okunma
Kalpten Arşa Uzanan Yol: Regaib
Aziz ve muhterem Müslümanlar,
Hamd; zamanı yaratan, zamana anlam yükleyen, bazı anları rahmetiyle mühürleyen Yüce Allah’a mahsustur..
Hamd;
geceyi sükûnet, gündüzü imtihan, ömrü bir emanet kılan Rabbimize aittir..
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِي جَعَلَ لَنَا مَوَاسِمَ لِلْخَيْرَاتِ،
وَفَضَّلَ بَعْضَ الْأَيَّامِ عَلَى بَعْضٍ
Hamd olsun o Allah’a ki; bize hayır mevsimleri lütfetti, bazı vakitleri diğer vakitlerden üstün kıldı, kullarına dönüş kapıları açtı..
Salât ve selâm;
geceleri ümmeti için secdeyle ihya eden, gözyaşıyla dua eden, bize bu mübarek zamanların kıymetini öğreten Peygamberimiz, Efendimiz, Önderimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya (sallallahu aleyhi ve sellem) olsun..
Aziz kardeşlerim,
Bugün sıradan bir gün değildir.. Bu akşam sıradan bir geceye girmiyoruz..
Bugün, Cuma’nın bereketiyle, Regaip’in rahmetinin birbirine karıştığı müstesna bir vakitteyiz..
Bugün, “Hoş geldin ya Şehr-i Recep” deme günüdür..
Bugün, yorulan kalplerin dinlendiği, yüklenen ruhların hafiflediği, umutların yeniden filizlendiği bir gündür..
Kardeşlerim,
Hayat bizi yordu.. Günahlar yordu.. Koşuşturmalar yordu.. Kalbimiz yoruldu…
İşte Regaip gecesi,y orgun kalplere ‘Gel’ diyen bir çağrıdır..
Bu gece, Rabbimizin kullarına dönüp “Var mı benden af dileyen?” diye sorduğu gecelerden biridir..
Bu gece, rahmetin kapılarının ardına kadar açıldığı gecedir..
Ama şunu unutmayalım aziz kardeşlerim:
Her kapı açılır… ama herkes girmeyi seçmez.
Her fırsat gelir… ama herkes değerlendirmez..
Bu yüzden bu gece, sadece bir kandil gecesi değil, bir muhasebe gecesi olsun..
Kendi kendimize soralım:
– Ben neredeyim?
– Rabbime ne kadar yakınım?
– Kalbim neyle dolu?
ZAMANIN ESRARI VE ASR SURESİ’NİN İHTARI
Aziz kardeşlerim,
İnsan, zamanın değerini çoğu zaman, zaman geçince anlar..
Gençlik gidince… “Ah o günler” der..
Sağlık gidince… “Ah o sıhhat” der..
Fırsat gidince… “Keşke” demeye başlar..
Ama dikkat edin kardeşlerim, bu “keşke”ler, hiçbir şeyi geri getirmez..
Rabbimiz, insanı bu pişmanlığa düşürmemek için Kur’an’da çok ağır bir yeminle bizi uyarır:
وَالْعَصْرِ
إِنَّ الْإِنْسَانَ لَفِي خُسْر
“Asra yemin olsun ki, insan mutlaka ziyandadır.”
Allah, zamana yemin ediyor..
Çünkü zaman, geri dönüşü olmayan tek nimettir..
Mal gider, geri gelir.. Ev gider, yapılır.. Hata yapılır, telafi edilir..
Ama geçen bir saniye… asla geri gelmez.
Kardeşlerim,
Bir âlim şöyle der:
“Ben Asr Suresi’nin ne demek olduğunu, pazarda buz satan bir adamı görünce anladım.”
Adam bağırıyor:
“Ey insanlar!
Sermayesi eriyen bu adama acıyın!” Güneşin altında duran buz, her dakika eriyor..
İşte bizim ömrümüz de böyledir..
Biz farkında olsak da olmasak da eriyor..
Her nefes, ahiret pazarında harcanan bir sermayedir..
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bu hakikati şöyle özetler:
نِعْمَتَانِ مَغْبُونٌ فِيهِمَا كَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ
الصِّحَّةُ وَالْفَرَاغُ
“İki nimet vardır ki, insanların çoğu bunların değerini bilmez:
Sağlık ve boş vakit.”
Aziz kardeşlerim,
Sağlık varken ibadet zor gelir..
Boş vakit varken namaz ertelenir..
Gençlik varken tövbe geciktirilir..
Ama bir gün gelir:
– Sağlık gider
– Vakit daralır
– Dizler tutmaz
– Gözler yaşarır
İşte o zaman denir ki:
“Keşke…”
Regaip gecesi, bu “keşke”leri daha söylenmeden iptal etme gecesidir..
Bu gece bize şunu soruyor:
“Ey kul!
Sana verilen bu ömrü kimin için harcadın?”
Rabbimiz, ziyana uğramayanları da bildiriyor:
إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا
وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ
وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ
وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ
İman…
Salih amel…
Hakkı tavsiye…
Sabrı tavsiye…
Kardeşlerim,
Regaip gecesi, bu dört maddeyi yeniden hayatımıza yazma gecesidir..
Eğer bu gece, bir namazı daha huşûyla kılmaya niyet ediyorsak… bir günahı terk etmeye karar veriyorsak… bir kalbi onarmaya hazırlanıyorsak…
İşte o zaman, Asr Suresi’nin müstesnalarından olma yoluna girmişiz demektir.
REGAİB; RAĞBETİMİZ KİME?
Aziz ve muhterem Müminler,
İnsan, kalbiyle yaşar.. Kalp nereye yönelirse, hayat oraya akar..
Bu yüzden Kur’an, önce kalbi konuşur.. Önce yönü düzeltir..
Önce “kime rağbet ettiğini” sorar..
Regaip kelimesi, “rağbet” kökünden gelir.
Yani yönelmek…
Yani değer vermek…
Yani bir şeyi her şeyin önüne koymak…
Şimdi kendimize soralım kardeşlerim:
Biz bu dünyada en çok neye rağbet ediyoruz?
Paraya mı?
Makama mı?
Ekranlara mı?
Nefsin isteklerine mi?
Yoksa…
Rabbimizin rızasına mı?
Bakınız kardeşlerim, insan neyi severse ona benzemeye başlar..
Neyi çok düşünürse, kalbi onunla dolar..
Neye rağbet ederse, onu kaybetmemek için yaşar..
Bu yüzden Rabbimiz,
Peygamberine bile şöyle buyurur:
فَإِذَا فَرَغْتَ فَانْصَبْ
وَإِلَى رَبِّكَ فَارْغَبْ
“Bir işi bitirince diğerine yönel.
Ama sakın unutma, yalnızca Rabbine rağbet et.”
Aziz kardeşlerim,
Bu ayet bize şunu öğretir:
Çalışacağız…
Koşturacağız…
Dünyada emeğimizi vereceğiz…
Ama kalbimiz, dünyada ikamet etmeyecek.. Kalbimiz, Rabbimize bağlı olacak..
Çünkü dünya,kalbe girerse boğar.. Ama elde durursa imtihan olur..
Regaip gecesi, kalbin bağlarını kontrol etme gecesidir..
Kardeşlerim,
Nice insanlar vardır; elleri doludur, ama kalpleri boştur..
Nice insanlar vardır; cepleri doludur, ama secdeleri yoktur..
Nice insanlar vardır; dilinde “Allah” vardır, ama hayatında Allah yoktur..
İşte Regaip gecesi, bu çelişkilerle yüzleşme gecesidir..
Bu gece, kalbimizin yönünü değiştirme gecesidir..
Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bu geceye dair bize müjde verir:
خَمْسُ لَيَالٍ لَا تُرَدُّ فِيهِنَّ الدَّعْوَةُ
أَوَّلُ لَيْلَةٍ مِنْ رَجَبٍ
وَلَيْلَةُ النِّصْفِ مِنْ شَعْبَانَ
وَلَيْلَةُ الْجُمُعَةِ
وَلَيْلَةُ الْفِطْرِ
وَلَيْلَةُ النَّحْرِ
“Beş gece vardır ki, o gecelerde yapılan dualar geri çevrilmez.”
Aziz kardeşlerim,
Düşünün…
Bir kapı var…
Üzerinde “geri çevrilmez” yazıyor..
Ama kapının önünde bekleyen yok..
Herkes başka kapılarda..
Oysa bu gece, Rabbimizin kapısı ardına kadar açık.
Bu gece, ellerimizi kaldırmak için sebep aramayalım..
Bu gece, bahane üretmeyelim..
Bu gece, “Ya Rabbi” demek için yeterlidir..
Ama dikkat edin kardeşlerim:
Dua, sadece istek listesi değildir..
Dua, yön beyanıdır..
Dua, “Ben Sana dönüyorum” demektir..
Bu yüzden dua ederken,
sadece istemeyelim…
teslim olalım..
Bu gece Rabbimize diyelim ki:
“Ya Rabbi…
Kalbimi Sana çevir.. Rağbetimi dünyadan kes.. Beni Sana bağla.”
Aziz kardeşlerim,
Kalbin en tehlikeli hâli şudur:
Dilin dua eder, ama kalp başka yerde olur..
Secdeye gidersin, ama zihnin dünyadadır..
İşte Regaip gecesi, bu dağınıklığı toparlama gecesidir..
Bu gece, kalbi tek merkeze bağlama gecesidir..
Şunu unutmayalım:
Kalbin iki kıblesi olmaz..
Ya dünya ağır basar, ya ahiret..
Ya nefis konuşur, ya vahiy..
Ya ben deriz, ya Rabbim deriz..
Rabbimiz bizden şunu istiyor:
Kalbin tercihini..
Bu gece, Rabbimizin huzurunda
tercihimizi ilan edelim..
“Ya Rabbi! Benim rağbetim Sensin. Benim arzum Senin rızandır.”
İşte Regaip gecesi, bunu samimiyetle söyleyebilenlerin gecesidir..
HARAM AYLAR VE RECEP AYININ BEREKETİ
Aziz ve muhterem Müslümanlar,
Her zaman, aynı değildir..
Her gün, birbirinin aynısı değildir..
Her gece, aynı kapıyı açmaz..
Çünkü zamanı yaratan Allah,
zamana da hüküm koymuştur..
Bazı vakitleri, diğerlerinden üstün kılmıştır..
Bazı günleri, rahmetiyle işaretlemiştir..
İşte Recep ayı, böyle işaretlenmiş bir aydır..
Recep ayı, haram aylardandır..
Yani dokunulmazdır.. Yani saygı ister.. Yani edep ister..
Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur:
إِنَّ عِدَّةَ الشُّهُورِ عِنْدَ اللّٰهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْرًا
فِي كِتَابِ اللّٰهِ يَوْمَ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ
مِنْهَا أَرْبَعَةٌ حُرُمٌ
“Allah katında ayların sayısı,
gökleri ve yeri yarattığı günden beri on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır.”
Aziz kardeşlerim,
Bu aylar, sadece takvim bilgisi değildir..
Bu aylar, kulun kendine çekidüzen vermesi içindir..
Bu aylar, insanın durup “Ben nereye gidiyorum?” diye sorması içindir..
Bakınız kardeşlerim,
Cahiliye insanı bile, Recep ayı geldiğinde silahını bırakırdı..
Kan davaları dururdu.. Kavgalar ertelenirdi.. Haksızlıklar askıya alınırdı..
Çünkü bu ayın bir ağırlığı vardı..
Şimdi kendimize soralım:
Cahiliye insanı bile bu aya hürmet ederken, biz Müslümanlar nasıl gaflette olabiliriz?
Recep ayı, sadece daha çok sevap kazanma ayı değildir..
Recep ayı aynı zamanda daha çok dikkat etme ayıdır..
Çünkü bu ayda, sevap katlanır… ama günahın vebali de ağırlaşır..
Aziz kardeşlerim,
Bazı zamanlar vardır ki, küçük bir iyilik büyük karşılık bulur..
Bazı zamanlar vardır ki, küçük bir hata büyük yük olur..
Recep ayı, işte böyle bir aydır..
Bu ayda yapılan ibadet, sıradan değildir..
Bu ayda edilen dua, boşlukta kaybolmaz..
Ama bu ayda işlenen günah da sıradan değildir..
Bu yüzden Recep ayı, bize şunu öğretir:
“Diline dikkat et.”
“Gözüne dikkat et.”
“Kalbine dikkat et.”
“Helaline-haramına dikkat et.”
Kardeşlerim,
Büyük Allah dostlarından Zinnûn-ı Mısrî Hazretleri ne güzel söylemiş:
“Recep, ekim ayıdır.
Şaban, sulama ayıdır.
Ramazan ise hasat ayıdır.”
Düşünün… Bir çiftçi, tohumu ekmeden hasat bekler mi? Ekmeyen biçebilir mi?
Recep ayı, kalbimize tohum atma ayıdır..
Hangi tohum?
Tövbe tohumu..
Zikir tohumu..
Namaz tohumu..
Helal hassasiyeti tohumu..
Eğer bu ayda kalbimize bir şey ekmezsek, Ramazan’da ne toplayacağız?
Sadece açlık mı? Sadece susuzluk mu?
Aziz kardeşlerim,
Recep ayı, Ramazan’ın habercisidir.
Ramazan gelmeden önce ev temizlenir..
Ramazan gelmeden önce mutfak hazırlanır..
Peki ya kalpler?
Kalplerimizi kim temizleyecek?
İşte Recep ayı, kalp temizliği ayıdır.
Bu ay, kirli alışkanlıkları terk etme ayıdır.
Bu ay, haramı hayatımızdan çıkarma ayıdır..
Bu ay, “Ben artık bu günahla yürüyemiyorum” deme ayıdır.
Kardeşlerim, Şunu unutmayalım:
Ramazan, hazırlıksız gelene ağır gelir..
Ama hazırlık yapan için rahmet olur..
Recep ayı, işte bu hazırlığın ilk adımıdır..
Bu ayda:
– Bir günahı terk edebilirsek
– Bir namaza daha sahip çıkabilirsek
– Bir kalbi onarabilirsek
İşte o zaman Recep ayı bizi Ramazan’a taşır.
Aksi hâlde,
Ramazan gelir…
ama kalp yerinde sayar..
Allah muhafaza buyursun..
Aziz kardeşlerim,
Recep ayı, sadece takvimde bir yaprak değildir.
Recep ayı, bir ikazdır..
Recep ayı, bir uyarıdır..
Recep ayı, bir fırsattır..
Bu fırsatı heba etmeyelim..
Bu ayın hürmetine kendimize hürmet edelim.. Kalbimize hürmet edelim.
Ve bu ayı, gerçekten Allah’ın ayı yapalım..
TÖVBE, NEDAMET VE YENİDEN DOĞUŞ
Aziz ve muhterem Müslümanlar,
Şimdi biraz duralım.. Biraz yavaşlayalım..
Kalabalığın içinden çekilip kendi içimize bakalım..
Herkes susabilir…
Ama vicdan susmaz.
Herkes gülümseyebilir…
Ama kalp bilir..
Herkes “iyiyim” diyebilir…
Ama Allah bilir..
Kardeşlerim,
Bu mescitte bulunan herkesin bir hikâyesi var.. Bir imtihanı var.. Bir yarası var..
Ve çoğumuzun içinde şu cümle gizlidir: “Ben çok hata yaptım…”
Bazılarımız bunu kimseye söylemez..
Ama gece yastığa başını koyunca kalp konuşur.
İşte Regaip gecesi, kalbin susturulmadığı gecedir..
Regaip gecesi, bahanelerin bittiği gecedir..
Regaip gecesi, kulun Rabbine
olduğu gibi döndüğü gecedir..
Aziz kardeşlerim,
Şeytanın en tehlikeli cümlesi şudur:
“Artık çok geç.”
Oysa bu, en büyük yalandır.
Çünkü Rabbimiz Kur’an’da şöyle buyurur:
قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَى أَنْفُسِهِمْ
لَا تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللّٰهِ
إِنَّ اللّٰهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًا
إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
“De ki:
Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım!
Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin.
Çünkü Allah bütün günahları bağışlar.
Şüphesiz O, çok bağışlayandır,
çok merhamet edendir.”
Aziz kardeşlerim,
Bu ayette Allah,
“Ey müminler” demiyor.
“Ey salihler” demiyor.
“Ey kusursuzlar” demiyor.
“Ey kullarım” diyor.
Günahkâr da olsan…
düşmüş de olsan…
kirlenmiş de olsan…
Hâlâ O’nun kulusun.
Ve kul kapıya gelirse,
Rab kapıyı kapatmaz.
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ne buyuruyor:
التَّائِبُ مِنَ الذَّنْبِ
كَمَنْ لَا ذَنْبَ لَهُ
“Günahından tövbe eden,
hiç günah işlememiş gibidir.”
Düşünün kardeşlerim…
Hiç günah işlememiş gibi.. Dosya siliniyor.. Sayfa kapanıyor.. Yeni bir başlangıç veriliyor..
Bu ne büyük bir ikramdır!
Aziz kardeşlerim,
Hepiniz bilirsiniz o meşhur kıssayı…
Doksan dokuz kişiyi öldüren adam…
Bir insan, dokuz kişiyi değil…
dokuz değil…
doksan dokuz insanı öldürüyor..
Ve yine de içinde bir ses diyor ki:
“Benim için tövbe var mı?”
İşte bu ses, fıtratın sesidir..
Adam yola çıkıyor.. Tövbe için yola çıkıyor.. Yolda ölüyor…
Ama niyetiyle, yönelişiyle, adımıyla… Allah onu affediyor..
Aziz kardeşlerim,
Soruyorum size:
Bizim günahımız bir can almak kadar ağır mı?
Değilse…
neden hâlâ bekliyoruz?
Neden hâlâ o haramı terk etmiyoruz?
Neden hâlâ o namaza sahip çıkmıyoruz?
Neden hâlâ kırdığımız kalbi onarmıyoruz?
Neden hâlâ “yarın” diyoruz?
Regaip gecesi, “yarın”ları bitirme gecesidir..
Bu gece,
“artık” deme gecesidir.
“Artık bu günahla yürümeyeceğim.”
“Artık bu alışkanlık beni yönetmeyecek.”
“Artık Rabbime sırtımı dönmeyeceğim.”
Aziz kardeşlerim,
Tövbe, sadece dil ile “Estağfirullah” demek değildir..
Tövbe, kalbin sızlamasıdır..
Tövbe, pişmanlıktır..
Tövbe, aynı günaha geri dönmemeye karar vermektir..
Ve tövbe, yeniden doğmaktır..
İşte Regaip gecesi, bu doğumun gecesidir.
Bu gece, kirlenmiş kalplerin arındığı gecedir.
Bu gece, yüklerinden kurtulanların gecesidir..
Geliniz kardeşlerim…
Bu geceyi boş geçirmeyelim..
Kalbimizi Rabbimize açalım..
Gözyaşlarımızı saklamayalım..
Çünkü bazen bir damla gözyaşı,
yılların yükünü alır götürür..
DUA VE SECDE
MİRACA GİDEN YOL
Aziz ve muhterem Müminler,
İnsan acizdir.. İnsan zayıftır.. İnsan muhtaçtır..
Ne kadar güçlü görünürse görünsün,
bir hastalıkta çöker.. Bir musibette sarsılır.. Bir çaresizlikte susar..
İşte bu yüzden Allah, kuluna bir kapı açmıştır..
Adı: Dua.
Dua, kulun Rabbine yönelmesidir..
Dua, acziyetin itirafıdır..
Dua, “Ben yapamıyorum, Sen yap” demektir..
Rabbimiz Kur’an’da buyurur:
وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي
فَإِنِّي قَرِيبٌ
أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ
“Kullarım sana Beni soracak olursa,
bil ki Ben çok yakınım.
Bana dua edenin duasına karşılık veririm.”
Aziz kardeşlerim,
Allah “yakınım” diyor..
Ama biz O’na ne kadar yakınız?
Dilimiz dua ediyor…
ama kalbimiz nerede?
Ellerimiz açılıyor…
ama gönlümüz açık mı?
İşte Regaip gecesi, duayı sadece söz olmaktan çıkarıp yakınlığa dönüştürme gecesidir..
Ve bu yakınlığın en yüksek anı: Secdedir..
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurur:
أَقْرَبُ مَا يَكُونُ الْعَبْدُ مِنْ رَبِّهِ
وَهُوَ سَاجِدٌ
فَأَكْثِرُوا الدُّعَاءَ
“Kulun Rabbine en yakın olduğu an,
secde anıdır.
Öyleyse secdede duayı çoğaltın.”
Aziz kardeşlerim,
Secde, alnın toprağa değmesidir..
Ama aslında secde, kibrin kırılmasıdır..
Secde, “Ben bir hiçim, Sen her şeysin” demektir..
Secde, Miracın kapısıdır..
Efendimiz (s.a.v)
Mirac’a yükseldi… Biz ise secdeyle yükseliriz..
İşte bu yüzden namaz, müminin miracıdır..
Bu gece, secdeyi uzatalım kardeşlerim..
Secdede acele etmeyelim.
Secdede sadece istemeyelim…
konuşalım.
“Ya Rabbi…”
diye başlayalım..
Ama sadece kendimiz için değil…
Mazlumlar için…
Yetimler için…
Hasta yataklarında inleyenler için…
Borç yükü altında ezilenler için…
Ve özellikle bugün, ateş altında direnen, açlıkla imtihan olan Gazze’deki kardeşlerimiz için…
Unutmayın kardeşlerim:
Müminin mümine gıyabında yaptığı dua reddedilmez..
Belki senin duan, bir annenin gözyaşını silecek..
Belki senin duan, bir çocuğun kaderine dokunacak..
Bu yüzden bu gece, duayı küçük görmeyelim..
Çünkü dua, kaderin anahtarıdır..
Aziz ve muhterem Kardeşlerim,
Bu geceyi dinledik.
Bu geceyi konuştuk.
Ama asıl soru şudur:
Bu geceden neyle çıkacağız?
Aynı günahla mı?
Aynı ihmalle mi?
Aynı ertelemeyle mi?
Yoksa… daha temiz bir kalple mi?
Regaip gecesi, bir dönüm noktasıdır..
Bu geceyi ihya eden, yolunu değiştirir..
Bu geceyi ihmal eden, aynı yerde kalır..
Geliniz kardeşlerim, bu geceyi milat yapalım..
Ve Efendimiz’in dilinden
şu dua ile Rabbimize yalvaralım:
اللّٰهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِي رَجَبَ وَشَعْبَانَ
وَبَلِّغْنَا رَمَضَانَ
“Allah’ım!
Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl,
bizi Ramazan’a ulaştır.”
Allah’ım!
Regaip gecesi hürmetine
günahlarımızı bağışla..
Kalplerimizi temizle..
Bizi Sana yaklaştıranlardan eyle..
Allah’ım!
Vatanımızı, milletimizi, bayrağımızı
her türlü dahili ve harici düşmanlardan muhafaza eyle..
Hastalara şifa,
dert sahiplerine deva,
borçlulara eda nasip eyle..
Allah’ım!
Kalplerimizdeki kini, nefreti, hasedi söküp at..
Yerine muhabbet, merhamet ve kardeşlik koy..
Gençlerimizi Kur’an’ın nuruyla,
Efendimiz’in ahlakıyla donat..
Evlerimizi huzurla,
sofralarımızı bereketle doldur.
Bizi, Sana teslim olmuş,
huzuruna ak alınla varan kullarından eyle..
Allah’ım!
Mazlum coğrafyalarda
“Ya Rabbi” diye inleyen kullarına yardım eyle..
Dualarımızı kabul buyur.
Âmin… Âmin… Âmin…
Bi-hürmeti Seyyidi’l-Mürselîn
Velhamdülillahi Rabbi’l-Âlemîn.
Hazırlayan: Ahmet KOÇ Sakarya il Vaizi

Facebook Yorumları