menu
KURBAN İBADETİNİN ÖNEMİ ve HİKMETİ
KURBAN İBADETİNİN ÖNEMİ ve HİKMETİ
Haftanın Vaazı.. "Kurban İbadetinin Önemi ve Hikmeti.." konulu 01.07.2022 tarihli Cuma Vaazı sitemize eklenmiştir.

Kurban İbadetinin Önemi ve Hikmeti

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

وَلِكُلِّ أُمَّةٍجَعَلْنَا مَنسَكاً لِيَذْكُرُوا اسْمَاللَّهِ عَلَى مَا رَزَقَهُم مِّن بَهِيمَةِالْأَنْعَامِ فَإِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌفَلَهُ أَسْلِمُوا وَبَشِّرِ الْمُخْبِتِين

 “Her ümmet için, Allah’ınkendilerine rızk olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurbankesmeyi meşru kıldık. İşte sizin ilahınız bir tek ilahtır. Şu halde yalnız onateslim olun. Alçak gönüllüleri müjdele!”(Hacc 34).

مَا عَمِلَ آدَميٌّمِنْ عَمَلٍ يَوْمَ النَّحْرِ أَحَبَّ إِلَى اللَّهِ مِنْ إِهْرَاقِ الدَّمِإِنَّه لَيَئْتِي يَوْمَ الْقِيَامَةِ بِقُرُونِهَا وَأَشْعَارِهَا وَأَظْلاَفِهَاوَإِنَّ الدَّمَ لَيَقَعُ مِنَ اللَّهِ بِمَكَانٍ قَبْلَ أَنْ يَقَعَ مِنَالْأَرْضِ فَطِيبُوا بِهَا نَفْسًا."

“Ademoğlu kurban günü Allah katında kurban kesmekten daha güzel bir amel işlemez. Kurban, kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnaklarıyla (sevap olarak) gelir. Kurban, henüz kanı yere düşmeden, Allah tarafından kabul edilir. Bu sebeple kurban kesme konusunda gönlünüz hoş olsun, (bu iş size zor gelmesin).” (Tirmizî, Edâhî, 1)

Muhterem Müslümanlar!

Bugünkü sohbetimizde sizlere kurban ibadetinden ve kurban edilecek hayvanda olması gereken şartlardan bahsetmeye çalışacağız inşallah.

Kurban dinî bir terim olarak, Yüce Allah’a yakınlık sağlamak ve O’nun rızasına ermek için ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı usulüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder. Kurban, İslam dinindeki başlıca ibadetlerden biri olup İslam ümmetinin şiarlarındandır. Kurbanın, bayram günlerinde kesilen “udhiyye kurbanı” ve hac ya da umre yapanların Harem bölgesinde kestikleri “hedy kurbanı” gibi çeşitleri bulunmaktadır.

Peygamberimiz (s.a.s.), meşru kılınmasından itibaren vefat edinceye kadar her yıl udhiyye kurbanı kesmiş(Tirmizi, “Edâhi”, 11) ve kurban bayramında Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğunu, kurbanın kesilir kesilmez Allah katında makbul olacağını ve kurban edilen hayvanın boynuzu, tırnağı da dâhil olmak üzere her bir parçasının kişinin hayır hanesine yazılacağını ifade ederek bu ibadeti tavsiye etmiştir (Tirmizi, “Edâhi”, 1; İbn Mace, “Edâhi”, 2-3)

Kurban ibadetinin özü Hakk’a yakın olmaktır. Gücü yeten müminler, ilahi rızayı kazanmak gayesiyle kurbanlarını keserek hem Cenab-ı Hakk’a yakınlaşmakta, hem de maddi durumlarının yetersiz olması sebebiyle kurban kesemeyenlere yardımda bulunmaktadırlar. Kurban kesmenin temel amacı, et ihtiyacını gidermek değil, rıza-i ilahiye ulaşmaktır. Bir âyet-i kerîme’de “Onların ne etleri Allah’a ulaşır ne de kanları; O’na ulaşacak olan sadece sizin takvânızdır” (Hac, 22/37.) buyrularak et ve kanların Allah’a ulaşamayacağı, asıl olanın ihlas ve takva olduğu açıkça ifade edilmektedir.

İslam dini insanı yaratıcısına yakınlaştırmak, O’na ulaştırmak veya Allah ile kulu arasındaki bağı sağlamlaştırmak için bazı ibadetleri yapmamızı bizlerden istemiştir. Bu ibadetlerin bir kısmı sadece bedenle yapılır namaz gibi, kimisi hem beden hem de mal ile yapılır  hac gibi, kimisi de sadece mal ile yapılır zekat gibi, Dolayısıyla  kurban ibadetide mali ibadetlerden olup kişinin dünya malına olan hırs ve arzusuna gem vurdurarak o çok sevmiş olduğu maldan harcatarak kişiyi Cenabı Allah'a yakınlaştırmak için meşru kılınmıştır.

          Bir ibadet olarak kurban insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanlık tarihi boyunca  bütün semavi dinlerde kurban kesmek, insanı Allah’a manen yaklaştıran bir ibadet sayılmıştır. Kur’ân’ı-Kerim’de  Adem (a.s) iki oğlunun Allah’a kurban takdim ettiklerinden haber verilmesi ve ilahi dinlerin hepsinde kurban hükmünün varlığına işaret edilmesi bu ibadetin ne kadar eskilere dayandığını göstermektedir.

Allah'a yaklaşma ve yaklaştıran şey anlamıyla kurban kelimesi, Adem (a.s.)ın çocuklarına atıf yapan şu âyette dile getirilmektedir:

وَاتْلُ عَلَيْهِمْنَبَاَ ابْنَىْ ادَمَ بِالْحَقِّ اِذْ قَرَّبَا قُرْبَانًا فَتُقُبِّلَ مِنْاَحَدِهِمَا وَلَمْ يُتَقَبَّلْ مِنَ الْاخَرِ

 “(Ey Muhammed a.s.) Onlara Ademin iki oğlu ile ilgili haberi hakkıyla oku. Hani her ikisi birer kurban sunmuşlardı, birinden kabul edilmiş, diğerinden kabul edilmemişti (Maide, 5/27).

          Ayet-i kerime, Allah’a yaklaşmak maksadıyla O’na kurban ibadetinin insanlıkla birlikte başladığına işaret etmektedir. Adem'in iki oğlu Habil ve Kabil'dir. O günün uygulaması  gereği  Kabil, bir miktar değersiz ekin, Habil ise en iyi bir koç kurban olarak Allah’a sunmuşlar. Allah, Habil'in kurbanını kabul etmiş, Kabil'in kurbanını ise kabul etmemiştir.

          "Kurban" kelimesinin anlamı; Allah’a yakın olmaktır. Ayette geçen "kurban" kelimesi bu anlamda kullanılmıştır.[1][3] Bu âyette geçen "kurban" bizim kurban bayramında kestiğimiz ve Arapça'da "udhiyye" olarak ifade edilen kurban anlamında değildir.

"وَلِكُلِّاُمَّةٍ جَعَلْنَا مَنْسَكًا لِيَذْكُرُوا اسْمَ اللّهِ عَلى مَا رَزَقَهُمْ مِنْبَهيمَةِ الْاَنْعَامِ..."

          “Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık…” ( Hac, 22/34)

Ayette geçen “mensek” kelimesi, “kurban kesmek ve kurban ibadeti, kurban edilecek zaman ve ibadet edilecek yer” manalarına gelir.

Yüce Allah, her semavi din mensupları için kurban ibadetini meşru kılmış olduğunu şu ayette açıkça beyan etmektedir:

وَالْبُدْنَجَعَلْنَاهَا لَكُمْ مِنْ شَعَائِرِ اللّهِ لَكُمْ فيهَا خَيْرٌ فَاذْكُرُوا اسْمَاللّهِ عَلَيْهَا صَوَافَّ فَاِذَا وَجَبَتْ جُنُوبُهَا فَكُلُوا مِنْهَاوَاَطْعِمُوا الْقَانِعَ وَالْمُعْتَرَّ كَذلِكَ سَخَّرْنَاهَا لَكُمْ لَعَلَّكُمْتَشْكُرُونَ

          “Kurbanlık deve ve sığırları da, sizin için Allah'ın (dininin)  nişanelerinden(kurban) kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. O halde onları saf saf sıralanmış dururken (kurban edeceğinizde) üzerlerine Allah'ın adını anın. Yanları yere yaslandığı vakit (yani canları çıktığında) onların etlerinden yiyin, kanaat edip istemeyene de, isteyene de yedirin. Böylece onları sizin emrinize verdik ki, şükredesiniz” (Hac, 22/36).

رَبِّ هَبْ لى مِنَالصَّالِحينَ  فَبَشَّرْنَاهُ بِغُلَامٍحَليمٍ  فَلَمَّا بَلَغَ

 Muhterem kardeşlerim!

Diğer bütün ibadetlerde olduğu gibi  kurbanda da niyet ve ihlas şarttır.

          Kısaca hatırlatalım ki "ihlas", bir işi, bir ibadeti başka bir şey için değil, sırf Allah rızası için yapmaktır.    Kur’an’ı-Kerimde;

           لَنْ يَنَالَ اللّهَلُحُومُهَا وَلَا دِمَاؤُهَا وَلكِنْ يَنَالُهُ التَّقْوى مِنْكُمْ..." 

          “Onların ne etleri  ne de kanları  Allah'a ulaşır. Fakat O’na sadece sizin takvanız ulaşır’ (Hac,22/37) anlamındaki âyet, bütün ibadetlerin temel şartı olan "ihlas"a vurgu yapmaktadır.

Sevgili peygamberimiz de, bu hususu şöyle ifade etmektedir:

إنما الأعمال بالنيات،وإنما لكل امرىء ما نوى  

“Amellerin kıymeti ancak niyetlere göredir. Herkesin niyet ettiği ne ise, eline geçecek olan ancak odur.”  (Buhari, Bedu’l-vahy)

Kur'ân'da Kurban kesilmesi emredilmektedir: …

  فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ  “Rabbın için namaz kıl, kurban kes” (Kevser, 108/2).

          Buâyetteki "venhar" emri, ""kurban kes" anlamına geldiğigibi, bunun başka anlamlara da geldiğini söyleyen bilginler bulunmaktadır. Ayettekiemrin sadece Peygamberimize mi, yoksa bütün  müslümanlara mı yönelik olduğu hususunda dafarklı görüşler ortaya konulmuştur.

Dolayısıyla İmam Azam Ebu Hanife (r.h.)kurban ibadetinin vacip olduğuna, İmam Şafii (r.h) ise sünneti müekked olduğukanaatine varmışlar ve bu yönde görüş bildirmişlerdir.

          Kurbanibadetinin kesin dayanağı, konu ile ilgili Peygamberinizin sözleri veuygulamalarıdır. Kurban ibadeti; hicretin ikinci yılında meşru kılınmıştır.          Peygamberimiz (a.s.) bir çok hadisindekurban kesilmesini teşvik etmektedir:

مَا عَمِلَ آدَمِىٌّيَوْمَ النَّحْرِ أحَبّ .إلى اللّهِ تَعالى مِنْ إهْرَاقِ الدِّمَ إنَّهَالَتَأتِىيَوْمَ الْقِيَامَةِ بُقُرُونِهَا وَأشْعَارِها وأظﻼَْفِهَا، وَإنَّ الدَّمَلَيَقَعُ مِنَ اللّهِ تَعالى بِمَكَان قَبْلَ أنْ يَقَعَ في اﻷرْضِ فَطِيبُوابِهَا نَفْساً َ ٍ

“Ademoğlu kurban bayramı günü, Allahkatında kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmaz. Şüphesiz ki kesilen kurbankıyamet günü boynuzları , kılları ve tırnakları ile gelir. Hiç şüphe yok kikesilen kurban, kanı yere akmadan önce Allah katında kabul görür. Öyleysegönüllerinizi kurban ile hoş ediniz.” (Tirmizi Edahi)

Peygamberimiz (a.s.) Medine'de 10 yılikamet etmiş ve her yıl kurban kesmiştir: 

نَحَرَ النَّبىُّ  سَبْعَ بَدَنَاتٍ بِيَدِهِ قِيَاماً وَضَحَّىفي المدينةِ كَبْشَيْنِ أقْرَنَيْنِ أمْلَحَيْنِ، يَذْبَحُ وَيُكَبِّرُ وَيُسَمَّىوَيَضَعُ رِجْلَهُ عَلى صَفْحَتَهما

Enes (r.a.) anlatıyor: "Resûlullah(a.s.), yedi deveyi kurban olarak eli ile ayakta kesti. Medine'de ise, boynuzluve alacalı iki koç kurban etti. Resûlullah (a.s.) keserken tekbir getiriyor,besmele çekiyor ve ayağını hayvanların boyunlarının üzerine koyuyordu.(ibnMaceh Edahi)

Değerli kardeşlerim!

    Akıllı, Buluğa ermiş ve Nisap miktarı para veya servete sahip olan mukimmüslümanlar kurban kesmekle yükümlüdür.

Kurban kesmeyi vacip kılan zenginliğinölçüsü; kişinin aslî ihtiyaçlarının ve borcunun dışında nisap miktarı malınınveya parasının bulunmasıdır. Nisap miktarları; 80.18 gram altın veya bu değere tekabül eden para veya mala sahip olankişi bu malın üzerinden yıl geçmesine gerek olmaksızın kurban kesmekleyükümlüdür.

KURBAN KESMENİN DİNİ HÜKMÜ

Kurban kesmek İmam-ı Azam Ebu Hanife'yegöre vacip, İmam Muhammed, İmam Ebu Yusuf, İmam Şafiî, İmam Malik ve İmam Ahmedb. Hanbel'e göre sünnet-i müekkededir.(Bidayetül müctehid-Muğnil muhtaç). Hükmümünvacip veya sünnet-i müekkede olması, uygulamaya bir etki yapmamaktadır. Her ikigörüş sahipleri de gücü yeten kimsenin kurban kesmelerini öngörmektedir. İmkanıolanların kurban kesmeyi terk etmelerine ruhsat vermemişlerdir. NitekimPeygamberimiz (s.a.s) bir hadisi şerifinde:

  مَنْ كَانَ لَهُ سَعَةٌ، وَلَمْ يُضَحِّ، فَلاَ يَقْرَبَنَّ مُصلانَا 

“Kim imkanı olduğu halde kurban kesmezsebizim mescidimize yaklaşmasın” (ibn Mace Edahi) hadisi şerifi kurban kesmeninne kadar önemli bir ibadet olduğunu bizlere beyan etmektedir, İmam-ı A'zam'ınkurbanın vacip olduğu görüşünün delillerinden biri bu hadisi şeriftir.

Hadisin Ebu Hanife'ye delil oluşu şuyoruma dayanmaktadır: “Hadiste yer alan böylesine güçlü bir uyarı, ancak vacipolan bir ibadetin terki konusunda yapılmış olabilir. Kurban vacip olmasaydıterk eden kimse için Hz. Peygamber böyle bir ifadeyi kullanmazdı.”

Ebu Hanife'ye göre kurbanın vacipolduğunun diğer bir delili Peygamberimizin, kurban kesmeyi hiç terk etmemişolmasıdır.

          Ayrıca,Hz. Peygamberin Ebu Bürde'ye namazdan önce kestiği kurbanın yerine birbaşkasını kesmesi gerektiğini söylemiş olması da, kurbanın vacip olduğunugösteren bir delildir. Bu görüşü destekleyen diğer bir delil de  Hz. Peygamberin;

          مَنْ ﮐﺎﻥ ذَبَحَ مِنْكُمْ قَبْلَ الصلاةِ، فَلْيُعِدْأُضْحِيَّتَهُ. وَمَنْ لاَ، فَلْيَذْبَحْ عَلَى اسْمِ الله.          

          “Kim(bayram) namazını kılmadan önce kurbanını kesmişse,yerine bir diğerini kessin.Kurbanını henüz kesmemiş olan da Bismillah diyerek kessin” (Buhari,İydeyn)şeklindekibeyanıdır.

Kurbanın müekked sünnet olduğunusöyleyenlerin delilleri ise bu konuda Kur’ân’ı-Kerimde açık bir emrinbulunmaması ve Peygamberimizin bazı sözleridir:

 إذا.دخلت العشر وأراد أحدكم أنيضحي، فلا يمس من شعره وبشره شيئا

"Bilinen on gün (Zilhiccenin ilk ongünü) girdiği vakit kurban kesmek isteyen kimse, (kendi bedeninden) bir kılalmasın bir tek tırnak kesmesin”.(Müslim Edahii) yani tıraş olmasın hayvanıkurban ettikten sonra tıraşını olsun buyurmaktadır.

Bu hadiste Peygamberimiz "kurbankesmek isteyen kimse" ifadesiyle kurban kesmeyi kişinin iradesinebırakmıştır. Bu da kurban kesmenin vacip olmadığını ifade eder beyanındabulunarak kurbanın sünneti müekked olduğu görüşünü savunmuşlardır.

Bu ibadete ister vacip görüşünü  ister sünneti müekked görüşünü baz alanlardaemin olunki bu ibadeti imkanları olduğu sürece her yıl yerine getirmekten geridurmamışlardır.

Muhterem Müslümanlar!

Kurban kesimi bir ibadet olduğuna görebu konuda uyulması gereken bazı kurallar da söz konusudur. Bunlara uyulmadığıtakdirde ibadet; bazı durumlarda geçersiz, bazı durumlarda ise eksikolabilmektedir. Bunun dışında toplumumuzda kurban ile ilgili doğru bilinen bazıyanlışlar da söz konusudur. Gerek uyulması gereken hususları gerekse doğrubilinen yanlışları vurgulamak ibadetin sıhhati açısından önem arz etmektedir,bundan dolayı Din işleri yüksek kurulumuzun da kurban ibadetimizin noksansız bir şekilde yerine getirilmesi içinaçıklamış olduğu bu bilgilere dikkatinizi çekmek istiyorum.

Kurbanlık Hayvanın Nitelikleri

Kurban olarak ancak koyun, keçi, sığır,manda ve deve kesilebilir. Bunların dışındaki hayvanlar kurban olarakkesilemezler.

Kurbanlık hayvanlarda kameri yıl esasınagöre, devenin 5; sığır ve mandanın 2; koyun ve keçinin ise 1 yaşını doldurmasışarttır. Bu yaşları tamamlamayan bir hayvan kurban olmaz. Fakat sadece koyuncinsi için bir istisna söz konusudur. Buna göre 6 ayını tamamlayan koyun, biryaşını doldurmuş gibi gösterişli/iri olması halinde kurban edilebilir.

Koyun veya keçi sadece bir kişi adınakurban edilir. Deve, sığır ve manda ise bir kişiden yedi kişiye kadar ortakolarak kurban edilebilir. Bu durumda her bir kişinin hissesi yedide birdenaşağıya düşmemelidir.

Kurban edilecek hayvan sağlıklı veorganları tam olmalıdır. Hayvandan beklenen maksadı tümüyle yok eden veyadeğerini azaltan kusurlar, hayvanın kurban olmasına engel teşkil eder.

Belirgin derecede hasta, yürüyemeyecekderecede zayıf veya topal, bir ya da iki gözü kör, boynuzlarının biri veyaikisi kökünden kırık, kulaklarının veya memelerinin yarısı kesik, dişlerinintamamı veya çoğu dökük hayvanlardan kurban olmaz.

Hayvanın doğuştan boynuzsuz olması,boynuzunun bir kısmının kırık olması, bir kulağının delik veya yırtılmışolması, hafif hasta ve hafif topal olması kurban edilmesine engel değildir.

Etinden ya da hizmetinden yararlanmakamacıyla kısırlaştırılmış/iğdiş edilmiş hayvanlar kurban olarak kesilebilir.

Vekâletle Kurban OrganizasyonlarındaDikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Vekâletle kurban kestirmek isteyenkişinin, kesene vekâlet vermesi gerekir. Eğer kurban ibadetinin yerinegetirilmesi hususunda bir kurum aracı kılınıyorsa bu durumda kurbanın satınalınması, kesilmesi ve dağıtılması gibi hususlarda kapsamlı bir vekâletverilmelidir. Aracı kişi ve kuruluşlar, vekâlet şartlarının dışına çıkmamalı,kurbanlarla ilgili olarak, sahiplerinin bilgisi ve rızası dışında iş veişlemlerde bulunmamalıdırlar.

Hayvan, kurban niyetiyle ve vekâletveren kişi adına kesilmelidir. Ortakların tamamının niyeti ibadet olmalıdır.

Kurbanlıklar, mutlaka kurban kesimgünleri içerisinde kesilmelidir. Udhiyye kurbanının kesim zamanı, bayram günübayram namazı kılındıktan sonra başlayıp bayramın üçüncü günü güneş batıncayakadar devam eder. Şâfiî mezhebine göre ise bayramın dördüncü günü güneşbatıncaya kadar da kurban kesilebilir.

Kesim gerçekleştirilirken hem kurbanlıkhayvanın hem de kesimi gerçekleştirenlerin zarar görmemesi için gereklitedbirlerin alınması ve çevre temizliği gibi hususlara azami derecede dikkatedilmesi gerekir. Bunun yanı sıra bıçak bileme vb. hazırlıklar hayvanın gözüönünde yapılmamalı, kesim işleminin diğer hayvanların göreceği şekildegerçekleştirilmemesine de özen gösterilmelidir.

Hayvan kesim ücretleri veya organizasyongiderleri, kesilen kurbanlık hayvanların etleri, derileri veya sakatatındankarşılanmamalı, bunlar ayrıca ödenmelidir.

Hissedarlar belirlenmeden hayvanlarıntopluca kesilmesi caiz değildir. Henüz kesim yapılmadan her bir hissedar,kurban edilecek bir büyükbaş hayvanın en az yedide bir hissesine kaydedilerekbelirlenmeli ve hayvan, belirlenen hissedarlar adına vekâleten kesilmelidir.Bunun aksine örneğin, altı kişi adına kesilen bir büyükbaş hayvana, kesimdensonra yedinci kişi dâhil edilemez.

Kurban ibadetinin en temelmaksatlarından biri de ihtiyaç sahiplerine kurban etlerini ulaştırarak onlarınkurban bayramı sevincine iştirak etmelerini sağlamaktır. Bu doğrultuda kurbanorganizasyonu yapan kuruluşların kurban etlerini satma cihetine gitmeden,bayram günlerinde et olarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırma gayreti içerisindeolmaları gerekir.

Kurban kesim organizasyonu yapankuruluşların, kapasitelerini önceden belirleyerek kesip dağıtabileceklerimiktarda kurban vekâleti almaları gerekir. Kapasitelerinin üzerinde vekâletalıp kurban etlerini daha baştan satıma konu etmeleri caiz değildir.

Ticari kuruluşlar, kurban organizasyonukapsamında et satımını çağrıştıran uygulamalardan uzak durmalıdır. Et satımıile kurban ibadeti birbirinden farklı şeylerdir. Dolayısıyla kurban kesiminearacılık eden ticari kuruluşlar, belli kiloda et miktarının kurban sahiplerineverilmesini taahhüt etmemelidirler. Bunun yerine tahmini bir kilo aralığıbelirleyerek, bu kilo aralığında bir hayvanı kişi adına vekâleten kesebilirler.Bu durumda çıkan et ne ise hisse sahibine teslim edilmesi gerekir.

Hissedarların etlerinden eksiltme yolunagidilerek veya tahmini kilodan fazla gelen etler toplanarak yeni bir hisseoluşturulmamalı ya da bu etler başkalarına satılmamalıdır.

Kuruluşlar, vekâletlerini aldıklarıkişiler adına kestikleri kurban etlerinin tamamını ya hissedarlara ya davekâlet şartlarına uygun olarak onların izin verdiği yerlere ulaştırmalıdır.

Kurban etlerinin sahiplerine verilmesiüzerine anlaşma yapıldıysa, etlerin karıştırılmaması ve her hissedara kendikurbanının etinin verilmesi gerekir. Çünkü bu hisseler, vekâlet verenlerinmülkiyetinde olduğundan yapılacak her türlü tasarruf onların izni ve onayınabağlıdır.

Hissedarlar, kurban hissesinin tamamınasahip olmalı, kuruluşlar fazla hisse toplayabilmek için hisse fiyatını düşükilan ederek kendi kaynaklarından ilave ücret ödememelidirler.

Kurban İbadetiyle İlgili Doğru BilinenBazı Yanlışlar

Kurban ibadetinin yerine getirilmesiiçin, gerekli şartları taşıyan bir hayvanın usulüne uygun olarak kesilmesişarttır. Kesim gerçekleşmeksizin yalnızca bağışta bulunmak veya sadaka vermekkurban ibadeti yerine geçmez. Bu bağlamda “Kesimsiz kurban bağışı” vb. adlaraltında yapılan bağışların hiçbir dini dayanağı bulunmamakta olup söz konusubağışlar kurban sayılmaz. Dolayısıyla toplumumuzdaki kurban anlayışınızedeleyecek bu tür uygulamalara itibar edilmemelidir.

Bir kurban hissesi yalnızca bir kişiiçindir. İmkânı olmayan birden fazla kişinin, tek kişilik bir hisseye ortakolabileceği anlayışı dinen doğru değildir. Bu itibarla küçükbaş bir hayvanabirden fazla kişinin ortak olması ya da büyükbaş bir kurbanlığa yediden fazlakişinin hissedar olması caiz değildir. Aynı hisseye birden fazla kişinin ortakolması halinde kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz. Bu bağlamda vekâletlekurban kesen kuruluşlar kendi adlarına değil, sadece vekâlet veren kimseleradına kurban kesebilirler.

İnsanların bir araya gelerek topluca Hz.Peygamber adına bir kurban hissesine girmeleri şeklinde bir uygulama dinimizdemevcut değildir. Dolayısıyla dinî duyguların istismarına yönelik bu türuygulamalardan uzak durulmalıdır.

Dinimizde kabir kurbanı veya ölü kurbanıadıyla bir kurban türü bulunmamaktadır. Ölenin vasiyeti yoksa onun adınaudhiyye kurbanı kesilmesi gerekmez.

Kurban kanının, alna veya arabatekerleği gibi eşyalara sürülmesi inancı doğru değildir.

Evli olmayan kimselerin -gerekli maliimkâna sahip olsalar da- kurban kesemeyecekleri anlayışı yanlıştır.

Kurban kesim işlemini kadınlarınyapamayacağı anlayışı doğru değildir. Kesme becerisine sahip olan kişi, erkekolsun kadın olsun, kurban kesimini gerçekleştirebilir.

Büyükbaş bir kurbanlığın hissedarsayısının mutlaka 3, 5, 7 gibi tekli sayılarda olması gerektiği anlayışı doğrudeğildir. Bir büyükbaş hayvana yedi kişi ortak olabildiği gibi altı kişi deortak olabilir. Önemli olan her birinin hissesinin yedide birden azolmamasıdır.

Kurbanlık hayvanın gerekli yaşınıtamamladığı halde henüz kapak atmamış (sığır cinsi hayvanlarda ön kesici sütdişlerinin dökülüp kalıcı ön kesici dişleri çıkmamış)  ise kurbanedilemeyeceği şeklindeki anlayış doğru değildir. Yaşının tam olarak tespitedilemediği durumlarda ise kapak atmak gibi alametlere itibar edilebilir.

Kurban etlerinin mutlaka yedi fakiredağıtılması gerektiği şeklindeki anlayış doğru değildir. Kişi udhiyye kurbanınıkestikten sonra bunun bir kısmını ihtiyaç sahiplerine, bir kısmını akraba vekomşularına verdikten sonra geriye kalan kısmını kendi evi için kullanabilir.Bu hüküm adak olmayan udhiyye kurbanlarıyla ilgilidir. Vekâletle kurban kesenkuruluşların da udhiyye kurbanlarının etlerini söz verdikleri yerlerin dışınadağıtmamaları, vekâlete aykırı davranmamaları gerekir.

Kurbanlık hayvana ortak olanlarınbazılarının adak veya akika niyetiyle kurbana iştirak etmesinin kurbana engelolduğu şeklindeki anlayış hatalıdır. Ortakların her birinin niyetinin Allahrızası için kurban kesmek olması, kurbanın geçerli olması için yeterlidir. (Dinİşleri Yüksek Kurulu)

Muhterem kardeşlerim!

Türkiye Diyanet Vakfımız her sene olduğugibi bu sene de “Kurbanını Paylaş, Kardeşinle Yakınlaş!” ilkesiyle ülkemizde vedünyanın dört bir yanında, savaşların, zulüm ve baskıların olduğu İslamülkelerinde vekaletle  kurbanfaaliyetleri yürütmektedir. Ülkemizde bir hisse bedeli:2,250.TL. Yurt dışında ise1,800. TL olarak belirtmiştir.  Bizlerdegerek maddi ve gerekse manevi olarak, bu organizasyonun bir üyesi olmaya gayretederek bir hissemizi kardeşlerimize  ayırmayaçalışalım.

Yüce Rabbimiz yapmış olduğumuz veyapacağımız bütün ibadetleri, özellikle de yakın zamanda keseceğimiz kurbanlarıkabul eylesin. Hem kendisinin hem de bütün insanların razı olacağı bir hayatyaşatarak  iki dünya mutluluğunukazanmayı cümlemize nasip ve müyesser eylesin.                                                                                       

VAAZI İNDİR 

Hazırlayan : Necmettin YUMLU (Uzman Vaiz)                                                                                          

Facebook Yorumları