menu
TEKVİR SURESİ
TEKVİR SURESİ
Tekvir süresinin; nüzül sebebi, konusu, fazileti, okunuşu ve meali..

Tekvir Suresi Hakkında

Mekke döneminde inmiştir. 29 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “küvviret”fiilinin mastarından almıştır. Tekvîr, dürmek demektir. Sûrede başlıca, kıyamet, vahiy ve peygamberlik konuları ele alınmaktadır.

Kaynak: Kur'an Yolu Tefsiri

Tekvir Suresinin Nüzülü

Mushaftaki sıralamada seksen birinci, iniş sırasına göre yedinci sûredir. Tebbet sûresinden sonra, A‘lâ sûresinden önce Mekke’de inmiştir.

Kaynak: Kur'an Yolu Tefsiri

Tekvir suresinin Konusu

Sûrede kıyametin dehşet verici bazı ayrıntıları ile vahiy ve peygamberlik gerçeği üzerinde durulmaktadır.

Kaynak: Kur'an Yolu Tefsiri

Tekvir Suresinin Özeti

Tekvir, güneşin ışığının ve enerjisinin alınıp dürülmesi demektir.1-14 ayetler arasında kıyametin kopma şeklinden bahsedilir. Güneşin ışığının alınması,yıldızların dökülmesi gibi. Ayrıca diri diri toprağa gömülen kız çocuklarına Allah teâlâ "Nedengömüldüklerini soracak" onları gömenleri muhatap bile almayacak.15-29 ayetler arasında Allah teâlâ yeminli ifade ile Kuran'ın değerli olan Cebrail aracılığıylagelen bir kitap olduğu, onun şair ve kahin sözü olmadığı ve dileyenin öğüt alacağı anlatılır. 

Kaynak: Murat PADAK / Şanlıurfa İbrahim Halilullah Diyanet Eğitim Merkezi Eğitim Görevlisi

Tekvir Suresinin Meali, Arapça okunuşu, Türkçe Okunuşu

Bismillahirrahmanirrahim.

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Bismillahir rahmanir rahim.

1.

Güneş, dürüldüğü zaman,

إِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ

İzeş şemsu kuvviret.

2.

Yıldızlar, bulanıp söndüğü zaman,

وَإِذَا النُّجُومُ انكَدَرَتْ

Ve izen nucumun kederet.

3.

Dağlar, yürütüldüğü zaman,

وَإِذَا الْجِبَالُ سُيِّرَتْ

Ve izelcibalu suyyiret.

4.

Gebe develer salıverildiği zaman.

وَإِذَا الْعِشَارُ عُطِّلَتْ

Ve izel ışaru uttılet.

5.

Yaban hayatı yaşayan (irili ufaklı) tüm canlılar toplandığı zaman,

وَإِذَا الْوُحُوشُ حُشِرَتْ

Ve izel vuhuşu huşiret.

6.

Denizler kaynatıldığı zaman,

وَإِذَا الْبِحَارُ سُجِّرَتْ

Ve izel biharu succiret.

7.

Ruhlar (bedenlerle) eşleştirildiği zaman.

وَإِذَا النُّفُوسُ زُوِّجَتْ

Ve izen nufusu zuvvicet.

8.

(8-9) Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,

وَإِذَا الْمَوْؤُودَةُ سُئِلَتْ

Ve izel mev'udetu suilet.

9.

(8-9) Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,

بِأَيِّ ذَنبٍ قُتِلَتْ

Bi eyyi zenbin kutilet.

10.

Amel defterleri açıldığı zaman,

وَإِذَا الصُّحُفُ نُشِرَتْ

Ve izes suhufu nuşiret.

11.

Gökyüzü (yerinden) sıyrılıp koparıldığı zaman,

وَإِذَا السَّمَاء كُشِطَتْ

Ve izes semau kuşitat.

12.

Cehennem alevlendirildiği zaman,

وَإِذَا الْجَحِيمُ سُعِّرَتْ

Ve izel cahimu su'ıret.

13.

Cennet yaklaştırıldığı zaman,

وَإِذَا الْجَنَّةُ أُزْلِفَتْ

Ve izel cennetu uzlifet.

14.

Herkes önceden hazırlayıp getirdiği şeyleri bilecektir.

عَلِمَتْ نَفْسٌ مَّا أَحْضَرَتْ

Alimet nefsün ma ahdaret.

15.

(15-16) Andolsun, bir görünüp bir sinenlere, akıp gidip kaybolanlara,

فَلَا أُقْسِمُ بِالْخُنَّسِ

Fe la uksimu bil hunnes.

16.

(15-16) Andolsun, bir görünüp bir sinenlere, akıp gidip kaybolanlara,

الْجَوَارِ الْكُنَّسِ

El cevaril kunnes.

17.

Andolsun, yöneldiği zaman geceye,

وَاللَّيْلِ إِذَا عَسْعَسَ

Vel leyli iza as'as.

18.

Andolsun, aydınlandığı zaman sabaha ki,

وَالصُّبْحِ إِذَا تَنَفَّسَ

Ves subhı iza teneffes.

19.

(19-21) O (Kur'an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş'ın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail'in) getirdiği sözdür.

إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ

İnnehu le kavlu resulin kerim.

20.

(19-21) O (Kur'an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş'ın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail'in) getirdiği sözdür.

ذِي قُوَّةٍ عِندَ ذِي الْعَرْشِ مَكِينٍ

Zi kuvvetin ınde zil arşi mekin.

21.

(19-21) O (Kur'an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş'ın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail'in) getirdiği sözdür.

مُطَاعٍ ثَمَّ أَمِينٍ

Mutaın semme emin.

22.

(Ey Kureyşliler!) Sizin arkadaşınız (Muhammed) bir deli değildir.

وَمَا صَاحِبُكُم بِمَجْنُونٍ

Ve ma sahıbukum bi mecnun.

23.

Andolsun o, Cebrail'i apaçık ufukta gördü.

وَلَقَدْ رَآهُ بِالْأُفُقِ الْمُبِينِ

Ve lekad reahu bil ufukıl mubin.

24.

O, gayb hakkında cimri değildir.

وَمَا هُوَ عَلَى الْغَيْبِ بِضَنِينٍ

Ve ma huve alel gaybi bi danin.

25.

Kur'an, kovulmuş şeytanın sözü değildir.

وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَيْطَانٍ رَجِيمٍ

Ve ma huve bi kavli şeytanin recim.

26.

(Hal böyle iken) nereye gidiyorsunuz?

فَأَيْنَ تَذْهَبُونَ

Fe eyne tezhebun.

27.

(27-28) O, alemler için, içinizden dürüst olmak isteyenler için, ancak bir öğüttür.

إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِّلْعَالَمِينَ

İn huve illa zikrun lil alemin.

28.ayete git

(27-28) O, alemler için, içinizden dürüst olmak isteyenler için, ancak bir öğüttür.

لِمَن شَاء مِنكُمْ أَن يَسْتَقِيمَ

Li men şae minkum en yestekim.

29.

Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.

وَمَا تَشَاؤُونَ إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ

Ve ma teşaune illa en yeşaallahu rabbul alemin.

Kaynak: Diyanet İşleri  Başkanlığı / Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali

Facebook Yorumları