menu
AİLE KURARKEN..
AİLE KURARKEN..
Haftanın Vaazı.. "Aile kurarken.." konulu 03.06.2022 tarihli Cuma Vaazı sitemize eklenmiştir.

Aile Kurarken..

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
وَمِنْ ايَاتِه اَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْاَنْفُسِكُمْ اَزْوَاجًا لِتَسْكُنُوا اِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةًوَرَحْمَةً اِنَّ فى ذلِكَ لايَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ

“İçinizden kendileri ile huzura kavuşacağınız eşler yaratıp aranızda sevgi ve rahmet varetmesi, O'nun varlığının belgelerindendir. Bunda düşünenler için derslervardır.” (Rum, 30/21)

Yaratılışı gereği sosyal bir varlık olan insan için toplumsal hayat ne kadar önemli ve gerekli ise, bir toplum için de o toplumun çekirdeğini oluşturan, aile kurumu o kadar hayati bir öneme sahiptir. Aile bu niteliğiyle toplumlarda kültürel kimliğin, insani değerlerin ve tarihi sürekliliğin koruyucusu ve aktarıcısı olan bir kurumdur.

Bugün bireysel, sosyal ya da küresel boyutta yaşanan bütün sıkıntıların ya da güzelliklerin aile kurumuyla güçlü bir ilişkisinin olduğu ortadadır, apaçıktır. Mü’mince bir duruşun ve Müslümanca bir hayatın inşası için en öncelikli tavır, Sevgili Peygamberimizin ortaya koyduğu aile değerlerini örnek almaktır. Böylece, daha iyi bir hayat için muhtaç olduğumuz temel değerler öncelikle ailede hayat bulacak, oradan da topluma ve bütün dünyaya huzur katacaktır.

“Ailenin, nesli muhafaza etmek gibi önemli ve vazgeçilmez bir işlevi vardır. Ailenin nesli muhafaza etme bilinciyle kurulduğu toplumlar, gelişmiş ve medenî toplumlardır. Çünkü insani ve vicdani değerler ancak bu tür bir aile ortamında doğup gelişir ve bir sonraki kuşağa aktarılır.  Dine, hayata, topluma ve insanın var oluşuna dair sağlıklı bir zihniyet, aileden başka hiçbir ictimai kurum veya kuruluşta doğup gelişemez. Güçlü toplum, güçlü aile bağları ile kurulur. Huzurlu toplum, ancak aile huzuruyla kurulur.” 

İslamın öngördüğü kutsal bir bağ olan evlilik, aile kurumunu oluşturan, karı-koca arasındaki hayat müşterekliğinin adıdır. Yüce Allah, insanın soyunun korunması ve devamı için, yeryüzünün imarı ve gelişimi için evliliği yasalaştırmıştır.

Aile toplumun çekirdeğidir. Aileler birleşerek toplumları meydana getirir. Bu çekirdek topluluk her çeşit faziletin kaynağıdır. Sağlıklı nesiller bu yuvada yetişir.

Çocuk, yaratılışla ilgili gelişmesini de ahlâk veterbiyesini de önce buradan alır. İnsan sevgisinin kaynağı da ailedir. Bir milletin sahip olduğu bütün özellikleri bir ailede görmek mümkündür. Bir toplulukta aile ne kadar sağlam temellere oturur ise o aileden meydana gelen toplum, o nisbetle sağlam yapıya sahip olmuş olur. Bunun içindir ki dinimiz aileye büyük önem vermiştir.

وَاللّهُجَعَلَ لَكُمْ مِن بُيُوتِكُمْ سَكَنًا

Allah,evlerinizi sizin için bir huzur ve sükûn yeri yaptı.  (Nahl, 16/80)

Aile nikahla kurulur. Evlilik olmadan, evlilik sözleşmesi yapılmadan aile kurulmaz. Bunun için dinimiz evlenmeyi teşvik etmiştir.

وَأَنكِحُواالْأَيَامَى مِنكُمْ وَالصَّالِحِينَ مِنْ عِبَادِكُمْ وَإِمَائِكُمْ إِن يَكُونُوا فُقَرَاء يُغْنِهِمُ اللَّهُ مِن فَضْلِهِ وَاللَّهُوَاسِعٌ عَلِيمٌ

Aranızdaki bekârları, kölelerinizden ve cariyelerinizden elverişli olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah,(lütfu) geniş olan ve (her şeyi) bilendir. (Nur, 24/32)

Peygamberler evlenerek topluma örnek olmuşlardır:

وَلَقَدْأَرْسَلْنَا رُسُلاً مِّن قَبْلِكَ وَجَعَلْنَا لَهُمْ أَزْوَاجًا وَذُرِّيَّةً

Andol sunsenden önce de peygamberler gönderdik ve onlara da eşler ve çocuklar verdik. (Rad,13/38)

قَالَ رَسُولُ اللّهِ)صلعم(: أرْبَعٌ مِنْ سُنَنِالْمُرْسَلِينَ: الْحَيَاءُ، وَالتَّعَطُّرُ، وَالنِّكَاحُ، وَالسِّوَاكُ

Rasulullah (s.a.v) buyurdular ki: Dört şey vardır, bunlar geçmiş peygamberlerin sünnetlerindendir: Haya, koku sürünme, evlenme, misvak kullanma. (Tirmizî,Nikah 1,(1080     

Hz. Aişe’nin naklettiği bir hadiste şöyle buyurulmuştur:

عَنْعَائِشَةَ، قَالَتْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ (صعلم) ‏"‏ النِّكَاحُ مِنْسُنَّتِي فَمَنْ لَمْ يَعْمَلْ بِسُنَّتِيفَلَيْسَ مِنِّي وَتَزَوَّجُوا فَإِنِّي مُكَاثِرٌ بِكُمُ الأُمَمَ وَمَنْ كَانَ ذَا طَوْلٍ فَلْيَنْكِحْ وَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَعَلَيْهِبِالصِّيَامِ فَإِنَّالصَّوْمَ لَهُ وِجَاءٌ ‏"‏ ‏

Nikah benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse, benden değildir. Evleniniz. Çünkü ben kıyamet gününde diğer ümmetlere karşı sizin çoğunluğunuzla övüneceğim. Kimin evlenmeye gücü yeterse evlensin evlenme gücü bulunmayan da. oruca devam etsin. Çünkü oruç onun için (harama karşı) bir kalkandır. (İbnMace, Nikah, 1/1919)

İslam'da ruhbanlık yoktur. Her konuda olduğu gibi evlilik konusunda da İslâm fıtrata uygun hükümler getirmiştir. Şu hadis bunu açık ve net bir şekilde ortaya koymaktadır:

Hz. Enes (r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber (a.s)'in eşlerinin hâne-i saâdetlerine bir grup erkek gelerekRasulullah (a.s)'ın (evdeki) ibadetinden sordular. Kendilerine sordukları husus açıklanınca sanki bunu az bularak:

"Rasulullah (a.s) kim, biz kimiz? Allah O'nun geçmiş ve gelecek bütün günahlarını affetmiştir (bu sebeple O'na az ibadet de yeter) dediler. İçlerinden biri: "Ben artık hayatım boyunca her gece namaz kılacağım" dedi. İkincisi: "Ben de hayatımca hep oruç tutacağım, hiç bir gün terk etmeyeceğim" dedi. Üçüncüsüde: "Kadınları ebediyen terk edip, onlara hiç temas etmeyeceğim"dedi. (Bilâhare durumdan haberdar olan) Hz. Peygamber (a.s) onları bularak:

"Sizler böyle böyle söylemişsiniz. HalbukiAllah'a yemin olsun Allah'tan en çok korkanınız ve yasaklarından en ziyade kaçınanınız benim. Fakat buna rağmen, bazen oruç tutar, bazen yerim; namazkılarım, uyurum da; kadınlarla beraber de olurum. (Benim sünnetim budur), kim sünnetimi beğenmezse benden değildir" buyurdu. (Buhârî, Nikah 1; Müslim, Nikah 5, (1401); Nesâî, Nikah 4, (6, 60)).

Evet, aile nikah ile kurulur, evlenmeyen kimse bu kurumdan yoksun kalır. Evlenmemeyi ve aile kurmamayı fazilet saymak yanlıştır, Peygamberimizin sünnetine aykırıdır. Nikah, her ne kadar medenî bir sözleşme ise de bir yönü ile ibadettir.

Evlilik kişiyi haramlardan korur. Pek çok kötülüklere karşı en önleyici vasıta ailedir. Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyorki:

 يَا مَعْشَرَ الشَّبَابِ مَنْ اسْتَطَاعَ الْبَاءَةَ فَلْيَتَزَوَّجْفَإِنَّهُ أَغَضُّ لِلْبَصَرِ وَأَحْصَنُ لِلْفَرْجِ وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْفَعَلَيْهِ بِالصَّوْمِ فَإِنَّهُ لَهُ وِجَاءٌ

Gençler, içinizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Zira evlenmek gözü (haramdan) daha çok yumdurucu, iffeti daha çok koruyucudur. Gücü yetmeyen ise oruç tutsun, çünkü orucun şehveti kıran bir özelliği vardır. (Buhârî, Nikah, 3/4678)  Bir başka hadisi şerif de mealen şöyledir:

“Kul evlendiği vakit dininin yarısını tamamlamış olur. Artık geri kalan yarısında da Allah'a karşı gelmekten kaçınsın.”(et-Tergib,Beyrut, 1968, 3/42)

EŞ SEÇİMİNDE İSLÂMÎ ESASLARIN BELİRLEYİCİ OLMASI GEREKİR

Çünkü bu, geçici bir süre için bir araya gelme değil, çoğunlukla ölüme kadar devam edecek bir sözleşmedir. Eşler birbirlerinde bu kurumun devamını sağlayacak özellikleri aramalıdırlar. Canım ne olacak evlenmek helal ise ayrılmak da helaldir deyip gerekli araştırmayıyapmadan karar vermek, sonunda pişmanlık duymaya sebep olur.

Peygamberimiz bu konuda bir uyarıda bulunuyor ve eşlerde tercih edilmesinde yarar olan özelliğe dikkatimizi çekiyor. Şöyle buyuruyor: 

عن أبي هريرةرَضِيَ اللّهُ عَنه قال: قَالَ رَسُولُ اللّهِ)صلعم(: تُنْكَحُ الْمَرأةُ لارْبَعِ خِصَالِ:لِمَالِهَا، وَلِحَسَبِهَا، وَلِجَمَالِهَا، وَلِدِينِهَا. فَأظْفَرْ بِذَاتِالْدِّينِ، تَرِبَتْ يَدَاكَ.

Ebu Hureyre(r.a) anlatıyor: "Rasulullah (a.s) buyurdular ki: "Kadın dört hasleti için nikahlanır: Malı için, nesebi (asaleti) için, güzelliği için, dini için. Sen dindar olanı seç de huzur bul. (Buharî, Nikah 15; Müslim, Rada53, (1466); Ebu Davud, Nikah 2, (2047)

Peygamberimiz kadını, bu dört özellikten herhangi birisi ile nikah etmenin mübah olduğunu, ancak dindar olan kadının tercih edilmesini tavsiye ediyor. Çünkü Kur'an-ı Kerim, bu özelliğe çok önem veriyor. Peygamberimize sordular: “Ey Allah'ın Resûlü! Kızlarımız kölelerimizle evlenebilecekler midir?” Bunun üzerine şu ayeti kerime nazil oldu:

يَا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَاُنْثىوَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا اِنَّ اَكْرَمَكُمْ عِنْدَاللّهِ اَتْقيكُمْ اِنَّ اللّهَ عَليمٌ خَبيرٌ

Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki, Allah katında en değerli olanınız O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir ve her şeyden haberdardır. (Hucurat, 49/13)

Elbette Allah katında üstün bir değeri olan kimse,diğerlerine tercih edilir ve edilmelidir. Böyle davranan kimse pişman olmaz. Dindar olan kadın, kocasının malını korur, israftan sakınır. Çocuklarının terbiyeleri ile ilgilenir, onları da dinlerine bağlı olarak yetiştirir. Bu ise aileye huzur getirir. Bunun içindir ki Peygamberimiz:

قَالَرَسُولُ اللّهِ)صلعم(: اَلْدُّنْيَا مَتَاعٌ، وَخَيْرُ مَتَاعِالدُّنْيَا الْمَرْأةُ الصَّالِحَةُ

Rasulullah (a.s) buyurdular ki: "Dünya bir meta'dır. Dünya metaının en hayırlısı saliha kadındır." (Müslim, Rada 64, (1467); Nesaî, Nikah 15, (6, 69) buyurmuştur.

Bir başka hadis-i şerif ise şöyledir:

عَنْالنَّبِيِّ )صلعم( أَنَّهُ كَانَ يَقُولُمَا اسْتَفَادَ الْمُؤْمِنُ بَعْدَ تَقْوَى اللَّهِ خَيْرًا لَهُ مِنْ زَوْجَةٍصَالِحَةٍ إِنْ أَمَرَهَا أَطَاعَتْهُ وَإِنْ نَظَرَ إِلَيْهَا سَرَّتْهُ وَإِنْأَقْسَمَ عَلَيْهَا أَبَرَّتْهُ وَإِنْ غَابَ عَنْهَا نَصَحَتْهُ فِي نَفْسِهَا وَمَالِهِ

İnanmış bir kişi Allah Teala’nın emirlerine sarılıp yasaklarından kaçındıktan sonra saliha bir kadından daha hayırlı hiçbir şey elde etmiş olamaz. (Çünkü iyi bir kadın) Eşinin söylediğini tutar, yüzüne bakarsa gönlü açılır, karısı(nın birşeyi yapması veya yapmaması) üzerine yemin ederse yeminini yerine getirir.Eşinin bulunmadığı zamanda ona ve malına hıyanet etmez. (İbn Mace,Nikah, 5/1847)

AİLENİN KURULUŞUNDA TEMEL DÜŞÜNCE RIZÂ-İ İLÂHÎ OLMALIDIR

Ailede huzuru yaşamanın yolu, Peygamberimizin gösterdiği değerleri ailede hâkim kılmakla mümkündür

Teknoloji, zaman ve mekân, ne kadar değişirse değişsin esasında insanın aileye duyduğu ihtiyaç ve ailede huzuru temin edecek değerler aynı kıymet ve önemde varlığını devam ettirmektedir. Peygamber Efendimiz tüm aile fertlerine daima merhametle, adaletle, iyilikle, güzellikle davranmış bütün ilişkilerinde insan onuruna saygıyı esas almıştır. AllahResulü, ailesine karşı insanlığın en şefkatli ve aile değerlerine en bağlı olanıdır. Dolayısıyla bugün aileyi korumanın ve güçlendirmenin, ailede huzuruyaşamanın yolu, Peygamber efendimizin gösterdiği değerleri ailede hâkim kılmakla mümkündür.”

يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا لَاتُلْهِكُمْ اَمْوَالُكُمْ وَلَااَوْلَادُكُمْ عَنْ ذِكْرِاللّهِ وَمَنْ يَفْعَلْ ذلِكَ فَاُولئِكَ هُمُالْخَاسِرُونَ

Ey İnananlar! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır. (Münafikun, 63/9)

Mutlu bir evliliğin ve huzurlu bir yuvanın kurulması için en temel ilkelerden biri mal davası ile evliliği zorlaştırmaktan kaçınmak ve kolaylaştırma prensibini düstur edinmektir.  Lükse kaçan, aşırı bir şekilde israf boyutlarını aşan ve sadece insanların beğenisini kazanmak için gerçekleştirilmek istenen evlilikler ise kişilere ağır külfetler getirmektedir. İslam Dini her hususta olduğu gibi ailenin kurulması esnasında da mutedil olmayı, insanları maddi ve manevi sıkıntıya sokucu davranışları sergilememeyibizlerden istemektedir. Çünkü zor ve külfetli evlilikler hayır ve mutluluk getirmemekte ve çoğu zaman da süreklilik arz etmemektedir. Zira külfet ve masraf mutluluk veren şeyler değildir.

يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا اِنَّ مِنْ اَزْوَاجِكُمْ وَاَوْلَادِكُمْعَدُوًّا لَكُمْ فَاحْذَرُوهُمْ وَاِنْ تَعْفُوا وَتَصْفَحُوا وَتَغْفِرُوافَاِنَّ اللّهَ غَفُورٌرَحيمٌ () اِنَّمَا اَمْوَالُكُمْ وَاَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌوَاللّهُ عِنْدَهُ اَجْرٌ عَظيمٌ

AİLE KURULURKEN KARŞILIKLI HAK VE GÖREVLERİN BİLİNMESİ GEREKİR

Kur'an-ı Kerim'de: وَلَهُنَّ مِثْلُ الَّذىعَلَيْهِنَّ بِالْمَعْرُوفِ

Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi kadınların da erkekler üzerinde bir takım iyi davranışa dayalı hakları vardır. (Bakara, 2/228) buyurulmuştur.

Peygamberimiz de şöyle buyurmuştur:

أَلا إِنَّ لَكُمْعَلَى نِسَائِكُمْ حَقًّا، وَلِنِسَائِكُمْ عَلَيْكُمْ حَقًّا. فَحَقّكُمْعَلَيْهِنَّ أَنْ لا َيُوطِئْنَ فَرْشَكُمْ مَنْ تَكْرَهُونَ،وَلايَأْذَنَّ فِي بُيُوتِكُمْ لِمَنْ تَكْرَهُونَ، أََلا وَحَقُّهُنَّعَلَيْكُمْ أَنْ تُحْسِنُوا إِلَيْهِنَّ فِي كِسْوَتِهِنَّ وَطَعَامِهِنَّ

"Bilesiniz, kadınlarınız üzerindehakkınız var, kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakkı var. Onlar üzerindeki hakkınız, yatağınızı istemediklerinize çiğnetmemeleridir. İstemediklerinizi evlerinize almamalarıdır. Bilesiniz onların sizin üzerinizdeki hakları, onlara giyecek ve yiyeceklerinde iyi davranmanızdır." (Tirmizî, Tefsîr Tevbe, (3087)

Peygamberimiz Veda Haccı’nda bir konuşma yapmış,önemli konulara temas etmiştir. Hadis ve tarih kitaplarında yer alan bu konuşmanın bir bölümünü karı-koca haklarına ayırmış ve şöyle buyurmuştur :

Ey insanlar! Kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı size tavsiye ederim. Siz kadınları Allah emaneti olarak aldınız. Onların iffet ve ismetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlarüzerinde haklarınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. (Tirmizî, Tefsîr Tevbe, (3087)

عَنْ حَكِيمِ بْنِ مُعَاوِيَةَ الْقُشَيْرِيِّ،عَنْ أَبِيهِ، قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا حَقُّ زَوْجَةِ أَحَدِنَا عَلَيْهِ قَالَ ‏"‏ أَنْ تُطْعِمَهَا إِذَاطَعِمْتَ وَتَكْسُوَهَا إِذَا اكْتَسَيْتَ - أَوِاكْتَسَبْتَ - وَلاَ تَضْرِبِ الْوَجْهَ وَلاَ تُقَبِّحْ وَلاَ تَهْجُرْإِلاَّ فِي الْبَيْتِ ‏"‏

Muaviye b. Hayde'den rivayet olunduğuna göre şöyle demiştir: YaRasulallah kadınlarımızın bizim üzerimizdeki hakkı nedir.? Dedim. Yediğin gibi onu da yedirmen, giydiğin gibi onu da giydirmen, yüzüne vurmaman, onu kötülememen, bir de darılıp ayrı yatmaya mecbur kaldığında onu ancak ev için de yapmandır. (Ebu Davut, Nikah, 12)

Evlenme sırasında erkeğin kadına ödediği veya ödeyeceğini taahhüt ettiği para veya mal (mehir) kadının hakkıdır. Evlilik öncesinde bunun açıkça konuşulması ve bir mağduriyete yol açamaması için heriki tarafın da konuya iyi niyetle yaklaşması gerekir. Kur’an-ı Kerim’de AllâhTeâlâ şöyle buyurmaktadır:

وَآتُواْالنَّسَاء صَدُقَاتِهِنَّ نِحْلَةً

Kadınlara mehirlerini gönül rızasıile (cömertçe) verin. (Nisa, 4/4)

Kişinin bakmakla yükümlü olduğu kimselerin yiyecek, giyecek ve konut giderlerini karşılamak anlamına gelen nafakanın normal ölçüler içinde kocaya ait olduğunun bilinmesi gerekir. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:

 وَعَلَى الْمَوْلُودِ لَهُ رِزْقُهُنَّوَكِسْوَتُهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ

Annelerin beslenmesi ve giyimi, uygun bir şekilde çocuk babasına aittir. (Bakara,2/ 233)

Kocanın, eşini Allah’ın bir emaneti olarak görmesi,haklarına tecavüz etmemesi, onu ve doğacak çocuklarını cehennem yakıtı olmaktankoruması gerektiğini bilmesi ve bu konudaki tedbir ve hazırlığını önceden yapması gerekir. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:

يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا قُوا اَنْفُسَكُمْ وَاَهْليكُمْ نَارًاوَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ

Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. (Tahrim, 66/6)

وَأْمُرْأَهْلَكَ بِالصَّلَاةِ وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَا

Kadının, meşru çerçevede kocasına karşı yerine getirmek zorunda olduğu ilk yükümlülüklerden birisinin de itaat olduğunun önceden bilinmesi gerekir.

“Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi kadınların da erkekler üzerinde belli hakları vardır. Ancak erkekler, kadınlara göre bir derece üstünlüğe sahiptirler. Allah azizdir, hakimdir.” (Bakara 2/228)

Bu ayetteki üstünlükten kasıt aile reisliğidir. Ailenin nafakasını temin edip, aileyi himaye eden koca elbette ki itaate daha fazla layıktır.

Kadın, kocasına itaat etmek, meşru isteklerine karşılık vermek zorundadır. Ayrıca rızası olmadan, evin dışına çıkmak, malını saçıp savurmak, ev işlerini ihmal etmek gibi evlilik hayatını karşılıklı nefrete ve sonuçta da ayrılığa doğru götüren olumsuzluklardan kaçınmalıdır.

Kadın kocası ile iyi geçinmelidir. İlişkilerinde nezaketi ve yumuşaklığı göz önünde bulundurmalıdır. Ruhsal ve bedensel rahatı için elinden geleni yaparak kocasını memnun etmelidir.

Kocaya karşı nazik olmanın, onu incitmemenin en başta gelen gereği, kadının elinden geldiğince kocasını ağır yüklerin altına sokmaması, aile bütçesini zorlayan pahalı eşyaları aldırmaya kalkışmaktankaçınmasıdır. Çünkü bu tür ısrarcı tutumlar kocanın canını sıkar, bu da neticede karı-koca ilişkisinin bozulmasına, nefrete yol açar.

Kocasına sevgi ile bağlanmak ve kadınlık görevini yerine getirmesi, onun onurunu korumak,ailenin iffetini ve şerefini korumak, kocasının evini ve malını muhafaza etmek ve israftan sakınmak kadının en önemli görevlerindendir. Evlilik öncesinde bütün bu sorumlulukların iyi bilinmesi, günümüzde aile fertlerini birlik olmaya değil münferid bireyler olmaya yönlendiren akımların tesirine kapılmamak gerekir. Aksi takdirde sağlıklı bir aile hayatı kurulamayacağı bilinmelidir.

Kadın ve erkeğin evlilik öncesinde aileyi sevgi ve sayğı temelleri üzerine kurmakta anlaşmaları gerekmektedir.

Aile reisi olan erkek eşine karşı yumuşak davranacak, kaba hareketlerden sakınacaktır. Peygamberimiz:

وعن أبى هريرة رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: قال رسولُ اللّه)صلعم(: أكْمَلُ المُؤمِنِينَإيمَاناً أحْسَنُهُمْ خُلُقاً، وَخِيَارُكُمْ خِيَارُكُمْ لاهْلِهِ

Hz. Ebu Hüreyre (r.a)anlatıyor: Rasulullah (a.s) buyurdular ki: "Mü'minler arasında imanca en kâmil olanı, ahlâkça en güzel olanıdır. En hayırlınız da ailesine hayırlıolandır." buyurmuştur. (Tirmizî, Radâ 11,(1162); Ebu Dâvud, Sünnet 16, (468) 

Her şeyde olduğu gibi, aile hayatında da örnek alacağımız Peygamberimizdir. O, eşleri ile gayet iyi geçinir, onların sıkıntı veren bazı davranışlarına tahammül ederdi.

Bir gün Hz. Aişe bir şeye darılarak Peygamberimizle. yüksek sesle konuşuyordu. Bu sırada Hz. Ebû Bekir gelmiş, kızını azarlamak istemiş, fakat Peygamberimiz buna engel olmuştu. Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir kalkmış gitmiş, bir süre sonra tekrar geldiğinde karı-kocanın barıştıklarını görmüş ve: “Az önce kavganıza şahit olduk, şimdi de barıştığınıza şahit olalım.” dedi. Bunun için Peygamberimiz buyuruyor :

قَالَ رَسُولُ للّهِ )صلعم(: لا َيَفْرُكُ مُؤْمِنٌمُؤْمِنَةٌ. إِنْ كَرِهَ مِنْهَا خُلْقًا رَضِىَ آخَرَ

Rasulullah(a.s) buyurdular ki: "Bir mü'min erkek, bir mü'min kadına buğzetmesin. Çünkü onun bir huyunu beğenmezse başka bir huyunu beğenir." (Müslim,Radâ 61, (1469) Peygamberimiz bu hadisi şerifte kocayı uyarıyor. Eşindeki hoşlanmadığı bir huyu sebebiyle yuvayı sarsacak hatta dağılmasına sebep olacak tavırlardan sakınılmasını söylüyor. Elbette bu, kadın için de geçerlidir. O da, aile kurumunun tehlikeye düşmesine meydan verecek söz ve davranışlardan sakınmalıdır. HattaPeygamberimiz, kocaları ile uyum içerisinde olan kadınları müjdelemiş ve şöylebuyurmuştur:

 قَالَ رَسُولُ للّهِ )صلعم(: أَيُّمَا امْرَأةٍ مَاتَتْ وَزَوْجُهَاعَنْهَا رَاضٍ دَخَلَتِ الْجَنَّةَ

Rasulullah(a.s) buyurdular ki: "Hangi kadın, kocası kendisinden razı olarak vefat ederse, cennete girer." (Tirmizî, Radâ 10, (1161)

Aile kurulurken ham kadının hem de erkeğin doğacak çocuklar hakkında üzerlerine düşen sorumlulukların, onları İslâmî değerlere uygun şekilde yetiştirmekle mükellef olduğunun farkında olması gerekir.

Anne ve babaya Allah'ın birer hediyesi olan çocuklar aile bahçesinin gülleridir. Onları sevgi ile yetiştirip topluma yararlı bir kimse olarak hazırlamak, anne-babanın başta gelen görevleri arasındadır. Çocuk küçük yaştan itibaren iyi terbiye edilirse hem ailesi ne hem de milletine yararlı ve hayırlı bir insan olur. İyi terbiye edilmediği ve eğitilmediği takdirde ne kendisine ne de başkasına yararı dokunmayacağı gibi, aile için de toplum için de zararlı hale gelir. Bunun için dinimiz, geleceğin teminatı olan çocuklarla ilgili olarak aileye büyük sorumluluklar yüklemiştir. Kur'an'da şöyle buyuruluyor:

يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا قُوا اَنْفُسَكُمْ وَاَهْليكُمْ نَارًاوَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ

Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. (Tahrim,66/6)

 Cenab-ı Hakbu ayeti kerimede müminlere önemli bir görev veriyor. Hem kendilerinin ve hemde aile fertlerinin cehenneme gitmelerine sebep olacak davranışlardan uzak durmalarını emrediyor. Çünkü mümin kendinden sorumlu olduğu gibi ailesinden de sorumludur. Nitekim Peygamberimiz kişilerin sorumluluklarını hatırlatırken şöyle bu yurmuştur:

عن ابن عمر رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما قال:قالَ رسولُ اللّه)صلعم(:كُلُّكُمْ رَاعٍ وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ، فَالامَامُ رَاعٍ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ، وَالرَّجُلُ رَاعٍ في أهْلِهِ،وَهُوَ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ، وَالمَرْأةُ في بَيْتِ زَوْجِهَا رَاعِيَةٌ،وَهِىَ مَسْئُولَةٌ عَنْ رَعِيَّتِهَا، وَالخَادِمُ في مَالِ سَيِّدِهِ رَاعٍ،وَهُوَ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ.

İbnu Ömer (r.anhümâ)anlatıyor: Rasulullah (a.s) buyurdular ki: "Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden mes'ulsünüz. İmam çobandır ve sürüsünden mes'ûldür. Erkek ailesinin çobanıdır ve sürüsünden mes'uldür. Kadın, kocasının evinde çobandır,o da sürüsünden mes'ûldür. Hizmetçi, efendisinin malından sorumludur ve sürüsünden mes'ûl dür." (Buhârî, Ahkâm 1, Cum'a 11, İstikrâz 20, Itk17, 19, Müslim, İmâret 20)

Çocukların inançlı, sağlıklı, manevî değerlerine bağlı, vatan ve millet sevgisi ile dopdolu olarak yetiştirilmesinde birinci derecede ailenin sonra da toplumun rehberliği önemlidir.

Hülasa, anne-babaya çocuklarını eğitmek, güzel terbiye etmek ve yetiştirmek için büyük fedakarlık düşmektedir. Bu aynı zamanda onların dini görevlerindendir.

قَالَرَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَأَنْ يُؤَدِّبَ الرَّجُلُوَلَدَهُ خَيْرٌ مِنْ أَنْ يَتَصَدَّقَ بِصَاعٍ

Peygamberimiz şöyle buyuruyor: “Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha üs tün bir bağışta bulunmuş olamaz.”(Tirmizi, Birr, 33/1874)

Yüce Rabbimiz bir ayette şöyle buyurmaktadır. “...Onlar (kadınlarınız)sizin için birer elbise, siz de onlar (erkekleriniz) için birer elbisesiniz...”(Bakara, 2/187) Bu ayette çok veciz bir ifade kullanılmakta ve bizlere çok önemli bir teşbih yapılmaktadır. Nasıl ki,elbise ve örtü insanı soğuktan ve sıcaktan korursa, kusurlarını örterse, aile yuvasında bulunan eşler de birbirlerini kusurlarını örten ve birbirlerini gözeten bir yaşam sergilemelidir.

Hayatımızın en önemli zaman dilimi olan, gelecek nesillerin yetiştiği ortam olan aile dünya cennetini bizlere yaşatacak ortamların başında gelmektedir. Bu birlikteliği sevgi ve saygı çerçevesinde, anlayışla, hak ve hukuka riayet ederek devam ettirirsek, her günümüz bir öncesinden daha güzel olacaktır. Hüzünler, sıkıntılar, dertler, hayatın zorlukları sağlam bir aile birlikteliğimizde en aza inecek, sevinçlerimiz, neşelerimiz, mutluluklarımız ve huzurumuz aynı zamanda en ulvi noktalara çıkacaktır.

Yüce Rabbim birbirini seven, birbirine anlayışla yaklaşan aile hayatı kurmayı nasip etsin. Allâh Teala aile hayatı kurmuş olanlara da ayrılık göstermesin. Hayırlı, toplumumuza, devletimize faydalı  evlatlar yetiştirmeyi bizlere nasip etsin.

 VAAZI İNDİR

Facebook Yorumları