yaratıklar için var etti.

وَالْأَرْضَ وَضَعَهَا لِلْأَنَامِ

Vel arda vedaaha lil enam.

11.

Orada meyve(ler) ve salkımlı hurma ağaçları vardır.

فِيهَا فَاكِهَةٌ وَالنَّخْلُ ذَاتُ الْأَكْمَامِ

Fiha fakihetun vennahlu zatul ekmam.

12.

Yapraklı taneler, hoş kokulu bitkiler vardır.

وَالْحَبُّ ذُو الْعَصْفِ وَالرَّيْحَانُ

Vel habbu zul asfi ver reyhan.

13.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

14.

Allah, insanı pişmiş çamur gibi bir balçıktan yarattı.

خَلَقَ الْإِنسَانَ مِن صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِ

Halakal insane min salsalin kel fehhar.

15.

"Cin"i de yalın bir ateşten yarattı.

وَخَلَقَ الْجَانَّ مِن مَّارِجٍ مِّن نَّارٍ

Ve halakal canne min maricin min nar.

16.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

17.

O, iki doğunun ve iki batının Rabbidir.

رَبُّ الْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ الْمَغْرِبَيْنِ

Rabbul meşrikayni ve rabbul magribeyn.

18.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

19.

(Suları acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiştir; birbirine kavuşuyorlar.

مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ

Merecel bahreyni yeltekıyan.

20.

(Fakat) aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmıyorlar.

بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَّا يَبْغِيَانِ

Beynehuma berzehun la yebgıyan.

21.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

22.

O denizlerin her ikisinden de inci ve mercan çıkar.

يَخْرُجُ مِنْهُمَا اللُّؤْلُؤُ وَالْمَرْجَانُ

Yahrucu min humel luluu vel mercan.

23.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

24.

Denizde akıp giden dağlar gibi yüksek gemiler de O'nundur.

وَلَهُ الْجَوَارِ الْمُنشَآتُ فِي الْبَحْرِ كَالْأَعْلَامِ

Ve lehul cevaril munşeatu fil bahri kel alam.

25.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

26.

Yer üzerinde bulunan her canlı yok olacaktır.

كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍ

Kullu men aleyha fan.

27.

Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zatı baki kalacaktır.

وَيَبْقَى وَجْهُ رَبِّكَ ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ

Ve yebka vechu rabbike zul celali vel ikram.

28.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

29.

Göklerde ve yerde bulunanlar, (her şeyi) O'ndan isterler. O, her an yeni bir ilahi tasarruftadır.

يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ

Yes' eluhu men fis semavati vel ard, kulle yevmin huve fi şe'nin.

30.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

31.

Yakında sizi de hesaba çekeceğiz, ey cinler ve insanlar!

سَنَفْرُغُ لَكُمْ أَيُّهَا الثَّقَلَانِ

Se nefrugu lekum eyyuhes sekalan.

32.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

33.

Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçip gidin. Büyük bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz.

يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْإِنسِ إِنِ اسْتَطَعْتُمْ أَن تَنفُذُوا مِنْ أَقْطَارِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ فَانفُذُوا لَا تَنفُذُونَ إِلَّا بِسُلْطَانٍ

Ya ma'şerel cinni vel insi inisteta'tum en tenfuzu min aktaris semavati vel ardı fenfuz, la tenfuzune illa bi sultan.

34.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

35.

Üstünüze ateşten yalın bir alevle kıpkızıl bir duman gönderilir de kendinizi koruyamazsınız.

يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِّن نَّارٍ وَنُحَاسٌ فَلَا تَنتَصِرَانِ

Yurselu aleykuma şuvazun min narin ve nuhasun fe la tentesıran.

36.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

37.

Gök yarılıp da, yanıp kızaran yağ gibi kırmızı gül haline geldiği zaman (haliniz ne olur?)

فَإِذَا انشَقَّتِ السَّمَاء فَكَانَتْ وَرْدَةً كَالدِّهَانِ

Fe izen şakkatis semau fe kanet verdeten keddihan.

38.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

39.

İşte o gün ne insana, ne cine günahı sorulmayacak.

فَيَوْمَئِذٍ لَّا يُسْأَلُ عَن ذَنبِهِ إِنسٌ وَلَا جَانٌّ

Fe yevme izin la yus'elu an zenbihi insun ve la cann.

40.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

41.

Suçlular simalarından tanınır da, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar.

يُعْرَفُ الْمُجْرِمُونَ بِسِيمَاهُمْ فَيُؤْخَذُ بِالنَّوَاصِي وَالْأَقْدَامِ

Yu'reful mucrımune bi simahum fe yu'hazu bin nevasi vel akdam.

42.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

43.

İşte bu suçluların yalanladıkları cehennemdir.

هَذِهِ جَهَنَّمُ الَّتِي يُكَذِّبُ بِهَا الْمُجْرِمُونَ

Hazihi cehennemulleti yukezzibu bi hel mucrimun.

44.

Onlar, cehennem ateşi ile yüksek derecede kaynar su arasında gider gelirler.

يَطُوفُونَ بَيْنَهَا وَبَيْنَ حَمِيمٍ آنٍ

Yetufune beyneha ve beyne hamimin an.

45.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

46.

Rabbinin huzurunda (hesap vermek üzere) duracağından korkan kimseye iki cennet vardır.

وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ جَنَّتَانِ

Ve li men hafe makame rabbihi cennetan.

47.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

48.

İki cennet de (ağaçlar, meyveler, rengarenk bitkiler gibi) çeşit çeşit güzelliklerle bezenmiştir.

ذَوَاتَا أَفْنَانٍ

Zevata efnan.

49.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

50.

İçlerinde akan iki pınar vardır.

فِيهِمَا عَيْنَانِ تَجْرِيَانِ

Fihi ma aynani tecriyan.

51.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

52.

İkisinde de her meyveden çift çift vardır.

فِيهِمَا مِن كُلِّ فَاكِهَةٍ زَوْجَانِ

Fihi ma min kulli fatihetin zevcan.

53.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

54.

Onlar astarları kalın ipekten olan döşeklere yaslanırlar. Bu iki cennetin meyveleri (zahmetsizce alınacak kadar) yakındır.

مُتَّكِئِينَ عَلَى فُرُشٍ بَطَائِنُهَا مِنْ إِسْتَبْرَقٍ وَجَنَى الْجَنَّتَيْنِ دَانٍ

Muttekiine ala furuşin betainuha min istebrak, ve cenel cenneteyni dan.

55.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

56.

Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır. Onlara eşlerinden önce ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.

فِيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ

Fihinne kasiratut tarfi lem yatmishunne insun kablehum ve la cann.

57.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

58.

Onlar sanki yakut ve mercandır.

كَأَنَّهُنَّ الْيَاقُوتُ وَالْمَرْجَانُ

Ke enne hunnel yakutu vel mercan.

59.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

60.

İyiliğin karşılığı, yalnız iyiliktir.

هَلْ جَزَاء الْإِحْسَانِ إِلَّا الْإِحْسَانُ

Hel cezaul ihsani illel ihsan.

61.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

62.

Bu iki cennetten başka iki cennet daha vardır.

وَمِن دُونِهِمَا جَنَّتَانِ

Ve min dunihima cennetan.

63.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

64.

O iki cennet koyu yeşil renktedir.

مُدْهَامَّتَانِ

Mud hammetan.

65.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

66.

İçlerinde kaynayan iki pınar vardır.

فِيهِمَا عَيْنَانِ نَضَّاخَتَانِ

Fihi ma aynani neddahatan.

67.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

68.

İçlerinde her türlü meyve, hurma ve nar vardır.

فِيهِمَا فَاكِهَةٌ وَنَخْلٌ وَرُمَّانٌ

Fihi ma fakihetun ve nahlun ve rumman.

69.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

70.

Onlarda huyları güzel, yüzleri güzel dilberler vardır.

فِيهِنَّ خَيْرَاتٌ حِسَانٌ

Fihinne hayratun hisan.

71.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

72.

Onlar, çadırlara kapanmış hurilerdir.

حُورٌ مَّقْصُورَاتٌ فِي الْخِيَامِ

Hurun maksuratun fil hiyam.

73.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

74.

Onlara, eşlerinden önce ne bir insan ne bir cin dokunmuştur.

لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ

Lem yatmishunne insun kablehum ve la cann.

75.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

76.

Onlar yeşil yastıklara ve güzel yaygılara yaslanırlar, (nimetlenirler).

مُتَّكِئِينَ عَلَى رَفْرَفٍ خُضْرٍ وَعَبْقَرِيٍّ حِسَانٍ

Muttekiine ala refrefin hudrin ve abkariyyin hisan.

77.

O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ

Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban.

78.

Azamet ve ikram sahibi Rabbinin adı yücedir.

تَبَارَكَ اسْمُ رَبِّكَ ذِي الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ

Tebarekesmu rabbike zil celali vel ikram.

Kaynak: Diyanet İşleri  Başkanlığı / Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali

Facebook Yorumları