menu
İSLAMDA BOŞANMA AHLAKI..
İSLAMDA BOŞANMA AHLAKI..
Haftanın Vaazı.. "İslamda Boşanma Ahlakı" konulu 19.11.2021 tarihli Cuma Vaazı sitemize eklenmiştir.

İslamda Boşanma Ahlakı

    Bu konuda Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır

اَلطَّلَاقُ مَرَّتَانِ فَاِمْسَاكٌ بِمَعْرُوفٍ اَوْ تَسْريحٌ بِاِحْسَانٍ

“Dönüş yapılabilecek) boşama iki defadır. Sonrası, ya iyilikle geçinmek, ya da güzellikle bırakmaktır.” (Bakara, 2/229.)     

 İslamda asıl olan evliliğin devam etmesidir

    İslâm aile yapısında arzu edilen, evliliğin bir ömür boyu sürmesi, eşlerin hayatın zorluklarına birlikte göğüs germeleridir. Eşlerin sevinçlerini paylaşmaları ve üzüntülerinde birbirlerine destek olmaları, güzellikleri de acıları da paylaşmaları, aile ortamını sıcak bir yuvaya dönüştürmeleridir.

    Evliliğin mutlu, huzurlu bir şekilde devam edilmesinde anne-baba, kaynana-kayınpederin yapıcı olmaları çok önemlidir. Ebeveynler evlatlarının evliliklerinin sıkıntılı, zor dönemlerinde   olan sıkıntıları aşmak için çaba sarfetmeleri gerekmektedir. Bugün birçok evlilik, yakın akrabaların yapıcı olamamalarından dolayı eşleri boşanma yoluna sevk etmektedir. Aileler bu süreçte acele karar vermeden, evliliğin devamı için bütün gayretlerini göstermeleri gerekmektedir.

    Ancak bütün bu çabalar sonuç vermezse o zaman eşler boşanma yolunu tercih etmelidir. Evlilik nasıl hayatın bir gerçeği ise, boşanma da o denli bir gerçektir. 

    Bu konuda Peygamberimiz (sav), 

 أَبْغَضُ الْحَلاَلِ إِلَى اللَّهِ تَعَالَى الطَّلاَقُ 

    “Yüce Allah'a en sevimsiz gelen meşru işlerden biri, boşanmadır.” (Ebû Dâvûd, Talâk, 3) buyurarak, boşanmanın ancak zorunlu durumlarda başvurulabilecek bir yöntem olduğunu belirtmiştir.

Yüce dinimiz, boşanmayı hoş karşılamamakla beraber hayatın bir gerçeği olarak görür. Evliliğin yürümediği, tıkandığı zamanlarda boşanma, nihaî bir çıkış kapısıdır.

Anlaşmazlığı Çözmede Hakem Tayini:

    Kur’an-ı Kerim’de “eşlerin karşılıklı tahammül ve hoşgörü sahibi olmaları tavsiye edilmiş, Ancak aile içinde bir huzursuzluk varsa eşlerin konuşarak aralarındaki sıkıntıları gidermeye çalışmaları gerektiğini bildirmiştir. Eşlerin birbirlerini uyarma aşamaları başarısızlıkla sonuçlanıp aralarındaki uyuşmazlık şiddetli geçimsizliğe dönüşmüşse, kesin boşanma sürecine gidilmeden önce ;tahkim usulüne (aile meclisine) başvurulması ve eşler arasındaki anlaşmazlığın aile büyüklerinden oluşturulacak bir “hakem heyeti/aile meclisi” ile çözüme kavuşturulması istenmektedir. Hakem heyeti aile meclisinden olabileceği gibi,  her iki ailenin itimat ettiği o çevrede sözü geçebilecek bir kanaat önderi de olabilir.

 

    Rabbimiz, böyle bir durumda aile ve toplum için meydana gelebilecek zararı önlemek ve eşler arasındaki sorunu en güzel bir şekilde çözüme kavuşturmak gayesiyle ‘aile meclisine başvurulması istenmektedir.

    Yüce kitabımız Kur’anı Kerimin bu konuda bize söyleyecekleri emirler ve kazandıracağı bir ahlaki değer vardır;

وَإِنْ خِفْتُمْ شِقَاقَ بَيْنِهِمَا فَابْعَثُوا حَكَمًا مِنْ أَهْلِهِ وَحَكَمًا مِنْ أَهْلِهَا إِنْ يُرِيدَا إِصْلاَحًا يُوَفِّقِ اللهُ بَيْنَهُمَا إِنَّ اللهَ كَانَ عَلِيمًا خَبِيرًا

“Eğer, karı-kocanın aralarının açılmasından (şikâk) korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderiniz. Şayet bu hakemler eşleri uzlaştırmak isterlerse, Allah onların aralarını bulur. Muhakkak ki Allah hakkıyla bilen ve haberdar olandır.”( Nisa/35 )

    Ayette geçen “şikâk/شِقَاقَ kelimesi sözlükte “anlaşmazlık, düşmanlık, bir bütünü ikiye ayırmak, kin ve nefret üzerine çekişme ve eşler arasındaki sevgisizlik” gibi anlamlara gelmektedir. Son dönem İslâm hukukçularından Muhammed Ebu Zehra (ö. 1974) ise ayette geçen “şikâk/شِقَاقَ kelimesinin eşler arasında meydana gelen her türlü geçimsizliği içerdiğini ve eşlerin her ikisinin de fena muamele ve geçimsizlik halinde, tahkîm usûlüne başvurmalarının gerekli (vâcip) olduğunu söylemektedirler. 

       Diğer taraftan ayette,  إِنْ يُرِيدَا إِصْلاَحًا /eğer hakemler barıştırmak isterlerse” buyrularak, eşler arasında arabuluculukla görevlendirilen hakem heyetinin/aile büyüklerinin,  bozulmak üzere olan, düzeltilmesi, onarılması gereken eşlerin arasını iyi niyetle ve samimiyetle  sağlamak istemeleri halinde, bunda başarılı olacaklarına vurgu yapılmıştır.

    Ayette hakem heyetinin, öncelikli olarak iki tarafın aile fertlerinden olması ile ilgili kayıt, akrabadan oluşan hakem heyetinin eşler arasında yaşanan anlaşmazlığın iç yüzünü daha iyi bilme imkânına sahip olmalarından ve sorunun giderilmesi ile ilgili yabancılara göre daha çok arzu sahibi ve gayret göstermelerinden dolayıdır. Zira eşler arasındaki anlaşmazlık nedenlerinin birçoğu, herkesin önünde açıklanamayacak aile sırları niteliğinde olabileceği gibi, bazen bu nedenler, ailenin diğer fertlerini de yakından ilgilendiren durumlar olabilir.

    Dolayısıyla hakem heyetinin akrabalardan olması,  aile sırlarının dışarı çıkmaması ve eşlerin şikâyetlerini daha açık bir şekilde dile getirmeleri açısından da önem arz etmektedir. Bununla birlikte hakemlerin mutlaka eşlerin ailelerinden olması da gerekmez. Önemli olan hakemlerin, hakkı ortaya çıkaracak ve eşler arasındaki anlaşmazlığa son verebilecek ehliyet/liyakat sahip olmalarıdır.

Böyle bir yola başvurulmasının amacı, eşler arasındaki geçimsizliklerin boşanmaya vardırılmadan çözülmesidir. Hakemler barıştırma yolunu denerler ve iki tarafa da nasihat ederler. Eşler çözüm taraftarı iseler, hakemlerin katkısı ve Allah'ın yardımı ile sıkıntılar inşaallah bir şekilde çözülebilir. Böylece eşlerin konuşup anlaşarak çözemedikleri konuları hakemler belli bir uzlaşma noktasına getirebilirler.

Şayet aile büyükleri (hakemler) de, eşleri barıştırmaya muvaffak olamazlarsa o zaman eşler boşanma yoluna gitmelidirler.

    Boşanmada Usûl: 

    Boşanmanın Kur'an ve sünnete uygun olarak gerçekleşmesi önem arz etmekte olup bu konudaki emir ve tavsiyeler K. kerimde ve hadis kitaplarında yer almaktadır. Boşama, Allah ve Rasûlü'nün bildirdiği zamanlamaya göre gerçekleşmelidir

يَا اَيُّهَا النَّبِيُّ اِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاءَ فَطَلِّقُوهُنَّ لِعِدَّتِهِنَّ وَاَحْصُوا الْعِدَّة

“Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınızda onlar için belirlenmiş iddeti gözetecek şekilde boşayın...” ( Talâk, 1)

 ayetinde kadınların temizlik hâlinde ve kendileriyle cinsel ilişkiye girilmeksizin boşanmaları istenmektedir.

    Abdullah b. Mes'ûd ise sünnete uygun boşanmayı şöyle ifade ediyor:

 “Sünnete uygun talâk, kişinin hanımını temiz iken ve cinsel ilişkide bulunmaksızın bir talâk ile boşamasıdır. Kadın tekrar hayız olup temizlenince ikinci talâkı verir. Tekrar hayız görüp temizlenince de tekrar üçüncü talâkı verir. Sonra da kadın iddet süresini bekler.”

(  Nesâî, Talâk, 2)

    Bir erkek eşini boşamaya niyetlendiğinde, bir talak ile boşamalıdır. Hemen bütün boşama yetkilerini kullanmamalıdır. Biraz önce anlattığımız hadis bütün boşama hakkını kullanmak isteyenler için söylenmiştir. Erkek eşini boşamada acele etmemelidir. Mutlaka boşayacaksa bir kere boşamalıdır. Boşanma uzun bir zamana yayılarak eşlerin tekrar tekrar düşünmeleri sağlanır. Karı koca daha sağlıklı düşünme imkânı bularak hatalarını görebilecek ve kendilerini sorgulama fırsatını yakalayabileceklerdir. Daha sonra eşler birbirinden ayrı kaldıklarında, yaptıklarına pişman olup tekrar bir araya gelme imkanına sahiptirler.

    Günümüzde boşanan birçok çift, ayrı kaldıklarında düşünme fırsatı bularak, yaptığına pişman olup tekrar bir araya gelmektedir. İslam’a göre geri dönüş yolunun kapanmaması için kişi, talak (boşama) hakkının hepsini kullanmamalı bu konuda çok dikkatli olmalıdır. Boşanma, dinimizde bir kurala bağlanmıştır . 

    Bu konuda Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

اَلطَّلَاقُ مَرَّتَانِ فَاِمْسَاكٌ بِمَعْرُوفٍ اَوْ تَسْريحٌ بِاِحْسَانٍ

(Kocanın tekrar hanımına dönebilme hakkına sahip olduğu meşru talak) boşama iki defadır. Sonrası, ya iyilikle geçinmek (iyi muamele yaparak geri almak), ya da güzellikle bırakmaktır (eski eşini kötülükle anmamak) .((Bakara, 2/229) âyeti gereği, kişi boşama hakkının hepsini birden değil, üç ayrı aşamada gerçekleştirmelidir. Allah Resûlü önüne getirilen ihtilâflı boşamalarda bu esasa göre hüküm vermiştir.

    Ashâbdan Rükâne b. Abdi Yezîd, bir gün hanımını bir seferde üç talâkla boşamış fakat bu yaptığına çok üzülmüştü. Ardından bu durumu Hz. Peygamber'e (sav) bildirmiş ve “Vallahi bir talâktan fazlasına niyet etmedim.” demişti. Bunun üzerine Rasûlullah (sav), 

     “Bir talâktan fazlasına niyet etmediğine dair Allah'a yemin ediyorsun, öyle mi?” diye sormuştu. Rükâne de, “Evet, vallahi bir talâktan fazlasına niyet etmedim.” diye yeminini tekrarlayınca, Rasûlullah (sav) Rükâne'ye karısını geri göndermişti.( Ebû Dâvûd, Talâk, 13-14.)

Rasûlullah Rükâne'nin yaptığı gibi bir seferde üç talâk ile boşamayı uygun görmemiştir. Nitekim bir erkeğin karısını üç talâkla bir seferde boşadığı haber verilince Rasûlullah (sav) öfkeyle ayağa kalkmış ve“Ben aranızda iken Allah'ın Kitabı'yla mı oynuyorsunuz!” (Nesâî, Talâk, 6.)  buyurmuştur.

    Evliliğin devamının mümkün olmadığı durumlarda taraflara uzlaşarak ayrılma imkânı veren bu uygulama, Kur'an'da şöyle anlatılmıştır:                                                                          

ا وَلَا يَحِلُّ لَكُمْ اَنْ تَأْخُذُوا مِمَّٓا اٰتَيْتُمُوهُنَّ شَيْـٔاً

“...Kadınlara verdiklerinizden mehirden (boşanma esnasında) bir şey almanız size helâl değildir. 

 اِلَّٓا اَنْ يَخَافَٓا اَلَّا يُقٖيمَا حُدُودَ اللّٰهِؕ

Ancak erkek ve kadın Allah'ın sınırlarını (evlilik haklarını) yerine getirememekten korkarlarsa, durum farklıdır. (Bu durumda boşanma yolunu tercih edebilirler)

 فَاِنْ خِفْتُمْ اَلَّا يُقٖيمَا حُدُودَ اللّٰهِۙ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَا فٖيمَا افْتَدَتْ بِهٖؕ

(Ey müminler!) Siz de karı ile kocanın Allah'ın sınırlarını hakkıyla muhafaza etmelerinden kuşkuya düşerseniz kadının (erkeğe) fidye vermesinde (mehir hakkından vazgeçmesinde) her iki taraf için de sakınca yoktur. ( Bakara, 2/229.)

 تِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِ فَلَا تَعْتَدُوهَاۚ

İşte bunlar Allah’ın koyduğu kurallardır, öyleyse onları çiğnemeyin.

         -Yani bir erkek eşini üç ayrı defa da boşarsa eşi bir başkasıyla meşru bir evlilik yapmadan tekrar evlenemez. 

         -Erkek eşini boşadığında eğer önceden mehrini vermediyse mutlaka vermelidir. Boşanıyoruz diye vermemezlik yapmamalıdır. Şayet vermezse kul hakkına girmiş olur.

         -Kadın boşanmak isterse eşiyle anlaşarak evlenirken aldığı mehrini veya herhangi bedeli eşine vererek boşanma hakkını elde eder.

وَمَنْ يَتَعَدَّ حُدُودَ اللّٰهِ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ

 İşte bunlar Allahın tayin ettiği hududdur, sakın bunları aşmayın, her kim Allahın hududunu aşarsa işte onlar hep zalimlerdir.( Bakara, 2/229.)

Müslüman hayatının her evresinde Allah’ın hükümlerine uymalıdır. Boşanma aşamasında da kendi çıkar ve menfaatlerine göre değilde, islami prensiplere göre haraket etmelidir.

    Peygamberimiz zamanında gerçekleşen bir boşanma hadisesi

    Evliliklerin devam etme imkanı yoksa, bir kadın eşinden mutlaka ayrılması gerekiyorsa, kocasının evlenirken kendisine verdiği mehri kocasına geri vererek , kocasının da rıza göstermesiyle boşanabilir. Bu şekilde boşanma islamda başvurulan bir ayrılma yöntemidir. Peygamber efendimiz döneminde şöyle bir olay meydana gelmiştir;

    Habîbe binti Sehl el-Ensariye’den rivayet olunduğuna göre kendisi Kays ibni Şemmas’ın oğlu Sâbit’in nikahlısı idi. Rasûlullah (s.a.s) sabah namazını kılmaya çıkınca onu alaca karanlıkta kapısının önünde beklerken buldu ve:“-Kimsin? ”dedi. O da cevaben:  “-Ben, Sehl’in kızı Habîbe’yim Yâ Rasûlallah!” dedi.

Efendimiz ona: “-Neyin var?” dedi.

Habîbe (r.anha) mahzun bir şekilde;

“-Kocam Sâbit ibni Kays ile evli kalmamız imkansız” diye cevap verdi.

Sâbit ibni Kays gelince Resûl-i Ekrem (s.a.s)  ona:

“-Bak (zevcen) Habîbe neler söylüyor?” dedi. Habîbe:

“-Yâ Rasûlallah! Mehir olarak verdiklerinin hepsini (dilerse geri veririm)”dedi.

Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.s) Sâbit ibni Kays’a:

“-Mehir olarak verdiklerini ondan geri al!” buyurdu.

Sâbit onları geri aldı. Habîbe (r.anha) da kocasından ayrılarak ailesinin yanında kaldı.” (Ebû Dâvûd, Talak,17-18/2227 

    Başka hadislerde Habîbe binti Sehl el-Ensariye, mehir olarak aldığı hurma bahçesini kocasına  vererek eşinden boşanmıştır. (Bûhârî, Talak, 11)

       İslâm hukûkunda bu tür evlilikleri sona erdirmeye muhâlaa denir. Muhâlaa kadının kocasına vereceği bir bedelle evlilik bağından kurtulmasını ifâde eden bir terimdir.

  1.     Boşanma Sonrası Çocuklarımıza Karşı Ahlaki Sorumluluklarımız

    - Unutulmamalıdır ki kişi boşanmış olsa dahi anne-babalık devam eder. Boşanmanın hiçbir evresinde yaşanan duygular çocuklara yansıtılmamalıdır. Ebeveynler evlatlarına, biz artık aynı evde yaşamıyor olabiliriz, ama senin annen ve baban olarak yine birlikte olacağız mesajını vermelidir. 

    - Boşanmadan sonra çocuk annesinin  yanında kalıyorsa, anne çocuğuna babasını kötülememeli, çocuğunu babasına karşı kışkırtmamalı, çocuğun babasına karşı kötü düşünceler beslemesine sebep olmamalıdır. Aynı şekilde babasının yanında kalıyorsa, baba da çocuğa annesini kötülememeli, çocuğun annesine nefret beslemesine sebep olmamalıdır.

- Her anne baba çocuğunu sever ve onu görmek ister. Boşandıktan sonra da eşler çocuğu birbirine göstermelidirler. Birbirlerine kızarak bu haktan çocuğu ve birbirlerini mahrum etmemelidir.

- Anne baba çocuğunun geleceği hakkında karşılıklı konuşarak, istişare ederek karar vermelidir. 

  1.            Boşanma Sonrası Karşılıklı Tavır:

    Boşanmayla yollarını ayıran çiftler artık eş değilse de din kardeşidir ve aralarında din kardeşliği hukuku devam etmektedir. Bu konuda Yüce Rabbimiz;

 وَلَا تَنْسَوُا الْفَضْلَ بَيْنَكُمْ اِنَّ اللّٰهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصيرٌ 

“Birbirinize karşı erdemli davranmayı (iyilikle muamele etmeyi) de unutmayın. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.” (Bakara, 2/237) 

    İlahi buyruk gereğince gerek boşanırken, gerekse de sonrasında eşler birbirlerini mağdur etmemeli, birbirlerini kışkırtacak hareketlerden, birbirlerinin aleyhinde hoşa gitmeyecek tavırlardan uzak durmalıdırlar. Bir takım zorlayıcı ve zaruri sebeplerle meydana gelen boşanmanın dosluk bağlarını kesmesine sebep olmamaları gerekir. 

    Günümüzde eşlerinden boşanan birçok erkek bu durumu kabullenemeyip, şiddete başvurarak, cinayet işleyerek veya başka yöntemlerle eski eşine zarar vermektedir. Halbuki boşanan eşler, birbirlerine zarar vermeden hayatlarına devam etmelidir. Müslüman hayatının her evresinde kendisine yakışan güzel ahlakı prensip edinmelidir. Öfkeye kapılıp, yıllarca beraber yaşadığı eşine zarar vermekten kaçınmalıdır.

    Evliliğin sona ermesi demek hayatın sona ermesi demek değildir. Bu durumda Rabbimize yalvarıp dua etmeliyiz. İnsanların fıtratı, kişilikleri, davranışları farklı farklıdır. Biriyle iyi geçinemeyen biri, bir başkasıyla gayet iyi geçinebilir. Rabbimiz bize belki bundan sonraki hayatımızda daha hayırlı eş nasip edebilir, yeter ki biz, bize yakışacak şekilde karşı tarafa zarar vermeden, kin, düşmanlık beslemeden güzellikle ayrılalım.

Ancak günümüzde birçok eş boşanma aşamasında veya sonrasında sinirlerine hakim olamayarak, eski eşine veya eski eşinin akrabalarından bazılarınına zarar vererek veya öldürerek büyük bir günah (cinayet) işlemektedirler. Halbuki İnsan öldürmek dinimizce en büyük günahlardan bir tanesidir.

Bu konuda Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır; 

   

وَمَنْ يَقْتُلْ مُؤْمِنًا مُتَعَمِّدًا فَجَزَٓاؤُ۬هُ جَهَنَّمُ خَالِدًا ف۪يهَا وَغَضِبَ اللّٰهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُ وَاَعَدَّ لَهُ عَذَابًا عَظ۪يمًا

    “Bir Mü’mini kasten öldürenin cezası ise, içinde ebedî kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lânetlemiş ve onun için pek büyük bir azap hazırlamıştır.” ( Nisa/93)

 

    Ülkemizde cinayet işleyen kimseler yıllarca cezaevinde kalmakta, orada kaldığı süre zarfında yaptığına pişman olmaktadır. Böyle yapan kimseler, hem dünya hayatının saadetini hem de ahiret saadetini kaybetmektedirler. Çünkü işlediği cinayetin cezasını dünyada yıllarca cezaevinde kalarak çekmekte, ayrıca ahiret hayatında da cehennemde yanarak çekecektir. Halbuki eşinden ayrılmayı kabullenip hayatında yeni bir sayfa açsa belki de daha mutlu ve huzurlu bir hayat yaşayabilir.

 

       İnsanlar her durumda sağduyusunu korumalı ve boşanma sürecinde de bunu muhafaza etmelidir. Rabbimiz Hz. Musa (a.s) ve kardeşini Firavun’a gönderdiğinde ona hangi üslupla yaklaşmaları gerektiğini söylemiş;

فَقُولَا لَهُ قَوْلًالَّيِّنًاى  “Varın da ona  yumuşak söz söyleyin. Şeklindeki hitap, bize kafir olan bir insana dahi yumuşak bir uslup kullanmayı emreden dinimiz, yıllarca bizimle iyi ve kötü günde beraber olduğumuz eşimiz  hakkında daha  iyi muamele etmemizi emretmektedir.

    Rabbim boşanan ve boşanma aşamasında olan kardeşlerimize, güzel ahlak üzere kalmayı, karşı tarafa zarar vermeden, karşılıklı anlaşarak, birbirlerinden ayrılmayı nasip eylesin.

    Muhterem cemaat

     Aile içerisinde evlilik yürümüyorsa dinimizce hoş olmasa da, boşanma yolu tercih edilmelidir. Eşler karşılıklı inatlaşmaya gitmeden , birbirlerine zorluk çıkarmadan boşanmalıdır. Erkeğin boşanmayı kabullenemeyip eşine şiddet uygulaması, bedenine zarar vermesi veya öldürmesi haramdır. 

   Eşlerin boşandıktan sonra birbirlerinin hayatına müdahale etme hakkı yoktur. İsteyen evlenir, istemeyen de evlenmez. Her biri kendi hayatını istediği şekilde devam ettirme hakkına sahiptir. Erkeğin boşandığı eski eşinin, bir başka erkekle evlenmesine kesinlikle karışmaması gerekir. Bu durumu kabullenmemek, müslüman ahlakına yakışmayan bir davranıştır. Belki her iki eş de yeni evliliklerinde daha mutlu ve huzurlu bir hayat yaşayabilir.

  Eşler boşandıktan sonra birbirlerinin geçmişe dönük kusurlarını, sırlarını başkalarına anlatmamaları, hem dini hem de insani bir davranıştır. 

   Rabbim bizleri eşlerimizle, çocuklarımızla ve yakın akrabalarımızla mutlu, huzurlu bir hayat yaşamamızı nasip eylesin. Eğer eşler boşanmışlarsa birbirlerinin İslam kardeşliğinden doğan haklarına uymayı nasip eylesin. Aile içerisinde her türlü huzursuzluktan bizleri muhafaza eylesin.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                 

Hazırlayan: Veysel BAY / Erenler İlçe Vaizi                                                                                                                                                                                                                   

Facebook Yorumları