menu
KURBAN; ALLAH'A YAKIN OLMAK!
KURBAN; ALLAH'A YAKIN OLMAK!
Haftanın Vaazı.. "Kurban; Allah'a yakın olmak" konulu 16.07.2021 tarihli Cuma vaazı sitemize eklenmiştir.

Kurban; Allah'a Yakın Olmak!

İslam tevhid dinidir. Vahdetin en güzel örneğini Hac’da görmek mümkündür. Hicretin 9. yılında farz kılınmış olan Hac, İslâm’ın temel ibadetlerinden biridir. Kur’an-ı Kerîm’de şöyle buyrulmuştur:

وَلِلّهِ عَلَى النَّاسِ حِجُّ الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ اِلَيْهِ سَبيلًا وَمَنْ كَفَرَ فَاِنَّ اللّهَ غَنِىٌّ عَنِ الْعَالَمينَ

“Yoluna güç yetirenlerin o evi (Kâbe’yi) ziyaret etmeleri Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir ki Allah bütün insanlardan müstağnidir.”(Al-i İmran, 97)

Peygamber Efendimiz (sav) de şöyle buyurmuştur:

بُنِىَ الاسلام علَى خمسٍ: شَهادَةِ أنْ لاَ إلَهَ إلا ّاللّهُ، وَأنّ مُحمّداً عَبْدُهُ وَرَسُولهُ، وإقَامِ الصّلا َةِ، وَإيتاءِ الزَّكاةِ، وَحجِّ البَيْتِ، وصَوْمِ رَمَضَانَ

“İslâm beş esas üzerine bina edilmiştir: Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, oruç tutmak, Kâbe'ye haccetmek, Ramazan orucu tutmak”(Buhârî, İman 1)

Bu sene de pandemi sebebiyle hac farizasını ifa edememenin hüznü içerisindeyiz. Bu sene hac farizası için, sadece kutsal topraklarda yaşayanMüslümanlara müsaade edilmiş olupdiğer ülkelerden hacı kabul edilmeyecektir. Böyle olunca da Beytullah’a, şehirlerin anası Mekke’ye duyulan özlemimiz ziyadesiyle artmıştır. Yüce Allah bu salgından bizleri, bilad-i İslamiyeyi ve tüm insanlığı muhafaza buyursun.

Biz bu haftaki sohbetimizde yüce Allah’a yakın olmaya vesilemiz olacak kurbandan bahsedeceğiz inşaallah.

Kurban Nedir:

Sözlükte “yaklaşmak, Allah’a yakınlık sağlamaya vesile olan şey” anlamına gelen kurban, dinî bir terim olarak, “ibadet maksadıyla belirli bir vakitte belirli şartları taşıyan hayvanı usulünce boğazlamak, ya da bu şekilde boğazlanan hayvan” demektir.

Kurban, Yüce Yaratıcı’ya yakınlaşmaktır; bundan dolayı kurbanlarımız, “kurb” anlarımızdır, yani O’na en yakın olma zamanlarımızdır. Kurban, mukarrebûndan olma çabasıdır, yani takvaya erişme arzusu içinde Yüce Yaratıcı’ya yaklaşanlar arasına girebilme gayretidir. Kurban, takvaya; takva da Allah’a ulaştırır. Nitekim Yüce Rabbimiz kurban hususunda takvaya işaret ederek:

لَن يَنَالَ اللَّهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَاؤُهَاوَلَكِن يَنَالُهُ التَّقْوَى مِنكُمْ كَذَلِكَ سَخَّرَهَا لَكُمْ لِتُكَبِّرُوااللَّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَبَشِّرِ الْمُحْسِنِينَ

“(O kurbanların) ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşacaktır. Fakat O’na sizin takvanız ulaşacaktır.” (Hacc 37) buyurmaktadır

Kurban; putları adına kurbanlar kesenlerin şirkine karşılık, İslâm’da "sadece Allah adına ve O’nun adıyla O’na gönderilen" bir tevhid sembolüdür.

Allah rızası için kestiğimiz kurbanlarımız ile yoksulların et ve gıda ihtiyacını karşılamış, böylece Müslüman toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutarak, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunmuş oluruz.

Kurban; toplum içindeki zenginlere malını Allah rızası için harcama ve başkalarıyla paylaşma haz ve alışkanlığını verir, onları cimrilik hastalığından ve dünya malına tutkunluktan kurtarır. Neticede fakirleri de bayram günlerindeki sevince ortak ederek, birlik ve kardeşlik içinde huzurlu bir bayram geçirmelerini sağlar.

Kurban Teslimiyettir:

Kurban, insandaki aşırı isteklerin, başkasına merhametsizce davranmanın azalmasına yardımcı olur. İnsan Allah için boğazlanan hayvanı o haliyle görürse, merhameti çoğalır. Acziyet içerisindeki hayvandan ibret alarak başkasının kanına tecavüzün zorluğunu anlar.

Resûl-i Ekrem’in kurban kesen Müslüman’dan söz ederken "Âdemoğlu" ifadesini kullanması, bize insanlık tarihinde ilk kurban ibadetini yerine getiren Hz. Âdem’in iki oğlunu hatırlatmaktadır. Her ikisi de birer kurban sunmuşlardı da Allah, kendisine karşı gelmekten sakınan oğulun kurbanını kabul etmiş ve onun dilinden kardeşine söylediği gibi, إِنَّمَا يَتَقَبَّلُ اللّهُ مِنَ الْمُتَّقِينَ “Allah ancak takva sahiplerinden kabul eder.” (Maide 27) buyurmuştu. Zaten içerisinde takva olmayan ibadetler adet olmaktan öteye geçemez.

Yine Peygamberimizin, kurbanı "Hz. İbrâhim’in sünneti" olarak nitelemesi de, İbrâhim’in (as) oğlu İsmâil’i kurban etmekle sınanmasına bir atıf olsa gerekir. Yüce Allah, en sevdiği varlığını, biricik oğlunu feda etmekten çekinmeyen Hz. İbrâhim’i büyük bir kurban göndererek mükâfatlandırmıştı.Böylece kurban ibadeti sonrakiler için İbrâhimî bir sünnet/gelenek hâline gelmişti. Bu husus Kur’an- Kerimde şu şekilde dile getirilir.“O: ‘Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir evlat ver’ dedi. İşte o zaman biz onu uslu bir oğul ile müjdeledik.”

فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ السَّعْیَ قَالَ يَا بُنَیَّ اِنّٖى اَرٰى فِى الْمَنَامِ اَنّٖى اَذْبَحُكَ فَانْظُرْ مَاذَا تَرٰى قَالَ يَا اَبَتِ افْعَلْ مَا تُؤْمَرُ سَتَجِدُنٖى اِنْ شَاءَ اللّٰهُ مِنَ الصَّابِرٖينَ

“Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince: ‘Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin?’ dedi. O da cevaben: Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun, dedi. Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca: Biz ona: Ey İbrahim! diye seslendik. Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır. Sonrasında da; وَفَدَيْنَاهُ بِذِبْحٍ عَظِيمٍ “Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik” buyurmuştur. (Saffat100-107)

Kur’an-ı Kerimde yer alan bu örneklerden hareketle, tarih boyunca hemen hemen her toplumda kurban ibadetinin var olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm bu gerçeği,

وَلِكُلِّ أُمَّةٍ جَعَلْنَا مَنسَكاً لِيَذْكُرُوا اسْمَاللَّهِ عَلَى مَا رَزَقَهُم مِّن بَهِيمَةِ الْأَنْعَامِ فَإِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌفَلَهُ أَسْلِمُوا وَبَشِّرِ الْمُخْبِتِينَ

“Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini anarak kurban kesmeyi meşru kıldık.” (Hacc 34) âyetiyle dile getirmektedir.

İslâm öncesi Arap toplumunda da çeşitli amaçlarla putlar adına kurban kesme âdeti yaygındı. Câhiliye Arapları, belli zamanlarda Kâbe’deki putlara olan bağlılıklarını göstermek için kurban keserlerdi. İslâm döneminde bu âdet, tevhid inancına aykırı öğelerden temizlenerek Hz. İbrâhim’in sünnetine uygun biçimde ihya ve ıslah edilmiştir. Putlar için herhangi bir hayvan kurban etmek şirk, bu şekilde kesilen hayvanlar da murdar sayılmıştır. (DİA Kurban mad. sayfa 436)

İslam Tarihinin İlk Kurbanı:

Tarih, hicretin ikinci senesi, Zilhicce ayının onunu göstermekteydi. Peygamber (sav), Yesrib’in Medine-i Münevvere’ye dönüşmesinden sonra ashâbıyla birlikte ilk kez Kurban Bayramı kutlayacaktı. İlk defa Allah adına kurbanlar kesilecek, Müslümanlar birlik ve dirlik içinde bayram yapacaklardı. Ensar-muhacir kardeşliğinin ardından yardımlaşma ve dayanışmanın güzel bir örneği daha sergilenecekti. İslâm’ın bayramlarından birini daha kutlamanın heyecan ve coşkusu büyük küçük herkesi sarmıştı.

Kurban Bayramı sabahı Yüce Peygamber ashâbına kıldıracağı bayram namazına hazırlanmaktaydı. Güneşin yükselişiyle birlikte bayram namazı için önceden tespit ettiği açık alandaki musallâya (namazgâha) doğru ilerlemeye başladı. Yol boyu giderken henüz vakti gelmediği hâlde aceleyle kesilmiş kurbanlar dikkatinden kaçmadı.

Allah Resûlü, bayram heyecanını yaşamaları, dua ve hutbeden yararlanmaları arzusuyla genciyle yaşlısıyla bütün kadınların da bayram sabahı namazgâha gelmelerini istemişti.Namazgâha varınca oradakilere selâm verdi ve bir bastona dayanarak Allah’a hamd ve senâ ettikten sonra ashâbına şöyle seslendi:

 “إِنَّ أَوَّلَ مَا نَبْدَأُ بِهِ فِي يَوْمِنَا هَذَا أَنْ نُصَلِّيَ، ثُمَّ نَرْجِعَ فَنَنْحَرَ، فَمَنْ فَعَلَ فَقَدْ أَصَابَ سُنَّتَنَا.”

“Bugün ilk işimiz, (bayram) namazı kılmak, sonra dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa sünnetimize uymuş olur." ”(Buhârî, Îdeyn, 3)

Her zamanki huşû ile kadın-erkek, genç yaşlı, çoluk çocuktan oluşan ashâbına bayram namazını kıldırdı. Sonra kurbanla ilgili önemli mesajlar verdiği hutbesini irad etti.Bayram hutbesinde Kutlu Elçi, Yüce Allah’ın kurban günlerini Müslümanlar için bayram ilân ettiğini bildirerek kurbanların kesilmesi ve yoksulların doyurularak sevindirilmesi yönünde ashâbını şu ifadeleriyle teşvik etti:

"مَا عَمِلَ آدَميٌّ مِنْ عَمَلٍ يَوْمَ النَّحْرِ أَحَبَّ إِلَى اللَّهِ مِنْ إِهْرَاقِ الدَّمِ إِنَّه لَيَئْتِي يَوْمَ الْقِيَامَةِ بِقُرُونِهَا وَأَشْعَارِهَا وَأَظْلاَفِهَا وَإِنَّ الدَّمَ لَيَقَعُ مِنَ اللَّهِ بِمَكَانٍ قَبْلَ أَنْ يَقَعَ مِنَ الْأَرْضِ فَطِيبُوا بِهَا نَفْسًا."

“Ademoğlu kurban günü Allah katında kurban kesmekten daha güzel bir amel işlemez. Kurban, kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnaklarıyla (sevap olarak) gelir. Kurban, henüz kanı yere düşmeden, Allah tarafından kabul edilir. Bu sebeple kurban kesme konusunda gönlünüz hoş olsun, (bu iş size zor gelmesin).” (Tirmizî, Edâhî, 1)

Sonra sözü, namazgâha gelirken gördüğü kesilmiş koyunlara getirdi: “Kim kurbanını bayram namazından önce kestiyse onun yerine bir koyun kessin. Kim de henüz kesmediyse kurbanını Allah’ın adıyla kessin!” (Müslim Edahi 1)Namaz ve hutbenin ardından artık sıra kurbanları kesmeye gelmişti. Rahmet Elçisi, hayvanların kesimi esnasında onlara eziyet verilmemesi için, gerekli uyarılarda bulundu ve

"إِنَّ اللَّهَ كَتَبَ الْإِحْسَانَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ فَإِذَا قَتَلْتُمْ فَأَحْسِنُوا الْقِتْلَةَ وَإِذَا ذَبَحْتُمْ فَأَحْسِنُوا الذَّبْحَ وَلْيُحِدَّ أَحَدُكُمْ شَفْرَتَهُ فَلْيُرِحْ ذَبِيحَتَهُ."

“Allah her işi güzel yapmayı istemiştir. Şu hâlde siz (meşru bir sebeple) öldürürken de, (işkence etmeden) güzelce öldürün. Bir hayvanı kestiğinizde de kesimini güzel yapın. (Biriniz hayvan keseceği zaman) bıçağını bilesin ve kestiği hayvanı rahatlatsın!” buyurdu. (Müslim, Sayd, 57)

 Bizzat kendisi de iyi kesmesi için bıçağını bilettirdi.Sonra kendisine kurbanlık iki koç getirildi. Onları kıbleye doğru yatırdı. Keserken besmele çekti, tekbir getirdi ve şöyle buyurdu:

"إِنِّى وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِى فَطَرَ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضَ حَنِيفًا وَمَا أَنَا مِنَ الْمُشْرِكِينَ إِنَّ صَلاَتِى وَنُسُكِى وَمَحْيَاىَ وَمَمَاتِى لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ لاَ شَرِيكَ لَهُ وَبِذَلِكَ أُمِرْتُ وَأَنَا أَوَّلُ الْمُسْلِمِينَ اللَّهُمَّ مِنْكَ وَلَكَ عَنْ مُحَمَّدٍ وَأُمَّتِهِ."

“Ben hanîf (hakka yönelmiş) olarak, yüzümü gökleri ve yeri yaratan Allah’a çevirdim ve ben müşriklerden değilim. Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. O’nun hiçbir ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve ben Müslümanların ilkiyim. Allah’ım (bu kurban) sendendir ve Muhammed ile ümmeti tarafından senin (rızan) için sunulmuştur.”(Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 3-4)

Allah Resûlü’nünâyetler ihtiva eden bu duası, İslâm’daki kurbanlar ile câhiliye dönemindeki kurbanlar arasındaki en önemli farkı göstermekteydi. Asırlardır kurbanlar putlara adanmış, şirk içerisinde kesilmişti.Şimdi ise, sadece yaratan Allah’ın adıyla, O’nun adına kurban ediliyorlardı.

Hz. Peygamber’i kurban keserken gören sahabe efendilerimiz sordular:

يَا رَسُولَ اللَّهِ! مَا هَذِهِ الْأَضَاحِيُّ؟“Ey Allah’ın Resûlü! Bu kurbanlar nedir?” Efendimiz (sav), "سُنَّةُ أَبِيكُمْ إِبْرَاهِيمَ."“Babanız İbrâhim"in sünnetidir.” diye cevap verdi.Sahâbe, “Peki, bu kurbanlardan dolayı bize ne kadar sevap var?” diye sorunca Resûl-i Ekrem, “Her kıla karşılık bir sevap.” buyurdu. (İbnMâce, Edâhî, 3)

Belki de ilk Kurban Bayramı olduğundan, o gün Medine’ye dışarıdan birçok misafir gelmişti. O sene kıtlık vardı, gelenlerin çoğu aç ve yoksuldu, doyurulmaları gerekiyordu. Onların bu durumunu dikkate alan Rahmet Peygamberi, kurban etlerinin misafirlere ikram edilerek üç gün içerisinde tüketilmesi talimatını verdi.(E.DavudDahaya 9) Böylece aç ve muhtaç kardeşlerinin bayramı tam anlamıyla yaşamalarını sağladı. Hatta bu misafirlerin içler acısı durumlarını gören Hz. Peygamber, bayram namazından sonra Bilâl-i Habeşî ile birlikte kadın cemaatin yanına gitti. Onlardan bu yoksullar için yardım talep etti ve onlar dabilezik, gerdanlık, küpe ve benzeri birçok ziynet eşyası verdiler.(A İbnHanbel 4. 283)

Ertesi yıl sahâbeden bazıları söz konusu uygulamanın devam edip etmeyeceğini sordu. Efendimiz, “Size kurban etlerini üç günden sonra tüketmek üzere ayırmanızı yasaklamıştım. Fakat Allah size bolluk verdi ve hayırlara kavuşturdu. Dolayısıyla o etlerden yiyebilir, sadaka olarak verebilir ve istediğiniz kadar da kendiniz için ayırabilirsiniz.” buyurdu. (Nesai Fer’ 2)

Kurban Kesmenin Fıkhî Hükmü:

Bir Müslüman, yüce Allah'ın (cc) kendisine bahşetmiş olduğu nimetlere şükran ifadesi olarakfedâkarlık göstermeli ve kurban kesmelidir. Bu nedenle Müslüman, akıl-bâliğ, mukim ve belirli bir malî güce sahip olan herkes kurban kesmekle yükümlüdür. Kurbanda, zekâttakinin aksinenisaba ulaşmış bir malın üzerinden bir yıl geçme şartı yoktur. Dolayısıyla kurban kesim günleri içerisinde nisap miktarı mala sahip olan kimse, hiç beklemeden kurbanını kesmelidir.

Hicretin ikinci yılında meşru kılınan kurban, bir gelenek değil, meşrûiyeti kitap ve sünnetle sabit olan bir ibadettir. İmam Azam Ebû Hanife'ye göre kurban vaciptir. Delili de: فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ“Rabbin için namaz kıl ve kurban kes”(Kevser, 2) âyet-i kerimesinin delâleti ve Peygamberimizin: مَنْ كَانَ لَهُ سَعَةٌ وَلَمْ يُضَحِّ فَلاَ يَقْرَبَنَّ مُصَلاَّنَا “Kimin hali vakti yerinde olur da kurban kesmezse namazgahımıza yaklaşmasın.”(İbnMâce, Edâhî, 2) hadisindeki vaid (korkutma)’dır. Böyle bir tehdit ancak vacibin terki halinde söz konusu olur. En meşhur görüşe göre, bu ayet-i kerimedeki ‘namaz’dan kasıt bayram namazı, ‘kesmek’ten kasıt da, kurban bayramı günlerinde kesilen kurbandır.

‘Kurban kes’ emri amel bakımından ‘vücub’ bildirir. Ayette çoğul sîgasının bulunmayışı delâlette zan meydana getirdiği için kurbanın hükmü farz değil vacip derecesindedir. Hz. Peygamber’e hitaben “Rabbin için namaz kıl, kurban kes” buyrulması üzerine kurban kesmeyi Hz. Peygamber hiç terk etmemiştir. Abdullah b. Ömer’e kurbanın hükmü sorulduğunda o, Resûlullah’ın (sav) Medine’de on yıl kaldığını ve her yıl kurban kestiğini, (ona uyarak) Müslümanların da kurban kestiğini söylemiştir.(İ.MaceEdahi 2)

Şâfiî, Mâliki ve Hanbelîler’e göre ise kurban vacip değil, sünnet-i müekkededir. (Neylülevtar, 5/126)

Kurban, kesinlikle eti için kesilmez.Zaten takva hariç, kurbanların etleri ya da kanları Allah’a ulaşmayacaktır. Yüce Allah (cc) bu hakikati şu ayeti kerimesinde bizlere haber vermektedir.

لَنْ يَنَالَ اللّٰهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَاؤُهَا وَلٰـكِنْ يَنَالُهُ التَّقْوٰى مِنْكُمْ

“Onların ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşır; fakat O'na sadece sizin takvânız ulaşır.”(Hac 37)Bundan dolayı kurban ibadetinin şuuruna varmayanların payına kurbandan belki de ‘et’, İsmail gibi olanların payına da ‘cennet’ düşecektir.

Kurban Edilebilecek Hayvanlar Şunlardır:

Kurbanın ibadet niyetiyle kesilmesi şarttır. Dinen kurban olarak kesilmesi kabul edilmiş hayvanlarkoyun, keçi, sığır, manda ve devedir. Dolayısıyla tavuk, kaz, ördek, deve kuşu, gibi hayvanların kurban olarak kesilmesi geçerli değildir.

Koyun ve keçi sadece bir kişi için; deve, sığır ve manda ise yedi kişiyi aşmamak üzere ortaklaşa kurban olarak kesilebilir.

Koyun ve keçi cinsinden hayvanlar kameri bir yaşını doldurduktan sonra kurban edilebilir. Altı aylık kuzular gösterişli olmaları halinde kurbanolabilirler. Sığır ve manda cinsinden hayvanlar iki yaşını, deve ise beş yaşını tamamladıktan sonra kurban olarak kesilebilirler.

Kesilecek hayvanın kurban olmaya engel bir kusurunun bulunmaması gerekir.

Kurban edilecek hayvanın sağlıklı, uzuvları tam, besili olması hem ibadetin gaye ve mahiyetine hem de sağlık kurallarına uygun düşer.

Kötürüm derecesinde hasta, zayıf ve düşkün, bazı âzaları eksik meselâ bir veya iki gözü kör, kulakları ve boynuzları kökünden kesilmiş, dili kesik, dişlerinin tamamı veya çoğu dökülmüş, kuyruğu ve memesi kesik hayvanlar kurbanolmaz.

Ancak hayvanın doğuştan boynuzsuz, şaşı, topal ve deli, biraz hasta, bir kulağı delinmiş veya yırtılmış olmasında kurban açısından bir sakınca yoktur. Koyunun daha semiz ve lezzetli olması maksadıyla doğduğunda kuyruğunun kısmen veya tamamen kesilmesi kusur sayılmaz.

Hz. Âişe"nin yeğeni Urve b. Zübeyr çocuklarına şöyle derdi: “Yavrularım! Hiçbiriniz şerefli dostlarınıza lâyık görmediğiniz hayvanları, hac (veya umre) kurbanı olarak kesmesin. Çünkü Allah, şereflilerin en şereflisidir ve her şeyin en iyisine lâyıktır.”(Muvatta Hac 46)

Kurbanın sahih olabilmesi için belirlenmiş vakit içinde kesilmesi gerekir. Kurban, kurban bayramının ilk üç günü yani bayram namazının kılınmasından 3. günün akşamına kadar kesilebilir.

Kurbanlıklar Hakkında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar:

1- Hayvan kesim yerine incitilmeden götürülür ve kıbleye dönük olarak sol yanı üzerine yatırılır.

2- Sağ arka ayağı dışındakiler bağlanır. Bu sırada –varsa– diğer kurbanlıkların bu anı seyretmemesi sağlanır.

3- Hayvana sıkıntı vermek ve bıçağı gözü önünde bilemek mekruhtur.

4- Kesimden sonra, hayvanın soğumadan boğazını tamamen kesmek ve yüzmeye başlamak mekruhtur.

5- Kurban sırf yüce Allah rızâsını kazanmak için kesildiğinden kurbanın etinin ve diğer parçalarının satılması, gelir getirici işlemlere harcanması câiz değildir.

6- Kurban sahibinin kestiği kurban etinden yemesi, ikram etmesi ve de fakirlere dağıtması esastır.

Sohbetimizi Özetleyecek Olursak:

Kurban; ihlâsın, samimiyetin, fedakârlığın, Allah için hareket etmenin, Allah’ın emrine râm olmanın, Allah’a yaklaşmanın bir vasıtasıdır. Keseceğimiz kurbanlık hakkında ‘Rabbim, o, benim kurbanımdı, ben ise senin kurbanınım.’ diyebilmektir.

Vekâlet yoluyla bağışladığımız kurbanlarımız Afrika’da, Asya’da adını dahi duymadığımız birçok yoksul ülkede yaşayan, hiç görmediğimiz, tanımadığımız, aç ve muhtaç kardeşlerimize uzattığımız bir eldir. Binlerce kilometre uzaktaki kardeşlerimizle yakınlaşmanın, bütünleşmenin, ümmet olmanın adıdır kurban. Aslında kurban;gönül coğrafyamızdaki kardeşlerimizin dertlerini paylaşmak, onlara umut ışığı olmaya çalışmaktır. Hatta sadece din kardeşlerine değil, inancı ne olursa olsun muhtaç olan herkese ulaşmaktır!

Türkiye Diyanet Vakfı her sene olduğu gibi bu sene de “Kurbanını Paylaş, Kardeşinle Yakınlaş!” ilkesiyle 75 ülkede ve dünyanın dört bir yanında, savaşların, zulüm ve baskıların olduğu İslam ülkelerinde kurban faaliyetleri yürütmektedir. Bizlerde gerek maddi ve gerekse manevi olarak, bu organizasyonun doğal bir üyesi olarak faaliyetlerde bulunalım ve bir hissemizi kardeşliğe ayıralım.

Yüce Rabbim yaklaşmakta olan Kurban Bayramımızı hakkımızda ve tüm ümmet hakkında hayırlara vesile eylesin.

VAAZI İNDİR

 Hazırlayan: Mehmet KÜÇÜK / SAPANCA VAİZİ


Facebook Yorumları