menu
ÜÇ AYLAR:ÇOCUKLARIMIZ VE İBADET
ÜÇ AYLAR:ÇOCUKLARIMIZ VE İBADET
Haftanın Vaazı.. 12.01.2024 tarihli; "Üç Aylar; Çocuklarımız ve İbadet" konulu haftanın vaazı sitemize yüklenmiştir.

Üç Aylar; Çocuklarımız ve İbadet

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

İnsanı en güzel bir şekilde yaratmış bulunan Allah Teala, kullarından yaşadıkları sürece kendi rızasına uygun ameller işlemelerini istemektedir. İslam fıtratı üzerine doğmuş olan çocuklar, küçük yaşlarda iken hayatlarının sonuna kadar gerekli olan dini bilgileri öğrenmek zorundadırlar. Her ne kadar çocuklar büluğ çağına kadar ibadet etmek zorunda değillerse de ; imanı, ibadetleri, islam ahlakını ve günlük yaşantıyla alakalı bilgilerini küçük yaşlardan itibaren öğrenmeleri gerekir.

Çocuk Allah’ın  insana lütfettiği en güzel nimetlerden biridir. Bu nimet büyüklüğü nispetinde de aynı zamanda bir sorumluluk ve külfettir. Önemli derecede imtihan vesilesidir.

Çocuklar, dünya hayatında övgü vesilesi olabildiği gibi utanç kaynağı da olabilirler. Ahiret hayatı için sadaka-ı cariye olarak sevap ve  huzur vesilesi olabilirken,  azaba  da vesile olabilirler. Bunun sebebi çocuğun küçük yaşlardan itibaren aileden, çevreden, okuldan, camiden, basından ve sosyal medyadan kazanmış olduğu olumlu veya olumsuz şeylerdir. Önemli olan çocuğun İslam dininin belirlediği kurallara göre yetiştirilmesidir.

Anne-babalar helal rızık vererek, iyi örnek olarak, eğitimleri için her türlü fedakarlığı yaparak çocukları geleceğe hazırlamalıdırlar. Çünkü çocuğun geleceğini anne-baba şekillendirmektedir. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)’tan rivayet edilen bir hadisi şerifte ; Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm):

«كُلُّ مَوْلُودٍ يُولَدُ عَلَى الْفِطْرَةِ، فَأَبَوَاهُ يُهَوِّدَانِهِ وَيُنَصِّرَانِهِ، وَيُمَجِّسَانِهِ... »

"Her çocuk (İslam) fıtratı üzerine doğar" "Çocuğu anne ve babası Yahudileştirir , Hıristiyanlaştırır veya Mecusileştirir.   (Buhârî, Cenâiz 80 ,  II, 97-98; Müslim, Kader, 22)   buyurmak suretiyle insanoğlunun yaratılış özelliği olan İslam fıtratı üzerine kalmasında ana-babanın etkisinin ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuşlardır.

Anne – Babalar çocuklarını; kendi nefsine; anne-babasına, akraba ve komşularına ; diğer insanlara, Yaratan Rabbine , devletine, milletine karşı görevlerini ve sorumluluklarını bilen ve yerine getiren  ahlaklı birer insan olarak yetiştirmeleri gerekir. Çocuklar yetiştirilirken dünyada müslümanca yaşayabilecekleri, ahirette kurtuluşa erebilecekleri şekilde yetiştirilmelidirler. Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا قُٓوا اَنْفُسَكُمْ وَاَهْل۪يكُمْ نَاراً وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ …﴿٦﴾  

 "Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten(cehennem) koruyun. ….."  (Tahrîm; 6) 

Çocuk  konuşmaya başladığı andan itibaren en azından namazda okuyacağı sûreler, duâlar, namazın rükünleri, gibi önemli konuları öğrenmesi ve dinin direği olan  namaz için hazır hale gelmiş olması, namazla ilgili farz vâcip, sünnet her çeşit bilgileri öğrenmesi gerekir.

Âile reisini   terbiyeden sorumlu tutan Kur'ân-ı Kerîm, âile fertlerine bilhassa namazın emredilmesi üzerinde durur.

وَأْمُرْ اَهْلَكَ بِالصَّلٰوةِ وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَاۜ لَا نَسْـَٔلُكَ رِزْقاًۜ نَحْنُ نَرْزُقُكَۜ وَالْعَاقِبَةُ لِلتَّقْوٰى﴿132﴾

"Ailene namazı emret ve kendin de ona devam et. Senden rızık istemiyoruz. Sana da biz rızık veriyoruz. Güzel sonuç Allah'a karşı gelmekten sakınanlarındır."  (Tâhâ; 132)

Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anh’den rivayet edilen bir hadisi şerifte Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:

«مُرُوا أَوْلَادَكُمْ بِالصَّلَاةِ وَهُمْ أَبْنَاءُ سَبْعِ سِنِينَ، »

"Çocuklarınıza, onlar yedi yaşında iken namazı emredin.."  (Ebu Davud, Salat 26, (495,496))

Çocuklara  ibadetlerinin yanında ahlakları da  öğretilmelidir: Peygamber Efendimiz aşağıdaki hadislerde çocukların edepli ve ahlaklı yetiştirilmelerinin ne kadar önemli olduğunu bizlere öğretmiş bulunuyor:

« أَكْرِمُوا أَوْلَادَكُمْ وَأَحْسِنُوا أَدَبَهُمْ »

 Çocuklarınıza hoş muamelede bulunun ve onları güzel terbiye edin.”.   (İbn Mace, Edeb, 3)

«مَا نَحَلَ وَالِدٌ وَلَدَهُ أَفْضَلَ مِنْ أَدَبٍ حَسَنٍ»

“Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir bağışta bulunmuş olamaz.” (Tirmizi, Birr, 33) 

Çocuklar, kendilerine söylenenlerden daha çok gördüklerine, yaşadıklarına ve tanık olduklarına itibar ederler. Söylenen sözlerden daha çok yaşadıkları, çocuklar üzerinde etkili olur. Bu bakımdan küçük yaştan itibaren onların İslâmî kimlikle yetişebilecekleri bir ortamda bulundurulmaları ve bu ortamın atmosferini solumaları son derece önemlidir. Hiç şüphesiz onların İslâmî kimlik kazanmalarına yardımcı olacak en uygun ortamlardan biri de Üç Aylar ve Ramazan ayıdır. Özellikle Ramazan ayı İslâmî kimliğin oluşması için çok elverişli bir zamandır.

Çocuklar son derece meraklı, hevesli, saf, temiz ve iyi niyetlidir.  Davranışları, düşünceleri ön yargısızdır. İçlerinden geldiği gibi, düşündükleri gibi davranırlar. Hayal dünyaları çok geniştir. Bu bakımdan üç ayların çocuk açısından olabildiğince hoş geçen bir zaman dilimine dönüşmesi için gereken her şey yapılmalıdır. Oruç, imsak, iftar, teravih, i’tikaf, sadaka, zekat gibi ibadetlerin yanında Ramazanın kültürel kodlarının da bu vesile ile tanıtılması, Çocuğun Ramazana olan ilgisini artıracaktır.(Çocuklara Ramazan Bilinci Kazandırılması Manevi Kimlik Aşısı; konulu vaaz  D.İ.Y.K. üyesi Ekrem  KELEŞ tarafından hazırlanmıştır)

Üç Aylar ve Reğaib Gecesi

Milletimizin "Üç Aylar'' diye ifade ettiği feyizli ve bereketli maneviyat mevsimine bir defa daha girmiş bulunuyoruz.   Bu aylar, rahmet dalgalarının başladığı, mânevî huzur ve sükunun kalplere doğduğu, ilâhî rahmetin coştuğu aylardır. Bu aylar girince, mü’minlerin ruhlarını mânevî bir hava kaplar. Bu mübârek aylar içerisinde çok feyizli ve bereketli geceler vardır.

Üç ayların faziletine dair Hz. Peygamber’den nakledilen rivayetlerin yanı sıra Regaib, Mi‘rac, Berat ve Kadir gecelerinin bu aylarda yer alması üç aylara ayrı bir önem verilmesine, ibadet, dua, zikir ve hayırlı işlerle daha fazla meşgul olunarak dinî duyarlılığın daha yoğun olarak yaşanmasına zemin hazırlamıştır. Receb ayı girdiğinde,  Hz. Peygamber(s.a.v.)’in şöyle dua ettiği de rivayetler arasında yer almaktadır.

«اللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِي رَجَبٍ وَشَعْبَانَ، وَبَلِّغْنَا رَمَضَانَ»

 Ey Allah’ım Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan'a kavuştur.(Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. l, s. 259,Taberânî, el-Muʿcemü’l-evsaṭ, IV, 189; Ebû Nuaym, VI, 269; ayrıca bk. Müsned, I, 259)  (Dia. Üç Aylar Md.)

Üç aylardan ilki Hicrî yılın yedinci ayı olan Recep ayının mânevî değerine Kur’an-ı Kerim’de ve Hz. Peygamber’in hadis-i şeriflerinde işaret buyurulmuştur. Tevbe Sûresi’nin 36. âyetinde şöyle buyurulmaktadır:

إِنَّ عِدَّةَ الشُّهُورِ عِندَ اللّهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْرًا فِي كِتَابِ اللّهِ يَوْمَ خَلَقَ السَّمَاوَات وَالأَرْضَ مِنْهَا أَرْبَعَةٌ حُرُمٌ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ فَلاَ تَظْلِمُواْ فِيهِنَّ أَنفُسَكُمْ وَقَاتِلُواْ الْمُشْرِكِينَ كَآفَّةً كَمَا يُقَاتِلُونَكُمْ كَآفَّةً وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ مَعَ الْمُتَّقِينَ ﴿٣٦﴾

“.Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah'ın yazısına göre Allah katında ayların sayısı on iki olup, bunlardan dördü haram aylarıdır. İşte bu doğru hesaptır)nizamdır(. O aylar içinde (Allah'ın koyduğu yasağı çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle topyekün savaşıyorlarsa siz de onlara karşı topyekün savaşın ve bilin ki Allah (kötülükten) sakınanlarla beraberdir. .”  (Tevbe, 36)

Bu ayet-i kerimede işaret edilen haram ayların “Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Recep” ayları olduğunu Hz. Peygamber şu hadisleriyle açıklamışlardır:

“Muhakkak zaman Allah'ın yarattığı günkü şekliyle akıp gitmektedir. Sene on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır. Bunlardan üçü peşpeşedir: Zilkade, Zilhicce, Muharrem, bir de Cemaziyel-ahir ile Şaban ayları arasında olan Mudar Kabilesinin ayı Recep'tir”  (Buhârî, Tefsir, Sûre-i Tevbe, Ehâdî, 5, Tevhid, 24; Müslim, Kasâme, 29; Ebû Dâvud, Menâsik, 67, Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/37, 73.)

İslamdan önceki Cahiliye döneminde haram aylara girildiği zaman bunların kutsallığına karşı gösterilmesi gereken saygının bir işareti olarak insanlar savaşmaktan ve her türlü saldırıdan kaçınırlardı. Eğer her türlü düşmanlık ve mücadeleden el çekilmesi gereken, kötülük yapmanın ve kan dökmenin yasak olduğu haram aylarda (zilkade, zilhicce, muharrem, receb) savaş yapılırsa bu savaş ; “ficâr savaşları” (eyyâmü’l-ficâr) diye anılırdı. (Kitâbü’l-Ĥayevân, I, 165-166)

Recep ayının ilk Cuma gecesi Regâip Kandilidir.

Recep ayının ilk Cuma gecesi Regâip Kandili ; 27. Gecesi  Mirâc Kandili; Şaban ayının 15. gecesi Berat kandilidir. Ramazan ayı içerisinde de Kadir gecesi bulunmaktadır.

crî takvime göre yedinci ay olan recebin ilk perşembesini cumaya bağlayan geceye “Regaib Kandili'' denilmiştir. Geçtiğimiz gece regaib kandilini idrak ettik. Regaib Gecesinin  diğer gecelerden  farklı oluşu hem Recep ayında bulunması hem de Cuma gecesi oluşudur.

                                           MİR'ÂC KANDİLİ

Recep ayı içerisinde bulunan bir başka mübarek gece de Mirac gecesidir.  Resûl-i Ekrem’in bir gece Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya yaptığı yolculuğa isrâ, oradan göklere yükselmesine mi‘rac denilmiştir. (el-İsrâ 17/1). (Dia. Mi’rac Md.)

Mirac hadisesinin başlangıcı olan isra olayı Kur’an-ı Kerimde şöyle ifade edilmektedir:

سُبْحَانَ الَّـذ۪ٓي اَسْرٰى بِعَبْدِه۪ لَيْلاً مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اِلَى الْمَسْجِدِ الْاَقْصَا الَّذ۪ي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ اٰيَاتِنَاۜ اِنَّهُ هُوَ السَّم۪يعُ الْبَص۪يرُ ﴿١﴾  

"Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed'i) bir gece Mescid-i Haram'dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren Allah'ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir."  (İsrâ; 1)

ŞÂBAN AYI ve BERAT GECESİ

Üç ayların ikincisi , Hicrî yılın sekizinci ayı, şaban ayıdır. Şâban ayının büyük kısmını oruçlu geçiren Hz. Peygamber (Buhârî, “Ṣavm”, 52; Müslim, “Ṣıyâm”, 176-177), ramazan dışındaki en faziletli orucun şâbanda tutulan oruç olduğunu ifade etmiştir (Tirmizî, “Zekât”, 28). (DİA, XII, 59; c, 38; S.207) 

Şâban ayının ın on beşinci gecesinde müslümanların Allah’ın affı ve bağışlaması ile günah yükünden kurtulacağı umularak bu geceye Berat gecesi denmiştir. Berat gecesi için Arapça eserlerde “şâbanın ortasındaki gece”, “mübarek gece”, “rahmet gecesi” ve “sak (الصك = belge) gecesi” mânalarına gelen terkipler kullanılmaktadır.

Berat gecesinin faziletiyle ilgili Hz. Peygamber şöyle buyurmuşlardır: “Allah Teâlâ -rahmetiyle- şâbanın on beşinci gecesi dünya semasında tecelli eder ve Kelb kabilesi koyunlarının kılları sayısından daha fazla kişiyi bağışlar(Tirmizî, “Ṣavm”, 39; İbn Mâce, “İḳāmetü’ṣ-ṣalât”, 191).

Bir başka rivayette de Hz. Peygamber,

" إِذَا كَانَتْ لَيْلَةُ النِّصْفِ مِنْ شَعْبَانَ، فَقُومُوا لَيْلَهَا، وَصُومُوا نَهَارَهَا، فَإِنَّ اللهَ عَزَّ وَجَلَّ يَنْزِلُ فِيهَا، لِغُرُوبِ الشَّمْسِ إِلَى السَّمَاءِ الدُّنْيَا، فَيَقُولُ:" أَلَا مُسْتَغْفِرٌ، فَأَغْفِرَ لَهُ؟، أَلَا مُسْتَرْزِقٌ، فَأَرْزُقَهُ؟، أَلَا مُبْتَلًى، فَأُعَافِيَهُ؟ " أَلَا كَذَا، حَتَّى يَطْلُعَ الْفَجْرُ "

Şâbanın ortasında gece ibadet ediniz, gündüz oruç tutunuz. Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, ‘Yok mu benden af isteyen onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan ona âfiyet vereyim, yok mu şöyle, yok mu böyle!’ der” buyurmuştur (İbn Mâce, “İḳāmetü’ṣ-ṣalât”, 191).  (Dia. Berat Gecesi Md.)

Berat Gecesi Ramazan ayının yaklaştığını müjdeler. Üç Ayların sonuncusu olan Ramazan ayı ve onda bulunan Kadir Gecesi’nin ise dinî hayatımızda ayrı bir yeri ve önemi vardır.

Ramazan Ayı ve Kadir Gecesi

Genel olarak halk arasında "onbir ayın sultanı, Kur'an ayı, oruç ayı ve mağfiret ayı" gibi niteliklerle bilinen Ramazan kameri ayların dokuzuncusudur. Bu ay, Şehr-i Ramazan diye de ifade edilir. Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçen ve değerine vurgu yapılan yegâne ay ramazan ayıdır. Orucun farz kılındığını bildiren âyetlerin hemen ardından şöyle buyurulmuştur:

شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذ۪ٓي اُنْزِلَ ف۪يهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدٰى وَالْفُرْقَانِۚ فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُۜ وَمَنْ كَانَ مَر۪يضاً اَوْ عَلٰى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِنْ اَيَّامٍ اُخَرَۜ يُر۪يدُ اللّٰهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلَا يُر۪يدُ بِكُمُ الْعُسْرَۘ وَلِتُكْمِلُوا الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰيكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ﴿185﴾

Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır. Öyle ise, sizden ramazan ayına ulaşanlar idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kazâ etsin. Allah sizin için kolaylık diler, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah'ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir." (Bakara sûresi ,185)

Müslümanlarca sabır, ibadet, rahmet, mağfiret ve bereket ayı olarak kabul edilen, büyük bir coşku ve heyecanla karşılanan ramazanın başlıca özellikleri şu şekilde sıralanabilir: 

İslâm’ın beş şartından biri olan oruç bu ayda tutulur (el-Bakara 2/183-185; Buhârî, “Ṣavm”, 1; Müslim, “Îmân”, 8, 9).  Teravih namazı Ramazan ayına mahsus ibadetlerdendir. (Buhârî, Îmân 27;  “Ṣalâtü’t-terâvîḥ”, 1; Müslim, “Müsâfirîn”, 173-178) Malî bir ibadet olan fitrenin (fıtır sadakası) bu ayın sonunda ve bayramdan önce ödenmesi gerekir. Bu ayın sonunda itikâfa girmek sünnettir. 

Kur’ân-ı Kerîm bu ayda indirilmeye başlanmış olup âyet ve hadislerde bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilen (el-Kadr 97/3; Nesâî, “Ṣıyâm”, 5) Kadir gecesi de bu ayın içerisindedir. (el-Bakara 2/185; ed-Duhân 44/1-3; el-Kadr 97/1). (Buhârî, “İʿtikâf”, 1; Müslim, “İʿtikâf”, 1-5).(TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 34. cildinde, 433-435..)

                                     KADİR GECESİNİ İHYÂ ETMEK

Kur’an’ın indirildiği (Bakara,185) bin aydan daha hayırlı olan kadir gecesi ramazan ayının içerisinde bulunmaktadır. Allah Teala Kadr süresinde şöyle buyurmaktadır:

اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ ف۪ي لَيْلَةِ الْقَدْرِۚ ﴿١﴾ وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِۜ ﴿٢﴾  لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِنْ اَلْفِ شَهْرٍۜ﴿٣﴾  تَنَزَّلُ الْمَلٰٓئِكَةُ وَالرُّوحُ ف۪يهَا بِاِذْنِ رَبِّهِمْۚ مِنْ كُلِّ اَمْرٍۙۛ ﴿٤﴾  سَلَامٌ۠ۛ هِيَ حَتّٰى مَطْلَعِ الْفَجْرِ ﴿٥﴾  

1."Biz onu Kadir gecesi indirdik. 2-Kadir gecesi nedir, bilir misin sen? 3-Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır.   4-Meleklerle Ruh(Cebrâil) o gece Rabblerinin izniyle her iş için iner de iner. 5-Tam bir esenliktir o gece, tâ tan yeri ağarıncaya kadar." (Kadîr  (97), 1-5)( Duhân sûresi (44), 3)

 Üç Aylar İkliminde...Üç Ayları Değerlendirme Yolları:

Üç aylarda bulunan mübarek gecelere özel bir ibâdet şekli olmamakla beraber, bu geceleri tevbe, dua ve ibâdetle geçirmek sevap kazanmaya vesile olacaktır. Üç aylar ve üç aylar içerisindeki mübarek günler ve geceler, kendimizi denetleme ve değerlendirme bakımından önemlidir. Allah (c.c.) bizi nefis muhasebesi yapmaya ve ahiret için hazırlıklı olmaya davet ediyor ve buyuruyor ki:

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَلْتَنْظُرْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ لِغَدٍۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ خَب۪يرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ ﴿١٨﴾  

18.Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve herkes, yarına ne hazırladığına baksın. Allah'tan korkun, çünkü Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. (Haşr; 18)

Hz. Ömer (r.a.)’ın şöyle söylediği rivayet edilir:

"حَاسِبُوا أَنْفُسَكُمْ قَبْلَ أَنْ تُحَاسَبُوا، ....."

“ Hesaba çekilmezden evvel kendi kendinizi hesaba çekiniz. …..” (Tirmizi Kıyame, 25, (IV, 638).)

Bu aylar vesilesiyle öncelikle iman ve Salih amel yönünden durumumuzu kontrol etmeliyiz.  Üç Aylar ve kandiller, hayatımızda adeta oto kontrol sisteminin kurulmasına vesile olur. Bu otokontrol sistemi, dünyevî meşguliyetlerimizden sıyrılıp, yaratılış gayemizi düşünmemiz açısından son derece önemlidir. Melekî olduğu kadar, şeytanî özelliklere de sahip, günah işlemeye müsait olan insanın, günahlarından temizlenmesi için Üç Aylar bir fırsattır. Üç Aylar, günahlardan arınma, sevaplarla bezenme mevsimidir. Günahlardan arınmak için de samimi bir tevbe (Tahrîm: 66/8) (Nur: 24/31), Allah’a yalvarmak ve Allahtan bağışlanmada bulunmak gerekir. Yüce Allah şöyle buyuruyor:

قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اَسْرَفُوا عَلٰٓى اَنْفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَم۪يعاًۜ اِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّح۪يمُ ﴿٥٣﴾  

De ki: "Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, merhametlidir." (Zümer, 39/53)

Faziletlerin en büyüğü olan Kuran-ı Kerim’i mübarek günlerde ve gecelerde okumaya özen gösterelim. Çünkü Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır. 

«اقْرَءُوا الْقُرْآنَ، فَإِنَّهُ يَأْتِي يَوْمَ الْقِيَامَةِ شَفِيعًا لِأَصْحَابِهِ»

 “Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir.”  (Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 993),

Kur'ânı sevap kazanmak amacıyla okuduğumuz gibi ; onu anlamaya çalışalım. Anladıktan sonra da yaşamanın gayreti içerisinde olalım. Geçmiş günlerimizde kılamadığımız namazlarımız var ise mübarek günleri ve geceleri kaza namazıyla geçirelim. Üzerimizde kaza borcu yok ise nafile namaz kılalım. Alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgililer Sevgilisi Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)e çokça salavat-ı şerife getirelim.  (Ahzab: 33/56)                        

Özetle, Günahlardan arınalım, tevbe ve istiğfarı çokça yapalım , Nafile oruçlar tutalım, Kur’anı-ı Kerim’i ,mealini ve tefsirleri okuyalım, Hz. Peygamberin hayatını ve hadislerini okuyalım , Hz. Peygambere çokça salat-ü selam getirelim, Kaza ve nafile namaz kılalım, Allah’ı çok zikredelim ve dua edelim,  Hayatımızın muhasebesini yapalım, Akrabalarımızı ve hastaları ziyaret edelim, Sadaka verelim, yetimlere, yoksullara ve fakirlere yardım edelim. Eğer bunları yapabilirsek üçayları ve Mübarek geceleri değerlendirmiş oluruz.Yaratıcımıza, âilemize, çocuklarımıza, milletimize ve bütün insanlığa karşı görev ve sorumluluklarımız vardır. Mübârek üç aylar ve geceler; bu sorumluluklarımızı yernegetirebilmemiz için bir vesiledir.

İslami Kimliğin Oluşmasında üç ayların Önemi.

Üç aylar, Kulluğun farkına vararak İbadetlere yönelmek için bir fırsattır. İbadette devamlılık için fırsattır. Farzlar ve Nafileler için bir fırsattır. Allahı zikretmek, Kuran okumak ve Kur’an ile amel edebilmek için bir fırsattır. Haramlardan kaçınmak için fırsattır.Üç ayların doya doya yaşandığı ortamlar, Çocukların, doğuştan getirdikleri temiz fıtratlarını koruyabilecekleri ortamlardır. İslami kimliğin oluşmasında çocukluk dönemi en önemli dönemdir. Atalarımız “ağaç yaşken eğilir” diye söylemişlerdir.

Çocuklar bizlere  Emanettir.

Çocuklar, başta anne baba, olmak üzere, sorumluluk silsilesi dahilinde İslam toplumunun elinde emanettir. Bu emanete riayet için onların, bedenen ve ruhen sağlıklı yetiştirilmesi gerekir. Peygamber Efendimiz emanetin korunması ile ilgili şöyle buyuruyorlar:

«كُلُّكُمْ رَاعٍ، وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ، الإِمَامُ رَاعٍ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ، وَالرَّجُلُ رَاعٍ فِي أَهْلِهِ وَهُوَ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ، وَالمَرْأَةُ رَاعِيَةٌ فِي بَيْتِ زَوْجِهَا وَمَسْئُولَةٌ عَنْ رَعِيَّتِهَا، وَالخَادِمُ رَاعٍ فِي مَالِ سَيِّدِهِ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ ، وَكُلُّكُمْ رَاعٍ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ» 

 Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek, ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın, kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Hizmetkâr, efendisinin malının çobanıdır; o da sürüsünden sorumludur. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. ” (Buhârî, Cum’a 11, İstikrâz 20, İtk 17, 19, Vesâyâ 9, Nikâh 81, 90, Ahkâm 1; Müslim, İmâret 20.)

İnsanın çocukluk dönemi, hayatının gençlik, olgunluk ve ihtiyarlık gibi diğer dönemlerini de etkilemektedir. Çocukluk yaşında kazanılan islâmî kimlik kolay kolay silinmez. Çocuklar üzerinde sözlü uyarılardan daha çok örnek davranışlar etkilidir. Bu sebeple örnek davranış, en etkili eğitim ve terbiye yöntemidir. Üç aylar, bu açıdan oldukça müsait bir ortamlardır. 

Üç aylar , çocuğun İslâmi kimliğinin oluşturulabilmesi için önemli bir fırsattır. Çünkü Üç aylarda ve özelliklede ramazan ayında yoğun bir dini hayat vardır. Oruç, zekat, sadaka,  teravih, Kur’an tilaveti, Sahur, iftar, i’tikaf,… Ramazanda Müslüman hanelerde önemli bir değişim yaşanır. Ramazan öncesi evleri tatlı bir heyecan ve telaş kaplar. Alınmayan müstesna yiyecekler o ayda alınır. O ayda, yemeklerin, tatlıların sayısı ve çeşidi çoğalır. Bütün bunlar çocuklar için ilgi çekici şeylerdir. 

Çocuklar, örnek aldıkları büyükleri gibi oruç tutmak isterler. Açlığın zorluğunu göze alarak ailesine kendisini ispat etmeye çalışır. Çocukları sahur ve iftar sofralarında bulundururak onların İslami kimliğinin oluşmasına katkı sağlanmalıdır.

İftarıyla, sahuruyla, teravih namazıyla, okunan mevlitlerle çocuklar Ramazanı severler. Tuttuğu oruç veya kıldığı namazdan dolayı tebrik edilen ve ödüllendirilen çocuk dinini sever. Bütün bunlar hafızasına nakşedilir.  .(Çocuklara Ramazan Bilinci Kazandırılması Manevi Kimlik Aşısı; konulu vaaz  D.İ.Y.K. üyesi Ekrem  KELEŞ tarafından hazırlanmıştır)

Sonuç olarak şunları söyleyebiliriz: Çocukların ailelerinden aldıkları dini bilgilerin yanısıra İman ve ibadetle ilgili islami bilgilerin öğrenileceği ve aynı zamanda uygulanacağı en önemli zaman dilimi milletimizin üç aylar diye isimlendirdiği Recep, Şaban ve Ramazan aylarıdır..

Recep ayının ilk Cuma gecesi Regâip Gecesi; 27. Gecesi  Mirâc Gecesi; Şaban ayının 15. gecesi Berat Gecesidir. Ramazan ayı içerisinde de Kadir gecesi bulunmaktadır.

Müslümanlar Ramazan ayında Oruçlu iken bütün davranışlarına dikkat ederler. İmsak vaktinden iftar vaktine kadar yeme, içme ve şehevi arzulardan uzak kalırlar. Haram ola şeyleri zaten yeyip içmezler. Normal zamanlarda helal olan şeyleri de yeyip içmezler. Oruç tutan Müslümanlar sadece yeme içmelerine değil; konuşmalarına ve davranışlarına da dikkat ederler.

Müslümanlar, üç aylarda ve özellikle de Ramazan ayında ibadete yoğunlaşırlar. Kur’an okurlar. Mukabele dinlerler. Sahura kalkarlar. Oruç tutarlar. İftar ederler yada diğer oruç tutanlara iftar ettirirler veya iftarlık verirler. Beş vakit namazı, Cuma ve Teravih namazlarını kılarlar. İ’tikafa girerler. Zekat ve sadakai fıtırlarını yoksullara verirler. Ramazanın son günlerinde Kadir gecesini ihya ederler. Ramazan sonunda bayramda buluşurlar.

İşte üç aylar içerisinde yoğun bir şekilde yapılan bu ibadetleri gören bir çocuk; kendisi de bu yapılmış olan ibadetleri ve islami yaşantıyı zihin dünyasına nakşetmiş olur. Büyüklerinden görerek öğrendiklerini ileriki zamanlarda uygulamalı olarak yaşar ve kendisinden sonraki nesillere örnek bir kişi olarak yaşayarak öğretir. İslam dini yazılı kaynakların yanında nesilden nesile yaşana yaşana günümüze kadar gelmiştir. Bize düşen dinimizi güzel bir şekilde yaşamak, bizden sonraki nesillere dinimizi doğru bir şekilde öğretmektir.

Sohbetimizi Furkan süresinde İnananların yapmış olduğu bildirilen şu dua ile bitirelim:

وَالَّذ۪ينَ يَقُولُونَ رَبَّـنَا هَبْ لَنَا مِنْ اَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ اَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّق۪ينَ اِمَاماً﴿٧٤﴾ 

         (Ve o kullar): Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl! derler. (Furkân Sûresi  (74 )

VAAZI İNDİR

Hazırlayan:       Veysel ARAN /  Geyve ilçe Vaizi

Facebook Yorumları