menu
RAMAZAN AYINA HAZIRLIK...
RAMAZAN AYINA HAZIRLIK...
Haftanın Vaazı.. Bu Haftanın "Ramazan Ayına Hazırlık" konulu 09.04.2021 tarihli Cuma vaazı sitemize eklenmiştir.

Ramazan Ayına Hazırlık...

MUHTEREM MÜSLÜMANLAR

On bir ayın sultanı, Kur’an ve oruç ayının rahmet gölgesi üzerimize düşmüş bulunmaktadır. Önümüzdeki Pazertesi'yi Salı'ya bağlayan gece inşaallah bu sene ilk Teravih namazını, gecesinde de Sahura kalkarak Ramazan orucunu tutmaya başlayacağız. Bizleri On bir ayın sultanı olan Ramazan Ayı'na kavuşturan Yüce Rabbimize sonsuz hamd ve şükürler olsun, Onun Sevgili habibi peygamber efendimize salat'u selam olsun.

Ramazan; dua, niyaz, ibadet ve sabır ile iradelerimizin eğitildiği, nefislerimizin terbiye edildiği; tövbe ile günahlardan arınıldığı, amel defterinin sevapla doldurulduğu, ahlakın güzelleştirildiği ve Allah’ın rızasının kazanıldığı bir aydır.

Çünkü kul, şehevi duyguları, yeme ve içmesi, söz, eylem ve davranışları, aile fertleri, komşuları, akrabaları, varsa işçileri, maiyetinde çalışanları ve diğer insanlarla ilişkilerinde Allah için kendisini disipline etmekte, hayra, iyiliğe ve güzelliğe yönelmektedir.

Müjde Müminler size ihsân-ı rahmandır gelen

Şânına ta'zim için bu mâh-ı gufrandır gelen

Ondadır feyz-i hidâyet ondadır afv’ü kerem

Kadrini bil mevsîm-i inzâl-ı Kur'an'dır gelen

Bu aya Ramazan denilmesinin hikmeti;

Ramazan, arapça bir kelimedir. Bu mübarek aya Ramazan isminin verilmesindeki hikmet şöyle belirtilmiştir:

-Yaz sonunda, güz mevsiminin başında yağan ve yerdeki tozları temizleyen yağmur manasına gelen "ramdâ" kelimesinden alınmıştır. Bu yağmur, nasıl yeryüzünü yıkayıp tozlardan temizliyorsa, Ramazan ayı da mü'minleri günahlardan öylece temizler.

-Diğer bir anlamı da güneşin şiddetli hararetinden taşların yanıp kızması anlamına olan "ramad" kelimesinden alınmıştır. Böyle kızgın yerde yürüyenin ayakları yanar, zahmet ve meşakkat çeker. Bunun gibi oruç tutan kimse de açlık ve susuzluğun hararetine katlanır, meşakkat çeker, içi yanar. Kızgın yer orada yürüyenlerin ayaklarını yaktığı gibi, Ramazan da müminlerin günahlarını yakar, yok eder.

Her iki mananın birleştiği nokta; oruçlunun bu ayda günahlardan arınacak olmasıdır.

İnşaallah bizlerde Ramazan ayını gereği gibi ibadet, taat,hayır hasenat ve güzel ahlakla değerlendirerek, Rabbimizi razı ederek, günahlardan temizlenerek bayrama affedilmiş olarak çıkan kullardan oluruz.

Pegamber Efendimiz Ramazan ayı hakkında,“Ramazan’ın Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş’tur” buyurmaktadır. (Beyhaki , Şuab, 3/306)

Bizlerde bu ayın rahmet ve mağfiretinden istifade ederek, cennete girecek olan mü'minlerden olmaya gayret edelim inşallah.

Değerli Kardeşlerim!

Ramazanı değerli ve ayrıcalıklı kılan hususlar vardır. Bunlar;

-İnsanlığa gönderilen son kitap Kur'ân-ı Kerîm'in bu ayda indirilmesi,

-Bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesinin bu ayda olması,

-Temel ibadetlerden olan oruç farizasının bu ayda tutulması,

-Teravih, mukabele, itikâf, iftar, sahur ve fıtır sadakası gibi önemli sünnetlerin hep bu ayda yaşanmasıydı.

-Son kitap olan Kur'an'ın bu ayda inmesi, sıradan bir ay olan Ramazan'ı "Mübarek ay" yapmıştır.

Allah Resulü Ramazana kavuşma arzusuyla dua ederdi

Allah Resulü, Ramazan ayına kavuşma arzusunu dualarında açığa vururdu. Enes b. Mâlik'in naklettiğine göre, Receb ayı girdiği zaman Peygamber Efendimiz şöyle dua ederlerdi;

اَلّهُمَّ باَرِكْ لَناَ فِي رَجَبَ وَ شَعْبَانَ وَ بَلَّغْنآَرَمَضاَنَ

Ey Allah’ım Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan'a kavuştur.”(Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. l, s. 259)

Allah Resulü ashabını Ramazana hazırlardı

Ayrıca Sevgili Peygamberimiz, Ramazan öncesinde yaptığı sohbetlerle, ashabının zihinlerini ve gönüllerini bu mübarek aya hazırlardı. Nitekim Ramazan ayının bu niteliklerini şu sözleriyle özetlemişlerdi:

"Mübarek Ramazan ayı size geldi Yüce Allah bu ayda size oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda sema (cennet) kapıları açılır, cehennem kapıları ise kapanır ve şeytanların azgınları bağlanır.(Nesai,siyam,5)

Selman-ı Farisi anlatıyor: Rasulullah Şaban ayının son günü bizlere şöyle hitap etti:

Ey insanlar! Yüce ve mübarek bir ayın gölgesi üzerinize düştü. Öyle mübarek bir ay ki, içinde bin aydan daha hayırlı bir gecenin olduğu aydır. Allah bu ramazan ayının içinde gündüzleri oruç tutmayı farz kılmıştır. Geceleyin kalkıp namaz kılmayı (teheccüdü) de nafile kılmıştır. Kim bu ay içinde bir hayır işlerse diğer aylarda bir farz işlemiş gibi olur. Bu ayda bir farz işleyen ise diğer aylarda yetmiş farz işlemiş gibi sevap alır. Ramazan sabır ayıdır. Sabrın sevabı, mukabili, karşılığı ise cennettir. Bu ay şehrü’l-muvâsâhtır/yardımlaşma ayıdır. (Şehrül muvâsâh demek, birisine mâlî bakımdan, aynî bakımdan, eşya ve yiyecek içecek bakımından yardım etme ayı demektir.) Bu ayda Allah mü'minin rızkını arttırır.

Bu ayda kim bir oruçluyu iftar ettirirse bu, günahlarının bağışlanmasına ve cehennemden kurtulmasına sebep olur. İftar ettirdiği oruçlu ne sevab kazandıysa, onun ecrinin bir misli de iftar ettirene verilir. O oruçlu misafirin sevabından hiç bir şey eksilmeden, ev sahibine de onun ecrinin bir misli verilir.

Sahabe-i kiram: "Hepimiz oruçluya iftar ettirecek, sofra kuracak durumda değiliz! İftar ettirecek durumda olmayanlar ne olacak?" diye sordular.

Hz. Peygamber de şöyle buyurdu:" Ramazan ayında şu dört şeyi çokça yapınız. Bunlardan ikisini yapmakla Rabbinizi razı edersiniz. Öteki iki tane iş de sizin vazgeçemeyeceğiniz, mecbur olduğunuz şeylerdir. Dört şeyi çok yapın! Rabbinizin rızâsına ereceğiniz iki şey;

1- Eşhedü en lâ ilâhe illallah" demek.

2- Allah'ı anıp istiğfar etmektir.

Kendisinden müstağni kalamayacağınız öteki iki iş: Allah'tan cennetini istemenizdir ve cehennemden Allah'a sığınmanızdır. (Sahih-u İbn-i Huzeyme)

Ramazan ayının ilk gecesi için Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur;

"Ramazan ayının ilk gecesi olunca, şeytanlar ve azgın cinler zincire vurulur, cehennem kapıları kapatılır ve hiçbiri açılmaz. Cennetin kapıları açılır ve hiçbiri kapanmaz. Sonra bir (melek) şöyle seslenir: Ey hayır dileyen, ibadet ve kulluğa gel! Ey şer isteyen günahlarından vazgeç! Allah'ın bu ayda ateşten azat ettiği nice kimseler vardır ve bu Ramazan boyunca her gece böyledir. (Tirmizi,savm,1)

Kıymetli Kardeşlerim!

Ramazan ayında Allah'ın rahmetinden kendisini mahrum eden kimse bedbaht kimsedir.

Akabe biatlerinde etkin görev almış olan Ubâde b. Sâmit (ra), Ramazan ayının yaklaştığı bir günde Resûlullah'ın (sav) şöyle dediğini nakleder:

"Ramazan ayı size bereketiyle geldi, Allah o ayda sizi zengin kılar, bundan dolayı size rahmet indirir, hataları yok eder, o ayda duaları kabul eder. Allah Teâlâ sizin (Ramazan ayındaki ibadet ve hayır konusunda) birbirinizle yarış etmenize bakar ve meleklerine karşı sizinle övünür. O hâlde iyilik ve hayırdan yana Allahu Teâlâ'ya kendinizi gösterin. Ramazan ayında Allah'ın rahmetinden kendisini mahrum eden kimse bedbaht kimsedir. (heysemi,m.z.3,344)

Bu konuda başka bir Hadisi şerifinde Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor;

Ben yanında zikredildiğim zaman bana salât okumayan kimsenin burnu sürtülsün,

Ramazan girip çıktığı halde günahları affedilmemiş olan insanın burnu sürtülsün

Anne ve babasına veya bunlardan birine yetişip de onlar sayesinde cennete girmeyen kimsenin de burnu sürtülsün .( Tirmizi,Deavat,100)

Peygamber Efendimizin özelliklerinden bir tanesi de çok istisnai bir kaç olay dışında hayatında hiç beddua etmemesi, hiç kimseye lanet okumamasıdır. Burada ise bir sitem vardır. Bir insan, Allah'ın rahmetinin, bereketinin, mağfiretinin sağanak sağanak yağdığı, Ramazan ayına kavuştuğu halde arınmadan, temizlenmeden Ramazan'ı gereği gibi değerlendirmeyerek terk ederse ona yazıklar olsun buyurmuştur. Çünkü bu şekilde davranmak arınmaya direnmektir.

Rabbimiz bizi bu ayı gereği gibi değerlendiren bahtiyar kullarından eylesin.

RAMAZAN AYI KUR'AN-I KERİMİN İNDİRİLDİĞİ MÜBAREK AYDIR

İnsanlığı, içine düştüğü karanlık ortamdan çıkarıp aydınlığa kavuşturan yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim, bu ayda indirilmiştir. İnsanlığın ufuklarını karartmış olan bilgisizlik, dalalet ve vahşet bulutları, bu ayda sevgili peygamberimizin şahsında bütün insanlığa gönderilen Kur’an-ı Kerim’in evrensel mesajlarıyla, cehaletin yerini bilgi, haksızlığın yerini adalet ve düşmanlığın yerini de sevgi ve barış almıştır.

Ramazan ayı, Kur’an-ı Kerim ayıdır. Kalplere nur, gönüllere şifa, müminlere rahmet ve bütün insanlığa hidayet olan Kur’an-ı Kerim bu ay içerisinde bulunan Kadir Gecesinde indirilmiştir.

İçinde inmiş olan ayı on bir ayın sultanı yapan, içinde inmiş olduğu günü bin aydan hayırlı yapan Kur’an-ı Kerim, emirlerine uyup yasaklarından kaçınan kimseyi, hem dünyada hem de ahirette aziz ve şerefli yapar.

Bir aya, bir güne nur katan, aydınlık veren Kuran insana nur katar aydınlığıyla ışıldatır. Dünya ve ahirette mü'minin mutluluğunu sağlar.

Bu konuda yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır;

شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِي أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ

Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır.

فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ

Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun.

وَمَن كَانَ مَرِيضاً أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِنْ أَيَّامٍ أُخَرَ

Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin.

يُرِيدُ اللّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلاَ يُرِيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ

Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez.

وَلِتُكْمِلُوا الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُوا اللّهَ عَلَى مَاهَدَاكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah'ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir. (Bakara, 2/185)

O halde bu ay'ı değerli kılan Yüce Kitabımız Kur'anı Kerimi, bilmeyenler öğrenmeli, bilenler okuyup manasını anlamalı ve anladığımızı hayatımızda eyleme dönüştürerek yaşamalıyız.

Oruç ibadetinin önemi

İbadetlerin hikmet ve gayelerinin birisi ve en önemlisi “nefsi tezkiye, ruhu tasfiye”dir. Yani insanı terbiye etmek, bütün imkan ve kabiliyetlerini hayra, iyiye yöneltecek hale getirmektir.

Oruç, insanın Allah’a itaat ve teslimiyetle bağlandığı ve bu sayede azim ve iradesinin güçlendiği bir ibadettir. Oruç, Allah’ın ihsan ettiği nimet ve faziletleri tercih ederek bedeni arzuları yenmek ve nefsi baskılara tahammül etmek demektir. Orucun esas gayesi, insanlara nefsi ve bedeni arzularını yendirerek irade ve şahsiyetini güçlendirmek ve böylece ahirette taktir olunan nimetlere nail olmaktır.

Psikolojik açıdan incelendiğinde görülecek ki oruç, beden ve ruh dengesini sağlayan en kolay ve en pratik bir araç ve ibadettir. İnsan, beden ve ruhtan meydana gelen bir varlıktır. İnsan, varlığını meydana getiren bu iki unsurdan biri lehine veya aleyhine dengesi bozacak olursa, mutlaka huzursuz olacak ve bu rahatsızlığı daima hissedecektir. İşte oruç, beden ve ruh dengesini sağlayan en kolay ve en pratik bir araç ve ibadettir. İnsana hem ruh hem beden dengesini sağlayan bu muazzam ibadettir.

Oruç kişiye sabrı öğretir: Oruç, insana sabır ve tahammülü öğretir. Hayat içerisinde zahmetle rahmet, acı ile tatlı, mihnet ile nimet bir arada bulunur. Çoğu kere nimet ve rahmete ulaşmanın yolu zahmet ve mihnetlere katlanmaktan geçer. Bu yönüyle sabır ve tahammül başarı ve zaferin anahtarıdır.

İnsanın sabra ihtiyacı, sadece zorluk ve sıkıntılarını aşmak için değildir. Genişlik ve rahatlık zamanlarında da insan, elindeki nimetlerle şımarmak, onları harama ve isyana vasıta yapmamak için sabra muhtaçtır.

İşte oruç, insanı güçlüklere katlanmaya ve meşakkatlere karşı tahammüle alıştırır. İnsanda sabır duygusunu geliştirir ve olgunlaştırır. Bu sebeple Peygamber efendimiz:

اَلصِّيَامُ نِصْفُ الصَّبْرِ

"Oruç sabrın yarısıdır.(İbn Mâce, Sıyâm 44) Buyurmaktadır.

Oruç ibadeti Muhammed (sav) ümmetinden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi, biz Müslümanlara da hicretin 2. yılında İslam’ın beş erkanından biri olarak farz kılınmıştır.

Nitekim Allah-u Teala bunu Kur’an-ı Kerim’de şöyle bildirmektedir:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki(günahlardan oruç sayesinde) korunursunuz..” (Bakara, 2/183)

Ramazan Ayının Fazileti:

Rasulullah buyurdu ki:

لَوْ عَلِمَ الْعِبَادُ مَا فِي رَمَضَانَ لَتَمَنَّتْ أُمَّتِي أَنْ يَكُونَ رَمَضَانُ السَّنَةَ كُلَّهَا

Eğer kullar Ramazandaki faziletleri bilselerdi, ümmetim yılın tamamının ramazan olmasını isterdi. (Müsned-i Ebu Ya’la)

Bizler de bu mübarek ay'a kavuştuğumuz için Rabbimize şükretmeli ve bu şükrün ğereği olarak bu ayı en güzel biçimde idrak edebilmenin gayreti içerisinde olmalıyız.

Ebû Hüreyre'nin rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde, beş vakit namaz ile cuma, bir sonraki cumaya kadar ve Ramazan diğer Ramazan'a kadar, aralarında işlenen günahların bağışlanmasına vesiledir.(Müslin,Taharet,16)

Bu hadisi, sadece geçmişte işlenmiş günahların kefareti olarak değil, aynı zamanda Ramazan'ın verdiği bilinç ile bir sonraki Ramazan'a kadar açılmış olan beyaz sayfayı temiz tutma gayreti olarak anlamalıyız.

Değerli Kardeşlerim!

Ramazan ayında oruç tutmamazlık yapmamalıyız.

On bir ayın sultanı olan ramazanda, ciddi bir mazeretimiz olmadığı müddetçe oruç tutmaya devam etmeliyiz. Çünkü Ramazan ayında tutulan orucun fazileti çok büyüktür. Bu konuda Peygamber efendimiz şöyle buyurmaktadır;

مَنْ اَفْطَرَ يَوْمَا مِنْ رَمَضَانَ مِنْ غَيرِ رُخْصَةٍ وَ لاَ مَرَضٍ لمْ يَقْضِ عَنْهُ صَوْمُ الدَّهْرِ كُلِّهِ وَ اِنْ صَامَهُ

Kim hastalığı ve bir ruhsatı olmaksızın Ramazan ayından bir gün oruç tutmasa bütün günleri oruç tutsa yine bu orucu yerine getiremez” buyurmaktadır.

(Ebû Dâvûd, Savm, 38. I, 789. Tirmizî, Savm, 27. III, 101. İbn Mâce, Savm, 14. I, 535)

Sahura kalkamadık veya hastaneye gideceğiz veya sınavım var gibi çeşitli bahanelerle oruç tutmamazlık yapmayalım. Hastanede orucumuzu bozacak bir durum olmayabilir. Böyle durumlarda sahurumuzu yapıp niyetimizi saat 12' ye kadar geciktirebiliriz. Çünkü, ramazan ve nafile oruçlarda niyetimizi, öğle namazına bir saat kalıncaya kadar geciktirme iznimiz vardır.

Muhterem cemaat

-Covid aşısı orucu bozmaz

-kan tahlili yaptırmak orucu bozmaz

-ağrı kesici, tedavi edici veya antibiyotik türü iğneler orucu bozmaz

-morfin iğnesi orucu bozmaz

-Kulak damlası, göz damlası orucu bozmaz

-Ancak vücüda güç, kuvvet, vitamin veren iğneler ve serumlar orucu bozar.

Oruç tutan sıhhat bulur

Oruç insanın sağlığını korur: Orucun sağlık ve tedavi yönünden de önemi büyüktür. Peygamberimiz: صُومُوا تَصِحُّوا

Oruç tutunuz ki sıhhat bulasınız” buyurmaktadır. (Keşfü’l-Hafa, II, 33)

İnsan vücudunun bütün gün çalışarak yorulan organları uyku ile dinlendiği gibi, bir yıl durmadan çalışan mide ve sindirim organları da oruç sayesinde dinlenir ve görevlerini daha iyi yapma imkanı kazanır.

Günümüzde yaygın olan kalp, tansiyon ve şeker gibi hastalıkların en önemli sebepleri arasında aşırı beslenme ve buna bağlı şişmanlık olduğu ve pek çok hastalığın tedavisinde perhiz tavsiye edildiği bilinmektedir. Oruç tutanların tecrübeleriyle sabittir ki, ramazan ayında dinlenip temizlenen vücut makinesi senenin diğer aylarında daha sağlıklı ve verimli çalışmaktadır.

Nitekim batılı bilim adamları peygamberimizin bu hadisini teyit edercesine orucun sağlığa iyi geldiğini bildirmektedir.

Fransız prof Pier Mulen şunları söyler: “İslam dünyasının en yararlı kurumlarından biri oruçtur. Oruç, bedenin hem fiziksel, hem ruhsal dinlenişidir. Dokuları temizler, birikmiş toksinleri, zehirleri atar. Müslümanlar böylece her yıl bir ay bedenlerini dinlendirirler. Hıristiyan dininde orucun bulunmaması büyük bir kayıptır.” (DIB aylık dergi, Ocak 1999, 719

1940 Nobel Tıp ödülünü kazanan ünlü bilim adamı, Dr. Alexis Carrel "L'Hamme, Cet İnconnu" adlı eserinde şöyle demektedir:

"Oruç sırasında organizmalarda depo edilmiş besin maddelerinin harcandığını, sonradan bunların yerine yenilerinin geldiğini, böylece bütün vücutta bir yenilenme olduğunu ve orucun sağlık bakımından çok yararlı olduğunu söylemektedir.

Niçin oruç tutmalıyız?

Biz, herhangi bir menfaat düşüncesi ile değil yalnız Allah'ın emri olduğu için ve onun rızasını kazanmak maksadıyla oruç tutarız.

Hz. Ali diyor ki: “Karşılığında bir menfaat umarak yapılan ibadet, ticaretçinin ibadetidir. Korku sebebiyle yapılan ibadet kölenin ibadetidir. Allah'ın nimetlerine şükretmek maksadıyla yapılan ibadet, hür olan kimsenin ibadetidir.”

Makbul olan ibadet, Hz. Ali'nin de belirttiği gibi Allah'ın nimetlerine karşı şükran borcunu yerine getirerek onun rızasını kazanmak maksadıyla yapılan ibadettir.

Allah, ancak böyle samimi bir düşünce ile yapılan ibadetleri kabul eder.

Oruç insanı kötülükten korur

Kur'an-ı Kerimde orucun farz kılındığını bildiren ayetin sonundaki "umulur ki korunasınız" ifadesi orucun hikmetine dikkatimizi çekmektedir.

Allah Tealâ, her derde bir deva, her hastalığa bir ilaç verdiği gibi kötülüklere karşı da korunma vasıtaları vermiştir. İşte orucun bir özelliği de bizi kötülüklerden koruyan bir ibadet oluşudur. Nitekim Peygamberimiz orucun bu özelliğini hepimizin kolayca anlayabileceği şekilde güzel bir benzetme ile açıklayarak şöyle buyurmuştur:

اَلصِّيَامُ جُنَّةٌ فَلَا يَرْفُثْ وَلَا يَجْهَلْ وَإِنْ اِمْرُؤٌ قَاتَلَهُ أَوْ شَاتَمَهُ فَلْيَقُلْ إِنِّي صَائِمٌ مَرَّتَيْنِ

"Oruç bir kalkandır. Oruçlu kimse kötü söz söylemesin ve cahillik yapmasın. Eğer herhangi bir kimse kendisiyle dövüşmeye yahut sövüşmeye girişirse, ona iki defa 'Ben oruçluyum' desin”.

Bilindiği gibi kalkan, savaşlarda kişiyi düşmanın kılıcından koruyan bir vasıta idi. Kalkan, sahibini düşmandan koruduğu gibi oruç da aynı şekilde kişiyi kötülüklerden ve günah işlemekten korur. Oruçlu, kötülüğü başlatan kişi olmayacağı gibi, kendisine fena söz söyleyen ve kavga etmek isteyenlerin bu davranışlarına karşılık: "Ben oruçluyum, ben oruçluyum" diyerek nefsine hakim olacak ve kendisini kavganın içine çekmek isteyenlere uymayacaktır. Böylece oruç, bir kalkan gibi kişiyi kötülüklerden korumuş olacaktır.

Oruç, kişiyi sadece kötülüklerden korumakla kalmayacak, onu cehennem ateşinden de koruyacaktır. Çünkü insanı cehenneme sürükleyen kötülüklerdir, bunlardan uzaklaşan cehennemden de uzaklaşmış demektir.

Her kötülüğün başı, Allah'ı unutmak ve sorumluluk duygusunu kaybetmektir. Hâlbuki oruç, bize daima Allah'ı hatırlatır, sorumluluk duygusunu geliştirir. Bir ay boyunca devam eden bu manevî eğitim sonucu Allah korkusu kalplere iyice yerleşir, bunun olumlu tesiri ile de insan davranışlarını kontrol altına alarak her türlü kötülükten uzaklaşmış olur.

Oruç Ahlâkımızı Güzelleştirir:

Oruç, belirli bir süre basit bir aç kalma olayı değildir. Oruç, köklü bir irade terbiyesi, insanı kötü alışkanlıklardan temizleyen, çirkin davranışlardan uzaklaştıran ve iyi huylar kazandıran bir ahlâk eğitimidir. Peygamberimiz şöyle buyuruyor:

مَنْ لَمْ يَدَعْ قَوْلَ الزُّورِ وَالْعَمَلَ بِهِ فَلَيْسَ لِلَّهِ حَاجَةٌ فِي أَنْ يَدَعَ طَعَامَهُ وَشَرَابَهُ

"Her kim yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi bırakmazsa Allah onun yemesini, içmesini bırakmasına değer vermez.”(Ebu Davud, II, 307, Had. No. 2362)

Dolayısıyla oruç önemli bir ibadettir. Bu ibadet esnasında başkalarını çekiştirmek, tartışmak, gönül kırmak, yalan, iftira, gıybet, dedikodu… gibi dinimizin yasakladığı çirkin davranışlarda bulunmak, ibadet şuuru ve bilinci ile bağdaşmaz.

Hz. Peygamber buyuruyor ki:

رُبَّ صَائِمٍ لَيْسَ لَهُ مِنْ صِيَامِهِ إِلَّا الْجُوعُ وَرُبَّ قَائِمٍ لَيْسَ لَهُ مِنْ قِيَامِهِ إِلَّا السَّهَرُ

"Nice oruç tutanlar var ki onlara tuttukları oruçlardan sadece açlık ve susuzluk kalır. Nice gece ibadet edenler vardır ki onlara da bundan kalan sadece uykusuzluktur.”(Keşfü’l-Hafa, I, 425)

Bizler de madden yeme ve içmeden uzak durduğumuz gibi, manen bizi günaha sevkedecek, orucun sevabını giderecek her türlü eylemden uzak durmalıyız. Aslında Yüce Rabbimiz bize, Ramazan ayında manen günahlardan uzak durma alışkanlığınızı elde ettiğiniz gibi, bu güzel hasletinizi bütün sene boyunca devam ettirin buyurmaktadır.

Peygamber Efendimiz Ramazan günlerinde bol bol Kur'an okurdu.

Cebrail (as), Ramazan sonuna kadar her gece kendisine gelir ve Hz. Peygamber (sav) ona Kur'an okuyup dinletirdi.(Buhari,savm,7). Nitekim halen günümüzde yoğun bir şekilde uygulanan bu "karşılıklı okuyuş", "mukabele" geleneğimizin dayanağını oluşturur.

Kur'an okumak ibadettir. Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in müjdesiyle okuyan için her bir harfine on kat sevap verilecektir. Bu husus şöyle bildirilmektedir;

منْ قرأَ حرْفاً مِنْ كتاب اللَّهِ فلَهُ حسنَةٌ ، والحسنَةُ بِعشرِ أَمثَالِهَا لا أَقول : الم حَرفٌ ، وَلكِن : أَلِفٌ حرْفٌ، ولامٌ حرْفٌ ، ومِيَمٌ حرْفٌ »

Kim Kur’ân-ı Kerîm’den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, elif lâm mîm bir harftir demiyorum; bilâkis elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de bir harftir.” (Riyazü’s-Salihin, Hadis No: 1001)

Peygamber Efendimiz Ramazan gecelerinde Teravih namazına devam ederdi.

Ebû Hüreyre'nin haber verdiğine göre, Resûlullah (sav) kesin emir vermeksizin insanları Ramazan gecelerini ibadetle değerlendirmeye teşvik ederek şöyle derdi:

مَنْ قَامَ رَمَضَانَ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ

Kim Ramazan ayının faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek, Ramazan gecelerini ibadetle ihya ederse, geçmiş günahları bağışlanır. (Buhari "Salatü’t-teravih, 1; Müslim, Salâtü’l-müsâfirin 173)

Peygamber efendimiz (s.a.v.) Ramazanın son on gününe daha fazla önem verirdi.

Peygamber Efendimiz, ramazan ayının son on günü içindeki tek sayılı gecelerin Kadir gecesi olma ihtimalinden dolayı (Buhari,ezan,135) kendisi de, aile efradı ile birlikte 23., 25. ve 27. geceleri uzun süre ibadet ederek geçirirdi.(Tirmizi,savm,85)

Peygamberimizin bu uygulaması, vefat edinceye kadar devam etmiştir. Her yıl on gün itikâfa girerken, vefat ettiği yılın itikâfı yirmi gün sürmüş, o yıl Ramazan ayında Cebrail'e (as) Kur'ân-ı Kerîm'i iki defa arz etmişti.(İbn Mace,sıyam,58)

Bu konuda Hz.Âişe annemiz şöyle buyurmuştur;

Ramazan ayının son on günü girdiğinde Resûlullah (sav) geceleri ihyâ eder, ev halkını uyandırır, ibadete soyunarak eşleriyle ilişkiyi keserdi”. (Buhârî, Leyletül–kadr 5; Müslim, İ'tikaf 7)

Bizlerde 1000 aydan daha değerli, o gece ibadetle geçirildiği zaman adeta bir insan ömründen daha fazla sevap kazanmamıza sebep olan kadir gecesini, son on günün tekli gecelerinde arayalım. Bu büyük nimetten mahrum kalmayalım inşaallah.

Peygamberimiz fıtır sadakasını Bayram namazından önce verilmesini isterdi.

Fitre, yaratılış şükrümüzün ifadesi olmak üzere sevap kazanmak maksadıyla verilir. Yine fitre, tuttuğumuz orucun kabulüne ve can çekişme ile kabir azabından kurtuluşa bir vesiledir. Yoksulların ihtiyaçlarını gidermeye, bayram gününün sevincine katılmaları için bir yardımdır.

Ashabına fıtır sadakası vermelerini söyleyen Allah Resulü, bunun insanlar bayram namazına çıkmadan önce ödenmesini isterdi. (Buhari,zekat,76)

Peygamberimiz Ramazanda verilen sadakanın daha faziletli olduğunu söylemiştir.

Peygamberimize soruldu:

وَأىُّ الصَّدقةِ أفْضَلُ؟

Hangi sadaka faziletlidir?

قَالَ فِى رَمَضانَ.

Ramazanda verilen sadakadır” diye cevap verdi.(Tirmizi,zekat,28)

Kıymetli Kardeşlerim!

Dua, niyaz, ibadet ve sabır ile iradelerimizi eğiteceğimiz, İbadetlerimizle maneviyatımıza derinlik katarak zenginleştireceğimiz, Oruçlarımızı Allah için tutmakla maddi ve manevi sıhhate kavuşacağımız, Teravihlerimizle, namazlarımıza daha farklı bir boyut katacağımız, Aynı safta namaza durmakla birlik ve beraberliğimizi göstereceğimiz,

Kur’an-ı kerim nidalarıyla gönlümüzü sükûnete erdirdiğimiz, Vaazlarla bilgilenip aydınlandığımız, İhtiyaç sahiplerine zekâtlarımızı ve fıtır sadakalarımızı ulaştırmakla kardeşlerimizin sıkıntısına derman olmaya çalıştığımız, Hayır ve hasenatlarımızla mallarımızı bereketlendireceğimiz,

Nimetler önümüzde, iftarı beklerken nefislerimizi terbiye edeceğimiz, Tövbe etmek suretiyle günahlarımızdan arınacağımız, Yalandan, haksızlıktan, günahlardan uzak durmak suretiyle ahlakımızı güzelleştireceğimiz Amel defterimizi tüm bu sayılanların sevaplarıyla doldurduğumuz,

Peygamberimizin diliyle, gelişine sevinen müminlerin cesedini, Allah’ın, cehenneme haram kıldığı, Evveli rahmet, ortası mağfiret sonu ise cehennemden kurtuluş olup, Cennet kapılarının açıldığı, cehennem kapıları kapandığı ve şeytanların zincirlere vurulduğu, mübarek bir aydır ramazan.

Müslümanın ramazan ayının bu güzelliklerinden, nimetlerinden, feyiz ve bereketinden yararlanabilmesi için imanının kâmil, niyetinin samimi, amellerinin salih; söz, eylem ve davranışlarının sünnete uygun, ahlakının Kur’an ahlakı, kazancının, yediği ve içtiğinin helal; iş, görev ve ticaretinde dürüst olması; hilesi ve sahtekârlığının bulunmaması ve ihlaslı olması gerekir.

Ramazanda ayında kendimize bir aylık program uygulayalım

a- Herşeyden önce Ramazan ayında üzerimize farz olan orucu eksiksiz ve adabına uygun olarak tutmalıyız.

b- Yine Ramazan'a mahsus bir ibadet olan Teravih Namazını kılmalıyız.

c- Mümkünse her zaman, hiç değilse Ramazan ayında beş vakit namazı camide cemaatle kılmaya çalışmalıyız. Çünkü Peygamber Efendimiz (s.a.s.): "Cemaatle kılınan namazın sevabı tek başına kılınan namazın sevabından yirmi yedi derece daha faziletlidir."(Buhârî, Bed'ü'l-ezân, 30. )Buyurmuştur.

d- Kur'an-ı Kerim'i okumayı biliyorsak ay boyunca hatmetmeye çalışmalıyız. Vaktimiz varsa cami ve benzeri yerlerde okunan mukabeleleri dinlemeliyiz. Ramazan ayı bir bakıma Kur'an ayıdır. Çünkü daha önce de belirttiğimiz gibi Kur'an-ı Kerim bu ay içerisinde inmeye başlamıştır.

e- Allah'ı çok zikretmeliyiz, dua etmeliyiz ve Peygamber Efendimize çokça salavât getirmeliyiz.

f- Mümkünse çok hayır ve hasenât yapmalıyız, çok sadaka vermeliyiz. Peygamber Efendimiz insanların en cömertli olup bu cömertliği Ramazan'da daha da çoğalırdı.

g- Ramazan'da daha fazla ibadet etmeliyiz, gece sahura biraz daha erken kalkarak, çok önemli bir ibadet olan Teheccüd namazını kılmalı. Duaların kabul edildiği seher vakitlerinde bolca dua etmeliyiz.


ğ- Kuşluk vakitlerinde ( 10- 12) arasında Peygamber Efendimizin devam ettiği kuşluk namazını mümkün mertebe kılmaya çalışmalı.

h- İftar öncesinde veya ailece müsait olduğumuz vakitte dini bir kitap okumalı, mesela il müftülüğümüzün online vaaz sitesinde bulunan ASRI SAADET TİYATROSU vb. gibi çocuklarımızın hoşuna gideceği dini programları dinleyip bilgilerimizi geliştirmeli.

ı- İftar anında mutlaka dua etmeli, çünkü duaların kabul olunduğu bir vakittir.

Kıymetli Kardeşlerim.. Her sayılı gün gibi, bu coşkulu günler de çok hızlı geçer.

Ömrü boyunca kaç Ramazan geçireceğini bilemeyen Müslüman için son teravih namazı, son sahur, son iftar buruk bir hüzne dönüşür. Tıpkı gözü yaşlı hacıların kutsal iklime veda edişi gibi, bu mübarek mevsime de aynı duygularla veda edilir.

Camilerde güzel sesli hafızların, "Elveda yâ şehr-i Ramazan" nağmeleri ile uğurlanır Ramazan. Bir taraftan arınmış, korunmuş, bol ecir kazanmış olma ümidi, diğer taraftan bir sonraki Ramazana yetişememe endişesi ile vedalaşılır.

Değerli Kardeşlerim!

Güneş her eve doğar, ama penceresini, perdesini açanlar ondan istifade eder. O halde gelin önümüzdeki Pazartesi akşamı, bir güneş gibi manevi hayatımızı aydınlatacak Ramazan hilaline gönlümüzü açalım.

Her şeyiyle son damlasına kadar ondan istifade edelim. Ramazan ayına zihnen, kalben kendimizi hazırlayarak karşılayalım.

Ramazan ayını layık olduğu biçimde karşılayabilmek için, uzuvlarımızı oruca ortak olacak şekilde bir edebe alıştırmalıdır.

Bunu temin edebilmek için, dile yalan söyletmemeli ve gıybet suçu işletmemeli; kulağa haram olan konuşmaları dinletmemeli; eli, dinimizin yasakladığı şeylere uzanmaktan ve can yakmaktan korumalı; ayakları şeytanî yollarda tozlanmaktan muhafaza etmeli; vücut ikliminin sultanı olan kalbi, bozuk inançlardan ve sapık düşüncelerden, şehvanî hayallerden temiz tutmalıdır.

Tek kelimeyle, vücudun tamamını ORUCA HAZIR ETMELİYİZ.

Sonuç olarak ramazan ayı, müminin yıllık hayatında önemli bir dönemdir. Ramazan ayı insanların kendilerini hesaba çekmeleri, hatalarını fark etmeleri ve günahlarından tevbe edip Allah’a dönmeleri için bir fırsattır. Bu mübarek ayda Allah’ın ibadet olarak emrettiği oruç ise insana inandığını yapma ve yaşama iradesini kazandıran ruhi ve nefsi bir eğitimdir. Hakkıyla eda edildiğinde Allah’ın rızasına ve sevabına ulaştırır. Her Müslüman ramazan ayının kıymetini ve faziletini idrak ederek bu müstesna ayı dolu dolu değerlendirmeli, mükafatı Reyyan kapısından cennete girme olan oruç ibadetinin de önemini kavrayıp hakkıyla eda edip Allah’ın mükafatına nail olmak için çaba sarfetmelidir.

Rabbim bizi sağlık, sıhhat içerisinde Ramazan ayına kuvuştursun inşaallah. Ramazan ayını da ğereği gibi değerlendirip, kadir gecesininin faziletini alan ve bayrama af edilmiş olarak çıkan bahtiyar kullarından eylesin.

VAAZI İNDİR

Veysel BAY / Sakarya - Erenler ilçe vaizi

Facebook Yorumları