menu
AİLENİN SAYGINLIĞI: MAHREMİYET
AİLENİN SAYGINLIĞI: MAHREMİYET
Haftanın Vaazı.. 07.11.2025 tarihli "Ailenin Saygınlığı: Mahremiyet" konulu Haftanın Vaazı sitemize yüklenmiştir..

Ailenin Saygınlığı: Mahremiyet

Kıymetli kardeşlerim,

İnsanın yaratılışı, ilahî bir sırdır.

Her birimiz, Allah Teâlâ’nın kudretiyle var edilmiş bir emanetiz.

Yeryüzüne, O’nun “Emanet” sıfatının bir yansıması olarak gönderildik.

Ve Rabbimiz, insanın değerini hatırlatan şu yüce ayette:

 وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنِي آدَمَ

“Andolsun, biz Âdemoğlunu şerefli kıldık.” (İsrâ Sûresi, 70) buyuruyor..

Bu şeref, sadece akılla değil; mahremiyetle korunur.
Mahremiyet, insanın kendini hem bedenen hem ruhen koruma hakkıdır.
Bir anlamda, “mahremiyet”, insan olmanın sınırlarıdır.

Bugün teknoloji, sosyal medya ve modern yaşam tarzı, bu sınırları görünmez hâle getirmiştir.
İnsanlar birbirinin özelini bilmeden yaşayamaz hale geldi.
Oysa mahremiyet kayboldukça, insanın huzuru da kaybolur.
Bir psikologun dediği gibi:

“İnsan, kendine ait bir alanı kalmadığında, kim olduğunu da unutmaya başlar.”

İşte bu vaazda, beden, aile ve ev mahremiyeti üzerinden mahremiyetin hem dinî hem psikolojik hem de toplumsal yönlerini konuşacağız.

1. BEDEN MAHREMİYETİ: BENLİĞİN KAL’ASI

Kur’an-ı Kerim buyurur: يَا بَنِي آدَمَ قَدْ أَنزَلْنَا عَلَيْكُمْ لِبَاسًا يُوَارِي سَوْءَاتِكُمْ وَرِيشًا وَلِبَاسُ التَّقْوَىَ ذَلِكَ خَيْرٌ ذَلِكَ مِنْ آيَاتِ اللّهِ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ

 “Ey Âdem oğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi indirdik... Takvâ elbisesi ise en hayırlı olandır.” (A’râf, 26)

Bu ayet iki düzlemde konuşur:

  • Bedenin korunması,
  • Ruhun korunması.

İnsanın bedeni, kendi mülkü değil; Allah’ın emaneti.
Bu yüzden onu sergilemek değil, korumak sorumluluktur.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurur:

“Her dinin bir ahlâkı vardır; İslam’ın ahlâkı hayâdır.” (İbn Mâce, Zühd, 17)

Hayâ, psikolojik açıdan özsaygının karşılığıdır.
Utanç duygusu, insanın vicdanının alarm sistemidir.
Hayâ kaybolduğunda, kişi hem kendine hem başkasına saygısını yitirir.

Modern psikoloji bu noktada İslam’la kesişir.
Araştırmalar, mahremiyet eğitimi almış çocukların özgüvenlerinin ve sınır bilincinin daha yüksek olduğunu göstermektedir.
Örneğin 2023 yılında yapılan bir UNICEF raporuna göre, “beden farkındalığı eğitimi” alan çocuklarda istismar riski %35 oranında azalmaktadır.

İmam Gazâlî der ki:

“Bedenin terbiyesi, ruhun terbiyesidir.”

Bir gencin giyiminde, konuşmasında, sosyal medya paylaşımlarında ölçü ve edep varsa, o genç aslında imanının elbisesini giymiştir.

Günümüzden Bir Gerçek:

Bugün internet, ekranlar ve reklam kültürü, bedeni bir tüketime dönüştürdü.
İnsanlar kendilerini göstermekle değer kazandıklarını sanıyorlar.
Oysa ne kadar çok görünürse, o kadar “içine kapanan” bir insanlık var.
Psikolojik araştırmalar, sosyal medyada sürekli bedenini sergileyen bireylerin, daha yüksek anksiyete ve depresyon oranlarına sahip olduğunu ortaya koyuyor.

Demek ki İslam’ın “hayâ” dediği şey, sadece dinî bir emir değil, ruhun sağlığı için bir kalkandır.

2. AİLE MAHREMİYETİ: GÜVENİN KALBİ

Aile, bir toplumun küçük bir aynasıdır.
Rabbimiz buyurur:

هُنَّ لِبَاسٌ لَّكُمْ وَأَنتُمْ لِبَاسٌ لَّهُنَّ

“Onlar (kadınlar) sizin için bir elbisedir, siz de onlar için bir elbisesiniz.” (Bakara, 187)

Ne kadar derin bir ifade...
Eşler birbirini örter, kusurlarını gizler, birbirine huzur olur.
Elbise, hem örter hem ısıtır; hem de dış tesirlerden korur.

Bir başka ayet:

وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا 

“Allah,  sükûn bulmanız için size eşler yarattı.” (Rûm, 21)

Ailenin temeli “sükûnettir”.
Sükûnet, sessizlik değil; kalbin dinginliğidir.
O sükûneti sağlayan da mahremiyettir.

Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur:

“Kıyamet günü Allah katında en kötü kimse, eşiyle birlikte olup sonra onun sırrını yayan kimsedir.” (Müslim, Nikâh, 124)

Bu hadis, evlilikte mahremiyetin “kutsal bir sır” olduğunu öğretir.
Eşlerin birbirine karşı sadakati, sadece gözle değil, dille de sınanır.

Psikolojik Gerçekler:

Ailede sırların korunmaması, çocukların güven duygusunu zedeler.
Modern psikolojiye göre, çocukların “duygusal güvenliği” anne-babanın birbirine davranışlarıyla şekillenir.
Eğer anne-baba sürekli birbirinin özelini, zayıflığını, mahremini alenileştirirse;
çocukta kalıcı güven travması oluşur.

Bu yüzden İmam Nevevî şöyle der:

“Aile mahremiyetini korumak, imanın kemâlindendir. Zira güvenin gittiği evde iman da zayıflar.”

Günümüzden Bir Gerçek:

Bugün sosyal medyada birçok insan, evindeki özel anları, tartışmalarını, hatta çocuklarını bile izlenme uğruna paylaşıyor.
Bu davranışlar, “aile sınırlarını” bulanıklaştırıyor.
Bir sosyologun ifadesiyle:

“Gizliliğini kaybeden aile, kimliğini de kaybeder.”

Ailenin içindeki sır, evin duvarlarıyla çevrilmelidir.
Çünkü sır, güvenin kalbidir.

3. EV MAHREMİYETİ: HUZURUN SIĞINAĞI

Ev, insanın kalbidir; kapısı, kalbin kapısı gibidir.
Kur’an buyurur:

وَتُسَلِّمُوا عَلَى أَهْلِهَا ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَدْخُلُوا بُيُوتًا غَيْرَ بُيُوتِكُمْ حَتَّى تَسْتَأْنِسُوا

“Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere izin almadan ve selâm vermeden girmeyin.” (Nur, 27)

Bu ayet, sadece nezaket değil, psikolojik bir güven talimatıdır.
Ev, bireyin özel alanıdır.
Oraya izinsiz girmek, o kişinin ruhuna izinsiz girmek gibidir.

Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur:

“Bir kimse evinin perdesini çekmişse, Allah onun gizliliğini sever. O perdeyi açan, Allah’ın gazabına uğrar.” (Taberânî)

İbn Hacer el-Askalânî bu hadisi şöyle açıklar:

“Ev mahremiyetine riayet, toplumsal güvenliğin teminatıdır.”

Modern Hayatla Bağlantı:

Bugün ev mahremiyeti dijital dünyada da tehdit altında.
Sosyal medya platformlarında konum paylaşmak, evin içini göstermek, özel hayatın sınırlarını belirsizleştiriyor.
Kameralar, mikrofonlar, “akıllı ev sistemleri” derken; mahremiyet artık sadece duvarla korunmuyor.

Psikiyatristler uyarıyor:

“Sürekli gözetlenme hissi, bireyde kronik stres, paranoya ve uyku bozukluklarına yol açar.”

Ev mahremiyetine dikkat etmek, aslında psikolojik bir tedbirdir.
Evinde huzur bulan kişi, dış dünyaya karşı daha dirençlidir.

4. MAHREMİYET İHLALİNİN SONUÇLARI

Kur’an şöyle buyurur:

“Birbirinizin gizlisini araştırmayın.” (Hucurât, 12)
“Kim bir Müslümanın ayıbını örterse, Allah da kıyamet günü onun ayıbını örter.” (Müslim, Birr, 72)

Başkasının gizlisine göz dikmek, Allah’ın “Settar” (örtücü) sıfatına karşı gelmektir.
Bu yüzden, mahremiyet ihlali sadece bir ahlak sorunu değil, bir kul hakkı meselesidir.

Psikolojik Sonuçlar:

Mahremiyet ihlali yaşayan bireylerde:

  • Kaygı bozuklukları,
  • Güven kaybı,
  • Sosyal çekilme,
  • Depresyon sık görülür.

Yapılan araştırmalar, özel alanına saygı duyulmayan kişilerin,
daha yüksek kortizol (stres hormonu) seviyesine sahip olduğunu gösteriyor.
Bu da uzun vadede kalp hastalıkları, uyku bozuklukları ve duygusal tükenmişlik riskini artırıyor.

Toplumsal Sonuçlar:

Mahremiyetin kaybolduğu toplumda:

  • Dedikodu yayılır,
  • Güven azalır,
  • Evlilikler zayıflar,
  • Hayâ ve utanma duygusu erir.

Resûlullah (s.a.v.) şöyle uyarır:

“Hayâ imandandır. Hayâsı olmayan kimse dilediğini yapsın.” (Buhârî, İman, 16)

Toplumun hayâsı, bireylerin mahremiyetidir.
Mahremiyetin çöktüğü toplumlarda suç oranları, boşanmalar, psikolojik rahatsızlıklar ve yabancılaşma artar.
Bugün dünyada yapılan araştırmalar, mahremiyet algısının güçlü olduğu toplumlarda suç oranlarının daha düşük, sosyal dayanışmanın ise daha yüksek olduğunu gösteriyor.

Kardeşlerim,
Mahremiyet, sadece bir perde değil; insanın onurunu koruyan bir kalkandır.
Bedenin mahremiyeti iffeti,
Ailenin mahremiyeti huzuru,
Evin mahremiyeti güveni temsil eder.

Rabbim bizleri;

  • Bedenine, kalbine, diline sahip çıkan,
  • Eşine güven ve sadakatle yaklaşan,
  • Evini huzurun limanı kılan kullarından eylesin.

Mahremiyetimizi imanla, imanımızı hayâ ile süslesin.
Evlerimize sükûn, kalplerimize emniyet, toplumumuza iffet nasip eylesin.
Amin.

Facebook Yorumları