menu
ZİKİR ALLAH (c.c.) ADIYLA HAREKET ETMEKTİR
ZİKİR ALLAH (c.c.) ADIYLA HAREKET ETMEKTİR
Haftanın Vaazı.. 08.11.2024 tarihli "Zikir Allah (c.c.) Adıyla Hareket Etmektir." konulu Haftanın Vaazı sitemize yüklenmiştir.

Zikir Allah (c.c.) Adıyla Hareket Etmektir

أعوذ بالله من الشيطان الرجيم

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم

Değerli Müslümanlar.

Zikir, İslam'da Allah'ı anmak, O'nu sürekli hatırda tutmak ve O'nu yüceltmek amacıyla yapılan bir ibadettir. Zikir, dil ile Allah'ın isimlerini anarak, kalpte O'na derin bir sevgi ve bağlılık hissederek ya da davranışlarımızla Allah'ın rızasını kazanmak için hareket ederek yapılabilir. Zikir dil veya kalp ya da her ikisiyle beraber yapılır; bu ise ya unutulan bir şeyi hatırlama ya da hatırda olanı muhafaza etme şeklinde olur. (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “ẕikr” md.). ( TDV İslam Ansiklopedisi "Zikir" maddesi )

"Allah adıyla hareket etmek” ise, kişinin tüm davranışlarını Allah'ın emir ve yasaklarına uygun şekilde yapması anlamına gelir. Bu da kişinin niyetinde ve eylemlerinde Allah'ı merkeze alması, O'nun rızasını gözetmesi demektir. Zikir ile Allah adıyla hareket etmek arasında derin bir bağlantı vardır, çünkü zikir, kişiyi Allah'a yaklaştırır, O'nun sevgisini ve rızasını kazanmaya yönlendirir. Bu sayede kişi, zikirle kalbini saflaştırarak, Allah adıyla hareket etmeye daha uygun hale gelir.

Değerli kardeşlerim, Zikir Allah'ı anmak ve O'nunla bağ kurmak amacı taşıdığını ifade ettik. Peki; Allah adıyla hareket etmek de bu bağın sonucu olarak ortaya çıkan bir durum mudur? Bu konuda Kur’ân-ı Kerîm’in ayetlerine hep birlikte kulak verelim.

1. Ahzâb Suresi 41-42. Ayetler

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اذْكُرُوا اللّٰهَ ذِكْراً كَث۪يراًۙ

وَسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَاَص۪يلاً

"Ey iman edenler! Allah'ı çokça zikredin. Sabah akşam O'nu tesbih edin."

Değerli kardeşlerim!

Bu ayet, Allah'ı sürekli anmanın, O'nu tesbih etmenin müminler için bir emir olduğunu vurgular. Allah'ı anmak, sadece dil ile değil, aynı zamanda düşüncelerle, niyetlerle ve davranışlarla da olmalıdır. Bu bağlamda Allah'ı anan bir insan, O'nun yolunda hareket etmeye yönelir. Onun için kıyama kalkar. Allah için kıyama kalkmak ise; doğruyu yeryüzünde hâkim kılmakla, adaleti tesis etmekle, zalimin karşısında mazlumun yanında yer almakla, kamu malını yememek, komşunun hak ve hukukuna riayet etmekle, akrabalık bağlarını gözetmekle, Kulluk bilincinin vermiş olduğu enerjiyi hayata aktarmakla olur.

Kıymetli kardeşlerim!

Allah adıyla hareket etmek aynı zamanda dilin söylediği ile bedenin hareketlerinin birbirine uyumlu olması demektir. Dilin söylediği ile beden hareketlerinin birbiriyle uyumu söz konusu olmadığında, insanlar samimiyet ve dürüstlükten şüphe içerisinde olurlar. Mesela bir kişi; yalan söylemek, gıybet yapmak, dedikodu yapıp iftira atmak gibi ne kadar münkerat varsa dili ile bunların haram olduğunu, günah olduğunu söyleyip kendisi bu haram olan işleri bizzat yapıyorsa o kişinin dili ile bedeninin uyumundan bahsetmek imkansız bir hal alır. Ve o kişi Allah adıyla hareket edemez.

2. Bakara Suresi 152. Ayet

فَاذْكُرُون۪ٓي اَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُوا ل۪ي وَلَا تَكْفُرُونِ۟ ﴿١٥٢﴾

"Beni anın ki, Ben de sizi anayım. Bana şükredin ve nankörlük etmeyin."

Muhterem Müminler!

Allah’ı anmak (zikir) hem kalple hem dille hem de eylemle olur. Kalple zikir, insanın her türlü tutum ve davranışında Allah’ı hatırlamasıyla; dille zikir, Allah’ın isimlerini ve sıfatlarını, tesbih ve dua cümlelerini dilde tekrar etmekle; eylemle zikir ise Allah’ın iradesine uygun bir yaşamı kovalamak ve bu uğurda mücadele vermekle olur.

Bu ayet, Allah'ı anmanın, Allah'tan karşılık bulacağını gösterir. Zikir, kişiyi Allah'ın rızasını kazanmaya yönlendirir ve O'na karşı şükür duygusu uyandırır. Şükreden ve nankörlük etmeyen bir kul, Allah adıyla hareket eden ne yaptığını bilen ne yapacağına dair planları olan bir kişidir. Allah adıyla hareket eden kişi yaşadığı ve bulunduğu çevreyi ıslah eder ifsad etmez. Mesela rabbimiz Kuranda pek çok yerde peygamberlerden ve onların bir özelliğinden bahseder. “Salih” olma özelliği.

Bakara suresi 130. Ayeti celilede İbrahim aleyhisselamdan bahsederken “Andolsun ki, biz onu dünyada (elçi) seçtik, şüphesiz o ahirette de iyilerdendir” buyurmaktadır. Ali İmran 39. Ayeti celilede Yahya aleyhisselamın Salihlerden olduğunu bizlere bildirir. “Zekeriyya mâbedde durmuş namaz kılarken melekler ona şöyle nida ettiler: Allah sana, kendisi tarafından gelen bir Kelime'yi tasdik edici, efendi, iffetli ve sâlihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler.” Yine Ali İmran 46. Ayette Hz. İsa’nın Salihlerden olduğu, aynı sûrenin 114. Ayeti celilesinde Ehli Kitap içerisinde istikamet üzere kaim olan bir topluluğun vasıflarından bahsederken rabbimiz bizlere şöyle buyurur:

يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ مِنَ الصَّالِح۪ينَ ﴿١١٤﴾

Onlar, Allah'a ve ahiret gününe inanırlar; iyiliği emreder, kötülükten menederler; hayırlı işlere koşuşurlar. İşte bunlar iyi(salih) insanlardandır.

Kıymetli Müslümanlar! salih insan sadece kendince iyi olan insan mıdır? Yoksa peygamberler sadece kendilerince iyi olup toplum için bir harekete geçme gereksinimi duymamışlar mıdır? Tabi ki hayır. Salih kişiler; hem Allah'a hem de insanlara karşı sorumluluklarını yerine getiren, dürüstlük, ahlak, adalet, iyiliği esas alan Allah adıyla harekete geçen kimselerdir. Allaha hakkıyla iman edip bu imanını bir aksiyon olarak hayatına yansıtan, hayatını inancına göre şekillendiren kimselerdir.

3. Ra'd Suresi 28. Ayet

وَيَقُولُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَوْلَٓا اُنْزِلَ عَلَيْهِ اٰيَةٌ مِنْ رَبِّه۪ۜ قُلْ اِنَّ اللّٰهَ يُضِلُّ مَنْ يَشَٓاءُ وَيَهْد۪ٓي اِلَيْهِ مَنْ اَنَابَۚ ﴿٢٧﴾

اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللّٰهِۜ اَلَا بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُۜ ﴿٢٨﴾

"Kâfir olanlar diyorlar ki: Ona Rabbinden bir mucize indirilmeli değil miydi? De ki: Kuşkusuz Allah dilediğini saptırır, kendisine yöneleni de hidayete erdirir Onlar, iman edenler ve kalpleri Allah'ın zikri ile huzura kavuşanlardır. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ın zikri ile huzur bulur."

Muhterem müminler!

Rabbimiz ayeti celilesin de doğru yolu arayanların vasıflarını bildiriyor. Âyetin bağlamı dikkate alındığı takdirde Allah’ı zikretmekten maksadın Kur’an olduğu düşünülebilir. Zira bir önceki âyette inkârcıların kabul etmedikleri şey Kur’an’dı; buna karşılık müminlerin gönüllerini huzura kavuşturan zikir de yine Kur’an’dır. Allah’ın hidayete erdirdiği kimseler Allah’a ve Kur’an’a gönülden ve samimi olarak inanan, Kur’ân-ı Kerîm’i okumakla ve Allah’ın adını anmakla kalpleri huzur, ruhları sükûnet bulan kimselerdir. Allah'ı anmak, kişinin kalbini huzura kavuşturur ve Allah'a olan yakınlığını artırır. Bu da kişiyi, Allah adıyla hareket etmeye, doğru yolda ilerlemeye sevk eder.

4. Ankebut Suresi 45. Ayet

اُتْلُ مَٓا اُو۫حِيَ اِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَاَقِمِ الصَّلٰوةَۜ اِنَّ الصَّلٰوةَ تَنْهٰى عَنِ الْفَحْشَٓاءِ وَالْمُنْكَرِۜ وَلَذِكْرُ اللّٰهِ اَكْبَرُۜ

وَاللّٰهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ ﴿٤٥﴾

"Kitaptan sana vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Çünkü namaz, hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak (zikir) elbette en büyük (ibadet)tir. Allah yaptıklarınızı bilir."

Değerli Müslümanlar!

Bu ayet, namazın (ki namaz da bir çeşit zikir olarak kabul edilir) kötülükten uzaklaştıran bir ibadet olduğunu ve Allah'ı anmanın (zikir) en büyük ibadet olduğunu belirtir. Dolayısıyla Zikir, Allah'ı hatırlamak ve O'nun buyruklarına göre hareket etmeyi de içeren bir ibadettir. Zikir materyalist ve maddeci bir anlayışla dünyayı, refahı ve konforu değil Allah adıyla hareket ederek felahı arzulamamız gerektiğini bizlere hatırlatır. Felaha(kurtuluşa) eren mümin, imanını samimiyetle yaşayan, Allah'ın emirlerine ve yasaklarına uyan, güzel ahlak sahibi, salih amel işleyen, boş ve faydasız işlerden yüz çeviren, zekat verip infakta bulunan, iffet ve haysiyetini koruyan, emanete ihanet etmeyip verdiği sözlere riayet eden, namazlarını koruyan ve Allahın rızasını kazanmayı başaran kimselerdir.

Değerli Müslümanlar!

Bu ayetlere baktığımız zaman, zikrin sadece dil ile Allah'ı anmakla sınırlı olmadığını, aynı zamanda kişinin kalbiyle, zihniyle ve davranışlarıyla Allah'ı merkezine alarak O'nun adına hareket etmesi gerektiğini bizlere göstermektedir.

Allah Adıyla Beraber Hareket Etmek

Kıymetli kardeşlerim!

Üstad Sezai Karakoç’un da ifade ettiği gibi Cami bir ruhtur bir bilinçtir. Bizler Müslümanlar olarak bu ruhu ve bilinci ortak inşa etmemiz gerek. Zikir bir nev’i Allah adıyla hareket etmek, kıyama kalkmak ise bu hareket cemaat şuuruyla olur ferdi olmaz. Evet, İslam'da toplu hareket etmek ve birlik içinde olmak son derece önemlidir. İslam dini, bireysel sorumlulukların yanı sıra toplumsal birlikteliğe de büyük önem verir. Kur'an-ı Kerim ve hadislerde, Müslümanların bir arada bulunmaları, birlikte hareket etme ve toplumsal dayanışmayı güçlendirmeleri sıklıkla vurgulanır. İbadetlerin birlikte yapılması, şura ile karar alınması, toplu ibadetler ve yardımlaşma gibi pek çok prensip, Müslümanların bir arada, kardeşlik ruhu içinde beraberce hareket etmeleri gerektiğini bizlere hatırlatır. Rabbimiz bir ayeti celile de şöyle buyurur.

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعاً وَلَا تَفَرَّقُواۖ

Hep birlikte Allah'ın ipine (İslâm'a, Kurân’a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın.(Al-i İmran Suresi, 103)

Milli Şairimiz Merhum Mehmet Akif ne güzel söylemiş:

Girmeden tefrika bir millete düşman giremez.

Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.”

Kıymetli Kardeşlerim!

Allah adıyla toplu hareket eden hiçbir topluluğu kimse yıkamaz. Merhum Milli Şairimiz bizlere Allahı zikreden onun için hareket eden Müslümanların bir ve beraber olduklarını iç huzurun ve dayanışmanın kafirlere karşı en güçlü savunma olduğunu bizlere anlatıyor. Bugün Gazzede olduğu gibi Dünyanın en güçlü silahları bile böyle bir topluluğu yıkamıyor.

Müslüman Allah Adıyla Nasıl Hareket Eder?

Değerli Kardeşlerim!

Bir Müslüman Allah adıyla hareket ederken, İslam'ın temel değerleri ve öğretilerine uygun bir yaşam sürmeye çalışır. Bu, Kur'an-ı Kerim ve Hz. Muhammed'in (sav) hayat tarzını benimsemek anlamına gelir. Allah adıyla hareket etmek, İslami kavramların temel ilkelerine dayanarak bir yaşam modeli oluşturmak demektir. Allah adıyla hareket eden Müslüman şu temel ilkelere dikkat eder;

  1. İman

İslam’ın bizden en önemli talebi kişinin Allaha hakkıyla iman etmesidir. Allah Resulu’ne (sav) imanın ne olduğu sorulduğunda iman esaslarını ifade ederek şöyle buyurmuşlardır: “İman; Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, yani hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna inanmandır.” (Müslim, İman, 1) Bu altı temel esas imanın bel kemiğini oluşturur.

Kıymetli kardeşlerim! İmanın bu temel esasları bir müminin ruhunda kök saldıkça, onu daha sağlam ve güçlü bir imanla donatır. Allah’ı daima hatırda tutar. Allah’ı hatırda tutan Müslüman sadece kendisini değil Müslüman kardeşini de düşünür. Nitekim peygamberimiz bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: “Sizden biriniz kendisi için istediğini kardeşi içinde istemediği müddetçe hakkıyla iman etmiş olamaz”(Buhari, iman, 7) Buna göre Allah adıyla hareket eden Müslüman; kendisi için ne istiyor, neyi seviyor, neden hoşlanıyorsa Müslüman kardeşi içinde aynısını istemelidir. Kendisi için neyi istemiyor neden hoşlanmıyorsa aynı duyguları Müslüman kardeşi için hissetmelidir.

  1. İhlas

Allah adıyla hareket eden Müslüman; suyun bulanıklıklardan arındırılması gibi kalbini her türlü manevi kirlerden temizlemesi ve ibadetlerini yaparken riyadan uzak durması gerekir. Bu durum aynı zamanda niyetle de ilgilidir. Bu sebeple ihlasta niyetin düzgün olması yani sadece Allah için olması şarttır. İnsan faktörünün devre dışı bırakılması gerekir. Peygamber efendimiz bir Hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: “Kim insanlar kendisini görürken namazını güzelce kılar, insanlar olmadığında ise kötü kılarsa bu kişinin Rabbini önemsememesidir.”(Müsnedü’ş-Şihâb Hadis No. 505)

  1. İlim

Kıymetli Kardeşlerim!

Allah adıyla hareket eden bir Müslüman cahilce davranamaz. Ne yaptığının farkında olması gerekir. Bunun için eğitimine ve öğretimine azami derecede ehemmiyet göstermek zorundadır. İlim bu manada insanın yolunu aydınlatan bir nurdur. Allah Resulu (sas) hicretten sonra ilk iş olarak Medine’de Mescidi Nebevi’yi inşa etmiştir. İslâm’ı öğrenmek için gelen kişi ve gruplara Peygamber Efendimiz (sas) dini Mescid-i Nebevî’de öğretmiş, uygun zamanlarda ashabı kirama orada dersler vermiş, soruları mescidinde cevaplamıştır. Allah Resulu ilimle iştigalin hayat boyu olmasını tavsiye ederken şöyle buyurmuşlardır: “Her kime, İslam’ı ihya etmek amacıyla ilim tahsil ederken ölüm gelirse cennette onunla peygamberler arasında sadece bir derece vardır”.(Darimi, Mukaddime, 32)

  1. Amel

Değerli Müslümanlar!

Allah adıyla hareket eden Müslüman, yaptığı her eylemi bir gaye gözeterek yapar. Kendisinin başıboş bir kişi olarak yaratılmadığını bilir. Allah Teala yeri ve gökleri, dünya nimetlerini, hayatı ve ölümü bir imtihan vesilesi olarak yarattığının farkında olur ve bu gayeyi gözeterek amelini gerçekleştirir. Amel arttıkça kişi, imanın lezzetini kalbinin derinliklerinde hisseder. Allah adıyla hareket eden kişi teyakkuz halinde olur amelsizlikten korkar. Allah resulü amellerin devamlılığına dikkat çekerek şöyle buyurmuşlardır: “ Allah’ın en sevdiği amel az da olsa devamlı olandır.”(Müslim, Müsafirin, 218.)

  1. Güzel Ahlak

Değerli Müslümanlar!

Allah adıyla hareket eden Müslüman Ahlakını Kur'ân-ı Kerîm’den ve Allah Resulunden alır. Hem düşmana hem de nefsine karşı cihad eder. Birlik ve beraberliğin rahmet ve ilahi yardıma vesile, ayrılığın ise azaba sebep olacağını bilir. Anne babaya kıymet verir. Aile fertlerine karşı şefkatlidir. Akrabayı gözetir. Komşularıyla iyi geçinir. Kendisi salih bir insan olmak için çalışır, çabalar. Salihlerle beraber olur. Çocuklarına bırakacağı en kıymetli mirasın güzel ahlak ve iyi bir terbiye olduğunu bilir. Müslümanların işlerine önem verir. Merhametlidir; hem insanlara hem de can taşıyan her varlığa karşı şefkat doludur.

Emin bir kişidir; doğru sözlü, dürüst ve verdiği sözde duran bir insan olarak sözü ile fiili birbirine uyar. Adildir; kimseye en küçük bir haksızlık yapmaz, hak ve hukuk gözetir.

Affedici, hoşgörülü ve bağışlayıcıdır. Haya ve edeple süslenmiştir. Güler yüzlü, tatlı sözlü ve alçak gönüllüdür. Zarif ruhlu ve yumuşak huyludur. İstişareye önem verir. Ortak iş yapılırken kendini kenara çekmez, işin bir tarafından tutar. Fiili ve kavli olarak şükreder, hiçbir nimeti kötülemez, nimetin sahibi olan Allah Teâlâ’yı asla unutmaz. Allah’ın yarattığı ve bıraktığı yerde durur fıtratını bozmaz. Gücü yettiğince gönüllere neşe verir, insanlara hayrı gösterir. Harama el uzatmaz, rızkını helalinden kazanır. İşini sağlam yapar. Aldatmaz, kandırmaz, kul hakkına girmez, yalan yere yemin etmez. Malını ve vaktini israf etmez. İlim ve amel yönünden iki günü eşit olanın zararda olduğunu bilir.

Kısacası Allah adıyla hareket eden, Allah’ı her daim hatırında tutan Müslüman Kur'ân-ı Kerîm ve sünnetin gereklerine göre hareket eden ve olaylara Kur'ân-i perspektiften bakan kimsedir.

Rabbim hepimize, dilimizle söylediklerimizi kalbimizde samimiyetle hissetmeyi ve bedenimizle de bunu hayatımıza yansıtabilmeyi bizlere nasip eylesin.

VAAZI İNDİR

Hazırlayan: Bilal YAZICI / Kaynarca Vaizi

Facebook Yorumları